Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakırköy'de bir otelde düzenlenen 'Kadim Dostlar İftarı' programına katıldı. İftara Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, eski TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, İstanbul Valisi Davut Gül, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ve Cihannüma Derneği Genel Başkanı Rıza Yorulmaz ve çok sayıda davetli katıldı. Erdoğan, “Gazze ve işgal edilmiş Filistin topraklarındaki katliamlar sebebiyle maalesef bu Ramazan-ı Şerif'i buruk karşıladık, buruk idrak ediyoruz. Çoğu çocuk ve kadın 40 bine yakın kardeşimizin şehit edildiği, 73 bin kardeşimizin yaralandığı, 7 binden fazla masumun halen yıkıntıların altında olduğu Gazze'de son asrın en vahşi soykırımlarından biri yaşanıyor. Sahne önünde İsrail'i eleştiren ama İsrail'e katliamlarını yapabilmesi için silah ve mühimmat desteği veren Batılı ülkelerin münafıklığı, Gazze'yi dünyanın en büyük çocuk ve kadın kabristanına çevirdi. Uluslararası kurum ve kuruluşlar Gazze'de bir kez daha sınıfta kaldı. Bu süreçte kabul edelim ki, İslam dünyası da çok iyi bir sınav veremedi. Çok gayret gösterildi, çok çaba harcandı. Uluslararası kurumlar nezdinde pek çok girişimde bulunuldu ama bütün bu diplomatik çabalar İsrail'in şımarıklığı, hukuk tanımazlığı ve küstahlığı karşısında beklenen tesiri oluşturamadı" diye konuştu.
“BİRİLERİNİN NİYE KAAN'I HEDEF ALDIĞI ORTAYA ÇIKYIOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müslümanlar olarak bunun muhasebesini muhakkak yapmamız gerekiyor. Bu öz eleştiriyi ne kadar erken, ne kadar açık yüreklilikle yaparsak Filistin halkıyla birlikte tüm ümmeti Muhammed için o kadar hayırlı olacağına inanıyorum. Türkiye olarak acı da olsa doğruları söylemekten, hakkı ve hakikati haykırmaktan çekinmeyeceğiz. Ülkemizin daha da güçlenmesi için mücadele ederken, İslam dünyasında vahdet bilincinin kökleşmesi için de çabalarımızı yoğunlaştıracağız. Gazze'ye yönelik saldırılar bize kendimizle birlikte kardeşlerimize yönelik saldırıların engellenmesinde de gücün önemini göstermiştir. Çeşitli sabotajlara, ambargolara ve engellere rağmen hayata geçirdiğimiz savunma sanayi projelerinin değeri bugün çok daha iyi anlaşılıyor. Aynı şekilde birilerinin niye KAAN'ı hedef aldığı, Akıncı'dan, TB2'den, Kızılelma'dan ANKA'dan niçin rahatsız olduğu ortaya çıkıyor. Önümüzdeki dönemde inşallah bu projelere yenilerini ekleyeceğiz. İlk günden beri pek çok zorluğa rağmen Gazze'ye gönderdiğimiz 40 bin tonu aşan insani yardımlarımızı artırarak sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
“BİRİLERİNİN NİYE KAAN'I HEDEF ALDIĞI ORTAYA ÇIKYIOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müslümanlar olarak bunun muhasebesini muhakkak yapmamız gerekiyor. Bu öz eleştiriyi ne kadar erken, ne kadar açık yüreklilikle yaparsak Filistin halkıyla birlikte tüm ümmeti Muhammed için o kadar hayırlı olacağına inanıyorum. Türkiye olarak acı da olsa doğruları söylemekten, hakkı ve hakikati haykırmaktan çekinmeyeceğiz. Ülkemizin daha da güçlenmesi için mücadele ederken, İslam dünyasında vahdet bilincinin kökleşmesi için de çabalarımızı yoğunlaştıracağız. Gazze'ye yönelik saldırılar bize kendimizle birlikte kardeşlerimize yönelik saldırıların engellenmesinde de gücün önemini göstermiştir. Çeşitli sabotajlara, ambargolara ve engellere rağmen hayata geçirdiğimiz savunma sanayi