Güncelleme Tarihi:
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Fotoğrafçılık Bölümü 1'inci sınıf öğrencisi Güleda Cankel, 18 Kasım 2019 tarihinde Fatih Mahallesi'nde kaldığı apartta eski erkek arkadaşı Zafer Pehlivan tarafından odasında boğazı sıkılıp, kabloyla boğulduktan sonra kalbinden bıçaklanarak öldürüldü. Olayın ardından polise teslim olan Zafer Pehlivan, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Cankel'in cenazesi ise memleketi Muğla'da toprağa verildi.
Sanık Zafer Pehlivan'ın 'tasarlayarak' ve 'canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme' suçlarından ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılandığı dava başladı. Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Zafer Pehlivan yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde getirildi. Jandarma ve polis adliyede geniş güvenlik önlemi aldı.
Duruşma öncesi kadın dernekleri üyeleri 'Kadına şiddete son. Güleda için adalet' pankartı açarak basın açıklaması yaptı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi Ayşen Ece Kavas, Güleda Cankel'in özgürce yaşamak, okumak, kendi hayatına kendisi karar vermek istediği için eski erkek arkadaşı tarafından öldürüldüğünü söyledi.
Duruşmayı Güleda Cankel'in babası Mustafa Cankel ile Isparta, Antalya, Muğla ve Aydın barolarının temsilcileri, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı, kadın derneği üyeleri ve tarafların avukatları takip etti.
DURUŞMADA İLK İFADESİNİ VERDİ
Sanık Zafer Pehlivan duruşmadaki savunmasında Güleda ile 5 yıldır beraber olduklarını, sabahlara kadar birlikte zaman geçirdiklerini belirtirken, Güleda'nın üniversiteyi kazanarak Isparta'ya gelmesi üzerine görüşmelerinin kesildiğini söyledi. En son olaydan kısa süre önce kendisini arayan Güleda'nın 'Sınavlar var, çok bunalıyorum. Sınavlar bitinceye kadar beni rahat bırak' dediğini kaydeden Zafer Pehlivan, "İstanbul'a gidecekti yoldayken aradım. Yolda olduğunu söyledi. Sonrasında telefonunu 100'lerce kez aradım. Görüşemedik. Ben iş yerinden izin alıp cuma günü Isparta'ya geldim. Güleda evde yoktu. Otogara döndüm ve orada sabaha kadar bekledim. Sonra otele gidip öğleye kadar uyudum. Güleda yine yoktu" dedi.
'GÜLEDA'YI İTİNCE YERE DÜŞTÜ VE BAĞIRMAYA BAŞLADI'
Biraz daha dolaştıktan sonra aynı gün saat 18.00 sıralarında aparta gittiğini aktaran Zafer Pehlivan, "Apartın ışığı yanıyordu. Osman ile karşılaştık ve o Güleda ile beni barıştıracağını söyledi. Ne var ki sosyal medyada Güleda'nın fotoğraflarına sevgi dolu yorumlar yazıyordu. Pazar günü Osman'ı aradım 'Denizli'deyim' dedi. Halbuki ben onu gördüm ve yalan söyleyince iyiden kuşkulandım. Saat 18.00 sıralarında aparta gittim. 1- 2 dakika sonra Osman geldi. Ona 'hani sen Denizli'deydin' deyince 'Biz yemeğe çıkıyoruz' diye Güleda ile çıkmak istedi. Beraber çıktık ve Osman'ın evinden Güleda'nın eşyalarını almaya gittik. Güleda ile kaldığı aparta geri döndük. Ondan her şey için özür diledim. Aramızı düzelttik, sarılıp, öpüştük. Kısa bir süre sonra Osman geldi ve 'Kapı önünde bekleyeceğim' dedi. Güleda bana 'Erkek gör bak, beni nasıl koruyor, sen sadece arayıp soruyorsun o kadar' dedi. Sonra Osman 'Ben sana yalan söyledim biz Güleda ile birlikteyiz onunla beraber olduk' dedi. Güleda ile konuşmak istedi, 10 dakika izin verdim. Sonra 'Zafer mi, Osman mı?' dedim. Osman bana 'Buradan git seni sabah burada görürsem öldürürüm' dedi. Ben eve döndüm Güleda ile yine tartıştık. Bağırmasın diye ağzını kapatıp boğazını sıktım. 'Bunalıyorum' dedi, pencereyi açıp hava almasını sağladım. 'Dışarı çıkalım' dedi. Çıktık Osman ile biraz yürüdük. Ben sonra eşyalarımı alıp gitmek istedim. 'Gitme kal' dedi ve yatağa uzandı. 'Sigara alalım' dedi, dışarı çıktık. El eleydik. Markette elimi bırakıp koşmaya başladı. Telefonu istedi, verdim. Baktım Osman'ı arıyor, aldım elinden telefonu yere çarpıp kırdım. Güleda'yı itince yere düştü ve bağırmaya başladı. Ambulans ve polis geldi. Polis beni otogara bıraktı" diye konuştu.
