Güncelleme Tarihi:
Kabine toplantısı Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde toplandı. Toplantı 3 saat 13 dakika sürdü. Toplantının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamada bulundu.
TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONUMUZDAN ASLA TAVİZ VERMİYORUZ
Erdoğan, "Sözlerimin hemen başında dün gece Yozgat’ın Sorgun ilçesinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarıma Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyor, tüm yakınlarına baş sağlığı temenni ediyorum. Buradan bir kez daha canımızın yanmaması, ocaklara ateş düşmemesi için tüm sürücülerimizi trafik kurallarına uymaya davet ediyorum. Son kabine toplantımızdan bu yana dış politikadan güvenliğe, eğitimden ticarete, her alanda Türkiye’yi hayalleriyle buluşturma mücadelemizi kesintisiz sürdürdük. Küresel ölçekte yaşanan ve ülkemizi de etkileyen pek çok zorluğa rağmen Türkiye Yüzyılı vizyonumuzdan asla taviz vermiyoruz. Cumhuriyetimizin 100’üncü, Hariciye Teşkilatımızın 500’üncü yaşını kutladığı bir dönemde 14’üncü Büyükelçiler Konferansını düzenledik. Bu toplantıda büyükelçilerimiz de güncel, bölgesel ve küresel meselelere dair kapsamlı bir ufuk turu yaptık. Türkiye Yüzyılı'nda nasıl bir dünya tasavvur ettiğimizi, Türk dış politikasının önceliklerinin önümüzdeki dönemde neler olacağını, bu süreçte kendilerinden neler beklediğimizi diplomatlarımıza tekrar ifade ettik. Sahada ve masada güçlü Türkiye iddiamızı tüm yönleri ile hayata geçirmekte kararlı olduğumuzu vurguladık" dedi.
'163 OLAN TEMSİLCİLİK SAYIMIZ BUGÜN İTİBARİ İLE 260’A ÇIKTI'
Erdoğan, konuşmasının devamında, "Bu hedefimizin altını dolduracak hamle ve hazırlıkları 2002 yılından beri zaten yoğun bir şekilde yapıyoruz. Göreve geldiğimizde 163 olan temsilcilik sayımız bugün itibari ile 260’a çıktı. Hükümeti devir aldığımızda yalnızca 93 ülkede büyükelçiliğimiz varken bugün 146 ülkede büyükelçilik seviyesinde temsil ediliyoruz. Bilhassa Afrika, Latin Amerika ve Asya gibi daha önce mevcudiyetimizin çok kısıtlı olduğu bölgelerde bayrağımızı gururla dalgalandırıyoruz. Toplamda 260 temsilcilikle dünyanın en geniş diplomasi ağına sahip ilk 5 ülkesinden biriyiz. Sadece kapasite bakımından değil zihniyet olarak da dış politikada büyük bir dönüşüm gerçekleştirdik. İçe kapanık edilgen bir anlayış yerine, girişimci insani ve Türkiye eksenli bakış açısını dış politikamızda hakim kıldık. 3 kıtanın tam merkezinde yer alan ülkemizin tarihi, kültürel ve coğrafi açıdan tüm potansiyelini kullanabilmesini sağladık. Türkiye’nin sadece kendi sınırlarından ibaret bir ülke olmadığını, çok daha büyük, çok daha kapsamlı bir gücü temsil ettiğini sadece söylemde bırakmıyor duruşumuz ve eylemlerimizde de ispat ediyoruz" diye konuştu.
