Güncelleme Tarihi:
Binali Yıldırım'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:
* 210 sınırını pek öyle anlamadım. Sınır aynı kalacak. Ancak ucuz tarife dediğimiz 0'dan 210'a kadar olan birim fiyat yeniden gözden geçirilecek. Yapılacak iyileştirme nüfus olarak aşağı yukarı 60 milyondan fazla insanı rahatlatacak bir iş.
* Esnafın, ticarethanelerin elektrik faturasının yükü fazlalaştı. Onların hesaplarını bozdu. 210 sınırına kadar bir iyileştirme düşünülüyor. Detayları açıklanmadı. İkincisi bu iki kademeli tarifeye ticarethane ve esnaf da dahil edildi. Bir üçüncü konu da dernekler, vakıflar, cemevleri, camiler gibi ticari amacı olmayan müesseseler de yine birinci kademe tarifenin içine sokuldu.
"EN ÇARPICI FAYDA: TİCARETHANE VE MESKEN TARİFELERİNİN AYNI KATEGORİYE ALINMASI"
* 4 milyon haneye nakit para olarak elektrik desteği verilecek. 30 milyon abonenin 4 milyonu böyle rahatlamış oluyor. Onlara böyle bir imkân sağlanıyor. Doğalgazda da böyle bir şey var. 450 lira ile 1150 lira arasında ihtiyaç sahiplerine veriliyor.
* Bence en çarpıcı fayda ticarethane ve mesken tarifelerinin aynı kategoriye alınması oldu. Bu çok önemli bir şey. Altını çizmekte fayda var.
* Bu iş nereden çıktı, biz bu noktaya nasıl geldik? Vatandaşın hissiyatıyla yaklaşayım. Siz bize diyorsunuz ki elektrik üretim gücümüzü 32 bin megawatt'tan 100 bin megawatt'a çıkardınız. Çıkardınız da ne olacak. Zam olmaması lazım. Elektriğin ucuzlaması gerekirken, neden pahalanıyor? Bu soruyu soracak vatandaş. Onun cevabını verelim.
* (Elektrik fiyatlarının artması) Kuraklık nedeniyle sudan elde ettiğimiz elektrikte yarı yarıya düşüş oldu. Kuraklık çok büyü etken. Bu sene yağışlar iyi. Bu sene umutluyuz. Kar yılı var yılı olarak dönecek diye bekliyoruz. Bunda ciddi bir iyileşme olacak. Maliyet artışı pandemi süresince öyle oldu ki, 20212'de zirve yapıyor ve bu süre içerisinde 2021’in sonuna kadar yansıtmadık. 100 milyarı Hazine'den verdik.
* Ama bundan sonra hizmetin sürdürülebilirliği risk altına girdiği için bir şey yapmak gerekti. Üretimin sürdürülebilirliği her şeyin önünde. İki yolu var. Ya geçmiş yıllarda olduğu gibi üretimi azaltacağız ve elektrik kesintilerine başlayacağız. Geçmiş yıllarda 66 ilde günde üç saat elektrik kesintisi yapılıyordu. 1980'li yıllarda, 1990'lı yıllarda da var. Bugün elektriğin kesilmesinde oluşacak tabloya kimse hoş geldin demez. Dolayısıyla hizmetin sürdürülebilirliği esas.
"ÖZEL SEKTÖR MALİYETLERİ AZALTMAK İÇİN SİNEĞİN YAĞINI ÇIKARIYOR"
* (Özelleştirilmeseydi böyle olmayacaktı eleştirileri...) Devlete ait üretim şirketi piyasanın yüzde 6'sını üretiyor. Devlet hiçbir şeyi ucuza mâl edemez. Devlette bir işin ya sahibi yoktur ya da sahibi çoktur. Böyle bir anlayışla siz nasıl ucuza mâl edeceksiniz. Yanlış bir iş oldu mu kimseyi ortada bulamazsınız. Özel sektör sineğin yağını çıkarıyor, maliyetleri azaltmak için.
* Borsada oluşan fiyatlar var, oradan iskontolu alanlar var. Orada dönen kârlar yüzde 1, yüzde 2, yüzde 3. İki türlü şey var. Bir üretim var, iki dağıtım var, bir de satış var. Bunlar ayrı ayrı mekanizmalar. Dağıtan ile satan aynı değil. Satanlar için kârlar böyle. Dağıtanlar da astronomik kârlar edemez, taşıma bedeli alıyorlar. Çok küçük bedeller bunlar. Elektrik piyasası kadar rekabeti çetin olan bir başka piyasa kalmadı.
