Güncelleme Tarihi:
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
'SALGINI BÜYÜK ÖLÇÜDE KONTROL ALTINA ALDIK'
Geride bıraktığımız Ramazan Bayramını bir kez daha tebrik ediyorum. Vatandaşlarımın her biri bayramı huzur içinde geçirdiğini ümit ediyorum. Salgın sebebiyle gönlümüzce bir bayram seyredemediğimiz açıktır. Vefat sayısının 45 bine dayandığı, yüzbinlerce insanımızın hastanelerde tedavi gördüğü ortamda başka türlü hareket edebilmemiz mümkün değildir. Ramazan ayı boyunca uyguladığımız kısmi ve tam kapanma sayesinde salgını yeniden büyük ölçüde kontrol altına aldık.
'KADEMELİ NORMALLEŞMENİN 2. ETABINI ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE MİLLETİMİZLE PAYLAŞACAĞIZ'
Kabine toplantımızda 1 Haziran'dan itibaren başlayacak kademeli normalleşmenin 2. etabını görüştük. Önümüzdeki günlerdeki gelişmelere göre milletimizle paylaşacağız. Vaka sayılarını daha da aşağıya çekmek için milletimizin kademeli normalleşme döneminin kurallarına uymasını istiyoruz. Riskli grupların tamamının aşılanması için çalışıyoruz. Belirlenen tedbirler insanlarımıza eziyet olsun diye değil bu sancılı dönemi geride bırakmak için milletimizin önüne konmaktadır. Bu tedbirleri almayan ülkelerin nasıl ağır bedelleri ödediğini sizlerde görüyorsunuz. Salgının süresi uzadıkça tahammüllerin azaldığını sabırların tükendiğini biliyoruz. İnşallah en zorunu geride bıraktık. Bir müddet daha dikkatli gitmek mecburiyetinde olduğumuzu kabul etmeliyiz. Sağlık çalışanlarımıza, emniyet ve jandarma teşkilatlarımıza, süreçte görev alan herkese şahsım ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.
'SADECE MİLLETİMİZİN HAKKINI HUKUKUNU KORUMANIN MÜCADELESİNİ VERİYORUZ'
Salgında vaka ve vefat sayıları yükseldiğinde 'Niye tedbir almıyorsunuz' diye ortalığı velveleye verenler, ortaya çıkanlar olduğunu da görüyoruz. Bu zihniyetin yaptığını vatandaşımızın canına, geleceğine herkese saygısızlıktır. Elini taşın altına koymayıp gezenlerin asıl niyetlerinin farkındayız. Biz sadece milletimize bakıyoruz. Sadece milletimizin hakkını hukukunu, aşını işi korumanın mücadelesini veriyoruz. Gerisi teneke gürültüsüdür. Hamdolsun milletimiz de bizim ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı iyi biliyor. Bugünleri geride bıraktığımızda her şeyin daha güzel olacağı bir geleceğin bizi beklediğini göreceğiz.
'645 BİN EMEKLİMİZİN MAAŞINI 1500 LİRAYA ÇIKARDIK'
İnsanımızın hem sağlığını hem de işini aşını koruma mücadelesini verdik. Sanayi ve tarım üretiminde ihracatta en küçük bir aksamaya yol açmamak için de çalıştık. Salgın döneminde dünyada büyümeye devam eden ekonomilerden biri olduk. Vergi ve primle ilgili attığımız bu adımların yanında, kredi kolaylıkları gibi her türlü kolaylığı gösterdik. Önemli istihdam kaynaklarından olan turizm sektörünü ayakta tutmak için çabaladık. Sadece merkezi yönetim bütçesinden yaptığımız harcamalar şimdiden 79 milyara ulaştı. Bu rakam yıl sonunda 104 milyar lirayı bulacak. Şimdi bir başka müjdeye daha geliyorum. 645 bin emeklimizin maaşını 1500 liraya çıkardık.
Bazı konvansiyonel medyada bu tür dezenformasyon yapanları görüyoruz. Bunlarda edep söz konusu değil. 1 milyon 200 bin vatandaşımız esnafa verdiğimiz destekten yararlandı. Kısa çalışma ödeneğinden 3 milyon, işsizlik ödemesinden 1 milyonun üzerinde vatandaşımız faydalanmıştır. Bu desteklerin tutarı şimdiden 50 milyar lirayı bulmuştur. 5 milyonun üzerinde haneye nakit yardımı yaptık. Tüm bu nakdi ödemelerin tutarı 134 milyar TL gerçekleşirken bu rakam hazarin sonu 181 milyar lirayı bulacaktır. Bugüne kadar 206 milyar lirayı bulan borç ertelemenin tutarı yıl sonunda 219 milyar liraya ulaşacaktır.
