Güncelleme Tarihi:
Oktay, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu ve diğer yetkililerin katılımıyla Hasdal'daki Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Merkezi'nde gerçekleştirilen Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) Toplantısı'nın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Sabah saatlerinden itibaren ilgili kurumların üst düzey temsilcilerinin de katılımıyla çalışma halinde olduklarını ifade eden Oktay, öncesinde, 5,8'lik depremle ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın görevlendirdiği andan itibaren tüm ilgili bakanlıklar ve kurumlarla birlikte depremin etkileri ve yönetimiyle ama hemen sonrasında da ileriye dönük çalışmalar için bunu bir fırsata çevirdiklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, dün akşam bu görevlendirmeyi yaptıklarını, kurumların bunu çalıştığını ve bugün de toplantıyı gerçekleştirdiklerini anlatarak, şunları kaydetti:
"Yaptığımız çalışmalarda şunu gördük; olası bir deprem ya da başka bir durumda, İstanbul ya da İstanbul dışındaki 80 ilimiz için bu geçerlidir, yıllarca yaptığımız çalışma ve hazırlıkların aslında son derece ciddi bir hazırlık olduğunu, 28 çalışma grubuyla birlikte aslında ne kadar sağlıklı bir sistem kurduğumuzu burada bir kez daha görmüş olduk. Bizim bu sistemimiz aslında dünyaya örnek bir sistem. Bunu da başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, Avrupa Birliği de dahil dünyadaki en iyi entegre sistemlerden birisini kurmuş durumdayız. Dolayısıyla bu sistemin müdahale ile ilgili gereği şudur; herhangi bir afet, deprem olduğu anda sıfırıncı dakikaya hazırlıktır. Yani anlamı şu; buradan AFAD'dan düğmeye basıldığı anda bu 28 çalışma grubu anında harekete geçecektir hiçbir talimat beklemeden. Ne yapacağıyla ilgili herkes noktası, virgülüne kadar nerede, ne yapacak, nasıl yapacak hepsi çalışılmış, görevlendirilmiş, planlanmaları yapılmış, entegre sistemle ilgili bilişim alt yapısı da dahil bunlar kurulmuş. Çalışma grupları arasında da yine İstanbul Valiliğimiz, yine ilgili bakanlıklarımız ve AFAD başta olmak üzere şimdi telsiz sistemiyle haberleşme sisteminin de oluşturulduğu bir yapıdan bahsediyoruz."
"ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNİ ARAMA-KURTARMA EKİBİ KURMASI İÇİN TEŞVİK EDECEĞİZ"
Hemen bugünden itibaren de bunun İçişleri Bakanlığının koordinasyonunda yoğun şekilde tatbikatların yapılacağı devreye girileceğini anlatan Oktay, şöyle devam etti:
"Burada ne var derseniz şu var. İlk deprem olduğu anda neye ihtiyacımız var? Arama-kurtarmaya ihtiyacımız var. Bir senaryo yazıyoruz, bu senaryoda muhtemel hasar nedir, bu hasara göre arama-kurtarmaya nerede ihtiyaç vardır, dolayısıyla bu yerlerin, her bir ilçemizin mahallelerine kadar görevlendirilmiş arama-kurtarma ekiplerimiz vardır. Sadece İstanbul'da değil, 80 ilimizdeki AFAD'a bağlı arama-kurtarma ekipleri bunun içerisindedir, STK'ların arama-kurtarma sertifikalandırılmışları bunların içerisindedir. Organize sanayi bölgelerimizin de kendilerine özel, anında ihtiyaç duydukları ve yaptıkları üretimin çeşidine göre de yine kendilerinin de bir arama kurtarma ekibi kurmasını teşvik ediyor olacağız ve buradan da yine AFAD bünyesinde de her türlü eğitimi vererek sertifikalandıracağız, çok hızlı bir şekilde. Bunlar görevlendirilmiş durumda. Ulaşım nasıl sağlanacak, havadan, karadan ve denizden, görevlendirilmiş durumda. İlden buraya gelecekse de yine aynı şekilde hem Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından hem diğer tüm hava kabiliyeti olan birimlerimiz ve Türk Hava Yolları başta olmak üzere hangi havalimanından kalkacak kimler o uçağa binecek, ne zaman gelecek, nasıl gelecek ve bulunduğu yere nasıl gelecek hepsi şu anda gideceği yeri biliyor."