* Devlet yapsa daha pahalıya mal ediyor. Kitlerde niye zarar ediyor? Bu tamamen küresel şartlardan, Türkiye'de olmayan, muhtaç olduğumuz kaynakların kriz ve pandemi nedeniyle astronomik artmasından dolayı oldu. Ukrayna-Rusya savaşı veya bölgemizdeki herhangi bir sıkıntı çıkmazsa önümüzdeki kısa vadede her şey hızla düzelecek.
SALGIN SÜRECİ... "TEDBİRLER ÇOK YAKIN ZAMANDA RAHATLATILACAK"
* Pandemide de işin sonuna geldik. Bu iş sulandı. Omikron varyantı artık nezle gibi bir şey. Şimdi aşılama dünya standartlarının üzerinde. Aşımız var ve seçeneklerimiz de var. ABD'nin 110 dolara sattığı ilacı 11 dolara yaptık. Çok yakın zamanda koronavirüsle ilgili tedbirler çok rahatlatılacak. Normalleşme sürecine geçeceğiz.
"TL MEVDUATA KATILIM ŞU ANDA 330 MİLYAR"
* Ekonomide de ne yazık ki, 2021'in son aylarında çok ciddi bir dolar kaynaklı ritim bozukluğuna girdik. Bu 3 ay sürdü. Şimdi bunun bilimsel bir izahı yok. Ama şu anda güzel bir gelişme oldu. Biz vatandaşa diyoruz ki " Siz endişenizde haklısınız; fiyatlar artıyor, enflasyon artıyor, dolar artıyor."
* Benim tasarrufum TL'de olduğu için eriyor. Burada kimseye 'Niye böyle yapıyorsun' demeye hakkımız yok. Vatandaşımızın malının tasarrufunun kıymetini bilmek devletin en temel görevi. 20 Aralık'ta tarihi kararlar alındı. Burada dövize karşı korumalı mevduata geçtik. Şu anda 330 milyar TL mevduata katılım oldu.
* Enflasyon artışının sebeplerinden biri de buydu. Biz buradaki belirsizliği ortadan kaldırınca 6 aylık, 8 aylık sürede enflasyon da toparlanmaya başlayacak. Bu sene de ihracat artmaya devam ediyor, 2021'dekinden daha hızlı şekilde.
* Kısacası tedarik zinciri pandemi dolayısıyla bozuldu. Bir ara fiyatlama verilemedi. Mal alacağım, "Yok, fiyat veremem. O gün neyse onu vereceksin" diyor. Bu işi kullananlar da var, avantaja dönüştürmek isteyenlerin az da olsa olduğunu düşünüyorum ben.
* Büyük ölçüde bu moral bozukluğu, öngörülemezlik kayboldu. Kurda dengenin oluşması herkesi rahatlattı.
* Tarımda iyi bir yıl geçireceğiz. Bunun için beklemek mi gerekiyor? Hayır, adımlar atıldı. Geçen hafta gübreye yüzde 30 indirim geldi. Bizim tarımın önemli girdisi mazottur, gübredir, tohumdur. 64 kalem tarımda destek verdik. Cumhurbaşkanımız şöyle bir talimat verdi ilgili bakanlığa. Bu tarım, hayvancılık desteklerini sadeleştirin. Yani kalem kalem değil mazot, gübre, tohum şeklinde. Hayvancılıkta da yem ve süt.
* Tedarik zincirinde fiyat artırıcı unsurlar ne? Bunlar üzerine bir çalışma yapılıyor şu anda. Teknoloji gelişti. Nihai tüketim noktasından tarlaya kadar takip edilebiliyor. Amacımız kimsenin para kazanmasının önüne geçmek değil. Amaç spekülatif kazançları azaltmak. Alın teri dökerek kazanmayı kalıcı hale getirmek.
"YAZ SONUNA RAHATLAMAYI GÖRECEĞİZ"
* Hükümetimiz 15 aylık bir takvim ortaya koydu. Seçime kadar diyebiliriz. Bir ay öncesine kadar. 15 aylık takvimde adım adım bu iyileşme olacak. Geçen senenin gelen yüküyle enflasyon baz etkisiyle devam edecek. Yazdan sonra bu tedbirlerle beraber rahatlamayı göreceğiz. Öbür sene daha da rahatlayacağız. Birbirini takip eden birçok tedbirler var.
"HİÇBİR SEÇİMİ ÇANTADA KEKLİK GÖRMEDİK"
* 20 yılı arkamızda bıraktık. 2002'den bu güne kadar 15 seçim yaptık. Referandum var, yerel seçim var, genel seçim var. 16'ncı seçime gireceğiz. Seçimle imtihan aynı şeydir. Dolayısıyla her seçim kendi dinamiklerinde riskleri barındırır. Zorlukları barındırır. Biz hiçbir seçimi çantada keklik görmedik ki. Siyasette böyle yaptığınız anda gidersiniz.
