Son dakika haberi: Ömer Çelik'ten Biden'ın 'soykırım' ifadesine üç maddelik net cevap!

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2021 18:20

Son dakika haberi: AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti MKYK Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Çelik, Biden'ın sözde 'soykırım' ifadesine üç madde ile tepki göstererek, "Siyasi, tarihi ve hukuki açıdan sayın Biden'ın söylemi tamamen yanlış, reddedilmesi gereken bir söylemdir. Biden'ın yaptığı bu açıklama birden çok şeyi sabote etmiştir. Herhangi bir tarih komisyonuna yaklaşmayan diasporanın tezlerine destek verir bir sonuç doğmuştur. Türkiye ve Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki diyalogların önünü kesmiştir. Kafkaslardaki normalleşmeye de maalesef büyük bir zarar vermiştir" ifadelerini kullandı

Haberin Devamı

İşte Çelik'in açıklamalarından satır başları:

DİYARBAKIR ANNELERİ

Diyarbakır Annelerimize, sevgilerimizi ve saygılarımızı gönderiyoruz. Kaçırılan 252 evlattan, 43'ü kız çocuğudur. 33'ünün yaşı 15'in altında. Terör örgütünün acımasızlığını ortaya koyan bir tablodur bu.

BIDEN'IN SÖZDE 'SOYKIRIM' AÇIKLAMASI

Bu hafta kuşkusuz herkesin gündeminde olan konu, Biden'ın yaptığı açıklamadır. ABD'de hem Demokrat Parti hem Cumhuriyetçiler tarafından sürdürülen politika, ilk defa bir ABD Başkanı tarafından terk edilmiş oldu. Soykırım kelimesinin milletimiz, tarihimiz için kullanılmasını asla kabul etmeyiz. Bu, her zaman telin edeceğimiz bir yaklaşımdır. Sorumsuz, hiçbir tarihi dayanağı olmayan bir yaklaşımdır. Hangi bilgiye dayanarak bu şekilde kesin bir hükmü verecekler ve bir milleti lekelemeye çalışacaklar? Net bir şey biliyoruz: Bu politikalar diasporadaki Ermeni fanatik çıkar gruplarının tamamen lehinedir. İlk defa bir ABD başkanının böyle fanatik bir gruba teslim olduğunu görüyoruz. Burada siyaset ve diplomasinin varlık sebebini de terk eden, maalesef son derece dar bir bakış açısıyla karşı karşıyayız. Bir yerde bir soykırım suçundan bahsedebilmek için uluslararası ceza mahkemesinin hukuken bir kararı olması gerekir. zaman aşımının olmaması, faillerinin yaşıyor olması gerekir. Hukuki açıdan da baktığımız da altı tamamen boş.

'BIDEN'IN SÖYLEMİ REDDEDİLMESİ GEREKEN BİR SÖYLEMDİR'

Siyasi, tarihi ve hukuki açıdan sayın Biden'ın söylemi tamamen yanlış, reddedilmesi gereken bir söylemdir. 1915 olaylarının tartışmalı bir niteliği olduğu, soykırım olarak nitelendirilmeyeceği ortaya koyulmuştur. Peki ne olmuştur? Osmanlı, bir isyanla karşı karşıya kalmıştır. Fiilen içinde yaşanılan bir tehdit karşısında bizatihi yer değiştirme şeklinde, oradaki Ermeni çeteleriyle mücadele edebilmek için bir tedbir olarak ortaya konmuştur. Tarih komisyonuyla birlikte herkes arşivleri açabilir. Ortaya çıkacak tablo herkes tarafından kabul edilebilir denmiştir. 

Son dakika haberi: Ömer Çelikten Bidenın soykırım ifadesine üç maddelik net cevap



'BIDEN'IN AÇIKLAMALARI HER ŞEYİ SABOTE ETMİŞTİR'

Bir mektup vardır. NY Times ve Washington Post gazetelerinde yayınlanmıştı. 69 Amerikalı tarihçi bu mektubu kaleme almıştı. Biden'ın da içinde bulunduğu senatörlere yazıyorlar. 1915 olaylarının herhangi bir şekilde soykırım olarak adlandırılamayacağı şeklinde, 1915 olaylarının karmaşık, tartışmalı doğasına dikkat çeken bir mektup. Tarih komisyonunu kurulmasından başka Türkiye, Ermenistan ile aramızda güven artırıcı önemler için bir eylem planı da hazırlamıştı. Ermenistan bunu kabul etmişti fakat bu eylem planı da Ermenistan AYM'si tarafından reddedilmiştir. 

Sonuç nettir: Türkiye öz güvenle bu meseleye yaklaşırken Ermenistan tarafı sürekli olarak bundan kaçmıştır. Sayın Biden'ın yaptığı bu açıklama birden çok şeyi sabote etmiştir. Herhangi bir tarih komisyonuna yaklaşmayan diasporanın tezlerine destek verir bir sonuç doğmuştur. Türkiye ve Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki diyalogların önünü kesmiştir. Kafkaslardaki normalleşmeye de maalesef büyük bir zarar vermiştir.

