Güncelleme Tarihi:
TBMM Genel Kurulunda, 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı'nın tümü üzerindeki görüşmelerde yürütme adına konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bütçenin hayırlı olması temennisinde bulundu.
Yeni yönetim sisteminin ilk bütçesi olması sebebiyle, gerek komisyonda, gerek Genel Kurul'da uygulanan usuller ve sarf edilen sözlerin, teamüllerin oluşmasına katkı sağlayarak geleceğe miras kalacağını dile getiren Oktay, Türkiye'nin yeni yönetim sistemine, demokrasiyi güçlendirmek, karar alma ve uygulama mekanizmalarını hızlandırarak millete daha etkin hizmet vermek için geçtiğini belirtti.
24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleriyle ilk uygulamasını yapılan bu tarihi adımın, yeni reformlarla desteklenerek yola devam edileceğini dile getiren Oktay, "Hayalleri olmayanın hedefleri, hedefleri olmayanın da programları olmaz. Türkiye'nin, geleceğe ilişkin hamdolsun hayalleri de hedefleri de programları da vardır." ifadesini kullandı.
2019 yılı bütçesinin geçtiğimiz aylarda açıklanan 3 yıllık Yeni Ekonomi Programının (YEP) ilk ayağını oluşturduğunu kaydeden Oktay, yakın zamanda yaşanan manipülatif dalgalanmanın, kendilerini hedeflerinden uzaklaştırmadığını, tam tersine hedeflerine daha sıkı sarılmaya yönelttiğini bildirdi.
Türkiye'nin, dünyanın en büyük yatırımlarının önemli kısmına uzun süredir ev sahipliği yapan bir ülke olarak, bu unvanı, önümüzdeki yıllarda da sürdürmekte kararlı olduğuna işaret eden Oktay, ülke ve milletin geleceğini ilgilendiren hususlarda siyaset kurumunun, birlik ve beraberlik içinde hareket edebilmesi halinde, bu hedeflere daha kolay ulaşılabileceğini söyledi.
"Ülkeyi yükseltmenin yolu, yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirleriyle çatışması değil birbirleriyle uyumlu çalışmasından geçmektedir." diyen Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yeni yönetim sistemimiz, yürütme ve yasamayla ilgili tercihlerin, milletimiz tarafından 5 yılda bir yapılmasına, dolayısıyla temel politikalarda istikrarın sağlanabilmesine imkan veriyor. Çok partili siyasi hayatımızda en çok özlem duyduğumuz istikrar ve güven ortamını bu şekilde sağlama almış olmamız, milletimize olan sorumluluğumuzu artırmıştır. Yürütme olarak, ülkemizi daha da ileriye taşıyacak planlı, programlı, verimli, hızlı ve şeffaf, icraatlar ortaya koymakla mükellefiz. Cumhurbaşkanı Kabinesi olarak, bu çerçevede seçim tarihinden bugüne kadar gerçekten yoğun bir çalışma yürüttük. Kabinemizin kısa vadede sonuçlandıracağı projeler, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 100 günlük icraat programıyla kamuoyuna açıklanmıştı. Geçiş sürecinin tamamlanması ve bakanlıklarımızın önümüzdeki 5 yıllık icraatlarını belirlemesi de bu 100 günlük programın içerisindeydi. İlk 100 günü büyük ölçüde tamamladık ve ikinci 100 günlük hazırlığımızı da yaptık. Cumhurbaşkanımız, önümüzdeki günlerde, ilk 100 günlük gerçekleşmeleri ve ikinci 100 günlük hedefleri milletimiz ile paylaşacak."
Milletin, 15 Temmuz darbe girişiminde, ülkesinin ve kendisinin geleceğine kanı ve canı pahasına sahip çıkarak, demokrasiyi yaşatma konusundaki kararlılığını ortaya koyduğunu vurgulayan Oktay, kendilerinin de görevlerini en iyi şekilde yaparak, millete layık olmanın gayreti içinde olduğunu dile getirdi.
"YEP İLE EKONOMİMİZİ GELECEĞE DAHA GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE TAŞIMAYI AMAÇLADIK"
Türkiye'nin artık küresel ekonomiye entegre olduğunu, mal ve hizmet ticaretinin yanı sıra finans sektöründe de önemli mesafeler kaydettiğini aktaran Oktay, şunları kaydetti:
"Bu başarı, bizim küresel ekonomide yaşanan gelişmeleri daha yakından takip etmemizi gerekli kılmaktadır. Küresel ticarette korumacı politikaların etkisiyle, 2018 yılı içerisinde global ekonomik aktivitede bir ivme kaybı gözlenmiştir. Sıkılaşan finansal şartlar ve jeopolitik gerginliklerle birlikte küresel büyüme tahminleri bu yıl için aşağı yönlü güncellenmiştir. 2008'de yaşanan küresel finansal kriz birçok ülkede geniş kapsamlı reform politikalarına olan ihtiyacı ortaya çıkarmıştır. Ancak, reform uygulamalarının istenilen hızda gerçekleştirilememesi ve üretim göstergelerinin birçok ülkede yavaşlamaya işaret etmesi diğer bir risktir. Geçtiğimiz aylarda yaşadığımız gelişmeler ile Türkiye ekonomisinin makro temellerinin sağlam olduğuna bir kez daha hep birlikte şahit olduk. Etkili koordinasyon ile yerinde, zamanında ve doğru yönde aldığımız önlemler ile ekonomimize yönelik tehditleri başarılı bir şekilde bertaraf ettik. 2019-2021 dönemini kapsayan YEP işte tam olarak bu anlayış içinde hazırlanmıştır. Bu programla kırılganlıklarımızı asgari seviyeye indirmeyi ve ekonomimizi geleceğe daha güçlü bir şekilde taşımayı amaçladık."
