Güncelleme Tarihi:
Son dakika haberler... Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sağlık Bakanlığı Bilkent Yerleşkesi'nde, Koronavinüs Bilim Kurulu Toplantısı sonrasında düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulundu.
Koronovirüsle mücadelede son 6 ayda tüm insanlığın önüne çıkan sınavın ülke olarak başarıyla verildiğini ve bu sayede çok daha iyi bir noktaya gelineceğini belirten Bakan Koca, dünya ölçeğindeki sağlık krizinde, devlet ve millet olarak bu krize gücün yettiğinin gösterildiğini söyledi.
Her işin başı sağlık prensibinden hareketle sağlığı güvenceye alırken, 83 milyonla birlikte tüm hayatın önünü açmaya devam edeceklerini vurgulayan Koca, "Haziran ayının 3 haftasını geride bıraktık. 1 Haziran'da başlayan normalleşme süreci yakında bir ayını dolduracak. Koronavirüs salgınının oldukça zor, pek çok bilinemezi de beraberinde getirdiği bir dönemini aştığımız konusunda hak edilmiş, dayanağı sağlam bir iyimserlik içindeyiz. Kontrol dışı gelişmeleri ayrı tutarsak, önümüzdeki günlerin bu yaz günleri gibi aydınlık günler olacağı konusunda güçlü gerekçelerimiz var. Bugünkü hayatımız, tedbirlere bağlı kalarak, planlarımızı uygulayacağımız bir hayattır." ifadelerini kullandı.
Fahrettin Koca, kontrollü sosyal hayatın gereklerini yerine getirdikçe hayat kalitesinin daha da artacağının altını çizerek, "Tedbire daha az ihtiyaç duyulacak dönemi, şimdi uyguladığımız tedbirlerle hazırlıyoruz. Çok yakın zamana kadar, sokağa kısıt olmaksızın çıkabileceğimiz günler konusunda endişelerimiz vardı. Her zaman gittiğimiz mekanlar, eski emniyet duygusu içinde bir daha ne zaman gideceğimizi bilemediğimiz mekanlardı. Berberimiz, kuaförümüz, pastanemiz, kafemiz, kitapçımız kapalıydı." diye konuştu.
Normal şartlarda hayatın en canlı taraflarını gösterdiği alışveriş ortamlarının eski halinden uzak, hastaneye bile koronavirüs şikayetleri dışında, tedavisi ertelenemeyecek hastalık durumunda gitmenin tercih edildiği günlerin yaşandığını anımsatan Koca, gelinen noktanın çok ileri bir noktada olduğuna işaret etti.
Koca, mevcut durumun, korunması gereken büyük bir kazanım olduğunu dile getirerek, "Durağanlaşan hayat hız kazandı. Koronavirüsle mücadelemizde bu başarı muhkemleştikçe, özlediğimiz ne varsa tek tek geri döneceğiz. Başarı muhkemleştikçe, her işin başı sağlık prensibiyle kaldığımız yerdeki yaşama temposuna yaklaşacağız." şeklinde konuştu.
Koronavirüsün, hayatın sevk ve idaresini elden alan bir güç olmaktan çıkmasını sağlamak gerektiğini vurgulayan Koca, şöyle devam etti:
"Özlemini duyduğumuz şey budur. Bunun için de hastalık riskine karşı bazı kontrol mekanizmalarını bir süre daha sıkı tutmaya mecburuz. Ağız ve burun yoluyla bulaşan, mesafe kısaldıkça bulaşma riski çok artan bu virüs, evimizin dışında, başka insanlarla bir arada bulunduğumuz ortamlarda koruyucu maske kullanmamızı zorunlu kılıyor.
