Güncelleme Tarihi:
Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Basri Bağcı için AYM Yüce Divan Salonu'nda yemin töreni düzenlendi.
Törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muharrem Akkaya, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, yüksek yargı üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, başkanvekilleri ve yeni üye Basri Bağcı, konukları kapıda karşıladı.
Törende konuşan Arslan, Bağcı'nın engin mesleki tecrübesi, insan hakları hukuku alanındaki çalışmalarıyla anayasa yargısına katkı sunacağına inandığını belirtti.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemleri kapsamında maskeli ve sosyal mesafe kuralına uyularak sıra dışı bir yemin töreni yapıldığını belirten Arslan, gelişmiş ülkeleri bile aciz bırakan Kovid-19'un ulusal ve uluslararası düzeyde yardımlaşmanın ne kadar hayati olduğunu hatırlattığını vurguladı.
Arslan, herkesi evlere hapseden Kovid-19 salgınının, başta yaşam hakkı olmak üzere, kişi özgürlüğü ve güvenliği, seyahat özgürlüğü ile ibadet özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlüklerin önemini gösterdiğine dikkati çekti.
Anayasa Mahkemesinin çok sayıda kararında demokrasileri, "temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimler" olarak tanımladığının altını çizen Arslan, temel hakların korunmasının hukuki olduğu kadar aynı zamanda ahlaki bir mesele olduğunu belirtti.
"Bizim gibi olmayan, bizim gibi düşünmeyen ve bizim gibi yaşamayanların da haklarının olduğunu kabul etmemiz gerekir." diyen Arslan, Batı'da hastalıklı bir "öteki" tasavvurundan kaynaklanan ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobinin, temel hak ve özgürlükleri ciddi şekilde tehdit etttiğini söyledi.
"PANZEHİR, ADALET TEMELLİ ÇOĞULCU ANLAYIŞTIR"
Irkçılık ve yabancı düşmanlığını, "insanlığın geleceği açısından Kovid-19 salgınından daha tehlikeli" olarak nitelendiren Arslan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Sınırlarına dayanan mültecileri ülkeye almamak için gerektiğinde öldüren hatta onları koronavirüsün sebebi olarak görüp şeytanlaştıran bir anlayışla erdemli toplum oluşamaz. Aynı şekilde renginden ya da inancından dolayı bir insana nefes alma hakkı tanımayan yaklaşımla da erdemli evrensel toplum inşa edilemez. Bu marazi zihniyetin panzehiri insanı 'eşref-i mahlukat' olarak gören, adalet temelli çoğulcu anlayıştır. Anayasa Mahkemesinin bir kararında vurguladığı gibi çoğulcu toplumda devletin farklılıkları ve farklı olanları tehditler karşısında koruma yükümlülüğü bulunmaktadır."
Zühtü Arslan, bir elinde terazi, diğerinde kılıç olan gözleri kapalı adalet figürünün, adaletin üç unsurunu sembolize ettiğini, bu unsurların, tarafsız ve bağımsız yargı, hakkaniyete uygun yargılama ve yargı kararlarının uygulanması olduğunu anlattı.
"Evvela adaletin gözü bağlıdır, tarafların kim olduğuna bakmaksızın onlara eşit muamelede bulunur." ifadesini kullanan Arslan, yargının ve hakimin tarafsızlığının öncelikle bağımsızlığı gerektirdiğini vurguladı.
Arslan, Anayasa'nın 138. maddesine göre, hiçbir organ, makam, merci veya kişinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremeyeceğini, genelge gönderemeyeceğini, tavsiye ve telkinde bulunamayacağını bildirdi.
Adaletin diğer sembolü olan terazi sayesinde de uyuşmazlıkların hakkaniyete uygun olarak çözüme bağlanacağını ve kamu düzeni sağlanacağını dile getiren Arslan, adaleti sağlayan hukuk düzeninin, toplum ve devlet bakımından rahmet olduğuna işaret etti.
