Güncelleme Tarihi:
Hemşehrileri ile kucaklaşmanın, hasret gidermenin bahtiyarlığı içinde olduğunu belirten Erdoğan, 24 Ağustos'ta Rize'ye gittiğini, Rizeli hemşehrilerine 31 Mart belediye seçimlerinde AK Parti'ye verdikleri rekor destek için teşekkür ettiğini hatırlattı.
Seçimlerde şampiyon olmanın artık bir Rize klasiği haline geldiğini ifade eden Erdoğan, "Daha önceki seçimlerde olduğu gibi 31 Mart'ta da Rize yüzde 73 oy oranıyla Türkiye birincisi olarak AK Parti'yi zirveye taşıdı. Bu ziyaretimizde ayrıca toplam yatırım tutarı, 1 milyar 103 milyon lirayı bulan 28 adet projenin de toplu açılış törenini gerçekleştirdik. Açılışını yaptığımız eserler arasında Çaykur'un 633 milyon liralık yatırımla hayata geçirdiği çay paketleme fabrikası da vardı. Aynı ziyarette hemşehrilerimizle hepsi birbirinden önemli pek çok müjdeyi paylaştık. Açılışını yaptığımız eserlerin Rize'mize hayırlı olmasını diliyorum." diye konuştu.
"81 VİLAYETİMİZİN HER BİRİ KIYMETLİDİR"
Rize Dernekler Federasyonuna Rize Tanıtım Günleri'ni düzenlemeleri dolayısıyla teşekkür eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Elbette 81 vilayetimizin her biri kıymetlidir. Her biri değerlidir, her biri bir başka güzeldir. Şehit kanlarıyla sulanmış mukaddes vatan toprağının her bir karışının, gönlümüzün başköşesinde yeri vardır. 40 yıllık siyasi hayatımızda asla bölgecilik yapmadık. Ne insanlarımız ne şehirlerimiz arasında hiçbir ayrıma gitmedik. 780 bin kilometrekarenin tamamına aynı nazarla baktık. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni demeden, Türkiye'nin renklerini aynı samimiyetle kucakladık. 82 milyonunun her bir ferdine aynı sevda ile aynı heyecanla hizmet ettik. Çünkü yaradılanı yaradandan ötürü sevdik.
Ana yurdum, baba ocağım Rize'nin kalbimizde yeri, tabii ki her zaman farklı oldu. Vefasıyla, desteğiyle, duasıyla Rize bize her zaman yoldaşlık etti. Rizeli hemşehrilerim, siyasi hayatımızın hiçbir döneminde bizi yalnız bırakmadı. 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğumuzda, yanımızda sizler vardınız. 2001 yılında AK Parti'yi kurarken, 2002 senesinde iktidara yürürken, Allah'ın yardımını ve sizlerin desteğini daima üzerimizde hissettik. 17 yıldır, nice başarılara birlikte imza attık. Nice badireleri yine beraber aştık. Hayatımın her safhasında siz hemşehrilerimin dostluğunu, sadakatini, duasını yanımda buldum. Bugün de aynı duygularla dolup taşıyorum. Sizler bizi sevdiniz, bizi hep bağrınıza bastınız. İnşallah bizler de bu can, bu tende olduğu sürece Rize'yi sevmeyi, Rizeli hemşehrilerimizle iftihar etmeyi sürdüreceğiz."
"ÜLKEMİZİ HEDEFLERİ VE HAYALLERİYLE MUHAKKAK BULUŞTURACAĞIZ"
Rize'den aldıkları cesaretle bugüne kadar olduğu gibi 81 şehrin her birine, 82 milyon vatandaşın her bir ferdine hizmet götüreceklerini dile getiren Erdoğan, "Ülkemizi hedefleri ve hayalleriyle muhakkak buluşturacağız. Türkiye'nin ve Türk milletinin başını daima dik tutacağız. Tarihi şanlı zaferlerle dolu bu necip milleti, dünya siyaset sahnesinde asla hayal kırıklığına uğratmayacağız. Rengini şehitlerimizin kanlarından alan al bayrağımızı daha büyük bir gururla dalgalandıracağız. Bağımsızlığımızın timsali olan ezanlarımızı daha gür bir nida ile okuyacağız. Her karışında bir şehidin yattığı vatanımızı daha çok seveceğiz. Kardeşlik türkülerimizi daha büyük bir coşkuyla söyleyeceğiz. İstikbalimizin teminatı olan rabiamıza daha çok sarılacağız. Tek millet diyeceğiz, tek bayrak diyeceğiz, tek vatan diyeceğiz, tek devlet diyeceğiz. 82 milyon bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız ve Türkiye olacağız." diye konuştu.