Koronavirüs maskesi, virüsün yayılmasına karşı elzem bir tedbirdir. İhtiyatlılık değildir, mecburiyettir. Koronavirüs maskesi, virüse karşı alınacak kişisel bir tedbir değildir, ortak bir tedbirdir. Bu tedbir, aynı sosyal ortamda, birbiriyle etkileşim halinde olan kişilerin tamamı tarafından alınmalıdır. Bir ortamda üçümüz maske takıyor, fakat birimiz takmıyorsak hepimiz az çok risk alıyoruz demektir. Bu sebeple, maske kullanmayan kişinin ister yakın mesafede sokakta, ister ortak mekan veya iş yerinde, maske kullananlara karşı sorumluluğu vardır. Bu durumlarda maske kullanmamak kişisel hukukun ihlalidir."
Bakan Koca, ortak mekanlarda, ortak alanlarda, herkesi maske kuralına uymaya davet ederek, "Tedbir alanların üzerimizdeki hakkına riayet edelim. Bu medeni davranışa, aynı medeni davranışla karşılık verelim. Çevremizde kimsenin bulunmadığı, bulaşma riskinin zaten söz konusu olamayacağı ortamlarda, örneğin bankta denize karşı yalnız oturuyorsak, maske elbette gerekli değildir. Maske tedbirini gerekli durumlarda uygulayalım ki uygulanabilir olsun, zamanla bıkkınlığa yol açmasın." ifadesini kullandı.
Sonbaharda dünya ölçeğindeki risk beklentisine ilişkin değerlendirme yaparken Koca, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 2 gün önce yaptığı, özellikle Güney Amerika kaynaklı olan dünyadaki en yüksek günlük vaka sayısı açıklamasına dikkati çekti.
Fahrettin Koca, DSÖ'nün tedbirlerin sürekliliği konusunda uyardığını, bıkkınlığa düşmenin bu uzun soluklu mücadeleden geriye düşmek, rehavete kapılmak, riske açılmak anlamına geldiğini belirttiğini aktardı.
Bugüne kadar 62 il merkezinde maske mecburiyeti getirildiğini hatırlatan Koca, şunları kaydetti:
"Maske, tüm Türkiye'de ortak sorumluluğumuz, mecburiyet olan illerde ise sorumluluk kat kat fazladır. Bu mecburiyet, ya vakaların arttığı veya riskin bariz olduğu, zincirleme bulaşmanın uç verme ihtimali olduğu yerler için getirilmiştir. Geride bıraktığımız dönemde sokağa çıkma kısıtının salgının önlenmesi açısından önemi neyse, bugün aynı önemi maske ve mesafe uygulamalarının taşıdığını unutmamalıyız. Bu tedbirlere ne kadar uyarsak dostça tokalaşacağımız, birbirimize sarılacağımız günler o kadar yaklaşır. Tedbirlere uymak, normale dönüş yolunu kısaltacaktır."
Yaz aylarında maske kullanımının geçen aylardaki gibi kolay olmadığını, herkesin bir zorluk yaşadığını belirten Koca, "Lütfen sıcaklara yenilmeyelim. Eğer sıcaklara yenilirsek, vaka sayılarının artışa geçeceğini, bunlardan bir kısmının yoğun bakıma düşeceğini unutmayalım." dedi.
Koca, yılın ilk aylarında, koronavirüsün daha çok kış mevsiminde etkili olacağı, yaz aylarında ise etkisini kaybedeceğine yönelik ileri sürülen bilimsel tahminlere değinerek, "Virüsün yayılma hızında azalma olmamıştır. Virüsün hasta etme gücünde azalma olduğu konusunda ise bilimsel bir kanıt yoktur. Bu iki iyimser ama yanlış kanıyı günlük hayatınıza dayanak yapmamanızı, yaz boyu dikkati elden bırakmamanızı istirham ediyorum." ifadelerini kullandı.
Tedbirsiz her iyimserliğin hastalığa hizmet etmesinin ihtimal dahilinde olduğunu vurgulayan Koca, "Mevcut şartlarda büyüklerimiz ve kronik hastalığı olanlar virüse karşı halen risk grubundadır. Bizim için en endişe verici olan, risk grubundakilerin veya onların yakın çevrelerindekilerin konunun ciddiyetini unutup, tedbirleri aksatmasıdır. Mücadelenin çok önemli bir kısmını büyüklerimiz için verdik. Lütfen aynı hassasiyeti koruyalım." diye konuştu.