Zühtü Arslan, "Hukuksuz kalan devlet, yaşam destek ünitesine bağlı bir hasta gibidir." değerlendirmesinde bulundu.
Adaletin, hakimlerin adalet terazisinde tartarak verdikleri kararların uygulanmasını zorunlu kıldığının altını çizen Arslan, mahkemeye erişim hakkının en önemli unsurlarından birinin yargı kararlarının etkili şekilde yerine getirilmesi olduğunu söyledi.
Arslan, adaletin, bağımsız ve tarafsız yargı tarafından verilen hakkaniyete uygun kararların hakkıyla icrasını gerektirdiğini vurguladı.
Adaletin üç unsurunun hayata geçirilmesiyle adil yargılanma hakkıyla birçok sorunun ortadan kalkacağına değinen Arslan, "Anayasa Mahkemesinin verdiği ihlal kararlarının yarıdan fazlası adil yargılanma hakkına ilişkindir, yüzde 52,1 oranında adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini görüyoruz. Bu da adil yargılanmayla ilgili önemli mesele olduğunu, bu meselenin çözülmesi gerektiğini söylüyor." diye konuştu.
Anayasa Mahkemesinin görevinin, temel hak ve özgürlükleri korumak olduğuna dikkati çeken Arslan, Yüksek Mahkemenin, norm denetiminde ve bireysel başvuruda bir yandan artan iş yüküyle mücadele ettiğini diğer yandan da hak eksenli kararlar verdiğini belirtti.
"BİREYSEL BAŞVURULARI KARŞILAMA ORANINDA CİDDİ SEVİYE KATEDİLDİ"
Zühtü Arslan, şunları kaydetti:
"Bireysel başvuruyu başarıyla uygulayan hiçbir ülkede bizde olduğu kadar başvuru yapılmamaktadır. Mahkememize sadece 2019'da 43 bin civarında bireysel başvuru yapılmıştır, geçen yıl yaklaşık 40 bin başvuru sonuçlandırılmıştır. Son iki yılda mahkememiz, yapılan bireysel başvuruları karşılama oranı bakımından ciddi seviye katetmiştir, bu oran yüzde 93 düzeyindedir. Biz bu önemli ve iyi performansı yeterli görmüyoruz. Hedefimiz, en azından yıl içinde gelen başvuru kadar başvuruyu karara bağlamaktır."
Temel hak ve özgürlükleri koruyacak şekilde karar vermenin tek başına yeterli olmadığını söyleyen Arslan, bireysel başvuru sonucunda verilen kararlar ışığında uygulamanın değişmesinin de adaletin tesisi ve tecellisi bakımından önemli olduğunu vurguladı.
Arslan, Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru kapsamındaki haklarla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) içtihatlarını dikkate alarak temel kriterler belirlediğini, Türk yargı sisteminden ve idari yapıdan beklenenin bu standartları, kriterleri dikkate alarak uygulamaya geçilmesi olduğunu bildirdi.
Bireysel başvurunun, bir ülkedeki tüm hak ihlali iddialarını karşılayacak, ihlalleri giderecek yol olmadığını ifade eden Arslan, yargısal ve idari mercilerin Anayasa Mahkemesinin belirlediği ilkeleri, kriterleri, esasları dikkate alarak meseleleri çözüme kavuşturması gerektiğini aktardı. Zühtü Arslan, kanundan kaynaklanan ihlallerin giderilmesi için de yasal değişikliklerin yapılması gerektiğini vurguladı.
Başkan Zühtü Arslan'ın konuşmasının ardından yemin törenine geçildi. Öz geçmişi okunan yeni üye Bağcı yemin etti. Basri Bağcı'ya kisvesi Başkan Arslan tarafından giydirildi.
Kovid-19 önlemleri kapsamında maske takan davetliler, sosyal mesafe kuralı çerçevesinde belirlenen yerlerden töreni izledi.