"SİGARANIN ELEKTRONİĞİ Mİ OLUR?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rizelilerin atmaca gibi atak, Karadeniz gibi kabına sığmayan insanlar olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Benim hemşehrilerim aynı zamanda son derece zeki ve esprilidir. Rize günlerinin bu seneki temasında, Rize'nin o ince zekasına, pratikliğine bir kez daha şahit oluyoruz. 'Bırakalım sigarayı, içelim Rize çayı'. Ama bugün burada bir karar vermemiz lazım. Bu melaneti bırakalım, kendi kendimize zarar veriyoruz. Hem kasaya, hem keseye, hem vücuda. Yazıktır, günahtır. Bu israf. Ben Cumhurbaşkanı olarak sevdiklerime diyorum ki; inanın bu haramdır. Diyanet İşleri Başkanımız da söyledi. 'Haramdır' dedi. Niye? Kasaya, emanet-i ilahi olan bu vücuda zararı var mı? Var. Doktorlar da burada. Öyleyse haram.
Kimi biz zenginleştiriyoruz? O malumlar var ya? Adamlar geliyor bize, yok elektronik sigara... Sigaranın elektroniği mi olurmuş? Bunun için bizden özellikle yer istiyorlar, müsaade istiyorlar. Vermedim, vermem. Marka olarak da söyleyeyim, radyo Philips değil, sigaranın da bir Philips'i var. Bunlar Türkiye'de yatırım yapacakmış. Adını da böyle koyuyorlar. 'Yatırım yapacağız.'. O yatırımı siz başka yerde yapın. Ama şimdi ne yapıyorlar? Kaçak olarak bunu ülkeme sokuyorlar. Ticaret Bakanıma da söylüyorum, bunları asla ülkemize sokmayacağız. Çünkü bunlar benim vatandaşımı zehirleyerek zengin oluyorlar. Bunlara fırsat vermeyeceğiz."
Erdoğan, devlet ne kadar kararlı olursa olsun, sivil toplumun omuz vermediği bir mücadelenin başarıya ulaşma şansının olmadığını söyledi.
Hem sağlıklı nesiller yetiştirme hedefine hem de ülkenin stratejik bir ürününe sahip çıkılması çağrısı yapan Erdoğan, sigara ve bağımlılık yapan diğer tütün ürünlerine karşı verdiği mücadeleyi anlattı.
Erdoğan, son 17 yılda bu alanda tarihi nitelikte adımlar attıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Önce 'dumansız hayat' sloganıyla sigarayla gerçek anlamda mücadeleyi biz başlattık. Dünya Sağlık Örgütü de bundan dolayı bana bir ödül verdi. 'Hayat sigarasız güzel' şiarıyla yürüttüğümüz bu mücadelede milletimizin tüm kesimlerinin desteğini aldık. Düzenlediğimiz kampanyalarla her şeyden önce sigaraya ve zararlı alışkanlıklara yönelik bakış açısını değiştirdik. Artık herkes sigarayı özenilmesi gereken bir alışkanlık olarak değil çok ciddi sağlık problemlerine sebebiyet veren bir bela olarak bakıyor. Her yer ve ortamda sigara içme özgürlüğü yerine bireylerin temiz hava soluma hakkından bahsediliyor. Bir dönem ülkemizde otobüslerde, uçaklarda, devlet dairelerinde, kapalı alanların hepsinde rahatça sigara içilebildiğini düşündüğümüzde elde edilen başarıların değeri daha iyi anlaşılacaktır. Şu anda dünyada öyle bir konuma geldik ki bakıyorsunuz caddenin bir kenarındaki kaldırımda sigara yasak, diğer tarafta serbest bırakıyorlar. Şu anda Almanya'da her iki kaldırımda da yasaklanması konuşuluyor. Niye? Her şey ortada da onun için..."