projelerinin değeri bugün çok daha iyi anlaşılıyor. Aynı şekilde birilerinin niye KAAN'ı hedef aldığı, Akıncı'dan, TB2'den, Kızılelma'dan ANKA'dan niçin rahatsız olduğu ortaya çıkıyor. Önümüzdeki dönemde inşallah bu projelere yenilerini ekleyeceğiz. İlk günden beri pek çok zorluğa rağmen Gazze'ye gönderdiğimiz 40 bin tonu aşan insani yardımlarımızı artırarak sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE BUGÜN DE TÜM İMKANLARIYLA GAZZELİ KARDEŞLERİNE SAHİP ÇIKMAKTADIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, Irak-İran savaşında nasıl komşularına kucak açtıysa, Suriye'deki zulümden kaçan muhacirlere nasıl ensar olduysa, Kafkasya'dan Kırım'a nasıl hiçbir kardeşine sırtını dönmediyse, bugün de tüm imkanlarıyla Gazzeli kardeşlerine sahip çıkmaktadır. Bu gerçeği hiçbir iftira değiştiremez. Yalanlar, çarpıtmalar bu hakikatin üstünü asla örtemez. İsrail'in sadece İsrail olmadığını gerisindeki Amerika'sıyla, İngiltere'siyle, Almanya'sıyla, Fransa'sıyla daha onlarca destekçisiyle, bambaşka bir denklemi ifade ettiğini görmeyenin aklına da, vicdanına da şaşarız" şeklinde konuştu.
“DİK DURUŞU 15 SENE ÖNCE ONE MİNUTE DİYEREK ORTAYA KOYDUK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Filistinli yiğitlere terörist iftirası atanların listesinden, meclise girenler ile bu zihniyetle aynı çizgide buluşanların bize söyleyecek sözü olamaz. Siyasi çıkar sağlamak için, Türkiye düşmanlarının oyunlarına gelenleri önce Allah'a, sonra da milletimizin vicdanına havale ediyorum. Şu noktanın da çok iyi bilinmesini istiyorum. Ülkemizde kimileri Filistin diye, Gazze diye, Ramallah diye bir yerin varlığından ilk kez 7 Ekim'de haberdar olmuş olabilir. Bazı çevreler Filistin halkının, hak ve adalet mücadelesini ilk kez 7 Ekim'de duymuş da olabilir ama biz, bu mücadeleye, buradaki yol ve dava arkadaşlarımızla birlikte ömrümüzü adadık. Dünyada hiçbir siyasetçinin yapmaya cesaret edemeyeceği dik duruşu bundan 15 sene önce 'One Minute' diyerek açıkça ortaya koyduk. Dün nasıl zalimlerin karşısında, mazlumların yanında yer aldıysak, bugün de aynı yerdeyiz. Aynı vakur tavrımızı muhafaza ediyoruz. İnşallah bundan sonra da bu duruşumuzdan geri adım atmayacağız" dedi.
“ONLARIN HİÇBİRİ ŞU ANDA PARLAMENTOYA BİLE GİREMEDİ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak tarihimizin en kritik seçimlerinden birini 14-28 Mayıs'ta hamd olsun alnımızın akıyla gerçekleştirdik. 6'lı masada oturanlar ne diyordu; 'parlamentodayız'. Cumhurbaşkanını bu masa tayin edecek diyorlardı. Ama onların dediği olmadı. Tam aksine hamd olsun bizler şu anda Cumhurbaşkanlığı makamındayız, onların hiçbiri şu anda parlamentoya bile giremedi. Onlar kendilerine göre bir hesap yapıyorlar ama bu hesapların üzerinde en büyük hesap Allah'ındır ve o gerçekleşti. Kandil'deki terör baronlarından Pensilvanya'daki hainlere kadar tüm terör örgütlerinin karşımızda yer aldığı bu seçimlerden zaferle biz çıktık. Şişirilmiş anketler ve ücreti mukabili çalışan kalemşörlerin gazlamalarıyla iktidara yürüdüklerini zanneden faşist zihniyetin seçim sürecinde nasıl pervasız hale geldiğini hep birlikte gördük. Daha ortada hiçbir şey yokken atılan hesaplaşma naralarını gizleme gereği dahi duymadıkları, devri sabık oluşturma niyetlerini hep beraber utançla takip ettik. İnşallah 31 Mart akşamı da bu neticeyi hep beraber görmeyi Rabbim bizlere nasip eylesin" diye konuştu.