'BIÇAĞI ALDIM, GÖĞSÜNE DAYADIM VE İÇERİ GİRMESİ İÇİN BASTIRDIM'
Olaydan sonra hastaneye kaldırılan Güleda'nın tekrar polis aracıyla evine bırakıldığını anlatan Zafer Pehlivan, şöyle devam etti:
"Ben eve geldiğimde başının çok ağrıdığını söyledi. Hastaneye götürdüm, ilaç yazıldı. Nöbetçi eczaneden ilacı aldık eve taksiyle döndük. Onu öldürmek isteseydim hastaneye götürmezdim. Yan yana yatağa uzandık, uyuya kaldık. Sabah annemin telefonu ile uyandım. Güleda'nın babası annemi aramış ve bana neler olduğunu sordu. Ben de döneceğimi, telefonu Güleda'ya vereceğimi söyledim. Telefonu sıfırlayıp ona verdim. Sonra benimle '5 yılda senden alacağımı aldım' diye tartışmaya başladı. Yatakta yüzükoyun yatıyordu. Boğazını sıkmaya başladım. Yüzünü çevirdiğim esnada mosmor kaldığını gördüm. Kabloyu boğazına doladım ama sıkmadım. Güleda eline bıçak alarak kalbine dayadı ve kendisini öldüreceğini söyledi. Bıçağı aldım göğsüne dayadım ve içeri girmesi için bastırdım. Sonra annemi aradım ve beni kurtarın dedim ama annem beni anlamadı."
Güleda'nın babası Mustafa Cankel, kızını katleden sanıktan davacı ve şikayetçi olduğunu belirterek, kızıyla Zafer'in arkadaşlıklarını bildiğini ancak ne olay günü ne de öncesinde Zafer ile görüşmediğini söyledi. Üzücü olay sonunda ailesinin yıkıldığını vurgulayan Cankel, "Bir baba ve annenin yaşayacağı en büyük acıyı yaşadık. İnsanın kızının tabutunu taşıması çok zor." diye konuştu.
Duruşmada olayda adı geçen Osman Sasa ve kavganın olduğu esnada olay yerinde bulunan Metin adlı bir kişi de tanık olarak dinlendi.
'GÜLEDA'DAN UZAK KALMAM İÇİN TEHDİT ETTİ'
Osman Sasa, Güleda ile ortak proje ödevi çalışmalarında samimi olduklarını, evleri yakın olduğu için sürekli görüştüklerini anlattı. Güleda'nın kaldığı apartın kapısına Zafer Pehlivan tarafından tespih asıldığını kendisine söylediğini aktaran Osman Sasa, "Bunun üzerine bana geldi, beraber yiyecek bir şey almak için dışarı çıktık. Bu arada Zafer'i gördüm, bana tepki gösterdi. Sonra Güleda ile yanımdan uzaklaştılar. Sonrasında Zafer Pehlivan kapıma geldi ve Güleda'dan uzak kalmam için tehdit etti. Sonra evime gittim, gece bana mesaj atmaya devam etti" dedi.
