Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından önemli satırbaşları:
Genel merkezimizle il ve ilçe teşkilatlarımızla seferberlik ruhuyla çalıştığımızda milletimizin gönül kapılarının bize açık olduğunu gördük. Bu tempoyu düşürmeden yeni araç ve yöntemlerle sürdürerek çalışmalarımızı 2023 Haziran'ına kadar sürdüreceğiz. 1 yıllık süreyi en güzel şekilde değerlendirerek 16'ncı zaferimize ulaşacağız. Her seçim önemlidir, her seçim tarihidir, her seçim kritiktir. 2002 Kasım seçimleri tarihi bir dönüm noktasıydı. 2007 seçimleri vesayetle mücadelemizde yeni bir safhaya geçmemizi sağlamıştı. 2011 seçimleri eser ve hizmet siyasetimizi zirveye taşımıştı. 2015 seçimleri eski günlere dönmek isteyenlerle hesaplaşmaya dönüşmüştü. 2018 seçimleri darbe teşebbüsü ve yeni yönetim anlayışıyla girdiğimiz imtihandı. 2023 seçimleri de hem ülkemizin AK Parti hükumetleri dönemindeki kazanımlarının muhasebesi hem de 2053 vizyonumuzun habercisi olarak tarihe nakşedilecektir.
Bu seçimlere küresel krizlerin, dünyadaki sistemi kökünden sarstığı bir dönemde giriyoruz. İlk işareti 2008 finans kriziyle başlayan, salgınla büyük merhaleye ulaşan sarsıntıya Rusya-Ukrayna savaşı da katıldı. Küresel kriz, tehditler yanında fırsatlar da çıkardı. Ülkemize kazandırdığımız demokrasi ve kalkınma sayesinde pek çok sınavı verdik. Milli iradenin üstünlüğünü tesis ettik. Ülkemizin asırlık geri kalmışlığını ortadan kaldıracak eser ve hizmetleri her alana teşmil ederek adım adım hayata geçirdik. Kimi küresel dengesizliklerden, kimi ülkemize kurulan ekonomik tuzaklara rağmen milletimizin refah seviyesini geçmişle mukayese edilemeyecek düzeyde yükselttik. Şimdi tüm bu emeklerin, fedakarlıkların asıl meyvesini toplayacağımız büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasını tamamlayacağımız bir dönemin eşiğindeyiz. 2023 seçimlerinin öncekilere göre farkı buradan geliyor.
BU SEÇİM AK PARTİ İÇİN, TAYYİP ERDOĞAN İÇİN DEĞİL TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİDİR
Bu seçim AK Parti için, Tayyip Erdoğan için değil Türkiye için önemlidir. Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmesi 2023'te yapılacak tercihe bağlıdır. Çünkü bu bizim çabamız. Muhalefet tarafının ülkemize tek taahhüdü ülkemizi 20 yıl öncesine götürmek. Kılıçdaroğlu, muhalefet adına yeni ve daha iddialı bir hedef ortaya koydu. Kavga etmeye geldiğini açıkça söyledi. Bu zatın eleştirilerine bakıyor, gerektiğinde hak ettiği cevabı veriyoruz. Uzunca zamandır bu zatın söyledikleri yalan, yanlış.
Dün Meclis'te çıkmış, 'Tayyip Erdoğan, Suriye meselesini Birleşmiş Milletler'de hiç gündeme getirdi mi?' diye soruyor. Eline dizine dursun. Defeatle.. Bu zat hiçbir BM toplantısını takip etmemiş. Bunların gözü var görmez, kulağı var duymaz. 'Tayyip Erdoğan, bu meseleyi Avrupalılarla hiç konuşmadı' diyor. Müzakere yürüttüğümüzden muhakkak haberi yok. Gerçi bu adamın neyden haberi var ki...
