Güncelleme Tarihi:
Bakan Çavuşoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının 2021 sunumumu yaptı. Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz'de Türkiye ve Kıbrıs Türkleri aleyhine atılan tek taraflı ve hakkaniyetle bağdaşmayan adımlar karşısında Türkiye'nin tepkisini beyan ettiğini ve diyalog çağrılarını sürdürdüğünü, ancak bu çağrılar karşısında hep dışlayıcı ve provokatif adımlar görüldüğünü bildirdi. Çavuşoğlu, diyalog kapısını kapatmadan hakların korunması için sahada inisiyatif alındığını belirterek, "Doğu Akdeniz'den uzun kıtasal kıyı şeridine sahip ülke olan Türkiye’nin kendi kıyılarına hapsedilmesini kabullenmemiz mümkün değildir. Biz hep diyalogdan yana olduk. Yunanistan ile de istikşafi görüşmeleri yeniden başlatmak da dahil olmak üzere, sorunları konuşarak çözmek istiyoruz. Ancak Yunanistan'dan halen olumlu bir adım göremiyoruz. Aksine, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile birlikte, AB üyeliğini kullanarak avantaj sağlama çabalarına devam ediyorlar. Onlar bizleri başka başkentlere şikayet ederken, biz bir Yunan gazetesine doğrudan makale yazarak açıkça söyledik. Gerginlik ve tırmanma veya diplomasi, diyalog ve işbirliği: Seçim Yunanistan'ındır. Biz Hamd olsun her yoldan gitmeye muktediriz. Yunanistan ile gerginlik yaşadığımız dönemlerde, Batı Trakya’daki soydaşlarımıza yönelik baskının arttığını geçmiş tecrübelerden biliyoruz. Soydaşlarımızın haklarının takipçisi olmaya devam ediyoruz" dedi.
'AB’NİN BU YANLIŞTAN DÖNMESİ LAZIM'
Bakan Çavuşoğlu, Kıbrıs’ta yarım asrı aşkın süredir devam eden çözümsüzlüğün sebebinin Rum tarafının uzlaşmaz ve çarpık zihniyeti olduğunu kaydederek, "Bu zihniyet Kıbrıs Türklerini eşit ortak değil, azınlık olarak görmekte, ne iktidarı ne de Ada'nın doğal kaynaklarını paylaşmak istemektedir. Bu nedenle artık federasyonun değil, iki devletli çözüm modelinin konuşulması gerekiyor. Kıbrıs Türkü'nün iradesi de son seçimlerde bu yönde tecelli etmiştir. Bu iradeye herkesin saygı göstermesini bekliyoruz. Çalışmalarımızı da Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle bu yönde, tam bir eşgüdüm ve işbirliği içinde yapıyoruz. Doğu Akdeniz ve Ege’de bu özetlediğim çerçevede yaşanan gelişmeler maalesef AB ile ilişkilerimize de etki ediyor. Yunanistan ve GKRY ikilisi yalnız değil. Bazı üyeler, ülkemizle ikili sorunlarını AB’ye taşımakta. Sözde bir üyelik dayanışması maskesi takmışlar. Sürekli aleyhimize suistimal ediyorlar. AB’nin bu yanlıştan dönmesi lazım. Bunu başarırlarsa işbirliğimizden tüm Avrupa kazanır. Başaramazlarsa da tüm Avrupa zarar görür. AB’nin yaptığı hataları anlaması ve Türkiye’nin üyeliğinin Birliğe katacağı değeri görmesini bekliyoruz. O durumda her iki taraf için de daha verimli bir ilişki kurulabileceğine inanıyoruz. AB ile temaslarımızda, bu doğrultuda yapıcı bir diyalog içinde olma arzumuzu vurguluyoruz. Yalnız da değiliz. AB üyeleri arasında bu uyarılarımızın haklılığını idrak eden ve Türkiye’yle diyaloğun Avrupa’nın istikrarı için öneminin bilincinde olan ülkeler çoğunlukta" diye konuştu.
