Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde kamuoyunun merakla beklediği "müjde"yi açıklayarak "Türkiye, tarihinin en büyük doğal gaz keşfini Karadeniz’de gerçekleştirdi." dedi. Erdoğan, "Türkiye, tarihinin en büyük doğal gaz keşfini Karadeniz'de gerçekleştirdi. Fatih sondaj gemimiz, 20 Temmuz 2020 tarihinde başladığı Tuna-1 kuyusundaki sondajında 320 milyar metreküp doğal gaz rezervi keşfetmiş durumda." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın duyurduğu bu müjdeyi Hürriyet Gazetesi yazarları değerlendirdi.
ERTUĞRUL ÖZKÖK:
Rahmetli Turgut Özal sık sık şunu söylerdi:
“Allah’ın bize en büyük lütfu petrol vermemesidir. Çünkü verseydi biz de Araplar gibi petrolün üzerine yatar sanayimizi geliştiremezdik…”
Yine de, her Türk’ün gönlünde ülkemizde petrol veya doğal gaz bulma temennisi, özlemi ve umudu yatardı.
Yirmi yıllık genel yayın yönetmenliğim sırasında zaman zaman Karadeniz’de TPAO’nun doğal gaz bulduğuna dair haberler gelirdi ve biz de bunu umut haberi olarak duyururduk.
Çünkü hepimizin hayali ve özlemiydi.
Şimdi orada böyle büyük bir rezervin bulunduğunun açıklanması tabii ki hepimiz için sevinç kaynağı oldu.
Atatürk ve arkadaşlarının Cumhuriyet’i kurduktan sonra İzmir İktisat Kongresi ile birlikte büyük bir sanayileşme hamlesi yapması, önce karma ekonomi, sonra rahmetli Özal’la birlikte Serbest Pazar ekonomisinin gelişmesi ve AK Parti iktidarı ile birlikte alt yapıda, sağlık ve savunma sanayindeki yatırımlarla ülkemiz bugün gelişmekte olan ülkelerin ilk sıralarına geçti.
Yani ekonomide bu noktaya geldikten sonra enerjide de dışa bağımlılığımızı azaltacak bir buluşu ben de böyle değerlendiriyorum.
Son sözüm şu:
Enerji geç gelse de tam zamanında geldi.
Yani enerji kaynaklarını Araplarla aynı zamanda bulamamamız bizim için belki de şans oldu.
İnşallah en kısa zamanda oradan doğal gaz çıkarılmasına başlarız.
Ülkemize hayırlı olsun.
FATİH ÇEKİRGE:
Türkiye’nin ekonomik geleceğine yıllardır vurulan zincir nihayet büyük bir müjdeyle kırılıyor.
Karadeniz’de bulunan doğal gaz şimdiki haliyle yaklaşık 8 yıl boyunca Türkiye’nin doğal gaz ihtiyacını karşılayacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu yerli ve milli keşfi hepimizin gurur duyacağı bir şekilde açıkladı.
Burada en önemli mesele şudur; Türkiye yıllarca yabancı şirketlere ait olan derin deniz sondaj arama gemileri ile araştırma yaptırıyordu.
İşte en kritik noktalardan biri tam buradadır.
Tarihi bir karar ile Cumhurbaşkanı Erdoğan ve dönemin Enerji Bakanı Berat Albayrak yabancı şirketlerle yapılan arama sistemine ‘dur’ dediler.
Çünkü aramalar sonunda Türkiye’ye yalnızca 5-10 sayfalık raporlar veriliyordu. Raporlar doğru mu yanlış mı kimse değerlendiremiyordu.
İşte bu nedenle Türkiye kendi derin deniz arama filosunu kurma kararı aldı.
Ve Fatih, Yavuz, Kanuni isimli sondaj gemileri tamamıyla yerli teknik personeli ve alt yapısıyla aramaya başladı.
Dünyanın en büyük şirketlerinin arayıp da bulamadığı doğal gaz Karadeniz’de bulundu.
Onlar bulamadı da biz nasıl bulduk? Bu sorunun cevabını siz okurlara bırakıyorum.
Şu kadarını söylemeliyim ki başta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Berat Albayrak, Fatih Dönmez olmak üzere bu milli zaferi bize büyük bir müjdeyle veren geminin kaptanlarından teknik personeline kadar herkese ‘helal olsun’ diyorum, kutluyorum.
Nice yeni keşiflere doğru yolumuz açık olsun.
ABDULKADİR SELVİ:
Heyecan ve merakla beklenen bir açıklamaydı. Türkiye açısından gerçekten tarihi bir an yaşandı. Ve Türkiye’nin uluslararası doğal gaz piyasasında oyuncu olmasının ilk adımı böylece atılmış oldu. inşallah hem Karadeniz’de Tuna 1 sahasında hem Akdeniz’deki çalışmalardan da yeni müjdeler bekliyoruz. Ben bunu bir başlangıç olduğunu ardından yeni sevindirici haberlerin geleceğini umut ediyorum.
NEDİM ŞENER:
Hayırlı olsun. Anlaşılan o ki bu daha başlangıç. Türkiye’nin asıl enerji savaşı şimdi başlıyor. Yeni kaynaklarla Türkiye bugün sadece enerji dünyasına bir giriş yaptı. Eminin bunu devamında Kanuni gemisi ve Fatih’in yapacağı yeni keşiflerle bu kaynak daha zenginleşecek.
Enerji rezervinin daha ileri gideceğini göreceğiz ilerleyen günlerden.
Diğer gemilerden de benzer haberler gelecek. Çünkü Doğu Akdeniz’deki kaynakların zenginliği belli.
Öte taraftan Sakarya adı verilen doğal gaz merkezinin doğal gazının 2023’te kullanılır hale gelecek olması bu müjdenin içindeki bir başka büyük müjde haline geldi.
YALÇIN BAYER:
Karadeniz’de doğal gaz çıktığını müjdesini Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi.
Biz daha çocukken 1950-60’larda Çorlu’nun girişindeki Seymen köyünde, Amerikan şirketleri sondaj çalışmaları yapıyorlardı. Biz çok merak ediyorduk; bölgemiz Teksas gibi zengin olur muydu? Ne yazık ki, ümit edilen olmadı; rezervin zayıf olduğu söylendi. Mesele uzun yıllar boyunca kapatıldı.
Aslında yeraltı zenginliklerimizden yararlanma konusu Osmanlı’dan beri üzerinde çalışılmış, haklı beklentiler içinde olunmuş… Neden mi? Osmanlı döneminde coğrafyamızın birçok bölgesinde ‘karasu’, ‘karadere’ diye adlandırılan mevkiiler mevcuttu. Bunlar aslında sondaj yapılmaksızın kendiliğinden yeryüzüne çıkan ‘Neft’ (Petrol) kuyularıydılar. Bunları değerlendirmek isteyen Osmanlı devleti bazılarının imtiyazını satışa çıkardı. Taliplisi çoktu. Türkler, Ermeniler, Almanlar ve İngilizler… Taliplilerin kimlikleri ise kimi zaman tartışma konusu oldu. Ama II. Abdülhamit daima ve özellikle Almanlar ve İngilizler arasında denge politikasını takip etti. Bunun örneklerinden biri de bugünkü Erzincan’ın Tercan ilçesinin Balıklı köyünde Osmanlı İmparatorluğunun Erzurum vilayetinde yer alan Pülk köyünde yer alan neft kuyusudur.
Konu ile ilgili ayrıntılı bilgiye ve haritalara Behice Tezçakar Özdemir’in “İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Siemens Tarihi ve ‘Discovery of Oil- Pulk Oil Concession” adlı kitaplarından ulaşılabilinir.
Türk-Alman Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Behice Tezçakar diyor ki:
“Heyecan verici bir ‘müjde’; çünkü ‘neft’ gibi diğer madenlerin bu coğrafyada var olduğu biliniyordu; hatta pek çoğunun imtiyazı da çıkarılmıştı. Musul petrollerini ‘Hazine-i Hassa’ya geçirerek korumaya almasıyla bilinen II. Abdülhamit, aslında sadece Musul petrollerinin değil, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcudiyetini devam ettirdiği Anadolu topraklarının pek çok yerinde var olan neft ve bakır gibi madenlerle de ilgilendi. Anadolu’nun yeraltı maden zenginliği ve Osmanlıların bunları değerlendirmek için yaptığı çalışmaların tarihi pek bilinmez. Abdülhamit, zaman zaman Anadolu madenlerinin imtiyazına talip olan İngiliz ve Almanlar arasında daima ‘denge politikası’ yürüttü.”
Cumhuriyet’ten önce bilinmiş olmasına rağmen tam anlamıyla değerlendirilememiş yeraltı zenginliklerimizin nihayet layık olduğu farkındalık ve kullanıma kavuşacak olması elbette heyecan verici bir ‘müjde’dir. Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten bunları konuşmasında belirtti. Daha iyi şeyler olacağına dair umudumuz arttı; dünyanın ekonomik sıkıntıda olduğu bu dönem yüreğimize su serpti.
Şu gerçeğin altını çizmek gerekiyor; Erdoğan’ın ekibi de iyi iş çıkardı.
Hepsine tebrik gerekiyor gerçekten.
Petrolden doğalgaz uzanan bir öykü.
Daha pek çok yeraltı zenginliğimiz var…