"85 MİLYON FERDİYLE TÜRK MİLLETİ KAZANMIŞTIR' İFADESİ ALTI BOŞ BİR BEYAN DEĞİLDİ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin farklı köşelerinde insanlarımıza medyaya ve sosyal medyaya yansımayan pek çok sözlü ve fiili saldırının yaşandığını biliyoruz. Özellikle kılık kıyafetinden, dış görünüşünden dolayı kardeşlerimiz hedef alındı. 28 Şubat dönemi vari nefret suçlarına maruz kaldı. Sandıkta 2 kez elde ettiğimiz tartışmasız seçim başarısıyla tüm bunların önüne geçtik. Muhalefeti de yönlendiren bir avuç azgın azınlığın sessiz çoğunluk üzerinde yeniden tahakküm kurmasına dur dedik. Sadece Cumhur İttifakı'na oy veren kardeşlerimizin değil, diğer siyasi partilere gönül veren vatandaşlarımızın özgürlüğünü, hak ve hukukunu da böylece garanti altına aldık. Seçimlerden sonra yaptığımız Türkiye kazanmıştır, 85 milyon ferdiyle Türk milleti kazanmıştır ifadesi asla altı boş bir beyan değildi" ifadelerini kullandı.
“YAPILAN YANLIŞ BİR TERCİH NİCE PİŞMANLIKLARA YOL AÇABİLİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, takip eden aylarda daha iyi görüldüğü üzere gerçekten büyük bir badire atlattı, adeta uçurumun kenarından döndü. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz, buna güç destek veren milletimiz, aynı zamanda İstiklal ve istikbaline de sahip çıktı. Mayıs seçimlerinin bize öğrettiği en temel husus şudur. Hak ve özgürlükler dahil, bir şeyi inşa etmek zordur. Kimi zaman yıllar, on yıllar alır ama kazanımları kaybetmek son derece kolaydır. Bu gerçeği merhum Mehmet Akif bundan bir asır önce şöyle anlatıyor. 'Gel yıkalım şu Süleymaniye'yi desem, iki kazma kürek, iki de ırgat yeter. Hadi gel yapalım geri şunu desem, bir Sinan gerek bir de Süleyman' hangi nedenle olursa olsun, yapılan yanlış bir tercih, Allah korusun sonu keşkelerle dolu nice pişmanlıklara yol açabilir. Etkileri iyi hesaplanmadan alınan fevri kararlar, düzeltilmesi yıllar sürecek büyük bir tahribata sebebiyet verebilir. Attığımız her adıma, söylediğimiz her söze, kılı kırk yaran bir hassasiyetle yaklaşmamız gerektiğine inanıyorum" şeklinde konuştu.
“YARI ZAMANLI MESAİ EHLİYDİLER"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mahalli İdareler Seçimlerinde çok küçük oy farklarıyla el değiştiren bazı belediyelerde yaşananları hepimiz biliyoruz. Ehil kadroların yerine göreve gelen kifayetsiz muhterislerin şehrimizi ne hallere düşürdüğünü izah etmeme gerek var mı? Bırakın vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıran yeni projelere, yeni eserlere imza atmayı, ulaştırma başta olmak üzere birçok alanda tıkır tıkır işleyen sistemleri bile bunlar bozdu. Şehirlerimizi, belediyecilik hizmetlerinde ileriye götüremedikleri gibi beceriksizlikleriyle bir nevi Fetret Devri'ne soktular. En basitinden, deprem bu ülkenin bir gerçeğiyken, yönettikleri şehirlerimizi depreme hazırlama noktasında hiçbir gayret sarf etmediler. Bunlar, tam zamanlı değil, yarı zamanlı mesai ehliydiler" dedi.