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, ayrıca altyapı ile ilgili de çalışıldığını dile getirerek, şunları aktardı:
"Hasar varsa anında o altyapının ayağa kaldırılması, bu sudur, kanalizasyondur, doğal gazdır, elektriktir vesaire. Bir başkası beslenme. Bir başkası 112 acil ve UMKE dahil sağlık hizmetleri. Bir başkası hasar tespit. Dünden itibaren hemen gördüğünüz gibi tüm ihbarlara yine anında giden bir Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın bünyesindeki, sorumluluğundaki bir çalışma grubumuz bu da. Tüm alanlarda aklınıza gelebilecek, eğitim alanında, sağlık alanıyla alakalı ve bunun nakliye, ulaşım, trafik, güvenlik hizmetleri, aynı şekilde ihtiyaç boyutunda satın alması, haberleşmesi, iletişimi.... 28 ayrı alanda aklınıza gelebilecek, defin bunun içerisindedir, yangın ve itfaiye çalışma grupları bunun içerisindedir. Her bir alanda şu anda yeni planlarımızı da sabahtan itibaren çok detaylı bir şekilde gözden geçirmiş durumdayız."
Eksik olanlarla ilgili de tekrar çalışılması için görevlerin verildiğini vurgulayan Oktay, 1 haftaya kadar da çok daha güçlü şekilde her türlü tatbikatla bu çalışmaların devam edeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Afetin yönetimi bir şeyi affetmez, bilgi kirliliğini affetmez. Yani İstanbul'da tek bir vatandaşımızın burnu kanarsa, bilgi kirliliğinden dolayı tek bir vatandaşımızı kaybedecek olursak bilgi kirliliğini oluşturanları affetmeyiz. Yasal olarak affedemeyiz ve millet olarak da bunu affetmeyiz. Burada siyaset yapmıyoruz, burada insan hayatını konuşuyoruz, dolayısıyla bunun parçası olan, paydaşı olan herkes buradadır. Bütün şeffaflığıyla çalışılan, tartışılan, eksiklikleri giderilen bir çalışmadır. Buna toplanma alanları da dahildir. Açıkça söylüyorum bunu. Toplanma alanları ve barınma alanları da buna dahildir. Olmayan bir şeyi var gibi göstermek bizim ne etik ne ahlaki boyutta çalışma prensibimize asla ve asla uygun değildir. İnsan hayatı üzerinden siyaset yapanlara sesleniyorum, ben buradan bir kez daha. Seviyelerini koruyor olmaları gerekiyor. Burada söz konusu olan benim İstanbul'daki vatandaşımın hayatı ise bu hayat üzerinden hiç kimseye siyaset yaptırmayız."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, bu toplantıya tüm tarafları davet ettiklerini vurgulayarak, "Buna İstanbul Büyükşehir Belediyesi dahildir ve Başkan da geldi akşam burada bu çalışmaların içerisinde bulundu. Toplanma alanları dahil, çok ilginç bir şekilde sürekli gündeme geldiği için bu İstanbul'da bunu ifade ediyorum. Orada da bu çalışmaları gördük. Orada da kendisinin de olduğu bir ortamda bu açıklamayı birlikte yaptık. Sonrasında kanal kanal dolaşıp bu vardır/yoktur tartışmasına girmek kadar anlamsız bir şey olamaz." diye konuştu.
Dün ayrılırken herkese davetin yenilendiğini, "Sabah herkes burada olacak." denildiğini ifade eden Oktay, sonrasında sosyal medyada dolaşan başka şeylerin kabul edilemez olduğunu söyledi.
