Güncelleme Tarihi:
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
"Oy alamadığımız seçmenleri gönüllerine giremediğimiz vatandaşlarımız olarak görüyoruz. 31 Mart’ta milletimizin her bir ferdine ulaşıp kendimizi ifade etmeliyiz. Bunun için hizmet siyaseti, gönül belediyeciliği diyoruz. Açıklamadığımız 6 il kaldı. Bu hafta sonu cumadan itibaren Trabzon, Kocaeli ve Sakarya bu şehirlere giderek milletimizin huzuruna adaylarımızı çıkartacağız. Bir şeyi çok açık net söyleyeceğim. Yapmış olduğumuz bu ittifak konusunda her şeyden önce tüm teşkilat mensuplarımızın partimizin, MYK'nın aldığı kararlara ve yapmış olduğumu istişareler neticesinde verdiğimiz kararlara saygı duymasını özellikle rica ediyorum.
Sizler belki işin bir yanından olaylara bakabilirsiniz. Bizler ise olayları enine boyuna istişarelerini yapıyor kararları ona göre veriyoruz. Herhalde bizler bu yürüyüş sonrasında kaybetmeyi değil cumhur ittifakı olarak kazanmaya karar vermiş bir davayız.
Terörü yok etmek için çok yakında hareket edeceğiz.
Recep Tayyip ErdoğanAramızdaki bu bağları kimse zayıflatma yoluna gitmesin. Kimse kalkıp ben diye hareket etmesin. Burada ben yok burada biz var herkes buna uysun. Aday tanıtım toplantılarımızda ittifakta destekleyeceğimiz MHP’li adaylara kendi adaylarımızla birlikte sahneye yer veriyoruz. Cumhur ittifakı 31 Mart akşamı inşallah zaferle bu yoldan çıkacaktır.
Karşımızda malum sayın Bahçeli’nin zillet, benim ifademle de illet ittifakı var. Bunlara karşı inşallah zaferimizi ilan edeceğiz. Bugün Türk siyasetinin en önemli sorunu ana muhalefettir. Sorun ana muhalefetin iktidara talip bir siyasal organizasyon gibi değil de marjinal bir örgüt gibi davranıyor olmasıdır.
Bugün CHP yönetimi cumhuriyetçilikle, halkçılıkla, kültürümüzle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir zihniyetin eline geçmiştir. CHP adına söz söyleyen bir takım isimlerin açıklamalarına baktığımızda kimi zaman içten içe üzülüyor, kimi zaman öfkeleniyoruz.
Sıkıntının asıl kaynağı bu partinin başındaki zattır. Ön tekerlek nereye giderse arkadaki de onu izlermiş. Bu zat ağzını her açtığında BAtı ülkelerinden örnekler verir. 9 yılda 9 seçim kaybetmesine rağmen oraya çivilenmiş gibi yerinden kıpırdamaz. Koltuğunu kaybetmemek için cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmaya cesaret edemedi, edemez.
Kendisine karşı açtığımız davaların, kazandığımız tazminatların haddi hesabı yok. Onaylanıp daha gelecek olanlar da var. CHP’nin başındaki zatın öve öve bitiremediği Gezi olaylarında duvarlara ne yazıldığını hatırlıyorsunuz değil mi? Zulüm 1453’te başladı sloganı yazılmıştı. Geçen hafta Edirne Belediye Başkanı’nın astığı afişler konuşuldu. Bu heykeldeki Kıbrıs türkü temsilcisinin yüzünün tahrip edilmiş olması da ayrı bir garabet örneğidir. Biz Yurtta sulhü öyle sloganla değil demokrasimizi güçlendirerek, sınırlarımızın güvenliğini sağlayarak tahkim edeceğimizi biliyoruz.
Uzunca bir süredir ülkenin hayrına yapılan ne kadar çok iş varsa CHP hepsinin karşısında durmuştur. Osmanlı döneminde başlayan demiryolu hamlesini Gazi’nin ölümünden sonra durduran CHP yönetimi olmuştur. Boğaz’daki her 3 köprünün inşasına en büyük muhalefeti bunlar yaptı. Herhalde ben de bir vasiyet yapabilirim, Bay Kemal geçemez.