BÜROKRATİK KARİYERİ ÜLKEMİZİN EN BÜYÜK UTANÇ SAYFALARINDAN BİRİ
Devlet yönetmek adına tek bildiği şey, hastanelerinde insanların rehin kaldığı, emekli maaşlarını ödeyemeyecek hale gelen SSK Genel Müdürlüğü'dür. Sürekli örnek verdiği bürokratik kariyeri ülkemizin en büyük utanç sayfalarından biridir. Kendisinin ülkenin ve milletin herhangi bir meselesi hakkında dişe dokunur bir teklifine rastlamadık. PKK'sından FETÖ'süne, DHKP-C'sine kadar ülkemizle ve bölgemizle ilgili tüm uluslararası güçlerin maşalığını yaptığının şahidiyiz. Bu adamı nerede görürsünüz? Ankara'dan İstanbul'a teröristlerle kol kola yürüdüğünü görürsünüz, yine oralarda çadır kurduğunu görürsünüz, yandaşları ile teröristlerin cenaze töreninde görürsünüz. Hiçbir terör örgütüne, hiçbir Türkiye düşmanına kullanmadığı ifadeler ile bize saldırmayı siyaset sanan bu zavallı zatın dünkü hezeyanlarına da parti sözcümüz gereken cevabı verdi.
ÜRKEK, KORKAK, PISIRIK, ZAVALLI BİRİ
Bu zatın geçtiğimiz haftalarda ifade ettiği, o da çok enteresan 'Kavga etmeye geliyorum', bu sözü ve bununla bağlantılı dile getirdiği 'Ya bana katılın ya önümden çekilin' meydan okumasını ben farklı bir yere koyuyorum. Siyasette kavga elbette vardır. Ülkemizi kalkındırmak için gerektiğinde yedi düvelle kavga ettik. Milletin emanetine sahip çıkmak için canımız pahasına mücadele ortaya koyduk. Bu FETÖ'cüler bizi, kaldığımız yeri bombalamadılar mı? Korumalarımızı şehit etmediler mi? Biz Atatürk Havalimanı'na geldiğimizde on binler oradaydı, ama bu Bay Kemal tankların arasından FETÖ'cülerin desteğiyle çıkıp Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine gitti. Bu böyle ürkek, korkak, pısırık, zavallı birisidir. Daha sonra da utanmadan 'Haberim olsaydı ben de beklerdim' diyor. Orada on binler neyi bekliyor. Sende öyle ciğer, öyle bir yürek yok.
'Yeri geldi vesayet odaklarıyla, yeri geldi terör örgütleriyle kavga ettik' diyor. Biz ettik biz, sen edemezsin. Göreve geldiğimizden bu yana terörün kökünü kazıdık mı? Kazıdık. Kazımaya devam ediyor muyuz? Ediyoruz. Sınır içinde, sınır dışında her şeye rağmen, başta Amerika olmak üzere Avrupa'nın değişik ülkeleri binlerce TIR dolusu silah, mühimmat her şeyi Türkiye’nin içindeki teröristlere gönderdiler. Kendileri ile Bay Kemal bunun mücadelesini verdik. Bu silahları kime gönderiyorsunuz? Bu teröristler ile mücadeleyi nerede kiminle yapıyorsunuz, biz sizinle NATO’da beraber değil miyiz? NATO’da beraber olduğunuz Türkiye’ye tehlike olanlara dirsek gösterdiniz mi? Yok. Onlarla mücadeleyi biz verdik, halen de veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. Tabi bunların sözlerine güven olmaz. Bunlar 'Bizim bu işlerle alakamız yok' derler, tehdit oluştururlar ve ne yazık ki hiçbirine güven olmaz. Biz bildiğimiz yoldan sapmadan mücadelemizi sürdüreceğiz.