Bakan Koca, "ülkenin, tüm yaz günlerinden aydınlık yüzleri" olarak nitelendirdiği gençlere yönelik ise şunları söyledi:
"Bilmenizi isterim ki dünyada iyilik, özgürlük, güzellik adına ne yapılmışsa, insanlık için hangi büyük ve ileri adım atılmışsa, bunların hepsi sizin yaşınızda kalmayı başarabilenler tarafından yapılmıştır. Bilim, sanat, buluş, icat sizin yaşınızın heyecanlarını, tutkularını ebediyete taşıma işidir. Gençlik bir kez gelir, onu hayatı boyunca sürdürebilenler toplumlarını, ülkelerini, dünyayı değiştirir. Bugünün dünyasını sizin yaşınıza yakın yaşlardaki insanlar değiştirdi. Düşünülenin aksine de gelecek bizi ileride beklemiyor. Geleceği, bize gençler getiriyor."
Koca, hafta sonu yapılacak Yükseköğretim Kurumları Sınavına (YKS) değinerek, şunları kaydetti:
"Önümüzde hepimizin heyecanla beklediği iki sınav günü var. Birkaç ay boyunca sizden bazı fedakarlıklar isteyen bir doktor ağabeyiniz olarak, bu iki günün, hayat boyu kutlamaya değer bulacağınız iki başarı günü olmasını yürekten diliyorum. Bu yıl hekim olmak isteyen gençlerin sayısı, her zamankinden fazla. Gelecekteki meslektaşlarımı şimdiden kutluyorum. Günümüzde meslekler kişilerle değer kazanıyor. Zekaya, hayal gücüne, çalışkanlığa tüm meslekler aynı derecede ihtiyaç duyuyor.
Pandemi boyunca, toplumsal sorumluluğun gereklerini yerine getirmekle kalmadınız, örnek oldunuz. Süreçte sizlerin de bizlerden beklentileri oldu. Sağlık yönünden sınava uygun şartların hazırlanması konusunda bizler elimizden geleni yaptık. Bilim Kurulumuz, uygulamayı yapacak kurumlar için Sınav Tedbir Rehberi hazırladı. Milli Eğitim Bakanlığımız ve ilgili kurumlar titiz hazırlıklarını tamamlayıp, sizlerle paylaştı."
Yakın günlerde yapılan diğer sınavların da dikkate alınması gerektiğini ifade eden Koca, "Örneğin okul girişlerindeki yığılmalarda ailelerin etkili olduğunu biliyorsunuz. Yetişkin yaşlardaki siz gençlerin girdiği bu sınavda yığılmanın daha az olacağını umuyoruz. Yine de gençlere iştirak edecek aileler olursa, kendilerinden sınav merkezinin biraz uzağında beklemelerini, gruplar oluşturmamalarını rica ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Sınav tarihi üzerinde, yaşanılan şartların sonucu olarak bazı gündemlerin oluştuğunu hatırlatan Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hepimiz, sizlerin yaşadığı sınavları yaşamış kişiler olarak, duygularınızı çok iyi anlıyor ve içtenlikle saygı duyuyoruz. Fakat gerçeğin hakkını gerçeğe vermeliyiz. Salgın hastalık söz konusu olduğunda bir ay, iki ay sonrasını öngörmek çok zordur. Bunu, yakın günlerde 1000'in altına çektiğimiz vaka sayısının tekrar 1.500'lerin üstüne tırmandığı tablolardan da tahmin edebilirsiniz. Sınavın ertelenmesi durumunda, risk bugünden çok daha büyük olabilirdi. Bugünkü gerekçeler yarın daha da büyüyebilir. Dünya Sağlık Örgütü eylül ayı için küresel ölçekte risk öngörüsünde bulundu. Bu durumda, sınavın, ne getireceği meçhul bir zamandansa şimdi yapılmasına ilgili kurullar tarafından karar verilmesi doğru görünmektedir."