“UTANMADAN ÜST GEÇİTLERİN GÖVDESİNE 'İSRAFI BİTİRDİK' DİYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi şahsi reklamlarına verdikleri ehemmiyetin yarısını şehrin kördüğüm haline gelen sorunlarının çözümüne vermediler. Utanmadan, sıkılmadan, üst geçitlerin gövdesine 'İsrafı bitirdik' diyor. Hangi israfı? Sadece sizin şurada malum mahallere, mahfillere harcadığınız rakamlar öyle bilinir gibi değil. Belediye başkanlığı gibi sorumluluğu ve vebali ağır bir görevi tek iş olarak değil, yarı zamanlı bir ek iş olarak yaptılar. Seçim gecesi milletin gözünün içine bakılarak söyledikleri 'kazanıyoruz' yalanlarını ise bugün kendileri bile hatırlamak istemiyor. Tüm bu yaşadıklarımız bize şu gerçeği göstermiştir. Türkiye'nin kalkınma yolculuğunun sekteye uğramadan devam edebilmesi için Cumhurbaşkanı kadar, meclis kadar, yerel yönetimlerde kimin olduğu, belediye başkanlığı makamında kimin oturduğu da önemlidir. Hükümet ile mahalli idareler arasındaki uyumun, vizyon, niyet ve fikir birlikteliğinin ülkemizi hedeflerine daha kolay ulaştıracağı bir gerçektir. Burada yaşanacak bir uyumsuzluğun da kimi yerlerde son 5 yıldır olduğu gibi bizleri yavaşlatacağı aşikardır. 31 Mart'ı bu bakımdan milletimizin önüne açılan yeni bir fırsat penceresi olarak görüyoruz. Asla gevşemek yok, kesinlikle rehavete kapılmak yok. Boş verme seçeneğimizin olmadığı kritik bir seçime gidiyoruz. Şu an karşımda bulunan her bir kardeşimin önümüzdeki seçimlere işte bu geniş zaviyeden bakmasını istiyorum. Neredeyse 22 yıldır iktidarda olan, 11 buçuk milyonu aşkın üyesi olan bir siyasi partide elbette bazı eksikler, içimize sinmeyen bazı durumlar olabilir. Nasıl 5 parmağın 5'i de bir değilse, siyaset sahnesindeki insanların da aynı olması beklenemez. Siyaset, ehemmi mühimme tercih etme yani stratejik karar verme sanatıdır. Ülkemiz, milletimiz, şehrimiz ve davamız için en hayırlı kararı 31 Mart'ta vereceğimize inanıyorum" diye konuştu.
“ULAŞILMADIK KİMSEYİ BIRAKMAMA HEDEFİYLE BU 13 GÜN BOYUNCA ÇALIŞACAĞIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle siyasi hırslarını milletin maslahatının önüne koyanların izlediği AK Parti ve Cumhur İttifakı'na güç kaybettirme stratejisini 31 Mart'ta hep birlikte boşa düşürmemiz gerekiyor. Şu anda karşımdaki kardeşlerimden bunu bekliyorum. İnşallah bunu boşa düşüreceğiz ve yolumuza kaldığımız yerden, 'Yeniden İstanbul' diyerek yola devam edeceğiz. Sandıkta her oy önemlidir. AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın başarısı için her bir kardeşimin desteğine, duasına, gayretine, mücadelesine ihtiyacımız var. Önümüzde çok iyi değerlendirmemiz gereken sadece 13 gün kaldı. Ulaşılmadık kimseyi bırakmama hedefiyle bu 13 gün boyunca çalışacağız. Bugün Konya'daydım. Konyalı kardeşlerime, 110 bin kişi vardı. Dedim ki; İstanbul'daki tüm Konyalıları aramanız lazım. Adayımız, Konyalı Murat Kurum, sahip çıkacaksınız. Coştular. Konyalı hemşerilerine, kardeşimize sahip çıkma sözünü kendilerinden aldım. İstanbul başta olmak üzere, şehrimiz için projelerimizi anlatacağız. Ankara'yı aynı şekilde, İzmir'i çok ciddi bir Konyalı potansiyeli de malum İzmir'de var. İzmir için de böyle bir çalışmayı yapacağız. Meydanlarda bol keseden vaat dağıtıp da şimdi bunları hatırlamayanların foyalarını tek tek ortaya dökeceğiz. Daha önce partimize, ittifakımıza oy vermiş kardeşlerimizin yanı sıra başta CHP olmak üzere mevcut yöneticilerinden umudunu kesen insanlarımıza ulaşacağız. Onları da ikna edecek, onların da kalplerini kazanacak ve bu seçimde oylarına talip olduğumuzu ifade edeceğiz. Hep birlikte el ele, gönül gönle vererek inşallah 31 Mart'ta İstanbul'umuzu muradına kavuşturacağımıza inanıyorum. Sizlere güveniyorum" ifadelerini kullandı.