Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, yarın 103'üncü yıl dönümü olan 19 Mayıs 1919 tarihinin, milletin istiklal ve istikbal mücadelesinin önemli dönüm noktalarından biri olduğunu söyledi. 19 Mayıs 1919 Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nın, milletin şartların en zor olduğu dönemlerde bile dayatmalara teslim olmayıp, kendi yolunu çizme iradesinin sembolü olduğunu ifade eden Erdoğan, "Samsun'dan başlayıp Ankara'da devam eden, İzmir'de nihai hedefine ulaşan; ardından Cumhuriyet'in ilanıyla taçlanan bu sürecin şanı da şerefi de gururu da milletimize aittir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
Gazi Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere şehitlerimizi, kahramanlarımızı rahmetle yad ediyorum. Cumhuriyet bizim ilk değil, son devletimizdir. Hatta milletçe daha sonra Kıbrıs başta olmak üzere çeşitli coğrafyalarda başka devletler de kurduk. Böylece ecdadımızın binlerce yıl boyunca Asya'dan Avrupa'ya ve Afrika'ya kadar uzanan, kadim dünyanın dört bir yanında hüküm süren devlet kurma geleneğini devam ettiriyoruz. Bu silsilenin liderliğini yürüten coğrafyamızdaki son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü kuruluş yıl dönümünü, ülkemizi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma hedefimize adadık. Tarih büyük olunca, hayaller büyük olunca, mücadele büyük olunca, devlet büyük olunca, bunu yönetecek siyasi iradenin de ona göre teşekkül etmesi gerekiyor. Türkiye'nin böylesine kapsamlı ve iddialı vizyona; hedefe, programa, projeye sahip tek partisi AK Parti, tek siyasi birliği Cumhur İttifakı'dır. İnşallah AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak önümüzdeki dönemde de eser ve hizmet siyasetimizle yolumuza kararlılıkla devam edecek, ülkemizi hedefleriyle buluşturmayı sürdüreceğiz.
RİZE - ARTVİN HAVALİMANI HAYATA GEÇİRDİĞİMİZ DEV PROJELERDEN BİRİ
Rize - Artvin Havalimanı, 1915 Çanakkale Köprüsü gibi bu yıl hayata geçirdiğimiz dev projelerden biridir. Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev'e ve Cumhur İtifakı'nın diğer ortakları sayın Bahçeli'ye, sayın Destici'ye, tüm milletimize o heyecanı bizimle paylaştıkları için teşekkür ediyorum. İftihar verici bir eser değil mi? Dünyada deniz üzerinde 5 havalimanı var, 2'si bizim ülkemizde. Her ne kadar bazı gafiller bu havalimanına bile kulp takmaya kalkmışsa da biz açılış töreninde milletimizin heyecanını gördük. Resmi rakam olarak o gün 70 bin kişinin katıldığı böyle bir açılış bizler için ayrıca gurur verici oldu.
2023, YENİ BİR MİLAT OLACAKTIR
Ülkemiz için, bizim için 2023 bir final değil, büyük ve güçlü Türkiye hedefi için yeni bir milat, yeni bir başlangıç olacaktır. AK Parti'nin kazandığı her seçim böyle bir başlangıçtır. 2002 Kasım seçimleri istikrar ve güven arayan Türkiye'nin ilk ayak sesiydi. Darbecilere ve onları maşa olarak kullananlara cevabımızı 2018 Haziran seçimleri ile verdik. 2023 seçimleri de büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin kilit taşı olacaktır. Tabi bu tablo bizim kadar bölgemiz ve ülkemiz üzerine hesapları olanların dikkatini çekmektedir. Bir süre önce bölgemizde en çok sorun yaşadığımız devletin başkanı Türkiye'de iktidar değiştirmek için beraber çalıştıkları çevreler olduğunu söylemişti. Biz bunların çalıştığı darbecilerin, terör örgütlerinin tepesine binip hareket alanını sınırladıkça alternatifleri azaldı. Kala kala hırsları boylarını aşan; ancak ilkokul müsameresi seviyesinde iş çıkartan oyuncuya kaldılar. Kumpasla geldikleri koltuklarını, yalanını, iftirayı siyaset diye pazarlayan, ülkenin hayrına söyledikleri tek söz olmayan karikatür tiplerin cesaret ve cüretlerinin giderek arttığını görüyoruz. İnşallah 2023’te bunların yüzlerindeki maskeleri düşürerek, defterlerini dürecek ve hepsini siyaset arşivinin tozlu raflarına havale edeceğiz. Teşkilatlarımıza, milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza her fırsatta sürekli sahada olmalarını tavsiye etmemin sebebi budur. Bizim kalbimiz Rabbimizden, gözümüz milletten başka yere dönük olmadı, olmayacaktır. Biz de samimiyetle çalışacağız, çabalayacağız. Dünya ile birlikte bizi de etkileyen sınamalar karşısında bu duruşumuzu bozmayacağız.
