Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz Cudi'de varız, biz Gabar'da varız, biz Tendürek'te varız, biz Bestler Dereler'de varız. Nerede, hangi inde terörist varsa, o inde biz de varız." dedi.
Erdoğan, partisinin Gürsel Aksel Stadı'nda düzenlenen AK Parti İzmir 7. Olağan İl Kongresi'ne katıldı.
Hakkari ve Nevşehir il kongrelerine de canlı bağlantının yapıldığı kongrede konuşan Erdoğan, İzmir'in, bir dirilişin ve 2023'ün müjdesini verdiğini belirtti.
Erdoğan, bugünkü kongrelerini, Anadolu'nun en batısındaki İzmir'den, ortasındaki Nevşehir'e ve en doğusundaki Hakkari'ye uzanan bir hatta, Türkiye'nin tüm güzelliklerini birlikte kucaklayarak gerçekleştirdiklerini söyledi.
"İzmir de bizimdir, Nevşehir de bizimdir, Hakkari de bizimdir" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin bu büyük zenginliğini hazmedemeyenler, milletimizi parçalamak, ülkemizi bölmek için Haçlı Seferleri'nden Sevr'e kadar her dönemde bizimle uğraşmışlardır. Aynı kirli zihniyet bugün de birliğimize, beraberliğimize, kardeşlerimize saldırmayı sürdürüyor. Bu saldırı kimi zaman geçtiğimiz yüzyılın ilk çeyreğinde olduğu gibi ordularıyla doğrudan topraklarımızı işgal girişimi olarak tezahür etmiştir. İstiklal Marşı'mızda ne diyor? 'Garb'ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma, Nasıl böyle bir imanı boğar, Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.' İzmir'in işgali ile başlayan Anadolu'da bizi esir almak, hatta mümkün olursa topyekun tasfiye etme hevesi, yine İzmir Körfezi'nin sularında hüsranla nihayet bulmuştur. İstiklal Harbi'mizle Sevr'i paçavraya çeviren milletimiz, yeni devleti Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak, Anadolu'daki 1000 yıllık varlığını perçinlemiştir.
Ordularıyla bu aziz vatanı işgal edemeyeceklerini görenlerin, sinsi yöntemlerle yeni araçlar devreye soktuğuna dikkati çeken Erdoğan, "Terör, işte bu araçların en acımasızı, en kanlısı, en zalimidir. Hakkari, terörün acısını en çok çeken illerimizden biridir. İzmir'de, ülkemizin pek çok vilayetinde olduğu gibi terör saldırıları sebebiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizden göç edip gelen çok sayıda vatandaşlarımız yaşıyor." diye konuştu.
Erdoğan, bugün göçle ilgili uluslararası bir konferansı İzmir'de yapacaklarını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"PKK terör örgütünün ahlaksız ve vicdansız yüzünü en iyi onlar bilir. Dünyanın hiçbir yerinde terörü, terör örgütlerini savunan, onların siyasi uzantılarını destekleyen aydınlar, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler göremezsiniz. Ancak ülkemizde maalesef böyle kirli bir zihniyet hep olagelmiştir, bugün de vardır. Terör örgütü yaklaşık 40 yıldır anne karnındaki çocuktan kundaktaki bebeğe, okula giden öğrenciden evladının üzerine kapanan annelere, ninelere, aksakallı ihtiyarlara kadar herkesi katlediyor. Şimdi buradan sesleniyorum, ey CHP, ey Kılıçdaroğlu, Diyarbakır annelerinin semtine hiç uğradın mı? Diyarbakır'daki o terör mağduru anneleri hiç ziyaret ettin mi? Orada neler oluyor, haberin var mı? Onurlu bir duruş sergileyerek terör örgütünü kınamak yerine hep devleti suçlayan bu kirli zihniyetin, her masumun katlinde vebali bulunuyor. Senin de vebalin var."