'AZERBAYCAN'IN HAKLI DAVASINI DESTEKLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Bakan Çavuşoğlu, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki krizin başından itibaren yoğun bir diplomatik seferberlik başlattıklarını, muhataplarına gerçekleri anlattıklarını bildirdi. Ermenistan'ın 'diplomatik çözüm yoktur' dediğini aktaran Çavuşoğlu, şöyle konuştu: "Azerbaycan dirayetli liderliği ve kahraman ordusuyla sahada kazandığı başarıyla 30 yıllık statükoyu değiştirmeyi başardı. Ermenistan da sahada pes etmek zorunda kaldı. Biz de Azerbaycan’ın talebi üzerine bu ateşkesin ve anlaşma hükümlerinin uygulanmasının denetimi amacıyla sahada olacağız. Bu amaçla Yüce Meclisimizde de tezkere kabul edildi. Bunun için üçlü anlaşmanın 5'nci maddesinde kayıtlı Ortak Merkez’in kurulması amacıyla 11 Kasım’da Rusya’yla ayrı bir Mutabakat Zaptı imzaladık. Anlaşma'nın orta ve uzun vadede bütün bölgenin ve bu çerçevede Ermenistan’ın da yararına olacağına inanıyoruz. Barış ve istikrardan herkesin kazanmasını isteriz. Mücavir coğrafyamızda bize rağmen oyun kurulamayacağı, barış ve istikrarın yolunun Türkiye’den geçtiğini dost da düşman da bir kez daha görmüştür. Bundan sonra da kardeş Azerbaycan’ın haklı davasını desteklemeye devam edeceğiz."
'411 BİN CİVARINDA SURİYELİ GERİ DÖNDÜ'
Bakan Çavuşoğlu, Suriye'deki gelişmeleri milli güvenlik, bölgesel barış ve istikrar perspektifinden değerlendirdiklerini bildirerek, şunları kaydetti:
"10 yıldır istikrarsızlık içindeki Suriye’nin artık terörden arındırılması, halkının beklentilerini karşılayacak siyasi bir çözüme, istikrar ve huzura kavuşması en başta bizim arzumuz ve hedefimizdir. Bu anlayışla, PKK/PYD/YPG ve DEAŞ terör örgütlerinin yarattığı tehdide karşı harekâtlarımızı başarıyla icra ettik. Sınırımızda terör koridoru oluşturmaya çalışanlara gereken yanıtı verdik. PKK/PYD/YPG’nin Suriye’deki Kürt kardeşlerimizi hiçbir şekilde temsil etmediğini vurguluyoruz. Terör unsurları Suriye'de siyasi sürecin parçası olamaz. Rejimin İdlip’teki ateşkesi ihlal etme teşebbüslerine karşı teyakkuzdayız. Bölgedeki masum sivilleri korumakta da kararlıyız. Bugüne kadar, 3,6 milyondan fazla Suriyeli'ye ev sahipliği yaptık. Şimdi de Suriyelilerin terörden arındırdığımız yerlere güvenli bir şekilde geri dönüşlerini sağlıyoruz. Bu çerçevede, anılan bölgelere 411 bin civarında Suriyeli geri döndü. Bu yöndeki çalışmalarımız sürecek."
'IRAK'TA AYRIMCILIK YAPMAKSIZIN TÜM KESİMLERLE GÖRÜŞÜYORUZ'
Bakan Çavuşoğlu, Irak’ın da zorlu bir süreçten geçtiğini, salgın günlerinde Irak’ı yalnız bırakmadıklarını söyledi. Tıbbi malzemeleri Irak'ın farklı bölgelerine ulaştırdıklarını söyleyen Çavuşoğlu, "Salgının ikili ticaretimize olumsuz etkisini azaltmak amacıyla devreye soktuğumuz 'temassız ticaret' mekanizmasında başarı sağladık. Irak’ın tüm kesimlerine ulaşma hedefimiz doğrultusunda geçtiğimiz yıl Musul ve Basra Başkonsolosluklarımızı faaliyete geçirdik. Özel tarihi, sosyal bağlarımız bulunan Necef ve Kerkük’te Başkonsolosluk açılmasına yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Irak’ta ayrımcılık yapmaksızın tüm kesimlerle görüşüyoruz. Türkmen kardeşlerimize de elbette destek veriyoruz. Temennimiz, Iraklı kardeşlerimizin hakkettikleri istikrar ve refaha bir an evvel kavuşmaları" dedi.
