Güncelleme Tarihi:
Keşfin arkasındaki yetişmiş insan gücü ve teknik birikimin en az keşif kadar önemli olduğunu belirten Amiral Kutluk Hürriyet’e şunları söyledi:
“İlk modern milli savaş gemisi ‘MİLGEM’in açtığı başarı yolu gemi inşasında zor işler yapmak çabalarına da büyük bir yol gösterdi. Artık Türkiye’de sivil ihtiyaca yönelik de arama (ve bir süre sonra sondaj) gemileri inşa edilebilir hale geldi. Şu an Doğu Akdeniz’de araştırma yapan Oruç Reis gemisi örneğin alanındaki çağdaş ve yüksek teknoloji kapasiteli gemi. Satın alınıp modernize de edilen sondaj gemilerimiz de (Fatih, Yavuz, Kanuni) aynı şekilde modern ve son nesil örnekler.”
“TÜRKİYE İLK 10’DA”
“Bunların derin denizlerle araştırma ve arama sondajı yapabilecek güçleri var. Bu gemilerle dünya klasmanında denizde arama-bulma yapabilecek gemi sahibi ülkeler arasında ilk 10’a girdiğimizi birçok değerlendirmede görüyoruz.”
“KEŞİFTE BÜYÜK BİR TEKNİK EMEK VAR”
Karadeniz bizim açımızdan gayet güvenli bir deniz. Herhangi bir tehdit yok. Olası gelişmelere karşı da Donanmamızın uyguladığı güvenlik işbirliği anlaşmaları yürürlükte (Karadeniz Deniz Grubu, Uyum Harekatı, Sahil Güvenlikçiler İşbirliği gibi). Buradan başlayarak bir enerji keşfi yapabilmemiz bence keşfin kendisinden daha önemli. İlk olarak diğer denizlerde yapılabilecek benzer çalışmalara da örnek oluyor. Elbette ki bu keşfin arkasında büyük bir emek var. Teknolojiyi kullanabilen insan gücü var. Böyle bir araştırmayı yapabilmek için oradaki verilerin uzun ve meşakkatli çalışmalarla yazılım ve jeoloji ve petrol mühendislerince karargâh çalışmaları yapmış olmasını gerekiyor.
“SONDAJ KARARI KOLAY DEĞİL, 800 AYRI DATA GEREK”
Mesela herhangi bir noktada deniz tabanını sondaj amaçlı delme kararı için 700-800 civarında değişik kaynaklı data çeşitli programlarda bir araya getirilerek analizler yapılıyor. Bu teknik çalışmalar en az keşfin kendisi kadar önemli. Denizin delinmesi kararı öyle kolay verilebilen bir karar değil. Dolayısıyla Türkiye’nin bu teknik birikime ve bu birikime sahip insan kaynağına sahip olduğunu göstermesi açısından da bu keşif çok önemli. Hepsi uluslararası normlara dayalı çalışmalar bunlar. Bu çalışmaları bizim kendi başımıza yapabiliyor olmamız bize çok büyük kazançlar sağlıyor. Teknik olarak bize gösteriyor ki Karadeniz’de yapabiliyorsak her yerde yapabiliriz. Akdeniz’in herhangi bir yerini delebilecek durumda olduğumuzu gösteriyor bu birikim. Libya önündeki çok zengin olduğu ifade edilen (Giant 1 ve 2) kaynakları değerlendirebilecek teknik birikime sahip olduğumuz ortada.
“TÜRKİYE ASLANLAR MASASINDA…”
Ben birçok bakımdan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın Türkiye’yi bu tür başarılarla çok ileri noktalara götürebileceğini düşünüyorum. Çok geniş bir ekip çalışması bu tabii ki. Bu başarıyı başlangıç noktası alarak alıp dünya çapında bir şirket olma yolunda TPAO ilerleyebilir, ilerletilmelidir de. Bunun için şirketin güçlendirilmesi, yatay, düşey entegrasyon eksikliklerini giderilmesi lazımdır. Bu başarıyı bu bakımdan burada bırakmamak, maksimize etmek lazım. İç politik kaygılara da bu hamleyi kurban etmemek lazım. İyi işlenirse ve TPAO’nun gerekli teknik ihtiyaçları karşılanırsa bu başarı çok ileri gidecektir. Her ne kadar gaz-petrol fiyatları düşük seviyede ise de bu enerji çalışmaları Türkiye’yi uçuracak potansiyelde bir alandır. Bu keşifle Türkiye adeta aslanlar sofrasına bir sandalye çekmiş durumda ama oturması için eksiklerini tamamlamak zorunda….