Diasporada artık sözde Ermeni soykırımı ile ilgili bir mesele olmuştur. Bu meselenin çözülmesini istemezler. Bundan nemalanan pek çok odak vardır. Açıklamanın zamanlaması da son derece yanlış. Karabağ'daki zaferden sonra 6'lı bir mekanizma kurulacaktı. Buraya provakatif tutumlardan vazgeçerse Ermenistan da davet edilmişti. Normalleşme arayışları maalesef Biden tarafından sabote edilmiştir. Biden'ın söyleminin hukuki açısından da bir etkisi yoktur. Hukuki açıdan, tarihi açıdan temeli olmayan bu karar niçin verilmiştir? Ermeni diasporasını, fanatik Ermeni çevrelerini tatmin etmek isteyen dar bakışlı bir çerçeve. 

Türkiye bununla mücadelesini sürdürecektir. Fanatik Ermeni çevrelerin başka ülkelerde de faaliyetleri olacaktır, Türkiye'ye zarar vermeye çalışmaya devam edeceklerdir. Bizim Ermeni devletiyle bir sorunumuz yoktur. Ortak tarihe, ortak geleceğe imza attık, birlikte yaşadık. 1. Dünya Savaşı sırasında Ermenilere karşı değil, o bölgedeki Ermeni çetelere karşı alınmış tedbirlerin neticesidir.

'BİR KEZ DAHA REDDEDİYORUZ'

Alınmış soykırım kararlarına bakıldığında, bunun herhangi bir şekilde 1915 olaylarına uyarlanamayacağı ortadadır. Bu iddiayı bir kez daha reddediyoruz. Tarihimizde soykırım olmamıştır. 1915'deki olaylarda ne olduğunu tam olarak anlamak isteyenlere arşivimiz açıktır. Normalleşme isteyenler için Türkiye iyi bir muhataptır. Türkiye'nin içerisindeki tepkileri yakından takip ettik. Bazıları Türkiye'nin tepkisinin ne olacağını değerlendiriyorlar. Türkiye atacağı adımlar üzerinde çalışılmaktadır. Biden'ın bu kararının negatif etki doğuracağı birinci kesim Ermenistan'dır. Biden'ın kararı şunu ortaya koymuştur: 'Bir daha aynı olaylar tekrarlanmasın' diyorlar, insani hassasiyet üretmek için Bunu üretmek için yapılması gereken mekanizmaların yapılmadığını görmek de çok üzücüdür. Sayın Biden ne yazık ki çok kötü bir gelenek başlatmıştır. İnsani bir hassasiyet üretmek yerine suçlama olarak kullanmıştır.

'HDP'NİN PKK KATLİAMLARIYLA YÜZLEŞMESİ GEREKİR'

TBMM'de siyaset yapanların en hassas olması gerekirken, maalesef HDP bu konuda son derece vahşi bir tutum almıştır. Hukuken, tarih ve siyaset açısından özenli bir dil kullanılması gereken bu konuda milletimizi, tarihimizi suçlayan bir açıklama yapmıştır. Bunu söyleyenlerin PKK katliamıyla yüzleşmesi gerekir. Diyarbakır Anneleri'nin sesini duymayacaksınız ama milletimize iftira eden, hiçbir geçerliği olmayan soykırım iftirasına dönük olarak bir yabancı devlet başkanının sözleri karşısında esas duruşa geçeceksiniz. Neyse ki yüce meclis her zaman olduğu gibi bu konudaki milli tutumunu ortaya koymuş ve bunu temin etmiştir. Kardeş Azerbaycan'a, sayın Aliyev'e ve Azerbaycan'daki 48 partiye şükranlarımızı sunuyoruz, yanımızda yer aldılar.

'TÜRKİYE HER ZAMAN KKTC'NİN YANINDADIR'

KKTC Başkanı Sayın Tatar dün Türkiye'yi ziyaret etti. Rum-Yunan tarafının maksimalist politikaları hiçbir şekilde çözüme yanaşmadı.
Maalesef önceki cumhurbaşkanı Akıncı, görev süresinde yaptığı çirkin açıklamalara birini daha eklemiştir. Sayın Tatar'a hoş olmayan bir ifadede bulunmuştur. KKTC Cumhurbaşkanlığı makamında bu kadar çirkin söylemi görev döneminde yürüten birisinin emekli olduktan sonra daha aklı başında bir yaklaşım üretmesi beklenirdi. KKTC'nin her zaman yanındadır Türkiye. Hak ve menfaatlerinin gasp edilmesine müsaade etmeyecektir.

