Güncelleme Tarihi:
CHP'li Muharrem İnce, CNN TÜRK'te yayınlanan Ahmet Hakan'ın moderatörlüğündeki 'Tarafsız Bölge' programında gazeteci Abdulkadir Selvi, Nedim Şener, Saygı Öztürk ve Zafer Şahin'in sorularını yanıtladı.
İnce'nin açıklamaları şöyle:
İNCE ŞUAN NELER YAPIYOR
Bir arkadaşım sabah 7.30-08.00 arasında adımın geçtiği her yeri ulusal basın ve yerel basın da dahil bana gönderiyor. Onları okuyorum, güne onlarla başlıyorum. Hazırlanıyorum. Türkiye'nin sorunlarını öğrenmeye ve çözüm üretmeye. Bir Yüksek Lisans öğrencisi gibi ders çalışıyorum. Gündemden kopmuyorum.
BEŞTEPE'YE GİDEN CHP'Lİ İDDİASI
(Talat Atilla'yı tanıyor musunuz?) Hiçbir diyaloğum yoktur kendisiyle. Sokakta görsem fotoğrafına benzetir miyim bilmiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı ortaya çıktı 'Böyle bir görüşme yoktur' dedi. Ben çıktım meydan okudum, dava açtım. Saray'a giden bir kişi varsa bile o ben değilim. Benim olmadığım ortaya çıkmışsa daha fazla uzatmadım.
(CHP içinde 'çete' iddiası) Çete arkadan iş çeviren, pusu kuran, komplolar kuran insanlara denir. Bana karşı da bir komplo kurulmuştur. Lafımın arkasındayım. Komplo açığa çıktı, ben aklandım. Cumhurbaşkanı Saray'a çağırsa gider miyim? Sohbet ederim, giderim konuşurum. Ama bunu gizli yapmam. Tweet atarım, şu saatte görüşeceğim diyerek. Sonra Genel Başkan'dan izin alırım, öyle görüşürüm.
(Kılıçdaroğlu ile görüştünüz mü?) Kendisini aradım. 'Görüşelim bakın bu partiye zarar verir.'dedim. Sonra da görüşmedik. Beraber basın karşısına çıksaydık, konuyu kapatırdık. Zamana yayılmazdı, büyümezdi. Görüşmek isterse görüşürüm.
Ömrümü verdim bu partiye. Tüzel kişiliğe bir zarar gelecekse susarsınız. Ben vekil olmak için gelmedim ki partiye.
"ADAY OLMAK İÇİN NE GEREKİYORSA YAPACAĞIM"
İddiam hâlâ sürüyor. O bir komplodur, kurgudur. Ben Kanal İstanbul'u yerli otomobili, asgari ücreti konuşmak istiyorum. Baştan söyleyeyim. Tüm gece bu iddiayı konuşmam. CHP'nin Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı adayı olmaya mecburdur. Genel Başkan derse ki ben 'Cumhurbaşkanı adayıyım.' kendisini desteklerim. Ne istiyorsa orada olurum. Ben sağında, solunda dururum. Al arabayı gez, katkı sağla... Sağlarım. CHP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı adayı olmaya mecburdur. Yoksa iddiası ortadan kalkar. Kendisi aday olursa ben yanındayım. Aday olmadığı tüm durumlarda ben aday olmak için ne gerekiyorsa yapacağım.
(CHP Genel Başkanlığına aday olacak mısınız?) Hele bir Kurultay gelsin. Ben lafımın arkasındayım. CHP adayı doğal Cumhurbaşkanı adayıdır. Öyle olmalıdır. Yoksa iddiamız ortadan kalkar.
(CHP, İmamoğlu ya da Gül'ü aday gösterse destek verir misiniz?) Ekrem İmamoğlu ayrı Abdullah Gül ayrı. Partimin milletvekilleri 'Ekrem İmamoğlu aday' demişse bana düşen görev ona yardımcı olmaktır.
('Gül' dendiğinde...) Bakacağız ona. Sayın Genel Başkan aday olduğunda ben yokum. Ben fal bakmam. Neden ben kendimin aday olduğu durumu konuşmayayım da başkasını konuşayım.
(Gül aday olursa...) Bakarız o gün gelirse.