"GELİN BU MÜCADELEYİ BERABERCE YÜRÜTELİM"
Geçen sene yürürlüğe giren yasayla reklamlar, sinema ve tiyatro salonlarında sergilenen eserlerde, internetle topluma açık ortamlarda tütün ürünlerinin veya görüntülerinin kullanılmasını yasakladıklarına dikkati çeken Erdoğan, eğitim, sağlık ve spor tesislerinde sigara satışını da men ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek tip paket uygulamasına da değinerek, şöyle devam etti:
"Artık sigara paketlerinin üzerinde hiçbir ilgi çekici, özendirici hiçbir unsurun bulunmasına müsaade etmeyeceğiz. Açık alan yerine açık sınırlanmış alan tarifi üzerinde çalışıyoruz. Yurt dışında oldukça yaygın olan ve 'duman odaları' diye tarif edilen sigara içme ortamlarını biz de devreye alacağız. Tütünle mücadelemizi gevşetmeden, geri adım atmadan, asla rehavete düşmeden kararlılıkla sürdürmemiz gerekiyor. Çünkü mücadele zayıfladığında kullanım oranlarının tekrar arttığını görüyoruz. Dünya genelinde günde 20 bin kişi başta akciğer kanseri olmak üzere sigaraya bağlı hastalıktan dolayı hayatını kaybediyor. Ülkemizde her sene binlerce kardeşimizi sigaraya kurban veriyoruz. Devlet olarak tek bir insanımızın dahi sigara illetinin pençesine düşmesine seyirci kalamayız. Bu süreçte gönüllü kuruluşlarımızın, ailelerimizin, üniversitelerimizin, gençlerimizin kendilerine rol model gördüğü sanatçı ve sporcularımızın bize destek olması çok ama çok önemli. Devlet ne kadar kararlı olursa olsun sivil toplumun omuz vermediği bir mücadelenin başarıya ulaşma şansı yoktur."
Cumhurbaşkanı olarak muhalefet partilerinden meslek odalarına, esnaftan diğer kurum ve kuruluşlara kadar toplumun tüm kesimlerini kendilerine yardımcı olmaya çağırdıklarını aktaran Erdoğan, "Gelin bu mücadeleyi beraberce yürütelim. Gelin insanımızı tütün illetinden beraberce kurtaralım." dedi.
Rize Dernekleri Federasyonuna sigarayla mücadele öncülük ettiği için teşekkür eden Erdoğan, diğer dernek, vakıf ve federasyonlardan da bu meselede aynı dirayetli tavrı beklediğini ifade etti.
Erdoğan, tadıyla rengiyle sohbetlerin ayrılmaz bir parçası, yeni dostlukların vesilesi olan çayın kültürlerinde bambaşka bir yere sahip olduğunu dile getirerek, "Bir bardak çayın birlikte yudumlandığı mekanlar, muhabbetin kardeşliğin, huzurun ve barışın tesis edildiği yerlerdir. Doğu Karadeniz'i adeta yemyeşil bir halı gibi kuşatan çay, ülkemiz için buğday gibi, incir gibi, fındık gibi son derece stratejik bir üründür. Dünyanın pek çok yerinde gastronomi turizmiyle beraber çay turizminin de yaygınlık kazandığını görüyoruz. Şimdi Ayder'i inşallah bu noktada farklı bir yere taşıyacağız ama süratle. Zaman kaybına tahammülümüz yok." diye konuştu.
"17 YILDA MARKALAŞMADA CİDDİ MESAFE ALDIK"
Çay üretiminde ilk sıralarda olan Türkiye'nin artık bu ürününü markalaştıran ülkeler arasında da yerini alması gerektiğini belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gelişmiş devletler, üreticisi oldukları ürünlerin yanında üretmedikleri pek çok ürünü de markalaştırarak dış ticarette çok ciddi kazançlar sağlıyor. Bu manzara çayda da geçerlidir. Bugün çay üreticisi olmayan bir çok ülke pazarı kontrol ederek dünyanın en meşhur çay markalarıyla anılıyor. Sektörde tahakküm kurmuş büyük Batılı şirketler genellikle mahsulün üreticisinden daha çok kazanıyor. Şayet ürünlerinizi ucuza ihraç ediyor, işlenmiş halde daha pahalıya alıyorsanız bu işte büyük bir yanlışlık var demektir."
