Güncelleme Tarihi:
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarında satır başları:
Göç alanında uzman seçkin isimleri bir araya getiren sayın rektör ve üniversite görevlilerini tebrik ediyorum. Göçün sebepleriyle sosyal,
kültürel ve ekonomik etkileriyle bizi yeniden düşünmeye sevk edeceğine inanıyorum. Göç konusunun, özellikle son yıllarda küresel bir mesele olarak dünyanın gündemini işgal ettiğini görüyoruz. 2. dünya savaşından bu yana en çok insan hareketliliği dönemini yaşıyoruz.
'MÜLTECİLERİN SAYISI 26 MİLYON YAKLAŞMIŞTIR'
Dünya genelinde göçmenlerin sayısı 272 milyona, yerlerinden edilen kişilerin sayısı 80 milyona, mültecilerin sayısı ise 26 milyona yaklaşmıştır. Yani dünya nüfusunun %3'ü göçmen olarak hayatını sürdürmektedir. Zulümden baskıdan açlıktan kaçarak güvenli bir gelecek kurma ümidiyle çıkılan yolculuklar, kimi zaman felaketle sonlanıyor. 30 bine yakın göçmen Akdeniz'de hayatını kaybetti. Sahra çölünün kızılı, binlerce umut yolcusunun mezarı oldu.
YUNANİSTAN'A MÜLTECİ TEPKİSİ: AÇIKÇA ZULÜM EDİLEN SAHNELER YAŞADIK
Özellikle botlarının nasıl kasten batırıldığını gayet iyi hatırlıyoruz. İnsanlık sadece Akdeniz'de değil, Ege'de ve Meriç'te de sınıfta kalmıştır. Göçmenlerin hayalleri kendilerini denize itenlerle suya gömülmüştür. Avrupa'ya sığınan 10 binlerce Suriyeli çocuğun ise nerede olduğu kimler tarafından kaçırıldığı bilinmiyor. Dünyadaki mülteci nüfusunun yaklaşık %80'inene zengin devletler değil, imkanları çok daha kısıtlı devletler ev sahipliği yapıyor. Kabul ettikleri birkaç mülteciyi reklam malzemesi yapanlar, bu durumda sorumluluk üstlenmiyor. Mülteciler Yüksek Komiserliği rakamlarına göre 2020'de dünyada 3. ülkelere yerleştirilmeyi bekleyen 1 milyon 440 bin mülteciden sadece bir kısmı batıya yerleştirilmiştir. Türkiye 4 milyonu bulan mülteciye kapılarını açmıştır. Türkiye ile Yunanistan sınırında mültecilere Yunan güvenlik güçleri tarafından açıkça zulüm edildiği sahneler yaşadık. AB Ajansı Frontex'le bu hak ihlaline ortak olmuştur. Son 500 yılda zulme uğrayan baskı gören, inancı, rengi kültürü dolayısıyla mağdur olan mazlumlara biz kapımızı açtık. Kafkasya'daki kardeşlerimizde, balkanlardaki soydaşlarımız da dara düşünce hep bizim topraklarımıza sığındı.
'OBAMA DESTEK İSTEDİ'
2. dünya savaşı sırasında Avrupa'daki Türk diplomatlar, Türk pasaportuyla yüzlerce mazlumu soykırımdan kurtardı. Zulme ve katliama uğrayan herkese güvenli bir liman şevkatli bir yuva olduk. Maddi imkanları bizden kat ve kat fazla olan ülkeler mültecileri toplama kampına mahkum ederken, biz bu insanlarla ekmeğimizi paylaştık. Obama görevdeyken şahsımı aradı ve Kobani'deki Kürtlerin zor durumda olduğunu ve bu konuda özellikle kapılarımızı açmamız için destek istedi. Dedim ki bu durumda nasıl olacak. Bana verdiği cevap şu; Bu insanlar ölümle karşı karşıya. Gerekirse biz tüm mühimmatla buraya uçağı indireceğiz. Ben de dedim ki, biz buna ortak olamayız. O olay ile birlikte binlerce Kürt kardeşimiz öldü. Biz ona rağmen kapılarımızı açtık. Onbinlerce Kobanili Kürt kardeşimiz hala bizim topraklarımızda.