CHP İSTANBUL İL BAŞKANI'NIN BAZI MAHKÛMİYET KARARLARININ ONANMASININ ARDINDAN BİZE YÖNELİK HAKARET FURYASI BAŞLATTILAR
CHP ve şürekâsı sürekli öyle yalanlarla ki karşımıza çıkıyorlar ki muhatap alıp cevap vermeyi zûl kabul ediyoruz. Buna rağmen millet saygımızdan bazı hususları açıklamamız gerek. CHP İstanbul İl Başkanının mahkumiyet kararlarının bazılarının Yargıtay tarafından onanmasının ardından bize yönelik saldırı, hakaret ve iftira furyası başladı. Yargı kararları elbette eleştirilebilir. Ama bunun yargı mensupları ve ülkeyi yönetenlerin kişisel haklarına varması, ettikleri her kem sözün, attıkları her iftiranın cevabını hukuk önünde vereceklerdir.
BU ÇIKIŞIN SUFLESİNİN NEREDEN GELDİĞİNİ ÇOK İYİ BİLİYORUZ
Diyelim kuyruk acıları var, sağa sola saldırıyorlar, ardından akılla ilgisi olmayan SADAT tantanası çıkardılar. SADAT danışmanlık faaliyetleri yürütmek üzerine kurdukları bir şirket. Bu şirket uzun yıllar sömürge altında kalmış, İslam ülkelerine yönelik çalışmaları oluyor. Bununla ilgili medyada yalan haberler çıkmıştı. 2018'de halen CHP ittifakı içinde yer alan bir siyasi partinin genel başkanı hanımefendi ülkemizin çeşitli yerlerinde silahlı eğitim kampları kurulduğu iddiasını dile getirmişti. Bu iddialar üzerine cumhuriyet başsavcılığı tarafından soruşturma açılmış, savcılık bu iddianın yalan olduğunu belgelerle ortaya koymuştu. CHP'nin başındaki zat, ortada bunu gerektirecek bir sebep yokken SADAT’ın önüne baskın yapar gibi gidip, benzer zırvaları tekrarlamıştır. Bu hareketin masum gündem oluşturma değil, Türkiye'nin sınır dışında yürüttüğü operasyonlara bir cevap olduğunu biliyoruz.
Bu çıkışın suflesinin nereden geldiğini, neyi amaçladığını, ne için yapıldığını çok iyi biliyoruz.. Tüm kalbimle cevaben bir kez daha diyorum ki; başaramayacaksınız. SADAT’ın yöneticileriyle, kendileriyle yakından uzaktan hiçbir alakam olmadığı halde bunu adeta bizim kullandığımız bir darbeci kuruluş, oluşum olduğunu söyleyecek kadar bu başkan terbiyesizleşti. terbiyesizleşti. Bay Kemal; ne dersen de, sen sabahtan akşama kadar yalanla yatıyorsun, yalanla kalkıyorsun. Hiçbir zaman senin dürüstlüğüne şahit olmadım. Darbecilere yaptıramadığınız, terör örgütlerine gördüremediğiniz, sinsi çelmelerle başarıya ulaştıramadığınız işi Bay Kemal gibi bir karikatür tip vasıtasıyla hiç elde edemezsiniz. Biz insanlığımızı, diplomatik nezaketimizi gösterelim de varsın onlar kendi bildikleri yoldan yürüsünler.
ATATÜRK HAVALİMANI TARTIŞMASI: DERTLERİ ATATÜRK'ÜN İSMİNE SAHİP ÇIKMAK DEĞİL
SADAT tartışması bitmeden Atatürk Havalimanı'nda inşa edeceğimiz Millet Bahçesi'ne bin bir yalanla saldırmaya başladılar. Bu tesisin adı 12 Eylül darbesine kadar Yeşilköy Havalimanı idi. 'Atatürk' ismi üzerinden fırtına koparanlar bunu dile getirmezler. 28 Şubat'a kadar darbecilerin ihaneti gizlemek için kullandıkları araç Atatürk maskesi olmuştur. 12 Eylül darbecilerinin başı Evren de Yeşilköy'ün ismini Atatürk yaparak aynı yolu izlemiştir. Bunların derdi Atatürk'ün ismine sahip çıkmak değil, bu ismi kalkan yaparak kendi kirli gündemlerini inşa etmektir. Eğer gerçekten Atatürk hassasiyetleri olsaydı, havalimanı tabelasından önce kendilerine 'Mustafa Kemal'in itleri' diyenlerden hesap sorarlardı. Eğer böyle bir samimiyet olsaydı, PKK güdümündeki partiyi siyasi ortakları yapıp terör ve yandaşlarına teslim edenlerden hesap sorarlardı. Kendi ülkesini yabancılara şikâyet eden genel başkanlarından, belediye başkanlarından hesap sorarlardı.