15 TEMMUZ GECESİ KORKAKLAR TELEVİZYON KARŞISINDA KAHVESİNİ YUDUMLARKEN BİZ MİLLETİMİZLE TÜRKİYE’Yİ TESLİM ALMAYA KALKIŞAN HAİNLERLE MÜCADELE ETTİK
Gün oldu Türkiye'nin istiklal ve istikbaline kasteden şer güçleriyle mücadele ettik. Bürokratik oligarşiyle de kavga ettik. Türkiye’yi tapulu mülkü görüp, insanımıza tepeden bakan, 'kömürcü', 'makarnacı' diyerek milletimizi aşağılayan elitist zihniyetle de kavga ettik. 15 Temmuz gecesi korkaklar televizyon karşısında kahvesini yudumlarken biz milletimizle omuz omuza vererek Türkiye’yi teslim almaya kalkışan hainlerle mücadele ettik. Millete ve memlekete hizmet yolculuğumuzda sayısız haksızlığa, zorbalığa, hukuk katliamlarına, haksızlığa maruz kaldık. Kefenimizi giyerek çıktığımız bu mücadelenin hiçbir safhasında milletimizin sandıkta verdiği emanete gölge düşürmedik. Bu kutlu mücadelenin hiçbir safhasında milletin emanetine gölge düşürmedik. Vatanımızın bekasına, milletimizin huzuruna, insanımızın birlik beraberliğine halel getirmedik.
Bunlar kiminle kavga etmeye geliyor. CHP'nin geçmişine baktığımızda kiminle kavga etmeye geldiği açıkça görülüyor. Bunlar milletle, milletin hak ve özgürlük kazanımıyla kavga etmeye geliyor. Sefaleti hortlatmak için kavga etmeye geliyor. Bunlar ülkemizin başını bölgesinde ve dünyada eğecek kepazelikler için geliyor. Bunlar milletin başına bela olmaya geliyor. Buna izin vermeyeceğiz. Milletimize sözümüz var. Bunların o yılan dillerinin, riyakar yüzlerinin, sahte sözlerinin arkasındaki gerçek niyetlerini göstererek 20 yıldır hep yaptığımız gibi tamamını Allah'ın izniyle sandığa gömeceğiz.
MASA DİYE KURDUKLARI 6 BENZEMEZ İTTİFAKI DAHA SEÇİMLERİ BİLE GÖRMEDEN ZANGIR ZANGIR TİTREMEYE BAŞLADI
'Muhalefet' diye karşımıza dikilenler, biz bir şey yapmaya kalkmadan kendi kendilerini ifşa etmeye başladı. 'Masa' diye kurdukları 6 benzemez ittifakı daha seçimleri bile görmeden zangır zangır titremeye, sağından solundan dökülmeye başladı. Ortak aday belirleyemeyenlerin ülkenin kritik meselelerinde kararlı tutum koyamayacaklarını görmek için allame olmaya gerek yok. 'Muhalefet' diye ortada salınanların ne dediklerine, yaptıklarına bakıyoruz karşımıza çıkan manzara şu; kimi çıkıyor iftihar meselesi eserlere çatıyor, diğeri çıkıyor gençlerin kıyafet ve eğitim haklarına saldırıyor. Bunlar cambaz. Sürekli kılık kıyafetle savaşmışlardır. Şimdi vitrin için bazı siparişler veriyorlar ve bu siparişleri vitrinlerde sergiliyorlar. Kimi çıkıyor sığınmacı düşmanlığı üzerinden nefret suçları işliyor. Kimi gizleyemediği kibriyle, hırsıyla herkesi ötekileştiriyor, herkese parmak sallıyor. Kimi çıkıyor kabiliyetsizliğini başkalarına suç atarak gizlemeye çalışıyor. Kimi çıkıyor siyasi ve ekonomik krizlerin ateşiyle yanan dünyada ülkemizin verdiği mücadeleye köstek oluyor.