MACARİSTAN İLE 6 MİLYAR DOLAR HEDEFİNE ULAŞMAKTA KARARLIYIZ
Erdoğan, Türk ve İslam dünyası ile münasebetlerinin son bir asırdaki en parlak dönemini yaşadığını vurgulayarak şöyle konuştu:
"Avrupa ile ilişkilerimiz karşılıklı saygı ve ortak çıkarları temelinde gelişiyor. Dün sayın Victor Orban’ın davetine icabetle gerçekleştirdiğimiz günü birlik Macaristan ziyareti bunun en somut örneğidir. Stratejik ortağımız ve NATO müttefikimiz Macaristan‘la Türk devletleri Teşkilatı’nda da çok yakın iş birliği içindeyiz. Bu sene 3,5 milyar dolar seviyesinde olan 2’li ticaretimizi en kısa sürede 6 milyar dolar hedefine ulaştırmakta kararlıyız. Türkiye olarak bölgesel ve küresel krizler de kimi zaman arabulucu kimi zaman kolaylaştırıcı roller üstleniyoruz. Gerilim ve macera peşinde koşmadan çıkarlarımızı korumanın, dünya barışına katkı sunmanın derdindeyiz. Hep söylediğimiz gibi bizim kimsenin toprağında, egemenliğinde, petrolünde, yer altı ve yer üstü kaynağında gözümüz yok. Binlerce yıllık tarihinde sömürgecilik lekesi olmayan bir milletiz. Nasıl bir başkasının hakkına el uzatmıyorsak ülkemizin ve milletimizin ve kardeşlerimizin hakkının yenilmesine de seyirci kalmıyoruz."
'KKTC’YE MÜDAHALE ASLA KABUL EDİLEBİLİR BİR DURUM DEĞİLDİR'
Erdoğan, "Geçen Cuma günü Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerlerinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) egemenlik alanındaki topraklara yönelik fiziki müdahalesi bizim açımızdan asla kabul edilebilir bir durum değildir. Pile köyünde yaşayan Kıbrıs Türkü’nün kendi vatan topraklarına ulaşımını engellemek ne hukukidir ne insanidir. Barış gücü gerek köylülere yönelik fiziki müdahalesi gerekse müdahale sonrası yaptığı talihsiz açıklamalarla tarafsızlığına gölge düşürmüş, zaten yaralı olan itibarını daha da zedelemiştir. Uluslararası hukukta bağdaşmayan bu tavırlar sebebiyle bölgede gerilim maalesef yeniden tırmanmıştır. Komşularımızla ilişkilerimizi karşılıklı olarak güçlendirmeye ve aramızdaki pürüzleri gidermeye çalıştığımız bir dönemde yapılan bu müdahaleyi kesinlikle iyi niyetli bulmuyoruz. Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nden beklenen istikrarı bozucu davranışlar yerine isminin hakkını vererek adadaki tüm tarafların insani ihtiyaçlarının çözümüne katkı sunmasıdır. Garantör bir devlet olarak ara bölge başta olmak üzere adadaki emrivakilere ve hukuksuzluklara rıza göstermeyeceğimiz bilinmelidir. Kıbrıs Türk kardeşlerimizi Rum kesiminin hak hukuk tanımaz, sürekli tek taraflı taleplerini dayatan uzlaşmaz tavrıyla baş başa bırakmayacağız. Hayata geçirdiğimiz ve geçirmekte olduğumuz devasa projelerle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin uluslararası alanda hak ettiği yeri almasını temin edeceğiz" ifadelerini kullandı.