'HÂLÂ TERÖRİSTLERLE BERABERLER'
Şuanda yeni gelişmeler. Suriye'nin kuzeyinde bakıyorsunuz ABD'li bir general diyor ki: Biz şuanda PKK/YPG/PYD ile beraberiz. E bu nasıl NATO'da ittifak 2 ülke. Bunların mültecilere sahip çıkmak gibi bir niyetleri yok. Dertleri başka. Hala teröristlerle beraberler. Biz de terör ve teröristlerle mücadelemizi sürdürüyoruz, sürdürmeye devam edeceğiz. Mağdur durumdaki bu insanlara, kendi vatandaşımıza ne hizmet veriyorsak hiçbir karşılık beklemeden sunduk. Bütün bunları çıkar hesabı reklam olsun diye değil, inancımızın, imanımızın kültürümüzün geleneğimizle yaptık.
'SURİYELİ SIĞINMACILARA SAHİP ÇIKAN TEK ÜLKE TÜRKİYE'DİR'
Bize verilen birçok söz oldu ama yerine getirilmedi. Verdikleri sözü yerine getirmediler, 50 dereden 50 su taşıdılar. 52 bin biriket konut yaptık. İstedik ki bu insanları çadırlarda yaşatmayalım. 50 biriket konutta çadırda değil, buralarda yaşasın istedik. Depremde bile 500-600 konteynerde depremzedeleri ziyaret ediyoruz. AB, Yunanistan'a 100 bin sığınmacı için 3 milyar avro destek verirken Türkiye'deki 4 milyon sığınmacı için elini taşın altına koymadı. Yan yana gelince hep yalan. Şu kadar verdik bu kadar verdik. Uluslararası kuruluşlar bile bu gerçeği görmeye yeni yeni başladılar. Suriyeli sığınmacılara sahip çıkan tek ülke Türkiye'dir. Askeri gücümüzle bunları yapabildik. Bizim askerimiz olmasa bunların yapacağı şeyler hiç belli değil.
'GÜVEN ORTAMININ BOZULMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ'
Suriye'nin kuzeyindeki güvenlik ortamı iyileştikçe, ülkemizdeki Suriyelilerin dönüşleri hızlanıyor. 24 bin sığınmacı ülkelerine geri döndü. İstikrar ve huzur ortamı güçlendikçe bu geri dönüşler artacaktır. Bölücü terör örgütünün son dönemde güvenli bölgelere saldırılarını arttırdığını görüyoruz. 1 ay içinde onlarca masum sivil ve çocuk hayatını kaybetti. Güven ortamının bozulmasına, kesinlikle izin vermeyeceğiz. Nasıl, kimseye bakmadan terör yuvalarını imha etmişsek, saldırıların devamı halinde diğer bölgelere yönelik de adım atmaktan çekinmeyiz. Tarih boyunca var olan, bundan sonra da var olacak göç olgusuna geniş perspektifle bakmak gerekiyor.
'HER GÖÇ AYNI ZAMANDA YENİ BİR BULUŞMADIR'
Asıl yüzleşilmesi gereken, göçü besleyen sorunlardır. Her yıl milyonlarca insanı evini terk etmeye zorlayan şeylerdir. Asıl insanı siyasi ve sosyal mesele olduğunu kabul ederek başlayabiliriz. Her göç aynı zamanda yeni bir buluşmadır. Dini, kültürü, farklı insanların kucaklaşmasındır. Göçle ilgili önyargılarımızı bırakarak göçmenlerin gittikleri ülkelere katkılarını da görmemiz gerekiyor. Asırlardır göç alan ve 1965'ten beridir göç veren bir ülke olarak meseleye gerekli adımları atıyoruz.
'O BOTLARI ŞİŞLEYENLERİ İYİ BİLİYORSUNUZ'
Asırlardır göç alan ve 1965'ten beridir göç veren bir ülke olarak meseleye gerekli adımları atıyoruz. Asırlardır göç alan ve 1965'ten beridir göç veren bir ülke olarak, meseleye gerekli adımları atıyoruz. Yarının büyük ve güçlü Türkiye'sini içeri kapanarak değil, dışa açılarak gerçekleşeceğinin farkındayız. Ülkemizde eğitim görmüş, milletimizle ülsüyet geliştirmiş, Türkiye ile farklı bağları olan insanlara adımlar atacağız. Konferans içince yapacağınız tartışmaların, koyacağınız fikirlerin bizim ufkumuzu açacağına inanıyoruz. O botları şişleyenleri bizim kadar iyi biliyorsunuz. Savunmasız insanların, deniz suyunda nasıl öldüğünü biliyorsunuz. Dünyaya o görüntüleri anlatıyoruz ama bir kulaktan girip öbüründen çıkıyor. Ama biz yine de anlatmaya devam edeceğiz.