Türkiye'nin son 17 yılda markalaşma anlamında da gerçekten ciddi bir mesafe aldığını ama her şeye rağmen geldikleri konumu yeterli görmediklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Daha fazlasını başarabilecek ürün yelpazesine sahip olduğumuzu da biliyoruz. El attığı her işi en güzel şekilde yapan Rizeli kardeşlerimin Rize çayı gibi bir ürünü dünya çapında bir markaya dönüştürmeleri gerekiyor. Bizim topraklarımızın mahsulü ve bizim milletimizin alın teri olan ürünler başkalarının değil ülkemizin zenginleşmesine hizmet etmelidir. Bizim çayımız artık sadece Rize'yi değil bütün Türkiye'yi temsil edecek küresel bir markaya dönüşmelidir. Bu konuda üniversite, özel sektör ve kamu işbirliğiyle kısa zamanda hedeflerimize ulaşabileceğimize inanıyorum. Devletimizin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sizlerin yanında olduğunu biliyorum." ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE 17 YIL ÖNCESİNİN TÜRKİYE'Sİ DEĞİL"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin artık 17 yıl öncesinin Türkiye'si olmadığını, ekonomiden tarıma , savunma sanayisinden üretime, ulaşıma, ticarete diplomasiye ve siyasete kadar her alanda ülkeye çağ atlattıklarını belirterek, "İnsanımızın zihnine vurulan prangaları parçalayarak tekrar öz güven ve cesaret sahibi olmasını sağladık. Bu millete, şayet dik durursa, sağlam durursa, duvarın tuğlaları gibi birbirine kenetlenirse aşamayacağı hiçbir engelin olmadığını gösterdik" değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin 17 yıl öncesine göre, milli güvenliğe yönelik hususlarda gerektiğinde kendi kararını kendisi veren ve uygulayan bir ülke olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Vatanımızın bekası, milletimizin huzuru söz konusu olduğunda kimsenin icazetini arama ihtiyacı hissetmiyoruz. İşte 9 Ekim tarihinde başlattığımız Barış Pınarı Harekatıyla ülkemizin bu tavizsiz duruşunu bir kez daha ortaya koyduk. Türkiye'nin iradesini yumuşak ve sert gücünü, operasyon kabiliyetini, askeri imkan ve yeteneklerini tüm dünyaya gösterdik. Silahlı kuvvetlerimizin kahramanlıkları ve Suriye Milli Ordusundaki kardeşlerimizin mücadeleleriyle kısa sürede sahada büyük bir başarıya imzayı attık." ifadelerini kullandı.
Barış Pınarı Harekatına yönelik bilançoyu açıklayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Sadece 9 gün içinde bir kısmı üst düzey 765 teröristi etkisiz hale getirerek bin 500 kilometrekarelik alanı örgütün zulmünden kurtardık. Rasulayn ve Tel Abyad'ın da içinde olduğu toplam 111 yerleşim birimini kontrol altına aldık. Bölgede yaşayan kardeşlerimizin herhangi bir sıkıntı yaşamaması için başta gıda, sağlık ve güvenlik olmak üzere gereken tüm önlemleri alıyoruz. Kızılayımız, AFAD'ımız, Sağlık Bakanlığımız ve sivil toplum kuruluşlarımız yardım çalışmalarına başladı."
Harekat sırasında 5 asker, 20 sivil vatandaş ve 76 Suriye Milli Ordusu'ndan askerin şehit olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Ben bu vesileyle bir kez daha Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Ama biz bir şeyi biliyoruz, 'Allah yolunda öldürülenlere, ölüler demeyiniz, onlar diridirler, ancak siz bilemezsiniz.' Şehitlerimizin yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum. Yaralılarımızın her birine Rabbimden şifalar diliyorum. Harekatın ilk gününden itibaren yekvücut olarak güvenlik güçlerimizin yanında dimdik duran aziz milletime de şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.
120 SAAT
Türkiye ve ABD arasında yürütülen Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin 13 maddelik ortak açıklamaya değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda 13 maddelik ortak bildirinin 120 saatlik bir süreci var. Bunun yarıdan fazlası geride kaldı. Buna uyulduğu takdirde ne ala, uyulmadığı takdirde 120 saat bittiği anda biz tekrar Barış Pınarı Harekatı'nı bırakılan yerden aynen devam ettiririz. Bunu, Sayın Trump'ın gönderdiği heyete zaten söyledim. Diğer Avrupa Birliği üyesi ülkelere aynen söyledim. Bunun yanında salı günü Soçi'deyiz, Sayın Putin'le de bunları tekrar konuşacağız. Attığımız bu adımların hepsi de sadece topraklarımızı korumaya yöneliktir, teröristlerin bize taciz atışlarına karşıdır ve kendi evlatlarımızı korurken, teröre karşı da bir mücadelenin adıdır. Dünya, teröre karşı mücadele vermiyor mu? Lafa geldiği zaman veriyor, Türkiye verdiği zaman niye rahatsız oluyorsunuz? Bu mücadeleyi vereceğiz. Bölücü terör örgütünün yandaşları dışında, tüm Türkiye bu kritik dönemde gerçekten alkışlanacak bir dayanışma sergilemiştir."