Oktay, toplantıya iki bakanın katıldığını, diğer tüm bakanlıkların da bakan yardımcıları düzeyinde temsil edildiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"1. Ordunun, Sahil Güvenliğin, Jandarmanın, Valimizin burada olduğu bir ortamda şehirden sorumlu arkadaşımız hem burada olmayacak, sonrasında da gidecek bunun siyasetini yapacak. Böyle bir şey olmaz. Biz burada siyaset yapmıyoruz. Biz burada İstanbul'daki vatandaşımızın hayatı söz konusu ise insan hayatı söz konusu ise biz onunla ilgili hazırlıkları yapıyoruz. Burada ilk günden itibaren kurduğumuz sistemle son derece şeffaf olduk. Tüm Türkiye ile bunu paylaştık. Yetmedi, web sitelerine koyduk, 'Bu toplanma alanlarının nerede olduğunu e-devlet üzerinden girdiğinizde görebilirsiniz.' dedik. 1 milyonun üzerinde İstanbul'daki vatandaşımız giriyor ve kontrol ediyor. Şimdi AFAD'a tekrar talimat verdik, toplanma alanlarını illaki e-devlet üzerinden de değil, normal web sitesinden vatandaşlarımızın görebileceği alanlar olsun."
Toplanma alanlarının, herhangi bir deprem, afet olduğunda toplanılabilecek bir merkez olduğunu vurgulayan Oktay, en kısa zamanda da buradan tahliyeye başlanacağını söyledi.
Oktay, barınma merkezlerinin hazır olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Kamu binalarımız yüzde 92 oranında güçlendirilmiş durumda. Yani bunun anlamı şu; İstanbul'daki kamu binalarının yüzde 92'sini okullar dahil, barınma hizmetlerinde kullanabileceğiz, demektir. Dolayısıyla bu kamu alanları ve spor salonları, buralar arttıkça, bizim açık alanlardaki çadır kurabileceğimiz ve oralarda barındıracağımız alanlara olan ihtiyacımız azalacaktır. Dolayısıyla bu daha kaliteli hizmet vereceğimiz anlamına gelir, İstanbul'daki vatandaşımıza. Türkiye'de de bu böyledir. Dolayısıyla buradan da o barınma hizmetlerinin verildiği yere gidecektir, barınma merkezlerine tahliye edilecektir. Tahliye ile ilgili de ulaşım ile ilgili de ayrı ayrı yine çalışma gruplarımız var, burada da yine hazırlıklarımız var. Oradan ya oraya götürüleceklerdir, biz sağlayacağız bunu veya İstanbul'dan dışarı çıkmak isteyecektir, yine burada da Deniz Kuvvetlerimiz buna dahildir, Sahil Güvenlik buna dahildir yani denizden, karadan ve havadan dışarıya ulaşımın nasıl sağlanacağı, İstanbul'un diğer bölgelerine nasıl ulaşımın sağlanacağı çalışılmıştır."
"İHTİYACIMIZIN KARŞILANMASINDA HERHANGİ BİR SORUN YOK"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, toplanma alanlarının metrekare olarak hesaplandığını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz şöyle çalışıyoruz; herhangi bir en ağır, en kötü senaryoda ihtiyacımız olan toplanma alanı metrekare olarak nedir ve bu metrekare alan olarak biz ihtiyacımızı karşılayabiliyor muyuz, karşılayamıyor muyuz? 'Burası toplantı alanıdır, ilanihaye hiçbir belediye ve kurum herhangi yapılaşmaya gidemez.' Böyle bir kural yok zaten. Orası olduğu zaman bir başka alandır. Bizim için önemi olan ihtiyacın karşılanmasıdır. Bugün de çalışmalarımız da yine gördük ki ihtiyacımızın karşılanmasında herhangi bir sorun yoktur. Bunu dün Sayın Cumhurbaşkanımız da açıklamışlardır. Yani bu değişken bir olay. Bunun üzerinden senaryolar oluşturmak, bunun üzerinden hazır değilmişiz gibi bilgi kirliliğine gitmek, kendi insanımızı huzursuz etmek kadar yanlış bir olay olamaz. Bu anlaşılır bir durum da değildir. Dolayısıyla biz yaptığımız çalışmalarda aslında bütün kurumlarımız, sivil toplum örgütlerimiz ve yerel yönetimlerimiz de buna dahil, hazırlıklarında ne kadar ciddi olduklarını bir kez daha gördük. Ben bundan duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla eksik olan tarafımız ne? Bilinçlendirme boyutu. Yani burada asıl vatandaşlarımız bu işin bir paydaşı. Deprem olduğu andan itibaren ve deprem olmadan önce yapmaları gereken hususlarla alakalı bilinçlendirme konusunda eksiğiz. Dün de söyledim, bugün yine tekrar ediyorum, medyadan ve basın kuruluşlarımızdan burada destek istiyoruz. Bu bizim ortak derdimiz. Tek taraflı bir şey değil."