Partiden 8.5 puan fazla almışsam, 41 yıl sonra CHP 30 barajını aşmışsa, herhalde hakkımı teslim edersiniz diye düşünüyorum. Megaloman değilim ama katkım var.
Belediyelerimizde başarılı olmak zorundayız. Seçim başarımız ortadadır, başta adaylarımız olmak koşuluyla. Şimdi belediyecilik başarısı konuşulacak. Bu kadar sürede başarılı-başarısız denemez kimseye. Uyarı yapıyorum, 'olmasın' diyorum. 'Aman 89'da yaşadığımızı yaşamayalım.' diyorum.
Ankara ile ilgili bir şey söylerim. Ankara'da yaşıyorum. 81 ille ilgili bir şey söylemem. Ankara'nın kesin oyu artmıştır.
(Çete iddiası) Benim 'çete' dediklerim beni aday göstermedi. Partinin gerçeklerini söyleyeyim. Sayın Kılıçdaroğlu istemeyip, onlar isteseydi olur muydu? Sayın Kılıçdaroğlu 'CHP üyeleri arasında anket yaptırdım. Yüzde 85 sen çıkıyorsun.' dedi. Doğrusunu yaptı Genel Başkan. Minnet mi edeceğim? Minnet falan etmeyeceğim. Dava açacaklar. 'CHP'li vekilden aldım bilgiyi' diyor. Neden dava açmıyorsun kardeşim. Duyumlarım da var bildiklerim de. Tahminlerim var.
"AYGÜN-YAVAŞ TARTIŞMASI İLGİ ALANIM DIŞINDA"
Ne yazık ki CHP yönetimi krizleri iyi yönetemiyor, nokta. Sinan Aygün-Belediye Başkanımız tartışması benim ilgi alanım dışında, nokta. Siz sorun ben Kanal İstanbul'u anlatacağım. Bütün gece CHP'yi tartışmam, Türkiye'nin sorunlarını tartışacağım.
YERLİ OTOMOBİL KONUSU: "BU KONU İLE İLGİLİ GÖRÜŞMELER GİZLİ YAPILMALI"
Çok iyi araştırdım bu konuyu. Belki 50 kez başarısız olup, 51'de başarılı olacağız. 175 bin araç üretilecek. Birisi 'Bu çok az. Sistem yürümez.' diyor. Acaba öyle mi dedim. Münih'te bir Alman otomobil fabrikasında saniyede 58 saniyede bir otomobil çıkıyor. İki vidayı sıkıyor, diğeri geliyor. Bir saat 3600 saniye. Bir gün 86400 saniye. Çarpı 365 derseniz... 550 bin civarında araç üretiyor bir fabrika. Demek ki 175 bin sayısıyla ilgili çelişkiler doğru. Biz yerli üretim yapıyoruz zaten. Yerli marka sorunumuz var bizim. 13 yıl teşvik veriyoruz artı 6.5 yıl daha. 300 nitelikli işçi olacak. Brüt asgari ücretin 20 katı maaş vereceğiz, 60 bin TL civarı... Hiç itirazım yok. Sevindiğim kısmı benzinli ya da dizel yapılmıyor. 1.5 yıl önce Cumhurbaşkanlığı seçiminde meydanlarda şunu söyledim; Pil, aküler... Binlerce öğrenciyi yurt dışına göndereceğim, doktora yaptıracağım dedim. 1.5 yıl sonra dediğim noktaya geldik. 24 Haziran'da Cumhurbaşkanı olsaydım en az 5000 öğrenci pil konusunda, akü konusunda doktora yapmış olacaktı.
Sıkıntılar neler... Bir bataryanın ağırlığı 300 kilogram. Sanıldığı kadar çevreci değil. Elektrik üretmek için de çevreye zarar veriyorsunuz. Biz yıllarca, otomobilde neden başarılı olamadık? Motorda dışa bağımlı olduğumuz için. Şimdi de pilde dışa bağımlı olabiliriz. Çok iyi araştırdığımı söylüyorum.