Dünyanın pek çok yerinde yapıldığı gibi yeni havalimanı inşa ettik. Bundan bile rahatsız oldular. Sadece kargo bölümü Atatürk Havalimanı kadar olan İstanbul Havalimanı ülkemizin kazanımlarında yer etmiştir. Atatürk Havalimanı'nın bir pisti oradaki hastaneye hizmet etmek üzere tutulmaktadır. Yeni havalimanı milletin cebinden tek kuruş para çıkmadan inşa edilmiş, milletin cebine para aktaran bir kaynak haline gelmiştir. Dünyanın en prestijli havalimanları arasına giren bu eseri itibarsızlaştırma çabaları beyhudedir. Millet bahçesine çevrecilik adına karşı çıkmaları tam bir garabettir.
SEN MAĞARADA YAŞAYANLARLA SİYASİ ORTAKLIK YAPIYORSUN, ONLARLA YOLUNA DEVAM EDİYORSUN
İstanbul'un belediye başkanı olduğum dönemde İstanbul'un şeritlerine, orta şeritlerine bir milyon 250 bin ağaç diktik. Ağaca hasret olan İstanbul'u yeşillendirelim diye. Bay Kemal, ne sen ne de buradaki yandaşların bu tür işleri başaramazsınız. Şu anda bana İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere bugüne kadar kaç tane millet bahçesi yaptınız, bize bunu ispatlayın. Bu hizmete itiraz edenin bırakın çevreciliğini insanlığından şüphe etmek lazım. Bu zat daha eskiden millet bahçesini o kadar sahiplenmişti ki bu projeyi telefonunu dinleyerek kendisinden çaldığımızı iddia etmişti. Bay Kemal bizim o kadar boş vaktimiz yok. 132 bin ağacı ile, yürüyüş yolları ile ülkemizin gururu olan bu projeye karşı çıkmakla kalmıyor, buranın yabancılara satılacağı yalanı ile milleti galeyana getirmeye çalışıyor. Bir de burada konutlar yapılacakmış. Yalana bak.
Sen mağarada yaşayanlarla siyasi ortaklık yapıyorsun, onlarla yoluna devam ediyorsun. Onlarla sen yoluna devam et. Ortaklığını sürdürdüğün o mağaradakilerin hali ortada. Tavsiye ediyorum. Gel bir an önce onlardan kurtul, yoksa durumun iyi değil.
29 MAYIS'I ATATÜRK HAVALİMANI'NDA KUTLAYACAĞIZ
Tarihe altın harflerle yazılan Boşnak direnişinde hayatlarını kaybeden şehitlere rahmet diliyorum. Bak Kemal boşuna uğraşma, biz aynı şekilde verdiğimiz sözün arkasındayız. Aşağılık kompleksi öyle sinmiştir ki bunlara, geçmişi sömürü ve kanla dolu batıya bir hayranlık beslediler. Bay Kemal’in son çıkışı da bunu ispatlar. Bu zat herhalde tarihindeki ilk Arapça mesajını Körfez sermayesini tehdit etmek için kullandı. Bunları ülkemizden kaçırmak için didinir. Sermaye sahiplerinden devletin memuruna kadar herkesi tehdit edip ülkeye yapılan yatırımları engellemenin adı siyaset değil ihanettir. Bunların derdi ne ülkenin kalkınması ne ülkenin geleceğidir. Bunlar sadece dışarda hazırlanan projelerde kendilerine verilen görevi yaparlar. Ülkenin her kazanımına balta vurmayı siyaset sanan bu güruhu zavallılığı ile baş başa bırakıyoruz. Dikili tek bir ağaçları, hiçbir hizmetleri olmayanların sadece yıkmakla, nefret dili ile kendilerini göstermelerini devraldıkları faşist mirasa bağlıyoruz. Varsın onlar İstanbul'a hizmet diye musluk açmaya devam etsinler. 29 Mayıs'ı da Bay Kemal istersen sen de gel, Atatürk Havalimanı'nda kutlayacağız. Sen 700 kişiyi falan topla oraya götür. Ama biz orada 29 Mayıs İstanbul'un fethini kutlayacağız. O gün ağacı dikeceğiz ve inşallah bahçenin temelini de atacağız.
SIĞINMACILARLA İLGİLİ TARTIŞMA
Sığınmacılar tartışması da kirli planın parçasıdır. Halbuki parti daha birkaç yıl önce yayınladığı raporda ülkemizin açık kapı politikasının yetersizliğinden, bu insanların sağlık, meslek gibi konularda yeterli hizmetin verilememesinden şikâyet ediyor.
İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN NATO BAŞVURUSU: 'EVET' DİYEMEYİZ
Enflasyonun en bariz tecellisi olduğu ekonomik sıkıntılar herkesi kara kara düşündürüyor. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Ukrayna - Rusya arasında cereyan eden savaş güvenlik dengelerini tekrar ön plana çıkardı. NATO, Doğu sınırlarını güçlendirmek için çeşitli arayışlar içindedir. Ukrayna krizinin ardından bölgede sergilenen dayanışmanın seferber edilen kaynakları, biraz gözlerimiz dolarak biraz da tebessümle izliyor dersek yeridir. Biz yıllardır terörle mücadele eden bir NATO üyesi olarak bu tablo ile hiç karşılaşmadık. NATO’daki müttefiklerimizden beklentimiz Türkiye’nin kendi sınırlarını koruma çabalarına aynı şekilde yaklaşmalarıdır. Müttefiklerimizden hassasiyetimizi anlamalarını, saygı göstermelerini ve destek vermelerini bekliyoruz. Bizim terör örgütlerinin saldırılarına karşı sınırlarımızı korumak gibi hassasiyetimiz vardır. Maalesef bu hassasiyetimize hiçbir bir müttefikimiz beklediğimiz şekilde saygı göstermedi. Destek vermeyi zaten hiç söylemiyorum.
Sığınmacılar Batı ülkelerine yönelmediği sürece derdimizi paylaşan hiçbir müttefik görmedik. Bunlar kusura bakmasınlar NATO'daki müttefiklerimizdir. NATO ve AB içinde her türlü şımarıklığı sergileyen kimi ülkelere sınırsız hoşgörü gösterseler de müttefiklerimizin bu hassasiyetimizi paylaşmadıkları ortadadır. İttifakın faaliyetlerine fiilen en çok desteği veren ülkeler başında geliyoruz ama bu her teklife sorgusuz, sualsiz 'evet' diyeceğimiz anlamına gelmiyor. Hem PKK/YPG terör örgütüne destek verip hem de bizden NATO üyeliği için destek istemek en hafif tabiri ile tutarsızlıktır. İsveç'ten 30 terörist istedik, vermeyiz dediler. Siz teröristleri bize vermeyeceksiniz ama bizden kalkıp NATO üyeliğini isteyeceksiniz. Bu güvenlik teşkilatını güvenlikten yoksun hale getirmeye biz 'evet' diyemeyiz. Bu yanlış bir kere yapıldı Yunanistan'la. Yunanistan ve Fransa NATO'dan çıkmışlardı, sonradan girmelerine maalesef biz 'evet' dedik. Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Pazartesi gelmek istiyorlarmış. Boşuna yorulmasınlar, gerek yok. Tavır ortada. İsveç’te hala yürüyorlar ve bunlar devam edecek. Bütün paçavralarıyla beraber yoldalar. Bunlara her türlü desteği maalesef kendileriyle uzun uzadıya konuştuğumuz halde vermeye devam ediyorlar. Türkiye artık bu işe onların baktığı gibi bakmayacak.
Bizim kimsenin toprağında gözümüz yoktur. Tek gayemiz ülkemizi istikrarsız hale getirmeye yönelik eylemleri kaynağında kesmektir. Yüzbinlerce Avro'yu bunlara veriyorlar terör örgütü daha çok palazlansın diye. Binlerce TIR, terör örgütlerine gönderilmedi mi? Gönderildi. Bunlar NATO'dan ortağımızdı.
GELİN TÜRKİYE'NİN MEŞRU, HAKLI HAREKATLARINA DESTEK VERİN, AYAĞIMIZA ÇELME TAKMAYA ÇALIŞMAYIN
Sınırlarımız boyuna oluşturmayı planladığımız güvenlik bölgesinin önemli kısmını tamamladık. Özellikle bölgedeki muhataplarımızla gereken mutabakatları sağlayıp arada kalan bölgeleri güvenli hale getirmeye çalışıyoruz. Gelin Türkiye’nin bu meşru, haklı, insani, ahlaki harekatlarına destek verin. En azından ayağımıza çelme takmaya çalışmayın.Demokrasi bize sığınan mağdurların da hakkıdır. Biz müttefiklerimizden farklı olarak demokrasi ve güvenlik operasyonlarını hiçbir masumun saçının teline zarar vermeden yürütüyoruz. Aksi bir durum olsaydı dünyayı başımıza yıkarlardı. 500 bin Suriyeli'nin kendi topraklarına dönüşünü sağladık. 13 ayrı yerleşim bölgesinde toplam 1 milyon nüfusu barındıracak şehirler kuruyoruz. Kalıcı konutların sayısını daha da arttıracağız. Onlar kin tohumum atmanın peşinde biz ise eser siyaseti yapmanın peşindeyiz.