Koronavirüse karşı sağlığın yanı sıra ekonomiden ticarete, eğitimden üretime hayatın her alanında yeniden ivmek kazanmak için önlemler alındığını vurgulayan Koca, tüm hayatın yeniden sağlık kazanması ve eski temposuna yaklaşmasının vaka sayılarının kontrol altında tutulmasına bağlı olduğuna işaret etti.
Koca, "Tedbirlere uyum, pandemi boyunca her yurttaşına sahip çıkan, sağlık sistemiyle her ferde eşit ve yüksek derecede değer veren devletimize karşı da bir yurttaşlık borcumuzdur. Tedbir, birbirimize karşı borcumuzdur. Tüm toplumu etkileyen hastalığın kendisini ve etkilerini el birliğiyle yenmeliyiz." değerlendirmesini yaptı.
Yurt dışı seyahatleri, ulaşım ve turizm konularına yönelik tedbirlere ilişkin soru üzerine Koca, Dışişleri, Kültür ve Turizm ile Ulaştırma Bakanlarıyla dün yapılan görüşmelerde, özellikle yurt dışından gelen turist ve Türk vatandaşlarının hangi tedbirlerle gelişinin sağlanacağı konularının ele alındığını belirtti.
Koca, gelecek günlerde özellikle Antalya Dalaman, İzmir, İstanbul'da iki merkez, Bodrum ve Trabzon olmak üzere 7 noktada test merkezlerinin kurulacağını, Kapıkule ve Sarp gibi sınır kapılarında da test merkezlerinin oluşturulacağını söyledi.
Bu merkezlerde kişilerin sağlık taramasından geçirildikten sonra semptomu olanların hem testlerinin hem de gerektiğinde tedavilerinin sağlık kuruluşlarında devam ettirilmesi için hazırlık yaptıklarını anlatan Koca, "Ayrıca Türkiye'de 135 merkezde de bizim özellikle bu anlamda uygunluğunu verdiğimiz merkezde de testler ayrıca yapılmaktadır." diye konuştu.
Koca, Türkiye'de Kovid-19 vakalarının artışına ilişkin soru üzerine, şunları söyledi:
"İkinci dalgayı yaşamadığımızı rahat söyleyebiliriz. Biz şu an birinci dalganın etkilerini görmüş oluyoruz. Yani şu dönemde dünyada halen birinci dalganın etkisi devam ediyor. Yer yer dalgalanmaların olduğunu görmüş oluyoruz ve özellikle bu dönemde bazı bölgelerimizde vaka sayılarının daha arttığını görüyoruz."
Daha önce yoğun bakımdaki hasta kaybının yüzde 53'ten yüzde 2'lere düştüğünü aktaran Koca, şöyle devam etti:
"Yani şu dönemde birinci dalganın devamı olan dalgalanmaları yaşadığımızı, yeni bir ikinci dalga şeklinde olmadığını, vaka sayılarının yer yer bazen öngördüğümüzden daha fazla olduğunu görüyoruz ama eskiye göre hastane yükümüzün daha az olduğunu, hastaneye yatan, yoğun bakıma giren, yoğun bakımdan entübe olan, entübe olan hastalarımızın vefat etme oranlarının giderek çok düştüğünü görüyoruz. Burada da özellikle her geçen gün vefat eden vatandaşımızın yaş ortalamasının da giderek yükseldiğini görüyoruz.
16 Mayıs'tan önce vefat edenlerin ortalama yaşı 71 iken şu an 74'e kadar çıkmış oldu. Vaka sayılarında ise daha önce ortalama yaş 41 iken şu an 32'ye kadar düşmüş oldu. Özellikle gençlerimiz kendilerini rahat hissetmemeliler. Bu anlamda her ne kadar ciddi belirti ve hastane ortamına girme durumunda bir sonuçla karşılaşmıyor olsalar bile riskli olan, özellikle büyüklerimize ve kronik hastalığı olanlara bulaştırma potansiyeli taşıyor. O nedenle büyüklerimizi ve riskli olan vatandaşlarımızın hem kendilerini korumalarını hem de gençlerimizin bu anlamda büyüklerimizi koruma noktasında hassasiyet göstermelerini özellikle tekrar hatırlatmak istiyorum."