İsrail'den verdiği mesajı yutmamız mümkün değil, John Bolton ciddi bir yanlış yapmıştır.
Recep Tayyip ErdoğanKalkınmanın temel unsuru olan enerji santralleri yapan hükümetleri ne yapacaksınız bu kadar enerjiyi toprağa mı vereceksiniz diye sıkıştırıyordu. Marmaray’a, Avrasya köprüsüne de bunlar bu şekilde muhalefet ettiler. Varlık sebebini medeniyetimize ait ne varsa hepsini de yok etmek, yeni atılan adımları engellemeye çalışmak olarak belirlemiş bir partiyle karşı karşıyayız.
Biz milletin hakkının, özgürlüğünün alanını genişletmeye çalıştıkça bunların faşist yüzleri açığa çıkıyor. Bu ülkenin meşrebi ve duruşu belli olan cumhurbaşkanını, bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alasıdır.
"FAŞİSTLİĞİN EN SEFİL HALİ"
Bu ülkenin başörtülü hanımlarına "Suudi Arabistan'a gidin" demek faşistliğin en sefil halidir. İşte en son biliyorsunuz şurada iki üç gün önce, bir konserden çıkan başı açık-başı örtülü kızlarımıza orada gelip bu şekilde sataşıp, "Suudi Arabistan'a gidin, burada ne işiniz var" diyenlerin halini düşünün. Adı da neymiş; sanatçıymış.
Dert başka. Ne derseniz deyin, bu ülkede insanların yaşam biçimiyle uğraşan CHP zihniyetidir. AK Parti tam aksine bu ülkede yaşam çeşitlerini garanti altına alan bir siyaseti zihniyettir. Bu milleti bidon kafalı diyerek, göbeğini kaşıyan adam diyerek, makarnacı kömürcü diyerek aşağılayanların faşistliği lime lime üzerlerinden dökülmektedir.
Bu ülkenin meşrebi ve duruşu belli olan cumhurbaşkanını; bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alasıdır.
Recep Tayyip Erdoğan"YAŞAM TARZI DAYATMASI FAŞİST CHP ZİHNİYETİNE MAHSUSTUR"
Halbuki demokrasilerde herkesin inancına kültürüne değerlerine saygı duymak esastır. Türkiye'de sadece bu faşistler insanları; içki içenler-içmeyenler, başı örtülüler-başı açıklar, sakallılar-sakalsızlar diye ayırır.
Yıllardır ağızlarından düşürmedikleri yaşam tarzı dayatması sadece bu faşist CHP zihniyetine mahsustur. Bizim inancımızda, töremiz de böyle bir dayatmaya izin vermez.
"BOLTON'UN MESAJINI YUTMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL"
Suriye meselesinde kritik bir dönemden geçiyoruz. En başından beri ilkeli bir tutum içindeyiz. Fırat Kalkanı harekatında hakkında onlarca efsane üretilen DEAŞ’ı etkisiz hale getirerek darmadağın eden Türkiye olmuştur. DEAŞ balonu sayesinde Suriye hızla bu beladan kurtulma sürecine girdi. Bolton’un İsrail’den verdiği mesajı bizim kabullenmemiz, yutmamız mümkün değil. Bunlar bu ülkede benim Kürt vatandaşım kimdir, PKK, YPG kimdir herhalde tanımıyor.
PKK terör örgütü benim Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi olamaz. Amerika eğer bunları Kürt kardeşlerimiz olarak değerlendiriyorsa burada çok ciddi bir yanılgı içindeler. Terörist olacak, bunlar Kürt bunlara dokunmayın. Yok öyle bir şey. Teröre yeni bir tarif mi geliştirdiniz. Eğer teröristse gereğini yaparız.
"YANLIŞ YAPMIŞTIR"
Bu konu ile ilgili olarak Bolton yanlış yapmıştır. Kim bu şekilde düşünüyorsa onlar da yanlış içindedir. Suriye’deki terör koridoru içinde yer alanlar gereken dersi alacaklardır. Bizim için YPG, PKK, DEAŞ arasında en ufak bir fark yoktur. Münbiç’te uzun süre ABD tarafından oyalandık, hala oyalanıyoruz. Orada önemli mesafe kat etmiş durumdayız.