* Ekonomi önemli bir parametredir. Önemli, belirleyici bir meseledir. Sadece ekonomiye bakmaz insanlar. Türkiye'nin 2002'de manzarası neydi? Güvenlik yoktu. Ama şimdi Türkiye'de güvenlik var, terör yok. Bunlar çok öneli unsurlar. Bunlar insanların gelecek kaygılarını da ortadan kaldıracak şeylerdir.
* Bizim amacımız milletin kazanımlarının geriye gitmemesi. Hatta gelecek beklentilerinin, umutlarının karşılanacağı bir ortamı, konforu, güvenceyi onlara verebilmek. Bu seçimlerin belirleyicisi bu olacak.
* (Altı partinin bir araya gelmesi) Hiç şüpheniz olmasın. Kazanamayacaklar. Oradaki simalara bir bakalım. Onların hangi konularda müşterekliği var, onu düşünelim. Bu altı parti birbirine ne kadar benziyor? Benzememeleri zaten bir dezavantaj. Bir memleket meselesini ele aldığınız oradan bir sonuç üretmek çok zor. İkincisi milletin kafasında soru işareti var. İşin başında kim nereye oturacak muhabbetiyle başladılar. Formülü buldular, oturdular. Peki bunlar HDP'yi nereye koyacaklar? Deniyor ki 'Sen gözükme ortada. Yanımızda yöremizde dolaşma ama sen bizim ortağımızsın.' Bunun bir izahı olması lazım. HDP de diyor ki 'Böyle bir şey olmaz. Benim de o masada olmam lazım. Beni niye masanın altına itiyorsunuz.' Yani onların işi zor. Orada en rahat kim diye düşünürsek, Meral Hanım. Baştan dedi ki "Ben başbakan olacağım."
"KÜRT SEÇMEN HDP'NİN TEKELİNDE DEĞİL"
* (HDP-Millet İttifakı ilişkisi) HDP eğer demokratik siyaset yapacaksa yıllarca canımızı yakan terör örgütü PKK/YPG ve türevleri ile ilgili açık, amasız, fakatsız bunları reddetmesi lazım. Yapmıyorsa bizim onlarla işimiz olmaz.
* Kürt seçmenle HDP'yi birbirinden ayırmamız lazım. Kürt seçmen, Kürt vatandaşlarımız HDP'nin inhisarında, tekelinde değil. Biz Güneydoğu'da Doğu'da HDP'ye bazı yerlerde daha fazla birinci partiyiz. Kürt seçmeni HDP'nin hanesine yazmak Kürtlere büyük haksızlık olur. İkincisi de PKK terör örgütü, dolaylı olarak da HDP, bu bağı koparmazsa onlar da aynı kategoriye girer.
* Esasında PKK'nın Kürtler diye bir sorunu yok. Kürtlerin PKK gibi bir sorunu var, Türklerin de PKK gibi bir sorunu var. Yıllarca bölgenin geri kalmasına sebep oldular. Hangi sebeple oldu? Terör yüzünden oldu. Terörü kim yapıyor? Sözde Kürtlerin haklarını savunduklarını söyleyen, şiddeti siyaset olarak benimseyen gruplar yapıyor. Bu mudur Kürtlerin sorunlarını çözmek? Bu şekilde nasıl çözersiniz?
* HDP-Millet İttifakı'nın da izaha muhtaç bir ilişki olduğunu görüyoruz. Oy sandığına gidince var. Bu nedir? Bu seçmeni yanıltmaya yönelik bir şey. Oylarını bize versinler ama bizimle de gözükmesinler. Böyle bir dünya yok. HDP zaten bunu kabul etmiyor. İtirazları var.
* (Altı muhalefet partisinin 28 Şubat'taki toplantısı) Bu tarihin seçilmiş olması, 28 Şubat'ı yaşayan insanları bir kere daha üzmüştür. 28 Şubat lafı, orada bulunan liderlerin zihninde hiçbir şey çağrıştırmadı ve kabul ettiler. Eğer Türkiye meselelerine de bu derinlikte bakıyorlarsa vay haline...
BU VİDEO İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ERKEN SEÇİM TARTIŞMALARI... "SÜREKLİ GÜNDEME GETİRİLMESİ İYİLİK ANLAMINA GELMEZ"
* Erken seçim olma ihtimali yüzde sıfır. Erken seçimin bir faydası yok. Biz seçimden kaçan bir parti değiliz. Mutlaka yapılacak. Seçim takvimi işliyor. Bu sene geçecek, 2023'ün Haziran'ında gerçekleşecek. MHP, BBP ve biz seçimin süreci içerisinde yapılacağını kamuoyuyla paylaşmışız. Sürekli gündeme getirilmesi iyilik anlamına gelmez.