"TERÖR ÖRGÜTÜYLE ANLAŞMADIK, ABD İLE ANLAŞTIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı'yla Suriye sınırında kurulmaya çalışılan terör koridoruna öldürücü darbeyi indirdiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bunun yanında harekat, bölgemize yönelik emperyalist senaryoları da darmadağın etmiştir. Böylece ülkemiz, hem kendi güvenliğini hem de Suriye'nin toprak bütünlüğünü garanti altına alacak hayati önemde bir adım atmıştır. Perşembe günü ABD ile vardığımız mutabakat ise sahadaki başarımızın diplomasi masasına bir yansımasından ibarettir. Güvenli bölge ilan ettiğimiz yerlerin, tekrar ediyorum, 120 saat içerisinde tamamen boşaltılması noktasında ABD ile anlaştık. Perşembe gecesinden bu yana bu süre işliyor. İlgili birimlerimizle sahadaki gelişmeleri yakından takip ediyorum. 12 saatin bitiminde şayet Amerika ile anlaşmaya vardığımız hususlarda... Dikkat edin, terör örgütüyle anlaşmadık, ABD ile anlaştık. Burada birileri saptırma yapıyor, öyle bir şey yok."
Kuzeyden güneye 32 kilometre, Irak sınırından Cerablus'a 444 kilometrenin güvenlik bölgesi olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bu güvenlik bölgesini koruma altına alacağız. Dersimizi çalıştık, planlarımız, projelerimiz de tamam. Adımlarımızı da buna göre atıyoruz. Kimsenin gözünün yaşına bakmayacak, son teröristi de bölgeden temizleyen kadar mücadelemizi sürdüreceğiz." dedi.
"BEKLENTİMİZ TÜRKİYE'YE VERDİKLERİ SÖZLERE BAĞLI KALMALARI"
Erdoğan, sabah İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile görüştüğünü anımsatarak, şunları söyledi:
"Dedik ki, 'Bakın bizi anlayın, teröristlerin yanında yer almayın. Biz NATO'da sizlerle beraberiz. Bu terör örgütleri eğer NATO'ya girdiyse ondan haberimiz yok. Lütfen bu konularda hassas olun ve mücadeleyi hep beraber vermemiz lazım.' Amerikalı müttefiklerimizden beklentimiz Türkiye'ye verdikleri sözlere bu sefer bağlı kalmalarıdır. Daha önce Münbiç'te yapılan oyalama taktiklerinin ülkemize kaybettirdiği zaman ortadadır. Bu tarz yanlış hesapların bir daha tekrarlanmamasını istiyoruz. Türkiye olarak 17 Ekim mutabakatının Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir sıçrama tahtası olmasını arzu ediyoruz. İnşallah iki köklü müttefike yaraşır şekilde iş birliğimizi ticaretten terörle mücadeleye kadar her alanda daha da güçlendireceğiz. Artık sorunlara değil, her iki ülkenin de menfaatine olan pozitif gündemlere odaklanmayı istiyoruz."
Ülkenin ve bölgenin barışı için Türkiye'nin tüm dostlarıyla eş güdüm içinde çalışmayı arzu ettiğini dile getiren Erdoğan, "İnşallah önümüzdeki süreç hem Suriye hem Türk-Amerika ilişkileri hem de terörle mücadele bağlamında yeni bir dönemin müjdecisi olacaktır. Rusya Federasyonu ve diğer ortaklarımızla atacağımız ortak adımlarla Suriye 8 yıldır hasretini çektiği huzur ve istikrar ortamına kavuşacaktır. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum." ifadelerini kullandı.
11. Rize Tanıtım Günleri'nin hayırlara vesile olmasını dileyerek, tütün ürünleriyle mücadelede destek veren ve bu akşam kendilerini bir araya getiren Rize Dernekleri Federasyonuna şahsı, milleti adına şükranlarını sunan Erdoğan, Rizeli hemşehrilerine vefaları, sabırları ve muhabbetleri için teşekkür ettiğini dile getirdi.
NOTLAR
Konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Rize'ye özgü Serender Evi maketi ve isminin yazılı olduğu ÇAYKUR Rize Spor forması hediye edildi.
Erdoğan, daha sonra festival alanını gezerek, Rize'nin ilçelerini temsil eden standlardan yöresel ürünler hakkında bilgi adlı. Horon oynayan çocukları bir süre izleyen Erdoğan, onlarla fotoğraf çektirdi.
Stant ziyaretleri esnasında Erdoğan'a Rize'ye özgü bir kuş olan atmaca tablosu hediye edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Hayati Yazıcı ve Erkan Kandemir ile Eski Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç ve Rize Valisi Kemal Çeber eşlik etti.