ABD Başkanı Trump ile 14 Aralık’ta yaptığımız telefon görüşmesi tarihi bir görüşmedir. Trump’a memnuniyetsizliği açık bir dille ifade ettim. Kendisinin bu işbirliğini DEAŞ’ın bu bölgedeki varlığıyla ilişkilendirmesiyle ilgili de Türkiye bin ÖSO ile halledebileceğini ilettim. Trump da zaten Suriye’den çekilme niyeti olduğunu belirtti. DEAŞ bittiğinde ABD’nin Suriye’deki varlığına gerek kalmayacağını söyleyen Trump’a bu konuda her türlü inisiyatifi üstlenme sözü verdim. Bunun ardından da ekiplerimize detayları konuşma talimatı verdim.
Bu ülkenin başörtülü hanımlarına 'Suudi Arabistan'a gidin' demek faşistliğin en sefil halidir.
Recep Tayyip Erdoğan"ÇOK YAKINDA HAREKETE GEÇECEĞİZ"
Trump’ın kararlılığı referans noktamız olmaya devam ediyor. Askeri harekat için hazırlıklarımızı tamamladık. YPG içinde adımlarımızı atmaya kararlıyız. Çok yakında Suriye topraklarındaki terör gruplarını etkisiz hale getirmek için harekete geçeceğiz.
Hassasiyetimizi bildikleri halde terör örgütlerinin arkasında duranlara sözümüz vardır. Türkiye her zaman sözünü tutan bir ülke olmuştur, müttefiklerinden de aynı hassasiyeti beklemektedir. Türkiye’nin inisiyatifi arttıkça yeni yalanlar tedavüle sürülmeye başlandı.
"HANGİ KÜRT ÖLDÜRÜLDÜ TERÖRİSTLERDEN BAŞKA?"
Biz canlarını kurtarmak için gelenlere dinini, meşrebini sormadık, sormayız. Şu anda Kobani’den ülkemize gelen 200 bin Kürt kardeşimizi bu ülkede kim barındırıyor mu? Batı mı barındırıyor. Bunu görmeyeceksin geleceksin Kürtleri öldürmeyin diyeceksin. Hangi Kürt öldürüldü, teröristlerden başka.
Geçmişte de aynısını yaptık, bundan sonra da aynısını yapacağız. İnlerine gireriz dedim. Esed yönetimi Suriye’de insanlara baskı yaptığında hepsinin hakkını biz savunduk. Bizim için bölgemizdeki her bin insan bin yıldır aynı suyu içtiğimiz kardeşimizdir.
Türkiye hiçbir yere masum insanları yok etmeye gitmez. Yaşatmaya gider, güven sağlamaya gider. Tek istisnamız terör örgütleridir, teröristlerdir. Nasıl Arap ülkelerinin içinden çıkıyorsa elbette Kürtlerin içinden de teröristler çıkıyor. Elindeki silahı kime yönelttiğine, döktüğü kana bakarak teröristleri masum halktan ayırt ediyoruz.
"TÜRKLERİN KÜRTLERİ HEDEF ALDIĞI YALANI EN ALÇAKÇA İFTİRADIR"
Bir eğlence yerinde yılbaşı gecesi onlarca insanı öldüren DEAŞ'lı ile Beşiktaş’ta 46 vatandaşımızı katleden PKK’lı ile arasında bizim gözümüzde fark yoktur
Suriye’de Türklerin Kürtleri hedef aldığı yalanı en alçakça, en onursuz iftiradır.
DEAŞ sınırlarımızın hemen bitişiğindeki Kobani’ye saldırdığında 100 binin üzerindeki kişiye sınırlarımızı açmakta tereddüt etmedik. PKK, PYD bu şehri ele geçirdiğinde bu kardeşlerimizin 100 bine yakını ülkemizde kalmaya devam etti. Bölücü terör örgütü Suriye’de nereye hakim olmuşsa orada mallarını elinden almış, insanları huzursuz etmiştir. PKK/ PYD’nin DEAŞ’la mücadele ettiği de koca bir yalandır. Bu iki örgüt arasındaki kavga ilke değil çıkar kavgasıdır.