Bakan Koca, Kovid-19 tarama testleri kapsamında toplam 153 bin kişinin taranacağını anımsatarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Şu an taranan kişi sayısı 118 bin oldu. Bunun içinde PCR taraması ile pozitif bulduğumuz oran binde 2,8, son derece düşük. Yine aynı zamanda antikor testi yapıyoruz. Antikor testi ise şu an dediğim sayıların içindeki oranı binde 8,1 yani toplumun bağışıklığı yüzde 1'in altında. Birçok kimsenin özellikle toplum bağışıklığı anlamında yüksek oranlar beklediği ve bağışıklığın giderek arttırılmasının anlamlı olduğunu düşündüğü noktada bu çalışmayla toplum bağışıklığının öyle kolay gelişmediğini görüyoruz. Zannediyorum 153 bin testin tamamı bir hafta, 10 gün içerisinde bitmiş olur."
Kovid-19 aşısı çalışmalarına yönelik soru üzerine Koca, Türkiye'de hayvan çalışmalarının tamamlanması sonrasında klinik çalışma dönemine girileceğini duyurdu.
Koca, Bakanlığın klinik araştırmayı yaparak çalışmayı sürdürme çabası içerisinde olacağına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Şu an hayvan çalışmalarında devam eden çalışmalarla ilgili sonuçların iyi olduğunu ama insan çalışmalarına, klinik çalışmalarına zannediyorum eylül-ekimden önce gelmek şu an için zor görünüyor. Ayrıca Türkiye olarak bildiğiniz gibi daha önce Rusya ile görüşmelerimiz olmuştu. Aşı Bilim Kurulu'nun yaptığı 3'üncü çalışma oldu. Çin ile de dün benzer bir görüşme yapıldı.
Rusya ve Çin ile aşı çalışmalarını özellikle klinik araştırma, klinik çalışma safhasında birlikte yapma noktasında da genel bir yaklaşım içindeyiz. Rusya ile bu anlamda daha ileride olduğumuzu söyleyebilirim. Dünyada ise aşının Çin'in biraz daha önde olduğunu, İngiltere'de de benzer şekilde ikinci fazdan geçildiğini biliyoruz ama bununla ilgili daha net, önümüzdeki bir iki ay için sonuç alınacak şekilde bir yaklaşım içinde olmamalıyız. Zannediyorum 4-6 aydan önce dünyada aşıyla ilgili somut bir gelişimin olacağını söylemek biraz zor."
"Kamuoyunda virüsün mutasyon geçirdiğine dair söylemler olduğu" sorusu üzerine Koca, şu an bu konuda somut bilimsel bir bilginin olmadığını ancak her zaman mutasyonun olabileceğini belirtti.
Yurt dışında kan grupları bakımından A grubunun riskli, 0 grubunun ise daha az riskli olduğunu içeren bir çalışma yapıldığını ve araştırma yayınlandığını ifade eden Koca, "Bu çalışmayı o ülkedeki kan grubu dağılımı dahil olmak üzere geniş bir çalışmayla desteklemek gerekiyor. Bunların dışında somut bir çalışma yok. Biz de ülke olarak bu konudaki verilerimizi yayın safhasına getirmek üzere topladık. 1-2 hafta içinde yayınlanması için bir noktaya gelinmiş olur." diye konuştu.
Koca, vaka sayısındaki artış hatırlatılarak, "Gidişat yeni bir kısıtlama getirir mi?" diye sorulmasına karşılık şunları söyledi:
"Önümüzdeki dönemde benzer şekilde yeni bir kısıtlamayı Bilim Kurulu'nda gündemimize almadık ve şu an düşünmüyoruz. Kontrollü sosyal hayatın tedbirlerle devamını önemsiyoruz. Tedbirlere uyduğumuz oranda tehdit ortadan kalkar. Herkesin bu anlamda hassasiyet göstermesi gereken... Maske, mesafe ve el temizliğine özellikle dikkat. İller, ilçeler, köyler bazında zaten yapılıyor bu. Birtakım benzer kısıtlamaları İl Hıfzıssıhha Kurulları alabilir. Ülke genelinde bu anlamda bir kısıtlama gündemimizde olmadı."