Tabi ki destekliyorum. Geç bile kalınmış. Kesinlikle destekliyorum ancak iyi olsun istiyorum. Kafama pek yatmadı. Niğde Üniversitesi şuan hidrojen pillerle uğraşıyor. Hidrojen pillerine yatırım yapılmış olsaydı, hepsini ver derdim. Pil 50 bin dolar. Yüzde 18'e 17'e düşerseniz pilin ömrü tükeniyor. Evde şarj ederseniz 10 saatte şarj edersiniz. Ben diyorum ki, geç kaldık bu işe, keşke daha önce yapsaydık ama bu hidrojen pillerini unutmayalım. Tartışmamız gereken yapay zeka, iletişim teknolojileri. Dünya şuanda endüstri 5.0'ı tartışıyor. Japonya akıllı fabrikalarla, akıllı insanların buluşması... Destekliyorum bu yatırımı diyorum ve eksik taraflarını söylüyorum. Türkiye'nin bunları tartışması gerekiyor. Hükümet olmakla devlet olmak ayrı şeyler. Bu AK Parti'nin otomobili olursa hepimize yazık olur. Sonuna kadar yanındayım ama hidrojen pillerini unutmayın diyorum. Çevreci olduğunu kimse bana anlatmasın. Bir pil 50 bin dolar... 300 kilogram.
Pile elektrik enerjisini yüklüyorsunuz, elektrik enerjisini mekanik enerjiye dönüştürüyor.
Yan sanayide dünya lideriyiz. Dizayn konusunda çok yetenekli gençlerimiz var. 6.5 milyar dolar alıyoruz, 12 milyar dolar satıyoruz. Bu siyasi propaganda malzemesi yapılmamalı. Bu konu ile ilgili görüşmeler açıklanmamalı, gizli yapılmalı. Rakipleriniz olacak, ticari kayıplarınız olacak.
Tanıtımına siyasi parti liderleri davet edilmiş midir? Ben davet edilseydim giderdim. Herhalde akıllarına gelmedi. Kesinlikle giderdim. Herkes birlikte olmalıdır.
LİBYA KONUSU: "KARDEŞLERDEN BİRİNİ TUTMAK YERİNE..."
Burada yaşanan tam bir kardeş kavgası. Türkiye BM'yi destekleyen gücü destekliyor. Fransa Hafter'i destekliyor. ABD, Rusya ortada oynuyor.
Biz Libya'ya asker göndereceğiz... Biz nereye gidiyoruz? Kardeş kavgasına... Davet olursa gideceğiz ve Libya'nın diğer yarısına düşman olacağız. Libya'da meşru hükümeti tanıyoruz, Suriye'de meşru hükümeti tanımıyoruz.
Ben olsam tezkereyi Meclis'e getirip bekletirdim. O tezkereyi orada tutarsınız ve bir adam es-Serrac'a bir adam da Hafter'e gönderirsiniz. Ağabey rolü oynarsınız. Biz bu topraklarda eski devletimizin topraklarıydı. 'Ben sizi uzlaştırmak istiyorum.' dersiniz.
(Doğu Akdeniz anlaşması) Çok doğru bir anlaşma. Biz kazançlıyız. Biz kârlıyız ama Libya da karlı bu işte. Hafter kazanırsa ne olacak? Tanıyacak mı? Gerek yok bu riske. Biz burada kardeşlerden birini tutmak yerine, daha üst perdeden bakmalıyız. Cezayir, Tunus, Mısır karşı çıkıyor.
Libya'ya şuan asker gönderilmemeli. 'Ne işimiz var Arap toprağında' yaklaşımını doğru bulmuyorum. Gerekirse kutuplara da gönderirsiniz. 5 milyon Suriyelimiz var 1 milyon da Libyalımız olur.
KANAL İSTANBUL KONUSU
Dünyadaki dört büyük kanal da mesafeyi kısaltıp, gelir getiriyor. Biz bu kanala yaparız, yaptırmam... Ben böyle tartışmam. Sorularım olacak ve bunlara cevaplar vereceğim. Bu kanal hangi sorunumuzu çözecek? 20 milyar, 30 milyar dolar deniyor. Söylenenin üstünde çıkacaktır. Maliyeti ne olacak? Önceliğimiz bu mu? Doğaya, yaşama etkisi, riskleri var mı...