SİLAH DAYAYARAK DÜŞMANA TESLİM ETMEYİZ
Tekrar söylüyorum ülkemizde şu anda muhacir olarak bulunan bu insanları biz ne bay Kemal'in dedikleriyle ne onun yandaşlarının dedikleriyle bu ülkeden bu görevde olduğumuz sürece asla geri itmeyiz, ötelemeyiz. Bay Kemal senin dün söylediğin bugün yoktur. Ama biz farklı bir medeniyetten geliyoruz, bu medeniyette muhacirlik var, ensarlık var. O muhacir ve ensar kültürünü bilerek yetiştik, onun için de biz adeta 'Ölümden ölüm beğen' diyenlerin kovduğu, ülkelerinden kaçan, bize sığınan bu kardeşlerimize kapılarımızı nasıl açtıysak bundan sonra da aynı şekilde korumaya devam edeceğiz. Bu kardeşlerimizden kendi inisiyatifleri ile geri dönmek isteyen olduğunda zaten onlar geri döneceklerdir. Ama biz asla silah dayayarak düşmana teslim etmeyiz Bay Kemal, bunu böyle bilesin. Biz bu görevde olduğumuz sürece Bay Kemal ve yandaşları hepinize birden sesleniyorum, siz bu kardeşlerimizi bu ülkeden geri gönderemeyeceksiniz. Bunu öğrenen, bunu bilen, bunu duyan Suriyeli, Afgan hepsi bir gönül huzuru içine giriyor. Onların ülkelerinden kaçışları hepsi sadece bir sığınmadır. Bizler bu muhacir kardeşlerimize ensar görevini yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.
BİR DİKİLİ MUMUN VAR MI BAY KEMAL?
İşte 18 Mart Çanakkale Köprüsü'yle dönemin en son taşlarını diktik, dikiyoruz ardından Tokat Havalimanı'nın açılışını yaptık ve onunla kalmadık, yola devam ediyoruz. Şimdi dünyada 5 tane deniz üzerinde havalimanı var; biri Ordu-Giresun Havalimanı ve diğeri de Rize-Artvin Havalimanı. Rize-Artvin Havalimanı'nı da Allah'ın izniyle cumartesi günü açacağız. Biz eser üretiyoruz, laf değil Bay Kemal. Yahu bir dikili mumun var mı, onu göster. Şu yönetiminde olan büyükşehir belediyelerinde neler yaptın bir de bunları anlat. 'Şunu yaptık, şu eseri diktik' de. Yok. Bunlar sadece yapılanları hakaretle vesaire eleştirmektir. İnşallah bu eserlerle kalmıyoruz, bir taraftan otoyollarımız, otobanlarımızı, tünellerimizi devam ettiriyoruz. Durmadan, usanmadan yolumuza devam edeceğiz. Yeter ki biz Allah'ın rızasından başka gaye gütmeyelim, milletin desteğinden başka dayanak aramayalım, insanımızın hayallerini hayata geçirmekten başka heveslere kapılmayalım. Yeter ki biz çalışalım, çabalayalım, üzerimize düşenleri hakkıyla yapalım; gerisinin kendiliğinden geldiğini, gönül kapılarının açıldığını, yüreklerin ferahladığını, bereket yağmurlarının üzerimize yağdığını, işlerimizin kolaylaştığını, ufkumuzun genişlediğini hep birlikte göreceğiz
Sadece Türkiye'nin değil gözünü ve kalbini bu ülkeye dikmiş koskoca bir coğrafyanın umudu olarak bugünlere gelmiş AK Parti için her seçim yeni bir başlangıçtır. İnşallah önümüzdeki seçimi de hep beraber böyle bir yeni başlangıç haline getireceğiz. Ülkemizin asırlık meselelerini nasıl çözdüysek bugünkü sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz. Milletimizi asırlık özlemlerine nasıl biz kavuşturduysak gençlerimizin ufkunu da yine biz aydınlatacağız. Ayağımıza vurulan prangaları nasıl birer birer kırıp attıysak inşallah bugün önümüzde duran engelleri de yine biz aşıp geçeceğiz. Çünkü biz bu ülkeye, bu vatana, bu millete sevdalıyız çünkü biz 'Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan' düsturunun takipçisiyiz. AK Parti davasının şahısları ve hevesleri aşan büyüklüğünün gerisinde işte bu anlayış vardır.