"ORALARI ONLARA MEZAR ETTİK"
Terör örgütlerinin ve Türkiye üzerinde hesabı olan karanlık güçlerin değirmenine su taşıyanlarla değil, kendi devletinin arkasında dağ gibi duranlarla yol yürüdüklerini vurgulayan Erdoğan, "Biz Cudi'de varız, biz Gabar'da varız, biz Tendürek'te varız, biz Bestler Dereler'de varız. Nerede, hangi inde terörist varsa, o inde biz de varız. Oraları onlara mezar ettik. Ve onbinlerle anılan teröristler şimdi yüzlerle anılıyor. Nereden nereye..." ifadesini kullandı.
"Buradan milletime sesleniyorum, sizleri, bu kutlu saflarda görmek istiyoruz." diyen Erdoğan, gençlerin "AK gençlik seninle gurur duyuyor" sloganları üzerine, "Biz de sizlerle gurur duyuyoruz, sizlerle iftihar ediyoruz. Sizler elinde silahla dolaşan bir gençlik değil, bilgisayarıyla dolaşan bir gençliksiniz. Sizler, kitapların arasında geleceği hazırlayan bir gençliksiniz. Aynı şekilde hanım kardeşlerimi de böyle görüyorum. Tebrik ediyorum, alkışlıyorum." karşılığını verdi.
Bu iş siyaset boyutunu aşıp, bir insan olarak sahip oldukları temel haklara ve özgürlüklere, özellikle de aileye saldırı boyutuna varınca bu kampanyayı yürütenlere ağızlarının payını vermenin üzerlerine vacip olduğunu ifade eden Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, bu şehrin milletvekili sıfatıyla Meclis'te yer almasını, "İzmir'in en büyük talihsizliği" olarak değerlendirdi.
Kılıçdaroğlu'na cevapları İzmir'den vermenin daha doğru olacağına inandığını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Böylece İzmirli kardeşlerimiz, bu zatın gerçek yüzünü doğrudan görme imkanına kavuşacaklardır. Bu zat, bugüne kadar belgeleriyle, mahkeme kararlarıyla, şahitleriyle yüzüne vurduğumuz onca yalanına, iftirasına, bühtanına rağmen sürekli aynı şeyleri söylemeyi sürdürerek asıl niyetini ortaya koymuştur. Önüne hangi hakikatler konursa konsun, kendisine önceden ezberletilen, bilmiyoruz ama belki de dayatılan çerçeveye sadık kalarak aynı şeyleri sürekli tekrarlayıp duruyor. Öyle ki geçen grup toplantısının hemen öncesinde kendisine gittiler. 'Başkanım, ne dersiniz' dediler. 'İsabetli olur' dedim. İçişleri Bakanım ile Savunma Bakanımı gerek CHP Genel Başkanı'na gerekse İYİ Parti Genel Başkanı'na gönderdim. Gitsinler, bu katliamla ilgili kendilerini bilgilendirsinler istedim. Bakanlarım bunu bana söyleyince ben de bu CHP'nin başındakini adam zannettim, gitsinler, anlatsınlar dedim. Hani diyor ya 'Haberimiz yok'. İşte asıl kaynağından, bizzat gitsinler anlatsınlar istedim."
"BU İKİ ARKADAŞIMA EDEP DIŞI HER ŞEYİ YAPTILAR"
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ziyaretleri gerçekleştirdiklerini anımsatan Erdoğan, bakanlara, "belgeleriyle bilgileriyle hangi soyu sorarlarsa sorsunlar cevaplayın" dediğini aktardı.
"İkili görüşmelerden sonra, bunlar yapıldığı halde daha sonra Meclis'te maalesef tamamıyla sınırı aşan bir yapıyla bu iki arkadaşıma edep dışı her şeyi yaptılar." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
"İşte onun için biz diyoruz ki Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin başında siyasetin kendi mecrasında oraya gelmiş genel başkan olarak değil, bir proje olarak bulunmaktadır. Yanındakiler de o projenin diğer başlıklarıdır, yandaşlarıdır. Nitekim Gara Operasyonu'nun milletimizde yol açtığı öfkeyi, PKK'nın üzerinden uzaklaştırmak, uluslararası alanda PKK'nın güç durumda kalmasını engellemek için akla ziyan yollara başvurması, bu tespiti bir kez daha doğruluyor. Berat Bey ile ve onun üzerinden şahsımızla ilgili kampanyaya hız verilmesinin amaçlarından biri de budur. Dertlerinin ülke ve millet olmadığını, hakikatleri bin defa dinleseler de yine kafalarındaki senaryoyu, kendilerine tevdi edilen misyonun gereğini yerine getirmeyi sürdüreceklerini elbette biliyoruz."