'AVRUPA BİRLİĞİ'NİN BU GELİŞMELERLE İLGİLİ YAPTIĞI AÇIKLAMA ÇOK TALİHSİZ'
Erdoğan, açıklamasını devamında, "Bu doğrultuda attığımız önemli adımlar arasında 2015 yılında devreye aldığımız Su Temin Projesi ile 20 Temmuz’da hizmete açtığımız Ercan Havalimanı'nın yeni terminal binası ve pistini sayabiliriz. Aynı şekilde Türk devletleri Teşkilatı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne geçen sene Kasım ayında Semerkant’ta Anayasal ismi ile kucak açtı. Bunu Türk devletleri parlamenter asamblesi gözlemci üyeliği izledi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde temsilcilikler açmaya hazırlanan ülkeler var. Bu arada Avrupa Birliği’nin (AB) bu gelişmelerle ilgili yaptığı açıklama çok ama çok talihsiz. Zira açıklamayı yapan komiser öncelikle Bürgenstock ile halef selef oldukları zat ile irtibata geçerse, tavsiye ederim iyi olur. Mücadelemiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin eşit egemenliği ve eşit uluslararası statüsü tüm dünya tarafından teyit edilene kadar sürecektir. Aynı şekilde güney sınırlarımızda hayata geçirilemeye çalışılan oldu bittilere karşı da tavizsiz duruşumuzdan geri adım atmayacağız. Türkiye’nin tüm hakları itirazlarına rağmen terör örgütleri ile iş birliklerinden vazgeçmeyen sözde müttefiklerimize bu kararlılığımızı kabul ettirene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Ülkemizin meşru güvenlik kaygıları ile derin tarihi ve insani ilişkileri temelinde yürüttüğümüz harekatlarımıza her fırsatta yenilerini ekleyerek sınırlarımızın her karışını güvenli hale getireceğiz" dedi.
'BİZ DAHA ADİL BİR DÜNYANIN MÜMKÜN OLDUĞUNA YÜREKTEN İNANIYORUZ'
Erdoğan, Kuzey Afrika ve Afrika'daki Türkiye dostlarıyla insani ilişkileri ortak çıkarlar temelinde derinleştirmelerinden rahatsız olanların var olduğunu belirterek, "Bunları da iyi biliyoruz. Buna rağmen medeniyetimizin ve kültürümüzün bize gösterdiği istikamette tüm Afrika coğrafyasındaki çalışmalarımıza devam edeceğiz. Rusya-Ukrayna savaşının bitmesi, krizden her 2 ülkenin de en az zararla çıkması için samimi gayret gösteren neredeyse tek devlet Türkiye'dir. Karadeniz girişiminden esir takasına kadar pek çok konudaki somut başarılarımızla bu samimi yaklaşımımızı ispatladığımıza inanıyorum. Önümüzdeki dönemde hem tahıl koridorunun tüm tarafların beklentilerini karşılayacak adil şartlarda yeniden açılması, hem de barış umutlarının filizlenmesi için daha çok çaba harcayacağız. Çünkü biz daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna yürekten inanıyoruz" dedi.
'PARİS İKLİM ANLAŞMASINA EN ÖNEMLİ KATKI VEREN ÜLKELER ARASINDAYIZ'
Erdoğan, Türkiye'nin Ağustos ayını dünyanın pek çok bölgesini etkileyen ve iklim değişikliği ile ilişkili hale getiren yüksek hava sıcaklıklarıyla geçirdiğini ifade ederek şöyle konuştu:
"Bazı şehirlerimizde 50 dereceyi bulan sıcaklıkların ölçülmesi meselenin vahametini ortaya koyması bakımından önemlidir. İklim değişikliği suretiyle sadece uzmanların tartıştığı bir mesele olmaktan çıkmış artık günlük hayatımızın bir parçası haline gelmiştir. Ülkemizin iklim değişikliğinin sebebi olarak gösterilen insan ürünü sorunlarda neredeyse hiçbir payı yoktur. Buna rağmen iklim değişikliği ile mücadele çerçevesinde atılan uluslararası adımların tamamında yer aldık, taraf olduk. Yükümlülüklerimizi harfiyen yerine getirdik, getiriyoruz. Paris İklim Anlaşması'na 2053 net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma hedeflerimizle en önemli katkı veren ülkeler arasındayız. Sıfır atıktan yenilenebilir enerji projelerine, millet bahçelerinden orman varlığımızı artırmaya, atık su arıtmadan hava kalitesi ölçümüne kadar pek çok uygulamayla, daha temiz ve daha yeşil Türkiye için çalışıyoruz. Yenilenebilir kurulu güç bakımından Avrupa 5'incisi, dünya 12'ncisiyiz. Buna rağmen küresel gelişmelerin olumsuz etkilerinden kendimizi izole edemediğimiz bir gerçektir. İklim değişikliğinden savaşlara kadar pek çok faktör gıda arz güvenliğini tüm toplumlar için bir milli güvenlik meselesi haline dönüştürmüştür"