'LİBYA'NIN İSTİKRARA KAVUŞMASI İÇİN ÇABALARIMIZ ARALIKSIZ SÜRECEK'
Bakan Çavuşoğlu, Libya'da başından beri krizin sadece siyasi diyalog yoluyla çözülebileceğini savunduklarını vurgulayarak, "Destek ifadeleriyle yetinerek köklü bağlarımız bulunan bu ülkedeki gelişmeleri seyrine bırakma seçeneğimiz yoktu. İnisiyatif alarak, güvenlik ve istikrarın temini için harekete geçtik. Yüce Meclisimizin verdiği yetkiyle BM tarafından tanınan Milli Mutabakat Hükümeti’ne sağladığımız eğitim ve danışmanlık desteği ülkenin daha fazla iç savaşa sürüklenmesini engelledi, BM öncülüğündeki siyasi sürecin önünü açtı. Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması konusunda imzaladığımız Mutabakat Muhtırası da Doğu Akdeniz’deki meşru çıkarlarımızın korunması yolunda önemli bir adım teşkil etti. Halen Libya’daki siyasi süreçte önemli bir dönemden geçiliyor. Siyasi Diyalog Forumu bu ay başında Tunus’ta toplandı. Bütün süreci tüm meşru taraflarla ve BM’yle yakın temas halinde destekliyor ve yönlendiriyoruz. Kardeş Libya’nın istikrara kavuşması ve kazanımların korunması için çabalarımız aralıksız sürecek" diye konuştu.
'YOĞUN MESAİ İÇİNDEYİZ'
Teröre karşı mücadeleyi aralıksız devam ettirdiklerini belirten Çavuşoğlu, "PKK/PYD/YPG'nin yurtdışındaki propaganda, eleman toplama, lobi, finansman gibi faaliyetlerinin engellenmesi çabalarımız sürüyor. Bu bağlamda, ikili ve çok taraflı platformlarda çalışmalarımız devam ediyor. Aynı şekilde, FETÖ’nün yurtdışı yapılanmasının çökertilmesi için de yoğun mesai içindeyiz. Bugüne kadar, yurtdışı teşkilatımın FETÖ’nün gerçek yüzünü ve bu örgütün bulunduğu ülke içinde tehdit teşkil ettiğini anlatmak için yaptığı girişimlerin sayısı 16 bini geçti. Bu ay ABD'de FETÖ okullarına verilen para cezası örneğinde olduğu gibi bu konuda somut sonuçlar alınmaya devam ediliyor. FETÖ’nün arzettiği tehlikenin bilincine varan bazı ülkeler, örgüt mensuplarını topraklarından çıkarıyor. Türkiye Maarif Vakfı’yla omuz omuza yürüttüğümüz çabalarla 40 ülkede FETÖ iltisaklı okul ve dil kurslarının faaliyetlerinin kısmen veya tamamen sona ermesi sağlandı. DEAŞ ile mücadele ve Yabancı Terörist Savaşçılardan (YTS) kaynaklanan tehditler konusunda da etkin tedbirlerimizi sürdürüyor, bu konuda uluslararası çabalarda öncü rol oynuyoruz" ifadesini kullandı.
'GEREKEN ÇABAYI GÖSTERECEĞİZ'
Bakan Çavuşoğlu, ABD -Türkiye ilişkilerine yönelik ise şunları kaydetti:
"Suriye ve özellikle Libya gibi bölgesel barış ve güvenliği ilgilendiren konularda bazı görüş ayrılıklarına rağmen NATO müttefikimiz ABD ile istişare ve eşgüdüm içinde hareket etmeye çalışıyoruz. Ancak ilişkilerimizi gölgeleyen bazı olumsuz unsurlar gündemimizden çıkmadı. ABD, FETÖ’ye karşı adım atamadı, PKK/PYD/YPG ile ortaklığını sonlandıramadı, yaptırım ve tehdit dilini bir kenara bırakamadı. S-400 tedarikimizi F-35 programına katılımımız ve CAATSA yaptırımlarıyla ilişkilendirmeye devam ederek savunma ilişkilerimize zarar verdi. ABD’deki seçim dönemi ve siyasi kutuplaşma da sorunlarımızın aşılması için gerekli diyaloğun etkin şekilde hayata geçirilmesini güçleştirdi. ABD’de seçimler yapıldı. İlişkilerimizi iki ülkenin de stratejik çıkarına olacak şekilde tekrar olumlu bir mecraya sokmak için gereken çabayı göstereceğiz. Bu yeni dönemde de ekonomik, siyasi ve güvenlik işbirliğimiz açısından ilişkilerimizde yeni sayfalar açabilmemiz önemli olacak. Yeni dönemde Yüce Meclisimizin Kongre’yle ilişkileri ve parlamenter diplomasi de özel önem taşıyacak. 68 senedir üyesi olduğumuz NATO, savunma ve güvenlik politikamızın temel unsuru. Ulusal adımlarımızın yanı sıra, NATO kanalıyla da bölgemiz ve ötesinde barış, güvenlik ve istikrarın tesisine ciddi katkı sağlıyoruz."