Oktay, AK Parti iktidarları döneminde, uygulanan makroekonomik politikalar ve hayata geçirilen yapısal reformlar sayesinde Türkiye ekonomisine genel anlamda istikrar kazandırıldığını ve ekonominin büyütülerek, ülkenin bir üst lige yükseltildiğini söyledi.
"EKONOMİMİZ DENGELENME SÜRECİNE GİRMİŞTİR"
Devletin çalışanını, işçisini koruyan bir tavır sergilediğinin altını çizen Oktay, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Son birkaç yıldır ülkemize yönelik şoklara karşı istihdam piyasasını desteklemek üzere Sayın Cumhurbaşkanımız öncülüğünde birçok tedbiri hayata geçirdik. Küresel ekonomik şartların daha da zorlaştığı 2018 yılında, Yeni Ekonomi Programında da öngördüğümüz şekilde ekonomimiz dengelenme sürecine girmiştir. Kısa vadede büyümemizin yavaşlaması ancak akabinde gitgide daha da güçlenen bir ekonomik toparlanmanın sağlanması sürdürülebilir, dengeli ve sağlıklı büyüme hedeflerimizle uyumluluk arz etmektedir. Üretim ve ihracat yapımızı düşük teknolojik yapıdan, ısrarla orta-ileri teknolojik yapıya taşıma kararlığındayız. 2017 itibarıyla orta-ileri teknolojili ürünlerin, toplam imalat sanayi ihracatımız içindeki payı yüzde 34,6'ya yükseltilmiştir. Ancak, küresel düzeyde daha rekabetçi ve daha büyük oyuncu olmamız için ileri teknolojili ürünlerin, katma değeri yüksek ürünlerin payının çok daha yüksek seviyelere çıkartılması gerektiğinin de farkındayız."
Yeniden dengelenme kapsamında enflasyonla mücadelenin de en önemli hedeflerden olduğunu belirten Oktay, yüksek enflasyonla yaşamanın maliyetlerinin bilincinde olduklarını ifade etti.
Gerek yatırım ortamının iyileştirilmesi gerekse uluslararası rekabetçiliğin artırılması bağlamında enflasyonu düşürme mücadelesinde kararlı bir duruşa sahip olduklarını dile getiren Oktay, bu hedef doğrultusunda mümkün olan her türlü tedbiri almaya devam edeceklerini bildirdi.
Devletin ekonomi alanında temel görevlerinden birinin de serbest piyasa ekonomisinin verimli şekilde işlerliğini sağlamak üzere, denetleyici ve düzenleyici uygulamalarla piyasa aktörleri arasındaki dengeyi korumak ve kollamak olduğunu vurgulayan Oktay, şunları kaydetti:
"Bunu sağlamak için iktidarımız gerekli tedbirleri kararlılıkla uygulamaktadır. Mali disiplinden taviz vermenin bedelini geçmişte fazlasıyla ödedik. Bizler, bu deneyimi bir daha asla yaşamamak üzere, bu alandaki tavrımızı kararlı bir şekilde sürdürmeye devam edeceğiz. İktidarlarımız döneminde sürdürdüğümüz ihtiyatlı maliye politikaları, mali disipline verdiğimiz büyük önem, hayata geçirdiğimiz yapısal reformlar, kayıt dışılığı azaltma yönünde sürdürdüğümüz kararlı mücadeleyle, kamu mali dengelerimizde önemli iyileşmeler sağladık. AK Parti iktidarları döneminde, uygulanan başarılı ve ihtiyatlı maliye politikaları sayesinde faiz giderlerinin GSYH'ye oranı ciddi bir şekilde düşürülmüştür. Faiz giderlerinin bütçe içindeki payı iktidarlarımız öncesinde yüzde 40’lar seviyesinde iken bu oranı 2019'da yüzde 12,2'ye düşürüyoruz. Diğer taraftan, 2002'de her 100 liralık vergi gelirinin yaklaşık 86 lirası faiz ödemelerine giderken, 2019'da sadece yaklaşık 16 lirası faiz ödemelerine gidecektir. Yeni Ekonomi Programı kapsamında bütçemizi, para politikasıyla eşgüdümlü olarak yürütecek; makroekonomik istikrarı koruma, mali disiplini sürdürme, cari dengeyi iyileştirme, enflasyonu düşürme, istihdamı artırma ve gelir dağılımını iyileştirme hedeflerimiz doğrultusunda uygulayacağız."
Oktay, AK Parti iktidarları döneminde, çalışanların yaşam standartlarını sürekli gözeterek, mali ve sosyal haklarında ciddi iyileşmeler ve kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinde enflasyonun üzerinde artış sağladıklarının altını çizdi.
Türkiye'nin yoksullukla mücadelede dünyaya örnek olan başarılar elde ettiğini belirten Oktay, Türkiye'nin 2002'de yüzde 30 olan günlük 4,3 doların altında harcama düzeyi ile geçinen toplum kesimi oranını, 2015'e gelindiğinde yüzde 1,58'e düşürerek dünyada yoksulluk oranlarını en fazla azaltan ülke olduğunu söyledi.
Cumhuriyetin hukuk devleti niteliğinin her anlamda daha da güçlendirilmesi ve demokratik standartların yükseltilmesi için önemli çalışmalar yaptıklarını aktaran Oktay, "Demokratik değerlere bağlı ve insan haklarına saygılı bir adalet sistemine sahip olduğumuz konusunda, hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Adalet alanındaki vizyonumuzu 'güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemi' olarak belirledik. Adalet sistemimizin daha ileri noktalara taşınması, sistemin sürekli değişimi ve gelişimini gerektirmektedir." dedi.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR