Güncelleme Tarihi:
Yapılan incelemelerde 320 dairenin ağır hasarlı, yaklaşık bin 895 dairenin de az hasarlı olduğu bilgisini veren Oktay, "Özellikle ağır hasarlı olanlarda tahliyeler yapıldı. Tahliye edilenlerden de çoğu yine yakınlarının yanında kalıyor. 96 kişi de bizim misafirimiz olarak ilgili kurumlarımızca misafir ediliyor. Şu ana kadar bir sıkıntımız yok. Okullarımızla ilgili Valimiz gerekli açıklamalarını yaptı. Şu anda 29 okulumuz yarın tatil olacak. Bunlarla ilgili incelemeler de yapılacak. Salı günü de açılmayacak olan diyelim ki ağır hasarlı olan okulumuz varsa bunlar hemen yenilenecek. Bu okuldaki öğrencilerin nerelerde eğitim görecekleriyle ilgili en geç salı günü konuyla ilgili gerekli çalışmaları yapılıyor, açıklamaları da yapılacak." diye konuştu.
GSM ŞİRKETLERİYLE GÖRÜŞME
Oktay, haberleşme ve iletişimle ilgili GSM şirketleriyle yapılan görüşmelerde ele alınan konulara değinerek, şunları kaydetti:
"İlgili operatörlerle ve Türk Telekom'la bir toplantımız olacağını söylemiştik. Orada da yine bazı kararlar aldık. Biz sadece şunu gördük. Normal, zamanda herhangi bir zamanda 20 milyon... Bu GSM şirketlerimizle Türk Telekom'dan aldığımız verilerdir bunlar. Şu anda mesela 20 milyon kişinin birbirini aradığı bir hatta deprem olduğu andan sonra yaklaşık 160 milyona çıkıyor arama. Tabii teknik sebeplerle de kendileri bize bunu çok detaylı olarak izah ettiler. Hattın çöktüğünü ifade ettiler. Dolayısıyla biz bunu tekrar yaşamamak adına ne tür tedbirlere alabiliriz diye baktığımızda şunu gördük. Şu kararları aldık. Mevcutta Türkiye'de olan 3 operatörün toplam kapasitesi 118 milyon kişinin aynı anda haberleşme kapasitesi var. Bunun 175 milyona çıkarılması dolayısıyla bunun ilgili operatörler arasında da paylaşımını yaptık. Yaklaşık 6 ay içerisinde bunlar bu kapasiteye ulaşacaklar. Vodafone da bize 1 haftaya kadar döneceklerini ifade ettiler süreyle alakalı. Dolayısıyla biz Vodafone'da da yine bir sosyal sorumluluk olarak da görürsek onların da yine en kısa sürede bu kapasite artışını sağlayacağını düşünüyoruz. Biri buydu. 118 milyondan 175 milyon kapasiteye çıkarmak."
Teknolojinin geliştiğini, ses iletişiminin bundan sonra normal hatlar üzerinden ziyade internet üzerinden yapılacağını belirten Oktay, şöyle devam etti:
"Ses iletişimi... Buraya kaymamız gerekiyor. Üç operatörün bir araya gelerek ortak bir hat kurmaları, bu belki AFAD bünyesinde kullanıma açılıyor olacak. Ücretsiz olacak. Herhangi bir afet anında da bunu vatandaşlarımıza duyuracağız. Sadece bu hattı kullanıyor olmaları... Burada sınır yok o zaman. Herkesin herkesle haberleşebileceği ücretsiz olarak belli bir süre için tabii, bir hat oluşturuyoruz. Kısmet olursa bu da 3 aylık süre içerisinde bu hat ortak olarak hayata geçiriliyor olacak. Üçüncüsü telsiz sistemi. İçişleri Bakanımızın ve bakanlığımızın bünyesinde devam eden farklı çalışmalar var. DMR diye ifade ettiğimiz bir çalışma, yine Jandarmanın JEMUS sistemi var. Kırsal bölgeleri de içerisine alan. Sayısal sistem diye ifade ettiğimiz özellikle karar vericilerin ve depremi yönetecek ekibin kendi içerisindeki iletişimini kesintisiz sağlayabilmesini garanti altına alacak bu sistemi çok hızlı bir şekilde ayağa kaldırılması ve tamamlanması çalışmamız sayısal anlamda. Dördüncü karar şu an itibarıyla özellikle İstanbul ve Türkiye'nin diğer bölgelerinde ama İstanbul öncelikli. Normal şartlarda baz istasyonları yıkılabilecek binalarda olan baz istasyonlarının bunların zaten hasar tespit çalışmalarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızda bu verilerimiz var. Yine AFAD'ın da ilgili birimleri buna katkı veriyor olacak. Bu binalar çok hızlı şekilde tespit edilip bu tür binalarda baz istasyonları varsa bunları da hızlı bir şekilde diğer daha sağlıklı binalara kavuşturuluyor olacak. Haberleşme alanında aldığımız kararlar bunlar. Ama asıl 5G'ye geçildiğinde orta ve uzun vadedeki asıl çözüm bu. O zaman hiçbir sorunumuz kalmıyor. GSM şirketleri doğal olarak bu alana yatırım yapmak istiyorlar. Biz şu anda tüm kurumlarımızla ve GSM şirketlerimizle birlikte yine Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın ilgili birimlerinin takibiyle burada iletişimi en sağlıklı şekilde sağlanabileceği bir alt yapıyı oluşturmaya çalışıyoruz. Burada da oldukça iyi durumdayız. Kısmet olursa bir 3 ay ve 6 aylık süreler içerisinde bunu oluşturuyor olacağız."
