Güncelleme Tarihi:
Kent merkezinde yaşayan Şükran- Nihat Aydemir çiftinin 7 çocuğundan 6'ncısı olan Leyla Aydemir, 15 Haziran 2018 tarihinde dedesinin yaşadığı Bezirhane köyünde kayboldu. Günlerce aranan ve tüm Türkiye'nin bulunması için seferber olduğu Leyla'nın 18 gün sonra köye 3 kilometre uzaklıktaki Kurudere mevkisinde su içerisinde cansız bedeni bulundu. Yapılan soruşturma kapsamında, küçük kızın babası Nihat Aydemir'in amcasının oğlu Mehmet Ali Aydemir (33), 18 Temmuz günü 'kasten öldürme' suçundan tutuklandı.
7 SANIĞA DAVA AÇILDI
Olaydan yaklaşık bir yıl sonra hazırlanan iddianame, Ağrı 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, Mehmet Ali Aydemir ile Leyla'nın amcaları Musa Aydemir (29) ve Yusuf Aydemir (43), Besim Dursun (48) ve eşi Hatun Dursun (56), Ayşe Artam (38) ve eşi Yıldırım Artam (41) hakkında 'çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 'iştirak halinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan da 14'er yıla kadar hapis cezası istendi.
BABA ŞİKAYETÇİ OLMADI, ANNE OLDU
Davanın 20 Eylül 2019 günü görülen ilk duruşmasında, baba Nihat Aydemir sanıklardan şikayetçi olmadı. Anne Şükran Aydemir ise şikayetçi oldu. Duruşma sonunda mahkeme heyeti, amca Yusuf Aydemir'in de suçu işlediğine yönelik somut deliller bulunduğu ve dinlenilmeyen tanıklar üzerinde baskı kurma ihtimali olduğu gerekçesiyle tutuklanmasına karar verdi.
ARA KARARLA TAHLİYE EDİLDİ
Mahkeme heyeti, 19 Aralık 2019 günü dosya üzerinden yaptığı tutukluluk değerlendirmesinde, Mehmet Ali Aydemir'i 'mevcut delil durumu ile tutuklulukta geçen süre ve dosyanın geldiği aşamayı' dikkate alarak adli kontrol şartıyla serbest bıraktı.
'FARZEDİN Kİ LEYLA SİZİN KIZINIZ'
Davanın 2'inci duruşması bugün saat 10.00'da başladı. Biri tutuklu 7 sanığın ikinci kez hakim karşısına çıktığı duruşma öncesi anne Şükran Aydemir, avukatı aracılığıyla mahkeme başkanından söz istedi. Başkanın izin vermesi üzerine de anne Aydemir, "Önce Allah'ın sonra sizin adaletinize güveniyorum, farz edin ki Leyla sizin kızınız" dedi. Anne Aydemir, sözlerini bitirdikten sonra da duruşma salonundan çıkıp adliyeden ayrıldı.
TUTUKSUZ SANIKLARI İFADE VERDİ
Duruşmada ilk olarak tutuksuz sanıklar ifade verdi. Sanıklardan amca Musa Aydemir, uydu görüntüsü takibi için dilekçe verdiğini söyleyerek, "Uydu görüntüsü izlenmesi için dilekçe vermiştim. Teknoloji gelişmiş faydası olur diye. Beyanların aksine yeterli arama yapmadıkları için sürekli jandarmanın peşindeydim. Ben emniyet ve MİT'ten de destek istenmesini istedim. Ama farklı prosedürler varmış diye olmadı" dedi.
Leyla'nın babası Nihat Aydemir'in amcasının oğlu Mehmet Ali Aydemir de "Kaçırılma günü oturduğum yerden bir şey görünmüyordu. Jandarmadan kaçtığım tanık beyanlarında var. Ancak 18 gün boyunca jandarma köpekleriyle garajımda kaldı. Ben kimseye 'çocuğu kırık camlı araba götürdü' demedim. Beyanları kabul etmiyorum" diye konuştu.
ABLA: 'LEYLA 5 DAKİKADA KAYBOLDU'
Leyla'nın ablası Arzu Aydemir ise tanık olarak dinlendi. Abla Aydemir, aile bayramlaşmaya gittiklerini anlatarak, "Köyde taziye vardı. Bizimkiler gidip geldikten sonra topluca kahvaltı yaptık. Babam başka köye gitmişti. Yusuf amcam kahvaltı yaparken geldi. Bir süre sonra amcam Yusuf dışarı çıktı. Peşinden oğlu Ümeyir çıktı. O çıkınca Leyla da çıktı. Leyla için ocağa süt koymuştum. Babam gelip gideceğimizi söyledi. Annemle dışarı çıktık Leyla'yı almak için. Leyla yoktu. Aramaya başladık. Bir süre sonra annem ağlayıp dövünmeye başladı. Süt kaynamadan Leyla kayboldu. Ortalama 5 dakika sürede kayboldu" dedi.