'İstanbul Boğazı'nda yoğun bir trafik ve kaza riski var' deniliyor. Böyle bir artış söz konusuysa bir kanal değil iki kanal açalım. Böyle bir artış söz konusu ise yapmamız gerekiyor. 2006'da 54 bin 880 gemi geçmiş. 2010'da 50 bin 870 gemi geçmiş. 2014'te 45 bin 529, 2018'de 41 bin 300. Ulaştırma Bakanlığı'nın sitesinde yazıyor. Demek ki gemi sayısı artmıyor. Gemiler büyüyor da en dar yeri 700 metre olan İstanbul'dan geçirmeyip, 200 metre genişliğinde Kanal'dan geçirmek daha mı mantıklı olduğunu söylüyorsunuz.
Bir şeyi illa savunmak zorunda değiliz, illa da karşı çıkmak zorunda değiliz. Gemi trafiği artıyor bilgisi doğru değil.
Kaygılarımızı söyleyelim. Tarım alanları, tatlı su kaynakları, o alanın bir savaş sırasındaki güvenliği... Köprülerle bir ada yapıyorsunuz. Böyle gitmez şartlar. İstanbul Boğazı ile Kanal arasında kalan bölümde 8 milyon insan var. 5 tane uçak o köprüleri indirir. Bunları düşünmek zorundayız. Bunu bir generalle konuştum. 'Sizce bu bir tehdit midir?' dedim, 'Tehdittir.' dedi.
Ben önerimi söylüyorum. 24 Haziran 2018'e geri dönelim. Ben olsam şunu yapardım; Türkiye ve İstanbul'da deprem tehlikesi var. Harcayacak bir paramız varsa depremle ilgili konutların yenilenmesine harcardım. Yeni bir şehir kurulacaksa Konya-Karaman arasına kurardım. Sanayi ruhsatını buraya verirdim. 5 milyon kişilik bir kent kurmamız lazım ve sanayiyi buraya kaydırmamız lazım.
"SEÇİLEMEZSEM KENARA ÇEKİLİRİM"
İlk kez söylüyorum. Önümüzdeki seçim aday olursam seçilemezsem kenara çekilirim.
"EN FAZLA YARALAYAN GENÇLERİN İŞSİZLİĞİ"
Çok kötü hikayeler dinledim. Türkiye'nin iyi üniversitelerinden bitirmiş bir öğrencim, 'Hocam bana asgari ücretle iş bul.' dedi. En fazla yaralayan gençlerin işsizliği konusu.
"CİĞERİMİ YAKIYOR BURASI"
Türkiye'de benim Saray'a gittiğime inanan bir kişi var mı sizce? Bence yok. En üzüldüğüm şey nedir biliyor musunuz? Birisi çıkıp da, başta Genel Başkan olmak üzere, 'Yahu bu bizim arkadaşımız. Ömrünü buraya vermiş. Ben daha dün geldim bu partiye. Ben başka partide CHP'ye küfrediyordum, bugün CHP'de yöneticiyim. Muharrem İnce'nin ise hayatı hep burada geçmiş. Biz arkadaşımıza kefiliz, böyle bir şey olamaz. Biz ona sonuna kadar inanıyoruz. Böyle diyecek bir babayiğit göremedim.' En üzüldüğüm nokta burası. Benim ciğerimi yakıyor burası. Yahu kardeşim ya... Sen CHP aleyhinde miting düzenliyordun. Sen CHP kaybetsin diye miting düzenliyordun. 'CHP kapatılmalıdır' diyordun sen. Sen başka bir partiden adaylık peşindeydin. Ben 55 yaşımda doyuma ulaşmış bir kişiyim. Milletvekili seçilmiş birisiyim, kırmızı plakaya binmişim, cumhurbaşkanı adayı olmuşum, milyonlara miting yapmış birisiyim. Cumhuriyet tarihinin en kalabalık mitingini yapmış birisiyim. Ben 35 yaşında bunlara tamah etmemiş birisiyim. 99 seçimlerinde CHP il başkanıydım. CHP aşağı doğru gidiyordu. Beni bir gece saat 01.30'da evimden çağırdılar, 'Seni DSP'den vekil adayı yapalım.' dediler. Rahmetli oldu kendisi, şahitlerim rahmetli olmadı. 'Ben parti kötü gidiyor, gemi batıyor. Ben batan gemiyi terketmem. Partinin il başkanıyım.' dedim. Partinin il başkanı kaldım. Zoruma giden o günlerde başka partilerle flört edenler, CHP'ye küfredenler bugün böyle işte.