Artçı depremler hakkında bilgiler veren Oktay, bağımsız bir deprem olmadığı sürede bunun azalarak gideceğini ve zamanla kaybolacağını söyledi.
Oktay, afete hazırlık boyutunun bireysel ve toplumsal olarak sürmesinin önemine vurgu yaptı.
Toplanma yerlerindeki iletişimle alakalı da karar aldıklarını belirten Oktay, "Alt yapısı müsait olan toplanma alanlarımızda yine herhangi bir afet anında orada haberleşmenin sağlanabileceği wi-fi hatları da kuruluyor olacak. O alanlar da iletişim sağlanıyor olacak." dedi.
KILIÇDAROĞLU'NA VERGİ CEVABI
Oktay, bir gazetecinin "CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu 1999'daki deprem sonrası getirilen vergilerin akıbetine dair sorusu vardı. Vergiler kaldırıldı mı devam ediyor mu?" sorusunu ise şu yanıtı verdi:
"Biz neyle uğraşıyoruz Kılıçdaroğlu neyle uğraşıyor? Herhalde Kılıçdaroğlu bu tür durumlarda televizyon karşısına geçip gündemi değiştirmekle ilgili konularda çok mahir. Herhalde televizyon karşısında otururken birisi 'Gündemi nasıl değiştirebiliriz.' dedi. O şekilde aklına geldi herhalde. Bu soru nereden çıktı? Biz vatandaşımızın hayatını nasıl kurtarabiliriz, geleceğe dönük nasıl kararla alabiliriz diye tüm bakanlıklarımızla... Bakanımız, valimiz burada. İlgili bakanlarımız burada. Sayın Cumhurbaşkanımızın her an konuyu çok yakinen takip ettiği bir ortamda '1999'daki deprem vergisi' derse cevap verelim. Şu anda da eğer televizyon karşısında bizi izliyorsa çayını ve kahvesini yudumlayarak. Biz cevabını verelim oradan dinlesin alsın. Bütün basında da çarşaf çarşaf görüyorsunuz. Ne kadar verginin toplandığını. Bizim 2002'den itibaren AK Parti iktidarı olarak göreve geldiğimizden itibaren geçici olarak oluşturulan ve konulan Özel İletişim Vergisi'nden bizim iktidarımız döneminde sadece 675 milyon liradır. '7,4 milyar' diyorsunuz ya onun 675'i sadece bizim dönemimizde. Ondan sonrasında da bu kalıcı vergiye dönüştürülüyor. Farklı isimler altındaydı. Tek bir özel iletişim vergisi altında kalıcı vergiye dönüştürülüyor. Orada da o kalıcı vergi bütçeye giden bir şey. Ama 65 milyar lira cari rakamlarla da orada var."
Bir gazetecinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun deprem vergilerinin akıbeti hakkındaki açıklamalarını hatırlatması üzerine Oktay, şunları kaydetti:
"Bunun karşılığında ne oldu derseniz ben söyleyeyim. Sadece Marmara Depremi’nde harcanan yatırımlar buna dahil. İlgili iller yani Bolu, Düzce, Kocaeli, Yalova, Sakarya, Bursa, İstanbul'da 103 milyarlık bir harcama var. Sadece İstanbul'da 80 milyarlık bir harcama var. Yani tamamı sadece o gün için yapılan çalışmalar da değil, 43 bini aşkın konut, sosyal donatılar, okullar, eğitim alanları, yollar, viyadükler, hastaneler, bunların hepsi nasıl afete dayanıklı hale getirilir diye yaptığımız yatırımlar. Sonrasında Bingöl'de bir deprem yaşadık. Akabinde bir Elazığ depremimiz var. Kütahya Simav ve Van depremimiz var."
Oktay, Van depremini gece gündüz yaşadığını belirterek, "Cumhurbaşkanımız ilk andan itibaren oradaydı. Hatırlayın 1999 depremini. Hükümetin ve hükümetin başının üç gün kendi bakanlarıyla bile iletişim kurmakta zorlandığı bir ortamda Van depreminin ilk anında Cumhurbaşkanımız sahadaydı. Yine Sayın Kılıçdaroğlu kahvesi elinde televizyon karşısında izliyorsa hatırlasın. Kim nerede izliyor bilmiyorum tabii, 15 Temmuz gecesindeki gibi. Van'da 26 bin 500 konutu sadece bir yıl içerisinde yaptık. Depremden etkilenen, konutlarını kaybeden hiç kimseyi evsiz bırakmadık. Hatırlayın, anında geçici barınma merkezlerimize aldık. Her türlü imkanlarını sağladık. Sonrasında bütün Türkiye'deki sosyal binalarımızda, ilgili tüm kamu binalarımızda misafir ettik. Bir yıl içerisinde hepsinin binasını teslim ettik. Şimdi gidip bakın Edremit'e, Erciş'e; Türkiye'nin en harika altyapısıyla, üst yapısıyla binalarını görürsünüz. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok. Bunları biz yaptık. Şimdi bunlar kendiliğinden mi oldu? 53 tane okul yaptık. 47 kilometre mesafeden şehrin 50 yıllık içme suyunu getirdik. Camileri, sosyal donatıları, parkları... Bütün dünyanın hayran olduğu bir sisteme 'Nereye harcadınız?' olayı çok garip. Ya bu ülkede yaşamıyor ya 'Burada İstanbul'da da bir şey yapamadık, nasıl yapsak da gündemi değiştirsek?' Başkan da herhalde sıkıştı, geldi mi gelmedi mi? Kendi egosunu tatmin etmekle meşgul, İstanbul halkına nasıl yardım etmekten ziyade. Dolayısıyla 'Gündemi nasıl değiştirsek?' onun peşinde." değerlendirmesini yaptı.
"HEPSİ TÜRKİYE'Yİ AFETE HAZIR HALE GETİRECEK YATIRIMLAR"
Eğitim ve sağlık alanında yapılan yatırımları hatırlatan Oktay, şöyle konuştu:
"Okullarımızın yüzde 92'si, aynı şekilde sağlık yatırımlarımız, hastanelerimiz, yollarımız, viyadüklerimiz... Bu yollar sadece araçların rahat gidebileceği manada bir yol değil ki, aynı zamanda herhangi bir afet anında bir yerden bir başka yere ulaşımı rahatlatacak şekilde yapıyoruz. Baktığınızda hepsi Türkiye'yi afete hazır hale getirecek yatırımlar. Turizm tesislerimize kadar yaptığımız çalışmalar var. Çok ciddi miktarda kentsel dönüşüm çalışmalarımız var. AFAD'ın afet acil durumu için yaptığı kendi yatırımları var. Sadece AFAD'ın kendi bünyesinde Türkiye genelinde depreme yönelik 49 bin konut yapımı var. Acil yardımları var yaptığı. Hatırlayın, öncesinde en ufak bir şey olduğunda herkesin açıkta kaldığı bir ortamda bizim şimdi 25 tane lojistik merkezimiz var. Bu lojistik merkezlerimizi bir gün gidip ziyaret edin. Öyle sıradan bir binanın içerisine çadırları vesaire koyduğunuz bir yer değil buralar. Son derece en ileri teknoloji ile hazırlanmış, -yani sıfırıncı dakika diye ifade ediyoruz ya- sıfırıncı dakikada harekete geçecek, hangi lojistik merkezimizden hangi afetle ilgili her türlü malzemenin taşıma ve nakliyede içerisinde olmak üzere anında harekete geçecek. İstanbul'da bir şey varsa bir şey varsa bu 25 lojistik merkezinin nereden İstanbul'a ne getireceği ve nereye getireceği çok önceden çalışılmıştır. Anında harekete geçen yapılar bunlar. Gitsin görsün buraları. Şu anda bile hayal edemeyecekleri şeyleri biz 10 yıl öncesinde gerçekleştirdik. 53 tane cep depo yaptık. Oradan gelene kadar anında şehirlerdeki ihtiyaçları karşılayalım."