Bakan Koca, "Avrupa'dan Türkiye'ye turist gelmesi konusunda bazı ülkeler yasak koydular. Turizm açısından nasıl bir dönem olacak?" sorusu üzerine, Bilim Kurulu'nun turizmle ilgili uyulması gereken kuralları çok net ortaya koyduğunu dile getirdi.
Bu çerçevede Kültür ve Turizm Bakanlığı ile sertifikasyon sisteminin uygulandığını anımsatan Koca, yurt dışından gelen turistleri veya yurt dışından gelen Türk vatandaşlarını ülkeye gelişlerinde mutlaka sağlık taramasından geçirdiklerini ifade etti.
Kişinin sağlık durumuna göre test yaptıklarını, sağlık kuruluşunda tedavisi dahil olmak üzere bir organizasyon içinde bulunduklarını belirten Koca, "Biz sağlık hizmetini hastalık bulgusu olan herkese verme çabası içinde olacağız. Bu anlamda ilgili turistik yerlerin ve otellerin alması gereken tedbirleri de zaten yakından takip ediliyor. Bu anlamda sorun yaşanmayacağını düşünüyoruz. Yakın takipte olacağız." dedi.
Koca, vaka sayılarının il bazında açıklanıp açıklanmayacağına ilişkin soruyu, "İl bazında açıklanmasında sorun yok. Özellikle turistik bölgelerle ilgili belli illerimizi önümüzdeki günler açıklamış olacağız. Ayrıca her yerin İl Hıfzıssıhha Kuruları her günün vaka sayılarını biliyor ve buna göre kararlar ve tedbirler alıyorlar. Biz de gerektiğinde vaka sayılarını açıklayabiliriz, sorun değil." şeklinde yanıtladı.
Yeni normal hayatın hedeflendiği şekilde gidip gitmediğine ilişkin soru üzerine Bakan Koca, şunları söyledi:
"Hastane yükü beklentimiz doğrultusunda ama vaka sayılarının aynı beklenti doğrultusunda olmadığını söyleyebilirim. Burada vaka sayısındaki artış, tedbirlere uyma noktasında rehavetten. Sosyal hayatın başladığı, kontrollü sosyal hayat dediğimiz dönemde birçok kimsenin eski normale dönme algısı içinde olduğunu görüyoruz doğrusu. Bu noktadaki algının bir an önce devre dışı kalması gerekiyor. Virüsün insandan insana yaz kış demeden bulaşıcılığını devam ettirdiğini ve bunu önlemenin tek yolunun da mesafe, maske ve el hijyeninin son derece hassasiyetle devam ettirilmesi olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla öngöremediğimiz vaka sayısındaki artış daha çok bu tedbirlerin yeterince uygulanmadığı şeklinde yorumlanmalı. Bununla ilgili vatandaşımız olabildiğince hassasiyet göstermeli."
Koca, "Kurban Bayramı'na ilişkin bir öngörünüz var mı?" sorusuna cevap verirken de bu konuya ilişkin bir rehberin yayınlandığını anımsattı. Bilim Kurulu'nda Kurban Bayramı'nda kısıtlılık olmasıyla ilgili herhangi bir konunun gündeme gelmediğini bildiren Koca, şunları kaydetti:
"Zannediyorum 1 aydan fazla bir zaman dilimi var. Önümüzdeki haftalardaki vakaların seyri, salgının seyri bu anlamda belirleyici olacak. Bilim Kurulu'nda gündeme gelmediği için net bir şey söylemem doğru olmaz. Kurban Bayramı'nda kısıtlılık olabileceğini şimdiden söylemem zor ama kısıtlılığın Ramazan Bayramı'ndaki gibi olmayacağı kanaatindeyim. Bilim Kurulu'nun gündemine gelir. Kararı verecek olan Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanımızın bu noktadaki iradesi."