ERDOĞAN'DAN ESNAFA DESTEK MÜJDESİ
Salgın tedbirleri sebebiyle işlerine ara veren esnaflarımıza iki grup halinde destek olacağız.
1. grupta kahve kıraathane pastane, internet kafeler vb işletmeler yer almaktadır. Sayıları 235 bine ulaşan işletmelere bir defaya mahsus 5 bin liralık hibe ödemesi yapacağız.
2. grupta bakım onarım, tamirat, hırdavatçılar, müzisyenler, oto yıkamacılar, oyuncak, kozmetik, bakırcılar, ayakkabıcılar, konfeksiyonlar vb yer almaktadır. Bu gruba berberler otobüsçüler, pazarcılar dahildir. Toplamda 1 milyon 150 bini aşkın işletmeyi kapsayan bu gruba bir defaya mahsus 3 bin lira hibe desteği vereceğiz. Toplamda 4 milyar 602 milyon liralık kaynağı karşılıksız olarak veriyoruz.
Büyük şirketler içinde nefes kredisi adı altında bir adım atıyoruz. Detayları Hazine ve Maliye Bakanlığınca açıklanacak bu programların hayırlı olmasını diliyorum.
ÇİFTÇİLERİN BORÇLARI ERTELENECEK
Bugün çiftçilerimize de müjdemiz var. 180 bin ton patates ve kuru soğanı üreticiden alarak ihtiyaç sahibi ailelere dağıttık. Ellerinde bulunan çeltiğin 15 bin tonu da toprak mahsuslarına verdik. Bu yıl kuraklık yüzünden bazı ürünlerin rekoltelerinde azalma olacağı bellidir. Kuraklıktan zarar gördüğü belirlenen çiftçilerimizin ziraate ve tarım kooparatiflerine olan borçları ertelenecektir.
2021 ALIM FİYATLARI
Ton başına bin 275 olan arpa fiyatını bin 750 liraya yükseltiyoruz. Nohutta 4 bin 50 lira olarak belirlendi. Açıkladığımız alım fiyatları diğer alım kurumları için de referans alım olacak, farklı fiyatlandırma alınmayacak. Bu yıl için yaş çay alım fiyatı kilo başına 3.87 liraya, destekleme ile 4 liraya yükseltilmiştir. Çiftçilerimizden tek isteğimiz tek karış toprağı boş bırakmadan dikmeleri ekmeleridir. Yeni hasat döneminin milletimize, ülkemize hayırlı bereketli olmasını diliyorum. Görüldüğü gibi TC tarihinde görülmemiş destek paketleriyle insanlarımızın yanında olmayı sürdürüyoruz. Tüm bu gayretlerimize rağmen gönlü buruk vatandaşlarımız varsa onlardan helallik istemek inancımızın gereğidir. Bizim bu husustaki muhatabımız da milletimizin kendisidir. Eğer işi doğru yapmışsak milletimizden göreceğiz.
'SİNSİ ÇIRPINIŞLARIN AMACI GÜÇLÜ TÜRKİYE'NİN ÖNÜNÜ KESMEKTİR'
Türkiye'nin 81 vilayetinin 50 bini aşkın köy ve mahallesinin her karış toprağında bizim eserlerimiz var. Bizim eser ve hizmet siyasetimize karşılık ortaya sadece iftira siyaseti yapanları geçmişte ve bugünde milletimizin iyi biliyor. Aklınıza gelen her alanda biz 18 yıl içerisinde atmışsak gönlümüz bizim rahat. Geçtiğimiz 19 yıl boyunca Cumhuriyet döneminin yanlışlarıyla uğraşırken diğer yandan da ülkemizi geleceğe hazırladık. Eski Türkiye'nin hastalığı olan siyaset ve toplum mühendisliğini ortaya sokma, merdiven altı siyasetler son günlerde yeniden artmıştır. Bu sinsi çırpınışların amacı salgın sürecini geride baktığımız hiç olmadığı kadar yakınlaştığımız büyük ve güçlü Türkiye'nin önünü kesmektir. 17-25 Aralık'ta Emniyet ve yargıdaki hainleri kullanarak bunu denediler. PKK ve DEAŞ örgütlerini kullanarak Türkiye'yi diz çöktürmeye çalıştılar ama başaramadılar. Milli iradeyi hedef alan bildirilerle siyaseti ve hükümetleri biçimlendirme yönünü gösterdiğimiz kararlı duruşlarla kestik. Terör örgütlerini bir kez daha eylem yapamayacak hale getirmek için sürdüğümüz operasyonlarla hainlerin inlerini başlarına geçiriyoruz, geçirmeye devam ediyoruz.