'YÜKSEK HAVA SICAKLIKLARININ ETKİLERİ ÜLKEMİZDE PEK ÇOK ALANDA HİSSEDİLİYOR'
Erdoğan, konuşmasının devamında, "Topraklarının önemli bir kısmı Akdeniz havzasında yer alan ülkemiz için 2100 yılına kadar yapılan projeksiyonların ortalama için sıcaklıkların yükseleceğine, sıcak hava dalgalarının yaygınlaşacağına, orman yangını risklerinin artacağına, yağışların düşeceğine, dengesiz yağışlar sebebiyle taşkınların çoğalacağına, velhasıl bugüne kadar alışık olmadığımız pek çok sorunla karşı karşıya kalacağımıza işaret etmektedir. Nitekim ilkbahardan yaza girerken yaşanan yoğun yağışların ardından gelen yüksek hava sıcaklıklarının etkileri ülkemizde tarımdan enerjiye pek çok alanda hissediliyor. Dünyamızın ve insanlığın ortak geleceğini ilgilendiren bu hayati konuda hem kendi yükümlülüklerimizi yerine getirerek hem küresel düzeyde insiyatif üstlenerek çalışmalarımıza devam edeceğiz. Önümüzdeki ay katılacağımız G-20 zirvesi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bu hususları muhataplarımız ile paylaşarak kendi vatandaşlarımıza ve tüm insanlığa karşı görevlerimizi yapacağız. Diğer yandan dünya ortalamalarına göre ciddi su stresi çeken bir ülke olarak elimizdeki kaynakları çok iyi kullanmak mecburiyetindeyiz. Son 21 yılda yaptığımız 479 milyar liralık yatırımla inşa ettiğimiz barajlar ve sulama tesisleri sayesinde ülkemizin kullanılabilir su kaynaklarının önemli bir kısmını en verimli şekilde değerlendirme imkanına kavuştuk.
'BİREYSEL TÜKETİM VE SANAYİDE KULLANILAN SU MİKTARINI AZALTMAMIZ ŞARTTIR'
Erdoğan, göreve geldiklerinden beri Anadolu'nun pek çok yerinde birçok baraj yaptıklarına dikkat çekerek şunları söyledi:
"Hükümetlerimiz döneminde inşa ettiğimiz 9 bin 585 tesis sayesinde baraj ve göletlerimizin depolama hacmini 50 milyar metreküpten 183 milyar metreküpe çıkardık. Sulanan alanları 21,7 milyon dekardan 70 milyon dekara yükselterek çiftçilerimizin gelirlerinde önemli artışı sağladık. Tüm bunları da çevreci maskesi ile ülkemizin kazanımlarına saldıran marjinallerin engelleme girişimlerine rağmen başardık. Bugün geriye dönüp baktığımızda yaptığımız barajların inşaatlarını durdurmak için yürütülen kampanyaların gerisindeki sinsi niyetleri daha iyi anlıyoruz. Ancak artık tarımsal üretimde verimi yükseltmek için daha fazlasını yapmamız gereken bir döneme girdiğimiz açıktır. Kuraklıkla mücadele stratejisi ve eylem planımızı bu yıl yenileyerek yol haritamızı oluşturduk. Çiftçilerimizin de doğal afetlere karşı tarım sigortasını ve gelir koruma sigortasını ihmal etmeyerek, yürüttüğümüz çalışmalara destek olmalarını bekliyoruz. Bir yandan tarımsal üretimi çeşitlendirme ve hasılayı artırmaya çalışırken diğer yandan su tüketiminde verimliliği en üst seviyeye çıkartacak tedbirler alıyoruz. Topraksız tarım, dikey tarım gibi uygulamalarla jeotermal ısıtmalı tarım ihtisas organize sanayileriyle, damla ve basınçlı sulama sistemleri ile bu doğrultuda yeni adımlar atıyoruz. Denize dökülen su kaynaklarımızı ekolojik dengeyi de gözeterek su potansiyeli yetersiz iç bölgelere aktarmaya yönelik projelerimiz sürüyor. Tarımsal sulama yanında bireysel tüketimi ve sanayide kullanılan su miktarını da azaltmamız şarttır. Bunun için kendi vatandaşlarımızla birlikte tüm insanlığı su tüketiminde tasarruflu davranmaya davet ediyorum."
