Güncelleme Tarihi:
Depremi kızlarıyla birlikte Bornova ilçesinde bulunan Egemen Apartmanı'nın ikinci katında ikamet eden Akbulut, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde ayağından geçirdiği ameliyatın ardından taburcu edildi.
Mehtap Akbulut, AA muhabirine, depremin önce küçük bir sarsıntıyla başladığını, o anlarda evde bulunan kızlarının balkona koşmalarını engellemek için müdahale ettiğini söyledi.
Cep telefonunu bulunduğu yerden aldığını belirten Akbulut, şöyle konuştu:
"İki adım attık ve göçük altında kaldık. Bir anda öldük diye düşündüm. Yanımda büyük kızım vardı ve nefes alıyorduk. Hemen küçük kızıma 'Simay diye seslendim. Onun sesi uzaktan geliyordu. Büyük kızım hemen 112 Acil Çağrı Merkezini aradı. Küçük kızım ise İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı'nda amir olarak görev yapan eşimi aradı. O anlardan itibaren zamanla yarış yaşladı."
Anne Akbulut, enkaz altındayken çocuklarına hep moral verdiğini, onlarla sürekli konuştuğunu ifade etti.
“ONLARI BETONLARIN ARASINDA GÖRÜNCE AYAKLARIMIN BAĞI ÇÖZÜLDÜ”
Deprem anında görevde olduğunu belirten Akbulut, o anları şu sözlerle anlattı:
"Deprem olduktan 2 dakika sonrası kızım arayarak, ‘baba ne olur bizi kurtar’ dedi. Binanın yıkıldığı hiç aklıma gelmedi. Hemen arabaya atladım, yoldayken yine kızım aradı, ‘Baba annem, ablam ölüyor. Ayaklarım duvarların altında ama ben iyiyim, annem kötü’ dedi. Müdür bey aradı ve kurtarma çalışmalarının başladığını söyledi. Trafik sıkışıktı. Arabayı bırakıp koşarak geldim. Arkadaşlarımız çalışmaya başlamıştı. Merdiven dayamışlardı, oradan bizim eve çıktım ama bir baktım başka bir kapı, başka bir salon. Geri çıktım başka bir balkona geçtim. Zemin üstü 1. Kat bizim dairemiz olması lazım, içeriye girdim benim ev değil. Arkadaşların çalıştığı yere yöneldim ve orada kızımla annesi birbirlerine sarılmışlar betonların arasındalardı. Ayaklarımın bağı çözüldü. Hemen kendimi toparladım, kurtarma çalışmalarına arkadaşlarımla beraber başladım. Tırnaklarımızla, iğneyle kuyu kazar gibi çalıştık. Çünkü etraflarında doğalgaz borusu, demirler, kablolar vardı. Kızım ayağım diye bağırıyor, eşim de ‘Mehmet ben nefes alamıyorum, ölüyorum’ diyordu. Nasıl kurtardım bilmiyorum. İlk beni telefonla arayan kızımı kurtardım, ondan sonra büyük kızımı, ardından da eşimi çıkarttık. Hepsini Ege Üniversitesi’ne gönderdik.”
Eşinin mesai arkadaşlarının kendilerini kurtarmak için geldiklerinde seslerini duyunca mutlu olduğunu anlatan Akbulut, şunları kaydetti:
"Başımın üzerinde küçük bir delik vardı oradan elimi uzattım. İtfaiyeciler benim elimi tutunca rahatladım. Beni kurtaracaklarını söyledi. O zaman içime bir ümit doldu. Eşim geldi. Onu görünce ben de çocuklarımda çok rahatladık. O da bizi o halde görünce yıkıldı. Ama bunu hiç belli etmedi. Eşim benim ve çocuklarımın kahramanı oldu. Hastaneye getirildik. Kızlarımın ayakları kırıldı. Ben de ayaklarımda oluşan rahatsızlıktan dolayı ameliyat oldum. Sağlık durumun iyi. Ben, bizi kurtarmak için mücadele veren İzmir İtfaiyesine çok teşekkür ederim."
Eşini ve çocuklarını enkazdan çıkaran itfaiye amiri baba Mehmet Akbulut da "Bugünlere şükürler olsun. Allah düşmanın başına böyle bir felaket getirmesin. Çocuklarım ve eşim beni görünce rahatladı. Onları kurtarmak için elimden geleni yaptım." şeklinde konuştu.