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları sonrası neler yaptıkları konusunda çalışmalara baktığında 630 milyar liralık yatırımları bulunduğunu aktaran Oktay, "Güncel hale dönüştürürsek, bugünün rakamlarıyla 1 trilyon 215 milyarlık bir yatırımdan bahsediyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu bunu anlayamıyorsa yani onu da ona bırakayım. Gelsin anlatalım. Başkaları gelmiyorsa o gelirse ona da anlatırız. Biz herkese açığız." ifadelerini kullandı.
"KİMSE ÖZEL DAVET BEKLEMESİN"
Oktay, bir basın mensubunun İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun AFAD'ta yapılan toplantılara çağrılıp çağrılmadığıyla ilgili yaşanan polemiğe yönelik sorusunu da cevapladı.
İş yapmaktan bu tür konuşmalara pek fırsat bulamadıklarını, bulmak da istemediklerini ifade eden Oktay, şunları kaydetti:
"Biz iş yapıyoruz. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımız Kınalıada'yı denize indirdi. 'Ne alakası var?' diyeceksiniz. Biz bir şeyi planladık mı, söz verdik mi yaparız. 9 ay öncesinde de indirdik. Konuşmayız, söz verdikse yaparız. Biz burada afeti yönetiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla hepimiz buradaydık. Talimatı ile diyorum. Bu ülkenin cumhurbaşkanının talimatıyla biz buradayız. Birisinin davetini beklemeyiz biz. Hele hele afetin yönetimi davet beklemez. Burada bir koordinasyon kurulu vardır. O koordinasyon kuruluna herkes gelmek durumundadır. 28 tane çalışma grubu var. 'Bu grup gelecek' denildiği anda herkes buradadır. Şimdi akşam toplantıyı yapıyorsunuz, 'sabah burada buluşacağız' diyoruz. Sayın bakanıma (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu) ayrıca davette bulunduğumu ben hatırlamıyorum. Çevre ve Şehircilik Bakanımıza ben ayrıca davette bulunduğumu hatırlamıyorum. Valimize ayrıca davette bulunduğumu hatırlamıyorum. 1. Ordu Komutanı'na, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'na Sahil Güvenlik Komutanı'na ayrıca davette bulunduğumu hatırlamıyorum. Emniyet buradaydı, İl Jandarma Komutanı buradaydı. Herkes sabah buradaydı. Bazılarına bu yetmiyormuş gibi ilave davet de valilik tarafından yapıldı."
"BİZİM İŞİMİZ BİRİLERİNE LAF YETİŞTİRMEK DEĞİL" DİYEN OKYAY, SÖZLERİNİ ŞÖYLE TAMAMLADI:
"Bizim işimiz kanal kanal dolaşmak değil, bizim işimiz kanal dolaşanlara laf yetiştirmek veya cevap vermek değil. İnsanlar biraz otursun işine baksın. Hele hele afette, afetin yönetimiyle ilgili sorumlu olduğu şehirde sorumluluğunu yerine getirsin. Sorumluluk insan hayatı üzerinden siyaset yapmak değildir, gereğini yapmaktır. Gereğinin yapılmasıyla alakalı nelerin olduğu, nasıl afetin yönetileceği ile ilgili her şey yazılıdır zaten. Kurallarıyla bellidir. Talimatı verdiğimizde herkes buraya gelir. Niye ayrıca özel de bir davet çıkarılıp iletildi, ona da gerek yoktur aslında. Talimat geldi mi herkes buradadır. Kimse özel davet beklemesin. Burada vatandaşımızın hayatı söz konusudur. Şöyle düşünüyorum; Görevinin gereğini yerine getiremeyenler ne yazık ki bunun psikolojik ezikliğiyle, farklı şekillerde ya gündem değiştirmeye çalışıyorlar veya sürekli başka şeylerle laf üretmeye çalışıyorlar. Biz iş üretmek için buradayız. Biz hala da iş üretiyoruz, bundan sonra da iş üreteceğiz. İş üretmek isteyen her kim varsa kapımız sonuna kadar açıktır. Hepimiz aynı gemideyiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve hükümetinin nasıl çalıştığı bellidir. Kuralları bellidir. Herkes bir konumda çalışacaksa o kuralları öğreniyor olmak, her şeye ayrı ayrı davet beklemiyor olmayı bilmesi de gerekir."