Oktay, AFAD'ın bünyesinde şu anda bin 100 deprem gözlem istasyonunun olduğunu, bunlardan birinin de GONAF şeklinde ifade edilen son derece özellikli bir gözlem istasyonu olduğunu, yerin 300 metre altında ve kademeli olarak her kademedeki deniz altındaki faaliyetleri ölçtüklerini söyledi.
Fuat Oktay, "Yine Kandilli'nin 450 civarında olmak üzere, toplamda bin 500'ün üzerindeki gözlem istasyonuyla Türkiye'deki her sistik hareketi ölçüyoruz. Dolayısıyla buna göre de her türlü hazırlığımızı yapıyoruz. Yani deprem konusu keşke bilimsel olarak şu gün, şu saatte olacak diye bilinebilen bir şey olsa da hazırlığımız ona göre yapsak. Bu, bugünkü bilimsel, teknolojik olarak geldiğimiz noktada depremin hangi saatte, nerede, nasıl olacağını bilen hiçbir yaklaşım, hiçbir şey yoktur. Olabilir şeklinde istatistikler üzerinden yorumlar yapılır. Bu yorumları dünden beri siz de dinliyorsunuz sürekli. Bizim görevimiz buna öncesinden hazır olmaktır. Şu anda da bununla ilgili de o hazırlığı yapıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi'nin (İSMEP) İstanbul'daki bütün kamu binalarının güçlendirilmesiyle alakalı bir proje olduğunu ifade eden Oktay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu yüzde 92'ye gelmemizde bu projenin de çok ciddi bir katkısı var. Deprem haritaları güncellendi. Onun özelliği şu, son derece bilimsel altyapılarla çalışılan tüm üniversitelerimizin, ilgili tüm kurumlarımızın katıldığı, uluslararası bilimsel boyutta en ileri görüşlerin alındığı, dolayısıyla önceden şu bölge birinci deprem bölgesi, şu bölge ikinci deprem bölgesi dediğimiz şeyin artık bina olarak, yani şu anda bulunduğunuz yerin koordinatını verdiğinizde bunun kaç derece deprem bölgesi olduğunu öğrenebilirsiniz. Bunu da yine hem AFAD'ın web sitesinde hem de e-devlette bulabilirsiniz. Dolayısıyla yapılarınızı buna göre yapmak durumundasınız. Afete hazır Türkiye boyutunda, yine eğitim noktasında 12 milyon kişiye ulaşmış durumdayız. Ciddi bir çalışma. Dolayısıyla birçok konuda yapılan çok kapsamlı çalışmalarımız var. Bunları gölgelemeden, hepimizin varlığı bu, bundan gurur duymamız lazım. Farklı siyasi görüşlerde olabiliriz ama bu gurur duyabileceğimiz bir tablodur. Bir ve beraber olabileceğimiz bir tablodur. Daha iyisine nasıl gideriz bunu el birliğiyle güç birliğiyle yapmak durumundayız. Bugün de yaptığımız buydu. Tüm kurum ve kuruluşlarımızla geldiğimiz nokta itibarıyla da hamdolsun oldukça güzel çalışmalarımız var. Eksikliklerimiz de onları da belirledik hızlı şekilde. En fazla bir hafta içerisinde onlar da daha da iyi hale gelecek şekilde tamamlanıyor. Bütün yoğunluğumuzla burada da tatbikatlara başlıyoruz."