SORU-CEVAP
'27 NİSAN MUHTIRA GELENEĞİNİN SON HALKASIYDI'

27 Nisan Türkiye'deki darbe, muhtıra geleneği gibi süreçler aslında. Bizim iktidarlarımız döneminde önemlidir. Bir muhtıra teşebbüsünde bulunulmuştu 27 Nisan gecesinde ve ilk defa bir hükümet tavır koydu. Daha önceki muhtıralarda 'hükümet gereğini yapsın' denirdi ve hükümetler maalesef gereğini yaparlardı ve demokrasimiz sakatlanırdı. O gece bu olduğu andan itibaren toplandık. Verilen karar, başbakanımız tarafından, bedeli ne olursa olsun sonuna kadar gidilmesi, buna cevap verilmesi gerektiği şeklindeydi. Bu çirkin muhtıra geleneğinin siyaseti, demokrasiyi nasıl kirlettiği, aynı şekilde TSK'yı nasıl zor durumda bıraktığını gösterdi bu. Türk siyasi tarihinde ilk defa bir muhtıra kabul edilmemiştir. Kabul edilseydi muhtıra olacak şey, kabul edilmediği için kağıt parçası olmuştur. 

Demokratikleşme açısından devrimci bir adımdır bu. Bu geleneğin siyaseti ve silahlı kuvvetlerimizi nasıl yıprattığı biliniyor. Görevde bulunanlar tarafından muhtıra geleneğinin son halkasıydı bu. Hala tutup emekli amirallerin böyle bir bildiri yayımlaması ne kadar basiretsiz bir yaklaşım içerisinde olduklarını gösteriyor. Siyasete her müdahale siyaseti sakatladığı gibi orduyu da kirletir. 27 Nisan-28 Nisan gazetelerine baktığınızda Meclis'te görev alanların 'Hükümet gereğini yapmalıdır' beyanlarını görürsünüz. 27 Nisan'da hükümetin güçlü bir tavır ortaya koymasıyla bu gelenek kesilmiş oldu.

KILIÇDAROĞLU'NUN BIDEN AÇIKLAMASI

Olmamasını arzu ettiğimiz şeylerden bir tanesi şuydu: Bu olay olduğu andan itibaren İnşallah yakın zamanda yaşadığımız başka olaylardan ders çıkarılmıştır ve Biden'a 1 söz söyleyip, hükümete 3 söz söyleyen bir yaklaşım çıkmaz diye bir temenni vardı. Bu temenni boşa çıktı. Siyasi akılla izah edilecek bir tavır değil bu. Yapılması gereken milletimiz böylesine bir iftirayla karşı karşıyayken, en güçlü şekilde cevap vermektir. Maalesef, bu öz güvensiz zihniyet sürekli olarak kendi hükümetini suçlama, karşı tarafı haklı görme şeklinde. Bu tip bir durumda sağlıklı bir akıl hükümetle beraber bu meseleyi nasıl aşarız diye düşünür. Burada çok büyük bir duruş problemi var burada. Bu sözlerin herhangi bir navigasyonu olmadığı çok açık.

Burada yapılması gereken şey milletimize dönük bu iftira karşısında TC'yi savunmaktır hep beraber. Tarihe şöyle mi düşeceksiniz bunu söyleyerek: Biden'ın yaptığı şey iç politikasının gereğidir, ona kızmaya gerek yok, tutalım hükümete kızalım. Böyle bir yaklaşım olabilir mi? Tabii ki muhalefet en güçlü şekilde eleştirecektir ama yabancı bir devletin Türkiye'ye yaptığı bir haksızlığı buna bağlamak dolaylı olarak karşı tarafa destek vermektir. Son derece koordinatsız, güvenini kaybetmiş, pusulası olmayan bir yaklaşım bu. Kılıçdaroğlu'nun söylediği, HDP'nin soykırımla yüzleşin dediği yerden çok farklı durmuyor.

HDP'YE ORTAK BİLDİRİ TEPKİSİ

Bir zamanlar o partide Türkiye partisi olmaktan bahsedenler vardı. Türkiye'nin hiçbir ortak politikası içinde kayda geçmek istemiyorlar. ASALA ile PKK arasında çok yakın organizasyon bağları vardır. Türkiye'de demokrasi, hukuk, bir arada yaşama gibi kavramların kirletmesi en çok bu şekilde olur. Bu kavramlardan bahsederler ama tutup bu soykırım yalanına destek verirler. Türkiye'nin çıkarına herhangi bir bildiriye imza atmak gibi bir yaklaşımdan sürekli olarak uzak duruyorlar. Kendi kendilerini muhataplıktan çıkaranlar kendileridir. Yönünü kaybetmiş, siyasi istikametini sadece PKK terör örgütünün bağlantılarına göre ayarlamış bir yapı söz konusu. HDP çoğu kez terör örgütünden daha provakatif, daha uç politikaları siyasette savunan bir yapı olarak kendini gösteriyor. Türkiye karşıtlarıyla kendilerini aynı yerde konumlandırmak kendilerinin bileceği iştir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!