PKK'NIN SÖZDE SURİYE SORUMLUSU SOFİ NURETTİN ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ
Milli istihbarat başkanlığımız uzun süre yürüttüğü çalışmalar neticesinde yerini belirlediğini PKK'nın Suriye sorumlusu Sofi Nurettin kod aldı terörist, Irak'ta gerçekleştirilen operasyonla etkisiz hale getirilmiştir. PKK'nın silahlı kanadını yürütmüş, daha sonra Suriye kanadının başına geçmiştir. Gara operasyonu sırasında 13 masum insanımızın şehit edilmesine emirleri verenlerden biri de budur. PKK-YPG'nin Irak'ta ve Suriye'de saklanan teröristlerin ele başlarını etkisiz hale getirene kadar operasyonlarımız sürecektir. Bu ülkeye ihanet eden, kurşun sıkan, vatanımızın bütünlüğüne tehdit oluşturan herkesin aynı akıbetin beklediğini bugün Millete Seslenişte hatırlatıyorum.
Yürüttüğümüz kararlı mücadele sayesinde suç örgütlerinin ülkemize musallat olmasından çıkarttık. En büyük üzüntümüz ülkemizde hala çetelerden medet umacak kadar küçülen haysiyet fukarası kişilerin olduğunu görmektir. Çetelerle aynı yolda yürümesi karşısında terör örgütleri gibi suç çeteleri de zehirli bir yılan gibidir. Ne yaparlarsa yapsınlar, eski Türkiye hastalıklarını hortlatma noktasında mesafe alamayacaklar.
BIDEN'A İSRAİL'E SİLAH SATIŞI TEPKİSİ
Kudüs'ten ve Filistin'den gelen acı haberlerin burukluğu içerisinde geçirdik. Maalesef birilerinin "Kudüs'ten bize ne" yaklaşımlarına şahit olabiliyorsunuz. Hz İbrahim'den Hz. Süleyman'a kadar. Resulü Ekrem'in Miraca çıktığı yer Mescid-i Aksa'dadır. Hz. Ömer Kudüs'ü fethettiğinde Hristiyanlara dokunmamıştır. Kudüs'ün bugünkü fiziki görüntüsü, Osmanlı padişahlarının eseridir. Asırlarca ecdadımız mübarek yeri korumak, oradaki her dinden insanı huzur içinde yaşatmak için çalışmaktır. Osmanlı 1917'de Gazze ve Kudüs'ü saldırıları karşılamakta zorlanmıştır. Gazze'ye yapılan ilk 2 saldırıyı üstlenen Osmanlı ordusu, düşmanın takviyeyle 110 bine çıkan asker sayısı yüzünden 3. saldırısı sonucu geri çekilmek zorunda kalmıştır. 9 Aralık 1917'den orayı muhafaza etmek için bırakılan artçı birlikten imiş. Iğdır'lı Hasan onbaşı o günden beri Mescid-İ Aksa'dan ayrılmamıştır. Bugün Biden'ın ciddi bir İsrail'in silah onayıyla ilgili imzasını gördük. O da bakıyoruz ki çok çok önemli 850 bin silah onayı. Lafa geldiğinde silahsızlanma diye konuşuyorlar. Sayın Biden, sözde Ermeni soykırımında Ermenilerin yanında yer aldın. Şimdi de ciddi manada orantısız bir saldırı ile Gazze'ye saldıran ve yüzbinllerce insanın şahadetine vesile olan bu olayda siz kanlı ellerinizde bir tarih yazıyorsunuz. Bunu bize söylemeye mecbur ettiniz. Biz bu konularda daha fazla duramayız, durmayacağız.