"ÇÖZÜME ODAKLANDIK"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bir gazetecinin "depremin ardından yaşanan iletişim sıkıntısını" sorması üzerine, şunları söyledi:
"Tüm alanlarla ilgili çalışma yaptık. Orada birkaç şeyi ayırmak gerekiyor, birincisi veri/data paylaşımında bir sıkıntı yaşanmadı, görüntü paylaşımında bir sıkıntı yaşanmadı, seste bir sıkıntı yaşandı ve mobil aramalarda bir sıkıntı yaşandı. Afetin yönetimiyle alakalı sorumlu olan birimler arasında, orada bir sıkıntımız olmadı. Yani orada bir iletişim sistemi yönetenler arasında var, şimdi bugün yaptığımız çalışmalarda onun daha da güçlendirilerek, daha da genişletilerek, tamamen ayrı bir sistem, her ihtimale karşı güçlendirmeyle alakalı kararlar aldık. Diğer boyutla alakalı da Turkcell, Vodafone, Avea ve Türk Telekom ile ilgili de çalıştık. Onların bize açıklamaları oldu ama onun ötesinde biz onlardan yoğun bir çalışma istedik, bazı görevler verdik. Burada yoğunluk olsa bile iletişimin ilk anda kesilmemesi ile ilgili neler yapılabileceğiyle alakalı da çözüm önerileriyle gelmiş durumdalar, 4 şirketin genel müdürü de buradalar. Orada bir eksikliğin olduğunu gördük, sadece açıklamalarla yetinmek istemedik, dolayısıyla o açıklamaları da kamuoyuna yaparak yetinmek istemedik, çözüme odaklandık."
"1 MİLYON KONUTUN DÖNÜŞÜMÜNÜ BAŞLATTIK"
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, "AFAD'a bildirilen hasarlı bina veya hasarlı bina talebine ilişkin olarak, şu an itibarıyla 611 bina talebiyle karşı karşıyayız. Hasar ön tespitlerini bugün akşam itibarıyla ilgililerine bildirmiş olacağız." dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcı Fuat Oktay'ın başkanlığında Hasdal'daki Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Merkezi'nde gerçekleştirilen Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) Toplantısı'nın ardından Oktay, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gazetecilere açıklama yaptı.
Kurum, afet olduğu ilk andan itibaren Afet Yönetim Planı çerçevesinde bakanlığa bağlı birimlerden, 34 ilden sahada 270 personelin görev yaptığını kaydederek, şu bilgileri verdi:
"AFAD'a bildirilen hasarlı bina veya hasarlı bina talebine ilişkin olarak, şu an itibarıyla 611 bina talebiyle karşı karşıyayız. Bu talepleri sahadaki ekibimiz bugün akşam itibarıyla bitirmiş olacak. Hasar ön tespitlerini bugün akşam itibarıyla ilgililerine bildirmiş olacağız. 80 kamu binamızla ilgili inceleme yaptık. 55 okulumuz, 9 hastanemiz ve diğer kamu binalarında da tespit çalışmalarımızı yaptık. Yapmış olduğumuz tespit çalışmalarında da 55 okulun 14'ünde tespitlerin daha detaylı yapılmasına ilişkin arkadaşlarımız çalışıyorlar. Hafta sonu itibarıyla bu okullarımızdaki tespitler de tamamlanmış olacak. İnşallah bütün bize bildirilen binaların tespitlerini hızlı bir şekilde yapmak suretiyle vatandaşımıza hizmet etmiş olacağız."