'GÜLEDA'NIN ÖLDÜĞÜNÜ ÖĞRENDİM'
Daha sonra Güleda Cankel'in darbedildiği haberini duyduğunu ve kendisini aradığını aktaran Osman Sasa, "Telefonu Zafer açtı. Zafer ile tartışmaya başladık. Ertesi sabah Zafer'i aradım, nerede olduğunu sordum. Muğla'da olduğunu söyledi. Güleda'nın evine gittiğimde kapının önünde polisleri gördüm. Güleda'nın öldüğünü öğrendim. Güleda zaten sürekli Zafer'in kendisini tehdit ettiğini söylüyordu" diye konuştu.
'YALAN SÖYLEYECEK OLSAM GİDİP, POLİSE TESLİM OLMAZDIM'
Duruşma verilen aranın ardından devam etti. Sanık Zafer Pehlivan, İzmir Adli Tıp'tan gelen raporda sperm örneğine rastlanmadığı yönündeki sonuca itiraz etti ve "Ben ilişkiye girdim. Yalan söylemiyorum. Yalan söyleyecek olsam gidip, polise teslim olmazdım" dedi.
'GİDERKEN GÜLÜMÜ VE KELEBEĞİMİ DE YANIMDA GÖTÜRÜYORUM'
Duruşmada, sanık Zafer Pehlivan'ın Güleda Cankel'e yazdığı mektuptaki ifadeler de gündeme geldi. Mahkeme başkanı, Pehlivan'ın mektubunda, "Şimdi gidiyorum ama tek başıma değil. Kelebeğimi ve adı gibi gül kadınımı da alacağım. Ama tek başıma değil, yanımda kelebeğim var. Ben giderken gülümü ve kelebeğimi de yanımda götürüyorum" dediğini ve bu cümlelerden cinayette kasıt olduğu anlamı çıktığını vurguladı. Zafer Pehlivan ise olaydan iki gün önce yazdığı mektubu Cankel'e göndereceğini ama sonra vazgeçtiğini anlattı. Zafer Pehlivan, "Buradan öldürme kastı çıkıyor ama ben onu öldürmek isteseydim hastaneye götürmezdim. İntihar etmeyi düşünüyordum. 'Gülümü, kelebeğimi yanımda götürüyorum' sözlerini okursa bana geri döner diye düşündüm" diye savunma yaptı.
Baroların davaya müdahil sıfatıyla katılma taleplerinin duruşmaya katkı sağlamaktan uzak olacağını değerlendiren mahkeme heyeti talebi reddetti. Baro temsilcisi avukatlar verilen ara kararın uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu, bilakis bu tür müdahilliklerin işlenen kadın cinayetlerine bir faydası olacağını belirterek, kararın yeniden gözden geçirilmesi talebinde bulundu.
Duruşmada savcı mütalaa verdi. Savcı sanık Zafer Pehlivan'ın, Isparta'ya gelmeden Muğla'da bu olayı tasarladığını belirtirken, "Defalarca ölen kişinin ayrılmak istemesi, tanık olarak dinlenen Osman ile arkadaş olduğu, bunun kıskançlığa neden olduğu, bu nedenle sanığın tam aşamalı plan yaptığı sabittir. Birinci plan Muğla'ya geri dönmesini sağlamak, eğer bu mümkün olmazsa ikinci plan öldürmektir. Öleni ölümle tehdit etmiştir. Bu çerçevede telefonu kırması eylemin bir parçasıdır. Hafif yaralanmaya sebep olacak şekilde darp, tehdit planının bir parçasıdır. Önceden almış olduğu öldürme kararı gerçekleşmiştir. Bıçakla önceden planladığı şekilde doğrudan kalp bölgesine saplayarak bıçağı birkaç kez oynatması kasten öldürmenin bir göstergesidir. Sanık hiçbir pişmanlık belirtisi göstermemiştir. Olay tasarlama düşünce kastına girmektedir. Muğla'dan çıkmadan planı kurmuş, geri döndürmek ya da öldürmek üzere kurulan bu plan dahilinde önceden yazdığı mektup kararın neticesidir. 'Canavarca hisle adam öldürme' Yargıtay içtihatlarında açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle olayın canavarca hisle öldürme kastına girmediği tarafımızca düşünülmektedir. Sanığın TCK'nın 81/1, 82/1 a ve 53. maddeleri uyarınca 'tasarlayarak kasten öldürme' suçundan cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar olunur" dedi.
'PLANLAMIŞ OLSAM 3 GÜN BEKLEMEZDİM'
Sanık Zafer Pehlivan mütalaaya karşı bir söylediği olup olmadığı yönündeki mahkeme başkanının sorusu üzerine "Kesinlikle böyle bir şey planlamadım. Planlamış olsam 3 gün beklemezdim. Hastaneye götürmezdim. Kaçacak kadar vaktim vardı, kaçardım. Pişmanım" diye konuştu.
Müdahil avukatlar ise mütalaaya itiraz ererek, olayın 'canavarca hisle tasarlayarak kasten öldürme'ye girdiğini belirterek, TCK 82/1 e (ağırlaştırılmış ömür boyu hapis) maddesinin de sanığa uygulanmasını ve hiçbir indirim yapılmamasını talep etti. Baba Mustafa Cankel de "Verilecek hiçbir ceza acımızı hafifletmeyecek ancak mahkemenin vereceği karara saygılıyız. İnşallah toplumun yarasına bir fayda sağlar" dedi.
Duruşmada, Güleda Cankel'in eşyaları ve öldürüldüğü bıçağın üzerinde sanığın parmak izlerinin tespit edildiği belirtildi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanığa ek savunma hakkı vererek, duruşmayı 7 Nisan'a erteledi.
'BUNUNLA MÜCADELE HEPİMİZİN GÖREVİ'
Duruşmanın ardından adliye binası önünde gazetecilere açıklama yapan Muğla Barosu Başkanı Cumhur Uzun, ailenin vekilliğini sürdürdüğünü söyledi.
Kadın cinayetlerinin bir örneğinin kısa süre önce Isparta'da gerçekleştiğine dikkati çeken avukat Uzun, Güleda Cankel'in Muğla'da kendi mahallelerinden olduğu için davaya daha bir ağırlık verdiklerini vurguladı. Kadın cinayetlerinin bütün hukukçuların ve insanların sorunu olduğunu kaydeden Uzun, "Bununla mücadele hepimizin görevi. Davada olayın nasıl gerçekleştiğine ilişkin bir dizi savunmalar dinledik. Ortaya çıkan gerçekler karşısında iddia makamı taammüden adam öldürme suçlamasıyla mütalaasında bulundu. Biz canavarca bir hisle adam öldürme olayı olduğu yönünde savunma yaptık. Mahkeme duruşmayı 7 Nisan tarihine erteledi. Biz o gün yine burada olacağız" dedi.
'CANAVARCA HİSLE ÖLDÜRDÜĞÜ BÜTÜN RAPORLARDA MEVCUT'
Baba Mustafa Cankel de duruşma sonunda açıklama yaptı. Üzgün olduğu dikkati çeken baba Cankel, verilen cezanın ne kadar ağır olursa olsun kızının geri gelmeyeceğini söyledi. Ancak ağır bir ceza karşısında bir nebze olsun yüreğinin rahatlayacağını da anlatan baba Cankel, "İndirimsiz olarak ağırlaştırılmış ömür boyu hapsedilmesini istiyorum. Canavarca hisle öldürdüğü bütün raporlarda mevcut" diye konuştu.