SIKINTILARIN HİÇBİRİ ÇÖZÜMSÜZ DEĞİLDİR, KALICI DEĞİLDİR
Tabi küresel ekonomideki sarsıntıların olumsuzluklarıyla da yüzleşiyoruz. Enerji ve hammadde fiyatlarındaki artışlar ile tedarik zincirlerindeki bozulmalar tüm dünyada enflasyonu azdırmıştır. Salgın dönemindeki finansal gelişmelerin yol açtığı sorunlar henüz çözülmeden ortaya çıkan bu tablo günlük hayatın her alanında fiyat artışları olarak karşımıza çıkmaktadır. Üstelik Türkiye bu küresel tabloya ilave olarak uzunca bir süredir döviz kuru ve faiz oranları üzerinden maruz kaldığı bir saldırıyla mücadele etmektedir. Fırsatçıların sebep olduğu dengesiz fiyatlamaları da buna eklediğimizde milletimiz ciddi bir hayat pahalılığıyla karşı karşıya kalmıştır. Biz bugüne kadar milletimize asla yalan söylemedik. Yapmadığımız şeyleri yapmış gibi göstermedik. Başaramadığımız işlere de kılıf uydurmadık. Karşımızdaki tablonun insanlarımızın günlük hayatlarında yol açtığı sıkıntıları gayet iyi biliyoruz.
Birkaç ayaklı program yürütüyoruz. Ekonomi programımızın ilk ayağı, ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokma hedefinden asla vazgeçmemektir. Programımızın ikinci ayağı; istihdama yani insanlarımızın iş, aş, ekmek sahip olmalarına öncelik vermektir. Üçüncü olarak da bir yandan fiyat artışlarını kontrol altına almak, diğer yandan gelirleri yükseltmektir. Türkiye kimi ülkeler gibi zahmetsiz kazanç sağlayabilen, petrol ve doğal gaz satışıyla günde milyarlarca doları kasasına koyabilen sömürge geçmişinin ürünü zenginliklerini harcayabilen bir ülke değildir. Biz dişimizle, tırnağımızla, alın terimizle kazanan, bedelini ödemeden hiçbir zenginliğe ulaşamayan bir ülkeyiz. Buna rağmen Türkiye'nin salgın ve ardından başlayan savaş sürecinde trilyonlarda dolarlık kaynağı olan ülkelerden çok daha iyi bir yönetim sergilediğini kimse inkar edemez.
Halihazırda yaşadığımız sıkıntıların hiçbiri çözümsüz değildir, kalıcı değildir. Gelişmiş ülkelerin hızla içlerine kapandığı bir dönemde biz üretimimizle ihracatımızla insanı duruşumuzla tarihi sorumluluklarımızla dünyaya açılmayı sürdürüyoruz. Elbette bedeller ödüyoruz, elbette sıkıntılar çekiyoruz ama hamdolsun hepsinin de karşılığını fazlasıyla alıyoruz ve alacağız. Milletimizden sabırlı olmasını, bize güvenmesini, bizi desteklemesini, muhalefetin yalan ve iftira furyasına aldırmadan ülkemizin kazanımlarına ve hedeflerini sıkı sıkıya sahip çıkmasını istiyorum. Kimi şükürsüzlerin kimi kalbi kararmış yeminli ülke düşmanlarının kimi yüreği nasır tutmuş vicdansızların çıkardıkları yaygaraların sebebi milletimizin derdiyle dertlenmek değildir. Bunlar ülkenin ve milletin felaketi pahasına kendi küçük çıkarlarını korumanın derdinde olan bencillerdir.