"BU MÜCADELENİN EKONOMİK BOYUTUNUN EN ÖN SAFINDA BERAT BEY YER ALMIŞTIR"
Erdoğan, millete ve İzmir'e olan saygıları gereği, son 7-8 yıldır ülkenin diğer alanlarla birlikte ekonomide yaşadığı saldırıları ve buna karşı verdikleri mücadeleyi özetle anlatmak istediğini söyledi.
Anlatacaklarını özellikle gençlerin çok iyi bilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Vicdan ve izan sahibi herkes teslim edecektir ki bu mücadelenin ekonomik boyutunun en ön safında Berat Bey yer almıştır. Berat Bey'in önce enerjide, ardından ekonomide ifa ettiği görevlerdeki en büyük talihsizliği, 'damat' sıfatının, bu alanlardaki birikimi, gayreti ve başarısının önüne geçirilmiş olmasıdır. Eğer herhangi bir siyasetçi olarak bu işleri yapsaydı kendisiyle ilgili değerlendirmeler daha objektif yapılabilirdi diye düşünüyorum. Türkiye'nin son dönemde enerji alanında yaptığı atılımların temelinde Berat Bey'in bakanlığı döneminde geliştirdiği strateji ve yaptığı hazırlıklar bulunuyor. Karadeniz'deki doğal gaz rezervinin keşfini yapan sismik araştırma ve derin sondaj gemilerimizin alınmasıyla başlanmasından, madencilik alanındaki açılımlara kadar ülkemizin pek çok yeni kazanımının altında Berat Bey'in imzası var. İki sismik araştırma, 3 sondaj gemisi ve şimdi bir tane daha geliyor. Bunların fiyatlarına baktığınız zaman adeta bir otomobil fiyatı gibi. Bu nedir bu? Bunun adı finansı, parayı yönetmektir. Bunu başardığı için kuduruyorlar, çıldırıyorlar."
Daha önce bazı firmalara Karadeniz'de araştırma görevi verdiklerini hatırlatan Erdoğan, "Üstelik para vererek değil. Gelecekler, bulurlarsa bulduklarının yarısını bize verecekler. Yaptıkları harcamalar miktarınca parayla cebimizden bir kuruş çıkmadan attık adımı ama şimdi baktık ki çok çok ucuza bu gemileri alabiliyoruz ve biz bu gemileri aldık. Şimdi bizim 5 gemimiz var, altıncı da geliyor. Türkiye ekonomisini daha da güçlü kılmak için pek çok alanda tarihi öneme sahip uygulamaları da Berat Bey'in Hazine ve Maliye Bakanlığı döneminde hayata geçirdik." diye konuştu.
Erdoğan, partisinin, Gürsel Aksel Stadı'nda düzenlenen İzmir 7. Olağan İl Kongresi'ne katıldı.
Katılım şirketlerinde yeni iş modellerinin geliştirilmesini ve katılım şirketlerinin faizsiz finansman yöntemlerinin çeşitlendirilmesini önemli gördüğünü belirten Erdoğan, "Bilindiği gibi burada bir adım çok çok önemli. Ekranları başında bizi izleyen milletime tekrar hatırlatıyorum. Çünkü CHP, bunlar faizcidir. Bu CHP, bunlar IMF'cidir. IMF'nin temsilcileriyle kapalı kapılar arkasında pazarlık yapanlar bunlardır." ifadelerini kullandı.