'EVET, BUGÜN TÜRKİYE'NİN EKONOMİDE TABİİ Kİ SORUNLARI VAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yaz sıcağında küresel krizlerin etkisiyle ülkeyi ve vatandaşları bunaltan bir diğer hususun da ekonomik sıkıntılar olduğunu belirterek, "Her fırsatta altını çizdiğim gibi ülkemizin son 10 yıldır maruz kaldığı siyasi saldırıya, her sosyal kumpasa, terör örgütleri üzerinden organize edilen her güvenlik tehdidine, ekonomik tuzaklar da eşlik etmiştir. Öyle ki 2018 yılından itibaren tuzaklar alenen ekonomimizi mahvetme tehditlerinin savrulduğu hezeyanlara kadar varmıştır. Türk siyasi tarihinin önemli sembollerinden biri olan Mayıs 2023 seçimleri öncesinde de ekonomimizle ilgili yine aynı senaryolar devreye alınmıştır. Bu süreçte milyarlarca doların bilinçli şekilde piyasadan çekilmesinden, yalan ve yanlış haberlerle toplumda panik oluşturmaya kadar nice oyunlar oynanmıştır. Seçim sonuçları umulduğu gibi çıkmayıp milli iradenin tercihi Türkiye Yüzyılından yana olunca hevesler kursaklarda kalmış ancak ortaya çıkan ekonomik yük pek çok dengeyi sarsmıştır. Evet; bugün Türkiye'nin ekonomide tabii ki sorunları var. Ama hamdolsun bu sorunları aşacak irademiz, tecrübemiz, potansiyelimiz ve programımız da mevcuttur" dedi.
'ÖNLEMLERİN ETKİLERİNİ YAKINDA GÖRECEĞİZ'
Erdoğan, son dönemde ekonomik göstergelerde olumlu yönde yaşanan değişikliklerin kalıcı yönde olmasından kimsenin şüphe etmemesi gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:
"Türkiye ekonomisine sadece faiz ve kur penceresinden bakan mandacı dayatmanın kodları artık çözülmüştür. Bu dayatmanın yerini yatırım, istihdam, üretim, ihracat yoluyla büyüme üzerine kurulu sağlıklı bir iktisadi yaklaşımın almasının önüne kimse geçemeyecektir. Son aylarda ülkemizin risk primindeki düşüş, yurt dışı borçlanma faizlerindeki azalma ve rezervlerdeki iyileşme alınan tedbirlerin sonuç verdiğini gösteriyor. Enflasyondaki yükselişin geçici olduğu artık her geçen gün daha iyi görülmektedir. Fırsatçılara karşı otomotiv piyasasında yaptığımız denetimler meyvesini çok açık vermektedir. Düzenlemelere aykırı hareket ettiği tespit edilenlere 211 milyon lira idari para cezası uygulandı. Denetim ve tedbirler neticesinde otomotiv fiyatlarındaki balon sönmeye başlandı. Piyasa gerçekleri ile hiçbir bağı bulunmayan fahiş fiyatların oluştuğu diğer sektörlerde de önlemlerin etkilerini yakında göreceğiz. Farklı bahaneler öne sürerek milletimizin malına ve lokmasına kast eden aç gözlülere kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Hayat pahalılığı ile mücadelemizi bir tarafta denetimlerin, diğer tarafta tedbir ve düzenlemelerin olduğu çift kulvarlı bir şekilde yürüteceğiz. Bugünkü toplantımızda diğer hususlar yanında bu konuda atılabilecek ilave adımları da değerlendirdik."