DEAŞ gidip PKK geldiğinde hiçbir şey olmamaktadır değişen. ABD’li ve Avrupalı dostlarımıza da aynısını tavsiye ediyoruz.
Fransa’da sarı yelekliler. İçlerinde PKK var. Araştırdılar mı? Bak biz buradan biliyoruz. Bu gerçeği görmeleri lazım. Yarın diğer ülkelerde de aynısı olacak.
Bize akıl verenler kendi durumlarını bir test etsinler. Hiç kimse kendi güncel çıkarları için beka meselemizden vazgeçmemizi beklememelidir. Geçen günlerde bir öğrencisi tarafından öldürülerek şehit olan Ceren öğretmene Allah'tan rahmet diliyorum. 5 bin engelliyi daha bir ay bile olmadı atamasını yaptık.
Suriye’de Türklerin Kürtleri hedef aldığı yalanı en alçakça, en onursuz iftiradır.
Recep Tayyip Erdoğan"BİR DİZİ MÜJDEYİ PAYLAŞMAK İSTİYORUM"
Neresinden tutsanız elinizde kalan bu CHP zihniyeti inşallah önümüzdeki seçimlerde milletimizden hak ettiği dersi bir kez daha alacaktır. Bütçe disiplininden, tasarruflardan taviz vermeden bu yolu yürüyeceğiz. Bir dizi müjdeyi daha paylaşmak istiyorum. 16 yıllık AK Parti iktidarlarının en önemli özelliği sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirmesidir. Düzenli sosyal yardım alan vatandaşlarımızın aylık 150 kilovatsaate kadar olan elektrik tüketimlerini devlet olarak biz üstleniyoruz.
Yaklaşık 2.5 milyonun üstündeki hanede her ay ortalama 80 TL’lik borcunu devlet ödeyecek. Kredi kartı borçlularına bir imkan sağlıyoruz. Ziraat Bankası aracılığıyla kredi kartı borcu olanların borçları tek bir banka çatısı altında toplanacak. Ziraat Bankası’ndan alacağı kredisiyle bu borcu kapatacak. Sonra da aylık gelirine uygun şekilde bu borcunu ödeyecek.
2002’de 154 milyon lira olan hazine destekli esnaf kredileri bakiyesi 2018’de 31,1 milyar liraya yükseldi. Esnafa destek 202 kat arttı. Halkbank 2019’da 350 bin esnafa 22 milyar liralık kredi kullandıracak. Hayvancılıkta battı diyor ya Bay Kemal bu ay bizi iyi takip et. Ağustos’ta bir çok adımları attık. Ocak’ta ödenecek tarımsal destekleri açıklayacağım.
Fark ödemesi buğday, mısırı, çeltikte 550 milyon TL, buzağı desteği ödemeleri 525 milyon TL, çiğ süt desteği ödemeleri 340 milyon TL, yem bitkileri desteği 268 milyon 600 bin TL, sertifikalı tohum kullanım desteği 100 milyon TL, toplamda 2 milyar 35 milyon 300 bin TL, eski parayla 2 katrilyon… Bay Kemal… Ben bugüne kadar verilenleri zaten söylemiyorum.
Hiçbir zaman ağzı var hakkı konuşmaz, kulağı var duymaz. Sigorta prim teşviki uygulaması kapsamında 500 ve üzeri sigortalı çalıştıran iş yerleri için 3 puan desteği 5 puana çıkartıyoruz. 500 altı sigortalı çalıştıran iş yerleri için 5 puan uygulamasını devam ettiriyoruz. Ziraat Bankası dar günlerinde çiftçiye destek olmak için farklı erteleme, yapılandırma alternatiflerini geliştirdi. Çiftçi borçlarına bir yıla kadar vadelendirme imkanı geliyor. Kısa sürede yaklaşık 2 bin üreticimiz başvuruda bulundu."