Göreve geldiklerinde Türkiye'nin IMF'ye 23,5 milyar dolar borcu olduğunu, Mayıs 2013'te bu borcu sıfırladıklarını hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bay Kemal, ey Faik Öztrak, bilir misiniz şu anda bizim IMF'ye bir Allah kuruşu borcumuz yok, bitti bu iş. Bize diyorlar ki 'IMF'den gidin borç alın.' O sizin cibilliyetinizdir, o sizin karakterinizdir. Biz de bu yok. Geliyorum bir başka yere. Bunlar sahtekar, 'Şu anda Merkez Bankasının döviz rezervi sıfırlandı. Hatta daha da ileri gittiler, sıfırın altına düştü.' diyorlar. Göreve geldiğimizde Merkez Bankasının 27,5 milyar dolar döviz rezervi vardı. Şimdi 95 milyar dolar döviz rezervimiz var. Ancak bir rakam daha söyleyeceğim. Başbakanlığım döneminde bu döviz rezervi, 132 milyar dolara kadar çıktı. Ondan sonra bir düşüşle 95'e indik. Bu ne demektir? Biz yeniden 132'ye de çıkarız 200'e de çıkarız. Çünkü biz bu işi biliyoruz. Bizim akıl hocalarımız Batı değil. CHP'nin akıl hocaları orada, IMF. Bizim akıl hocalarımız kendi içimizde. Biz birbirimizle dayanışma halindeyiz ve kendi işimizi kendimiz görürüz. Bu adımları da böyle attık. Şu anda 95 milyar dolar döviz rezervimiz var."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel sağlık krizinin damgasını vurduğu 2020'nin hem arz hem de talep cephesinde eşi benzeri görülmeyen şoklar yaşayan dünya ekonomilerinin derinden sarsıldığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Küresel tedarik zincirlerinin ciddi yaralar aldığı, üretimden istihdama küresel ekonominin her alanda daraldığı bu dönemde de Berat Bey'in sorumluluğunda aldığımız hızlı ve etkin tedbirlerle ülkemizin süreci en az zararla geçirmesini sağladık. Berat Bey de hukuk çerçevesinde bugün itibarıyla tabii ki yargıda hakkını arayacaktır. Aynı şekilde ben de birçok davalar açtım. Açtığım her davayı da kazanıyorum. Ondan sonra dert yanıyor. 'Şimdi yargıya giderler.' diye. Nereye gideceğim? Gideceğimiz tek yer var yargı. Senin paran bol zaten. Senden o parayı alıp, onları da fakir fukaraya garip gurebaya dağıtacağız. Yapacağımız iş bu."
"BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE'NİN İNŞASI İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
"Salgının ekonomik ve sosyal etkileriyle mücadelemizin sürdüğü şu dönemde döviz rezervleri üzerinden Berat Bey aleyhinde yürütülen haksız ve seviyesiz kampanyanın amacı kesinlikle bu konuda bilgi sahibi olmak değildir." ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Çünkü biz bunların kendilerini en kritik konularda bilgilendirdiğimizde, ne yaptıklarını, nasıl hareket ettiklerini de biliyoruz. Yine burada CHP'nin tezviratları sebebiyle kafası karışmış olabilecek vatandaşlarımız için döviz rezervi konusuna açıklık getirmek istiyorum. Bir süredir zaten ekonomik saldırı altında olan Türkiye'nin, salgınla uluslararası alanda ortaya çıkan finansal dalgalanmalara karşı da tedbir geliştirmesi gerekiyordu. Bu zorlu dönemde ödemeler dengesi tarafında bir sıkıntıyla karşılaşmamak için planlı ve kontrollü döviz işlemleri yapıldı. Yapılan bu döviz işlemlerinin tamamı da piyasa kuralları çerçevesindedir ve hukuka uygundur. Ne dövizin buharlaşması ne de herhangi bir istismar, haksız kazanç, hukuka ve ahlaka aykırı işlem söz konusudur. Bu döviz işlemleri sayesinde ülkemiz uluslararası alanda ciddi etkilere yol açan şoklara rağmen hedeflerine bağlı kalmayı başardı."
Partililerin "Samanyolu" şarkısını" söylemesi üzerine Erdoğan, "İnşallah yıllarca bu yolda beraber yürüyeceğiz." karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP'nin bu izahlara rağmen aynı teraneyi söylemeyi sürdüreceğinden hiç şüphelerinin olmadığını belirtti.