'TÜM VATANDAŞLARIMIZDAN BİRAZ DAHA SABIRLI OLMALARINI BEKLİYORUZ'
Erdoğan, enflasyonun etkilerinin zamanla azalacağına dikkat çekerek konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Deprem yaralarını sarmak için artırdığımız vergiler, memurlarımıza, asgari ücretlimize ve emeklilerimize yaptığımız ücret artışları gibi hususların enflasyon üzerindeki baskısı zamanla azalacaktır. Tabi önümüzdeki aylarda ücretlilerin gelirleri arasındaki dengesizliği azaltacak ilave önlemleri aşama aşama devreye alacağız. Hep söylediğimiz gibi ekonomide birinci önceliğimiz tüm vatandaşlarımızın refahını mümkün olan en üst seviyeye çıkarmaktır. Dünya'da Covid-19 salgını ile başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşı ile devam eden kriz ikliminin ülkemizi olan etkilerini ciddi ölçüde kontrol altına aldık. Milletimizin alım gücünü yeniden eskisinin de üzerine yükseltmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Yatırım, istihdam ve üretimi gözeten ihracatçının finansmanı erişimine öncelik veren bu sürecin sonunda enflasyonu vatandaşımızın günlük hayatından çıkaracağız. İşçisinden memuruna esnafından emeklisine tüm vatandaşlarından biraz daha sabırlı olmalarını, bize güvenmelerini attığımız ve atacağımız adımları destek vermelerini bekliyoruz. Yaşanan her sıkıntının farkındayız. Dillendirilen her serzenişi duyuyoruz. Aynı şekilde bizim Türkiye'de bu sıkıntıları çözebilecek azme, birikime, güce sahip tek siyasi irade ve yönetim olduğumuzu da biliyoruz"
'ESKİ MASA ORTAKLARININ İNSANIMIZIN DERTLERİNE DERMAN OLMASI MÜMKÜN DEĞİL'
Erdoğan, muhalefet partilerine ilişkin, "Her gün yeni bir skandalla, ihanet ve ayak oyunuyla gündeme gelen, daha kendi aralarındaki sorunları bile çözmeyen, çözemeyen, eski masa ortaklarının insanımızın dertlerine derman olması elbette mümkün değildir. Türkiye'yi 21 yıldır hangi badirelerden kurtararak bugünlere getirdiğimizin şahidi milletimizin bizatihi kendisidir. Türkiye'yi alt yapı ve üst yapı zenginlikleriyle Dünya'da örnek bir ülke haline nasıl getirdiysek bundan sonraki süreçte de aynı irade ile yolumuza devam edeceğiz. İnşallah önümüzdeki yıllarda bugünkü sıkıntılarımızı da bir geçmiş zaman hatırası olarak yâd edeceğiz. Bundan en küçük bir şüphemiz bulunmuyor. Nitekim ekonomideki olumlu gelişmelerin işaretlerinden biri de Merkez Bankası (MB) rezervlerimizdeki güçlü artıştır. Mayıs sonunda 98,5 milyar dolar seviyesinde olan rezervler 11 Ağustos itibari ile 116 milyar doların üzerine çıkmıştır. Uluslararası yatırımcılar da ekonomimizdeki olumlu gelişmeleri yakından izliyor. Seçim öncesi Türkiye'ye yönelik iftira kampanyaları ile çizilen karanlık tablonun asılsız olduğunu onlar da anlamaya başladı. Finansal piyasalarda risk göstergesi olarak takip edilen CDS seviyesinin Mayıs ayına göre neredeyse yarı yarıya azalması bunun bir işaretidir" diye konuştu.