GİZLİ TANIK:'MUHTEMELEN ÇOCUĞU SATACAKLARDI'
Daha sonra mahkeme başkanı gizli tanığın verdiği ifadeyi okudu.
İfadede şu anlatımlar yer aldı:
"Leyla evinin önünde Yusuf’un yanındaydı, Ümeyir denilen küçük çocuk da oradaydı. Bir süre sonra Yusuf’un yanında sadece Ümeyir vardı. Yusuf kendi evlerinin karşısındaki evin ahşap kapısına yaslanmış, elleri cebinde tedirgin hareketleri ile çevreyi kontrol ediyordu. Sonra Şükran Aydemir dışarı çıktı, Leyla’yı sordu. Yusuf köy içine doğru gittiğini söyledi. Şükran köy içerisinde çocuğu aramaya başladı. Sonrasında dövünüp bağırıp çağırmasından çocuğa bir şey olduğunu sandım ancak çocuk ortada yoktu. Şükran’ın çocuğun başına bir şey geldiğini anladığı için bu şekilde dövündüğünü düşündüm. Leyla’yı Yusuf’un yanında görmem ile Şükran’ın evden çıkıp Yusuf’a Leyla’yı sorması arasında en fazla 10 dakika geçmiştir, bu kadar bile olmayabilir. Ben köy içinde dolaşıyordum, bu sebeple onları gördüm, beni gördüklerini sanmıyorum. Olay esnasında köy içi boştu, herhangi bir araç, insan yoktu. "
"Aile içerisinde susma yönünde karar alındığını duydum" diyen gizli tanığın ifadesinin devamında şunlar kaydedildi:
"Çünkü hiç kimse bu konu ile alakalı tek kelime konuşmuyor, hal ve hareketlerinden bu olayın kimin yaptığını herkesin bildiğini düşünüyorum. Ayrıca aramalara ben de katılmıştım. Aramalarda Yusuf sanki anahtarlarını düşürmüş gibi bir yere bakarak arıyordu. Arama yapıyor gibi gözükmek için böyle davrandığını düşünüyorum. Leyla’nın kaybolduğu haberinden sonra Yusuf sarhoş gibiydi, çökmüş bir haldeydi. Çocuğa bir şey olmayacağını, köy içerisinde bir yerde olduğunu söyleyip bu halde olması, Leyla’nın kaybolmasından dolayı bu halde olmadığını gösteriyordu. Çünkü telaş yapanlara 'sakin olun' diyordu. Hatta Leyla’nın cesedinin bulunduğu gün Musa ile Yusuf, muhtarın oğlunu dövdü. Ceset bulunduğunda Yusuf askere küfrederek, milleti galeyana getirmeye çalıştı. Ancak Nihat, Yusuf’u birkaç tokat atarak susturdu, çok kalabalık bir ortamdı, en küçük bir çatışmada onlarca insan ölebilirdi. Leyla ikinci planda olacak ve katilleri rahatlayacaktı. Bu hareketlerin de planlı olabileceğini düşünüyorum. İlk başta söylediğim gibi bu işi kim yapmış, kimler yardım etmiş bilmiyorum, görmedim. Ancak Leyla kaybolmadan önce Yusuf’un yanındaydı, 5 dakika sonra Leyla’nın Yusuf’un yanında olmadığını ve Yusuf’un çevreyi kontrol eder şekilde sağa sola baktığını, Leyla’nın annesi Şükran’ın da birkaç dakika sonra Yusuf’un yanına geldiğini ve Leyla’yı sorduğunu gördüm. Bildiklerim bundan ibarettir. Leyla Nihat’ın en sevdiği kızıydı, bundan dolayı Nihat’a ders vermek için Leyla’yı seçtiklerini tahmin ediyorum. Bir de muhtemelen çocuğu satacaklar. Çocuk küçük olduğu için tekrar anne ve babasını bulması mümkün olmayacaktı, bu benim tahminim, ayrıca köyde dönen dedikodular."
GİZLİ TANIĞIN İFADELERİNİ KABUL ETMEDİ
Duruşmanın tek tutuklu sanığı Leyla'nın amcası Yusuf Aydemir, savunmasında gizli tanık beyanlarını kabul etmedi. Gizli tanık beyanında bahsi geçen muhtarla tartışmasını kabul eden Aydemir, "Muhtarla tartışma sebebim köyde arama yapılmamasıydı. 18 gün boyunca Leyla'yı canlı bulma ümidiyle peşindeydik. Leyla benim peşimden evden çıktı. Ancak Leyla tahta kapıdan çıktığında ben bahçedeydim. Buna ilişkim tanıklarım var. Gizli tanık keşke beni izleseydi. Ayrıca Nihat ağabeyimle aramda husumet yoktur" ifadelerini kullandı.