'BUNLAR 5-6 YAŞINDAKİ YAVRULARI ÖLDÜRECEK KADAR KATİL'
84 milyon hep birlikte Kudüs nöbetimizi devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz. Filistin toprakları da kanla zulümle yıkanıyor. Siz de buna destek veriyorsunuz. Bir yasin katliamından beri hiç durmayan bu zulüm Filistinlilerin süren göçleriyle, uğradıkları katliamlarla süre gelmiştir. Her ne olursa olsun bize düşen görev, mazlumun yanında yer almak, onun hakkını hukukunu gözetmektir. İsrail, BM kararlarını hiçe sayarak saldırılarına devam etmesi bölgedeki acıları arttırmıştır. Filistin halkının intifada olan İsrail saldırılarına karşı hep yanında olduk, olmayı da sürdüreceğiz. Sınırları belli olmayan İsrail devleti, insanlığa karşı suç işlemeyi sayanların elinde terör aygıtına dönüşmüştü. Kendi başbakanlarını dahi öldürmekten çekinmeyecek kadar işi ileri götürmüşlerdir. Bir yahudi başbakan bana öyle demiştir. "Generalliğimde ne zaman ki Filistinlileri öldürüyordum, bana en büyük zevki o veriyordu." Türkiye ziyaretinde bu şahıs TC Cumhurbaşkanına bunları söylüyordu. Bunlar zaten terörden gelmişlerdir. Hepsi terör içerisinde yetişmiştir. Şuanki de aynı. İsrail'in Gazze ve Filistin'e saldırıları da uluslararası yardımda karşılığını bulamamıştır. İsrail burada hukuk tanımazlığını bir kez daha göstermiştir. Bunlar 5 yaşında 6 yaşındaki yavruları öldürecek kadar katil. Kadınları yerde süründürecek kadar katil. Aynı sudan beslenenler de maalesef bunları destekliyor.
'AVUSTURYA DEVLETİNİ TELİN EDİYORUM'
Bir yandan Kudüs'ün mahremiyetine el uzatan, içinde medya gruplarının olduğu binayı yerle bir ederler işte bu terör devleti İsrail'dir. Siz orantısız güç kullanıyorsunuz. Siz savaş uçaklarınızla birlikte Gazze'ye bomba yağdırıyorsunuz. Gazze'nin savaş uçağı var mı? Yok. Kimi aldatıyorsunuz. Filistinli çocukların bombalarla ölmesiyle ilgilenmeyenler, İsrailli çocukların siren sesleriyle korkmasını göstermektedir. Filistin'de yaşanan trajediye arkasını dönenler aslında yarın başlarına geleceklerin tohumlarını ekmektedir. Şu anda Avrupa'ya sesleniyorum, şuanda onlara bir şey hatırlatıyorum: Başbakanlık binasına İsrail bayrağı çeken Avusturya devletini telin ediyorum. Avusturya devleti herhalde soykırıma tabi tuttukları yahudilerin faturasını Müslümanlara bırakmak istiyor. Türkiye tıpkı Kıbrıs'ta olduğu gibi Filistin'de de iki devletli adil çözümden yana olduğunu belirtmektedir. Başkenti Kudüs olan Filistin devleti kurulması için her platformda çaba göstereceğiz. Artık Kudüs konusunda ayrı bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
Kudüs'ün kalıcı huzura ve barışa ulaşması için herkesin fedakarlık yapması gerekiyor. Papa Fransua ile yaptığım görüşmede bu hissiyatımı paylaştım. Şu teklifi yapıyoruz: Kudüs'ün üç dinin temsilciler tarafından yönetilmesi günümüz şartların en tutarlı yol olacaktır. Aksi takdirde bu kadim şehirde barışı sağlamak kolay görünmüyor. Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya saldırıları fitili ateşlenen bomba etkisi yaratmaktadır. Bu tehdidin önüne geçmenin en hızlı yolu teklif ettiğimiz şeklinde yeni bir yönetim statüsüne kazandırmaktır. BMGK'yı İTT'yi ve diğer tüm uluslararası kuruluşları harekete geçmeye çağırıyoruz. Filistin halkının saldırılardan korunması için atılacak uluslararası adımlarda her türlü desteği vereceğimizi buradan bir kez daha ifade ediyoruz.