'KİRA YARDIMLARIMIZDAN 327 BİN 250 HANEMİZ FAYDALANIYOR'
Erdoğan, geçen ay körfez ziyaretlerinde imzaladıkları toplam değeri 50 milyar doları aşan anlaşmaların Türkiye'ye duyulan güveni gösterdiğini bildirerek, "Önümüzdeki dönemde uzun vadeli doğrudan yatırımların daha da arttığını inşallah hep birlikte göreceğiz. Bu doğrultuda bankalardaki mevduatın Türk lirasına geçişini teşvik edecek, rezervleri güçlendirecek adımları da hızlandıracağız. Amacımız bir süredir durgun seyreden kredi mekanizmasına işlerlik kazandırarak istihdam ve üretim odaklı ekonomik işleyişi güçlendirmektir. Türkiye'nin bugününü hazmedemeyen geleceğini karartmak isteyen içerdeki ve dışarıdaki karanlık odaklara rağmen ülkemizi hedeflerine ulaştırmak için yolumuza devam edeceğiz. Bugünkü toplantımızda bu yolculuğumuzda bizlere güç verecek önemli kararlar aldık. Deprem bölgesine tahsis ettiğimiz 50 bin kişilik toplum yararına programların süresini 9 ay uzattık. Depremzedelerimize AFAD vasıtası ile yapılan mali ve diğer desteklerin toplam tutarı 79 milyar lirayı aşıyor. Düzenli olarak yaptığımız kira yardımlarımızdan 327 bin 250 hanemiz faydalanıyor. Önceki kabine toplantımızda taahhüt ettiğimiz üzere çadırlarda kalan hak sahibi vatandaşlarımızın tamamının konteynırlara geçişini sağladık. Deprem konutlarının inşası da süratle devam ediyor" şeklinde konuştu.
'SIKINTILARIN ÜSTESİNDEN GELECEĞİZ'
Erdoğan, önceki hafta Kahramanmaraş’ta 7 ayrı bölgede toplam 9 bin 74 konut ile 231 iş yerinin temelini attıklarını hatırlatarak şöyle devam etti:
"Çarşamba günü canlı bağlantıyla bu sefer Adıyaman'da deprem konutlarının temelini atacak, yerinde dönüşüm projemizi başlatacağız. Ekim, Kasım ayından itibaren inşallah hak sahiplerine evlerini peyderpey teslim etmeye başlayacağız. Deprem bölgesinden diğer illere göç eden kardeşlerimizin geri dönüşlerini hızlandıracak iş imkanlarını oluşturuyoruz. Özel sektör marifetiyle istihdamın canlandırılmasına yönelik müjdelerimizi yakında kamuoyuyla paylaşacağız. Depremde yıkılan şehirlerimizi eskisinden daha görkemli, daha güvenli hale getirinceye kadar çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Hem ekonomideki zorlukları hem hayat pahalılığını hem de 6 Şubat depremlerinin yol açtığı sıkıntıların üstesinden geleceğiz. Şehir merkezleri, köy evleri bütün bunlarla beraber bu adımları atmaya devam edeceğiz. Afetzedelerimizle birlikte 85 milyonun tamamından gönüllerini ferah tutmalarını özellikle istirham ediyorum"
Erdoğan son olarak, "Bu hafta sonu açıklanan Yükseköğretim Kurumları Sınavına katılan tüm öğrencilerimizi tebrik ediyorum. Bu yıl genel kontenjanların doluluk oranının yüzde 99,8'e ulaşmasını milletçe memnuniyetle karşılıyoruz. Gençlerimizin üniversiteye eğitimlerini başarıyla tamamlayarak Türkiye Yüzyılının inşasına omuz vereceklerine yürekten inanıyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum" dedi.