Baba Aydemir ise beyanında gizli tanığın belirttiği gibi kardeşlerinin kaçak yollarla yurt dışına çıkmadığını ve yasal yollarla çıktığını söyledi. Gizli tanığın ailesinin PKK'yla bağlantılı olduğu yönündeki iddiasını reddeden Aydemir, "Çocuğun bulunduğu gün Yusuf'a tokat atmam doğrudur. Yusuf muhtara 'Sen ilk başta köyü aratsaydın böyle olmazdı' diyerek kızdı, jandarma araya girdi. Leyla kaybolduğu gün eve gelip Leyla’ya bakmak için dışarı çıktığımda Yusuf, Musa ve Cüneyt dışarıdaydı. Hatta sorduğumda yeğenim Leyla'nın köyün içine doğru gittiğini söyledi. Gizli tanık beyanlarını kabul etmiyorum" dedi.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı adına duruşmaya katılan avukat, dinlenen tanık beyanları ve deliller göz önüne alınarak tutuksuz sanıkların tutuklanmasını ve tutuklu sanık Yusuf Aydemir'in tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. Geçen celse davaya katılma talepleri reddedilen UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği bu duruşmada da davaya katılma talebinde bulundu. Ailenin avukatı da kovuşturmanın genişletilmesi talebinde bulundu.
Cumhuriyet savcısı mütalaasında Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatının talebinin ölçüsüz olması, aile avukatının talebinin gerekçeden yoksun olması ve UCİM Derneği'nin de suçtan zarar görmemesi nedeniyle bütün taleplerin reddedilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Yusuf Yıldırım'ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, aile avukatı ve UCİM Derneği'nin taleplerini de reddeden mahkeme heyeti, ifadesi alınmayan iki tanığın zorla getirilmesine ve eksikliklerin tamamlanmasına karar vererek duruşmayı 27 Nisan 2020'ye erteledi.
AÇIKLAMA YAPTILAR
Destek için duruşmayı takip eden UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği, Erzurum Barosu, Ağrı Barosu avukatları duruşma sonrası açıklama yaptı. Mahkeme heyetinin UCİM'in müdahillik talebini yine kabul etmediğini söyleyen Genel Başkanı Saadet Özkan, şöyle konuştu:
"Leylamız için burada olduk. Bugün STK'lardan, basından, sosyal medyadan rahatsız olanları hiç anlayamıyoruz. Çünkü, eğer biz burada olmasaydık, ne olacaktı, dava hangi hale getirilecekti? Zaten geçen celse tanıkların ifadelerini bir bir nasıl değiştirdiğini hep birlikte gördük. Savcının geçen celse tutuklama talebi vardı, bu sefer bazı tutuklamaları da kaldırdı. Bizim burada da kafamızda soru işaretleri uyandı. Davada somutlaşmış durumların, soyutlaşmış bir hale getiriliyor olmasını da anlamış değiliz. Yani bugün Leyla'nın katillerinin hep birlikte nasıl organize olduklarını görüyoruz. Biz organize olmuş katillere karşı buradayız. Organize edilmiş bir suça, anlaşmaya karşı buradayız. Leyla için sesimizi gür çıkaracağız. Müdahillik talebimiz kabul edilmedi, konuşturulmadık. Biz kanarya sevenler derneği değil, çocuk istismarı ile mücadele derneğiyiz. Leyla'yı örgütlü bir biçimde aç bıraktılar, dondurucuya koydular, ardından kıyafetleri çıkardılar, sonrasında da bir suyun kenarına adice attılar. Katiller ve onları koruyanlar adalet önünde hesap verecekler."
Genel Başkan Yardımcısı Yücel Ceylan ise Leyla cinayetinin takipçisi olacaklarını belirterek, "Bu işin peşini bırakmayacağız. Bu ülke Leyla'yı hiç unutmadı" dedi.
UCİM Türkiye Hukuk Koordinatörü Adem Yaprak ise, "Sanık kürsüsünde yer alanlar, iyilik meleği olduklarını iddia ettiler. Küçücük yaşta bir çocuk öldürüldü, orada iyilik meleği varsa bir tek o çocuktu. Bizim için bu aşamadan sonrada Leyla'yı öldüren veya öldürenleri ortaya çıkaracak, ortaya çıkmasına yardımcı olacak birisi varsa o işte bizim için iyilik meleği olacak" diye konuştu.