Türkiye'de yılda 23 bin deprem meydana geldiğini, nüfusun yüzde 71'inin ve Türkiye topraklarının yüzde 66'sının deprem bölgelerinde yaşadığını aktaran Kurum, şunları söyledi:
"Bugüne kadar 80 binin üzerinde canımızı kaybettik. 2002'den bugüne bu sektörde yapılması gereken, kentsel dönüşüm anlamında, üst yapı anlamında sosyal donatı anlamında birçok projeye imza attık ve atmaya da devam ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın 2012'de 'Bedeli ne olursa olsun dönüştüreceğiz.' dediği seferberlikle birlikte bugün 1 milyon 150 bin konutun dönüşümünü başlattık. TOKİ ile 850 bin bağımsız bölümü ürettik ve vatandaşlarımıza teslimlerini gerçekleştirdik. Yapı denetim kanunlarıyla deprem yönetmelikleriyle 35 milyon vatandaşımızın yaşamını güvence altına alacak süreçleri yine yaptık ve bu süreçler çerçevesinde depreme hazır bir şekilde girmeye gayret gösterdik. Açıkladığımız eylem planı çerçevesinde de dönüştürülmesi gereken acil öncelikli 1,5 milyon konutu da her yıl 300 binini dönüştürmek suretiyle 5 yıl içinde inşallah tamamlayacağız ve depreme daha hazır bir ülke olarak bu sürece devam edeceğiz. Eğer dün yaşanan depremde bu kadar az hasar gördüysek, kalp krizinden yaşamını yitiren bir vatandaşımız olduysa da bugüne kadar yaptığımız bu kararlı çalışmaların da etkisini gözardı etmemek gerekir."
"Bu işin siyasetini yapmıyoruz"
Murat Kurum, belediyeler, yerel yönetimler ve vatandaşlarla iş birliğinde çalışacaklarını ifade ederek, vatandaşların talep etmeleri halinde bakanlığın lisans verdiği kuruluşlara binaların tespitini yaptırabileceğini belirtti.
Birçok ilçede kentsel dönüşüm çalışmalarının sürdüğüne değinen Kurum, "Bu işin siyasetini yapmıyoruz. Talep edilen her türlü projeyi yerinde gönüllü hızlı dönüşüm yapmak suretiyle gerçekleştirmek istiyoruz. Bu sayede depreme daha hazır bir ülke olarak yolumuza devam edeceğiz." dedi.
İMAR BARIŞINA DAHİL OLAN BİNALARIN GÜÇLENDİRİLMESİ
İmar barışından yararlanan vatandaşların güçlendirilme konusunda talepleri olduğuna ilişkin soru üzerine Kurum, açıklanan kentsel dönüşüm eylem planı çerçevesinde hem yeni yapılacak binalara ilişkin hem mevcut binaların güçlendirilmesine ilişkin belli hedefler olduğunu söyledi.
Kurum, belediyelerle ortak çalışma yürüttüklerini dile getirerek, bu çerçevede İstanbul'un tüm ilçelerinde kentsel dönüşümle alakalı projelerin devam ettiğini, ekimde de TBMM'nin açılmasıyla birlikte imar barışına dahil olmuş binalar için güçlendirmenin önünün açılacağını kaydetti.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, bu şekilde mevcut yapıların güçlendirilerek vatandaşların sağlam ve güvenli bir şekilde oturmasının önünü açacaklarını ifade ederek, her yıl 300 bin konut üreterek, acil dönüştürülmesi gereken 1,5 milyon konutun dönüşümünü de sağlayarak depreme daha hazır bir ülke haline gelineceğini vurguladı.
“1999 YILINDAKİ NOKTAYLA, BUGÜN TÜRKİYE’NİN GELDİĞİ NOKTA ARASINDA ÇOK BÜYÜK FARK VAR”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye Afet Müdahale Planı Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, “1999 yılında İstanbul’da depremi yaşayan bir kişi olarak, bugün Türkiye’nin geldiği noktayla o günün noktası arasında çok büyük fark var. Deprem, sel, hortum, heyelan, çığ ve buna benzer birçok afetle karşı karşıya kalıyoruz. Bu topyekun bir mücadeleyi gerektiren bir mesele” dedi.
Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi'nde (AFAD) düzenlenen Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) Toplantısı’nın ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kameraların karşısına geçerek açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay’ın ardından açıklamalarda Bakan Soylu, doğal afetler konusunun topyekun bir mücadele gerektirdiğini ve Türkiye’nin de bu konuda üstün olduğunu söyledi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Dün ve bugün geçmişten bu güne kadar ve yarına kadar yapacağımız adımları anlattılar. 1999 yılında İstanbul’da depremi yaşayan bir kişi olarak hemen o sabah itibariyle Yalova, Karamursel, Kocaeli deprem bölgesindeki, belki hiçbirimizin görmek istemeyeceği o fotoğrafı gören bir kişi olarak, şunu ifade etmem gerekir ki, bugün Türkiye’nin geldiği noktayla o günün noktası arasında çok büyük fark var. Dün 13.59’dan hemen sonra Ankara’da AFAD Başkanlığı binasına intikal ettiğimizde hem Sayın Başkanla, hem İstanbul Valimizle koordinasyonda olduktan sonra orada gördüğüm tablo, 1999 tablosundan bambaşka bir tabloydu. Biz Sayın Çiller’le birlikteydik, o günkü rahmetli Ecevit’in de, rahmetli Demirel’in de tablodan net bir şekilde bilgisi söz konusu değildi. Bu bahsettiğim 20 yıl öncesinin Türkiye’si. Oysa bugün AFAD Başkanlığı koordinasyonuyla birlikte Türkiye bütün kurumlarıyla birlikte enerjisinden itfaiyesine yerel yönetimlerine kamu kuruluşlarına kadar entegrasyon içerisinde olabildiğince meseleye vaziyet etmeye çalışıyor. Türkiye bu tedbire kolay gelmedi” dedi.
“DOĞAL AFETLERE MÜDAHALE TOPYEKUN BİR MÜCADELEYİ GEREKTİREN BİR MESELE”
Temmuz ayından önümüzdeki yıl temmuz ayına kadar afetlere hazırlık yılı ilan edildiğini ifade eden Bakan Soylu, “Biz her 15 günde bir 26 çalışma grubunun ikisinde her ilde revize ediyoruz. İnsan ve teknolojik unsurları meseleye katmaya çalışıyoruz. Bu yıl illerde gerçekleştirdiğimiz sahada 42 tatbikat yapıldı. Biz bu yılı temmuz ayından başlayarak önümüzdeki yıla kadar afetlere hazırlık yılı olarak ilan ettik. Deprem, sel, hortum, heyelan, çığ ve buna benzer birçok afetle karşı karşıya kalıyoruz. Bu topyekun bir mücadeleyi gerektiren bir mesele. Türkiye burada çok üstün adımlar attı. Hepimiz biliyoruz çocuklarımızın okullarına gitmekte zorlandığı günleri biliyoruz. Çünkü okullarımız çürüktü, bu gün öyle bir tablo yok. Bu süreç içerisinde gerçekleştirilen ve samimiyetle atılan adımlar. Dün bir tabloyu daha kamuoyu bilmesi gerekiyor. 10 dakika içerisinde geçmişte yapılan simülasyonların çerçevesinde AFAD RED diye bir programımız var. 5.8 büyüklüğünde bir deprem, 6 şiddetinde bir deprem 6.9 kilometre derinliğinde bir deprem ve lokasyonuyla birlikte AFAD RED sistemi ölümlü vaka olmayacağını ortaya koydu. Kurduğumuz bütün sistemler, alacağımız tedbirlerin nerelere nasıl ulaşacağımız konusundaki çalışmaları bir kere daha gördük. Ama bu sabah itibariyle de yapılan çalışmalar açısından, dün yaşananlar açısından nerede ne yapmalıyız, nerede çok iyiyiz, nerede aksaklık var düzeltmemiz gerektiği konusunda arkadaşlarımızla birlikte değerlendirdik. Bunlar burada kalmayacak bunun üzerine koymamız gerekir” diye konuştu.