Muhataplarının millet olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Sözümüz de milletedir. AK Parti olarak, Cumhurbaşkanı Kabinesi olarak, ülkemizin tüm imkanlarını değerlendirerek, büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası için çalışmaya devam edeceğiz. Tayyip Erdoğan'a, ailesine, çalışma arkadaşlarına saldırarak, vaktimizi ve enerjimizi çalarak, bizi bu hedeften uzaklaştırabileceklerini sananlara diyoruz ki 'Size buradan ekmek çıkmaz, gidin başka kapıya.'" diye konuştu.
Erdoğan, "Eğer milletten size iktidar yolunu açmasını istiyorsanız, bizimle vizyonda yarışın, hedefte yarışın, projede yarışın, yatırımda yarışın, icraatta yarışın." diye konuştu.
Muhalefetin, AK Parti'nin ülkeye kazandırdığı derslik, üniversite, spor tesisi, şehir hastanesi, sağlık tesisi, bölünmüş yol gibi hizmetlerin iki katını yapma vaadinde bulunması gerektiğini kaydeden Erdoğan, "Eğer bunları lafla bile olsa söyleyemiyorsanız, düşün milletin yakasından. Eğer bu iddiaları kağıt üzerinde bile projelendiremiyorsanız, çekilin bu ülkenin önünden, bıktık sizden, bıktık. Dikili bir taşınız yok." dedi.
Büyükşehirlerde su problemini aşmanın, belediyenin mi yoksa merkezi yönetimin mi görevi olduğunun sorulmasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bay Kemal, bunu da bilmez. Bu, büyükşehir belediyesinin görevidir." diye konuştu.
İzmir Büyükşehir Belediyesinin suyunu, Devlet Su işleri (DSİ) kanalıyla kendilerinin getirdiğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz, verdik biz. Büyükşehrin getirmesi gerekirken yapamadı bunu. Biz, 'her ne kadar İzmir bize oy vermiyorsa da biz buraya suyu getireceğiz' dedik ve DSİ ile buraya getirdik. Bizim anlayışımız bu. Hiç ümidimiz yok, ama İzmir'den verdiğimiz bu mesajların yerini bulması en büyük temennimizdir. Aksi takdirde biz epeydir olduğu gibi 2023 seçimlerinde de vizyonda, hedefte, projede kendimizle yarışmayı sürdüreceğiz demektir."
"KAZANIMLARIN KIYMETİNİ DAHA İYİ ANLIYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin beka davasını korumak ve yüceltmek için var güçleriyle çalışırken, demokrasi ve kalkınma mücadelesini de ihmal etmediklerinin altını çizdi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bugün salgından teröre kadar pek çok sıkıntıyla karşı karşıya olmamıza rağmen hala dimdik ayaktaysak, hala geleceğimize güvenle bakabiliyorsak, hala büyük hedeflere doğru yürüyorsak, bunu geçtiğimiz 18 yılda elde ettiğimiz kazanımlara borçluyuz. Bizim yaşadıklarımızla mukayese edilemeyecek kadar küçük tehditler ve krizler karşısında paniğe kapılan ülkelere baktığımızda, bu kazanımların kıymetini daha iyi anlıyoruz.
Ülkemizin her bir şehrini okullarla, birikim alt yapısıyla, teknolojisiyle donatırken hangi engellemelerle karşılaştığımızı en iyi sizler biliyorsunuz.
Türkiye'nin her karışını bölünmüş yollarla, otoyollarla, demir yollarıyla, köprülerle, tünellerle, barajlarla, sulama tesisleriyle, doğalgaz boru hatlarıyla, elektrik hatlarıyla ilmik ilmik örerken hangi engelleri aşmak zorunda kaldığımızı en iyi sizler biliyorsunuz.
Türkiye'nin 81 vilayetinde bugün hangi eser, hangi hizmet varsa, hepsi de karşımızdaki köhne muhalefet zihniyetine rağmen başlanıp bitirilmiş işlerdir."
Cumhuriyet tarihinde yapılanların tamamını 5'e, 10'a katlayan yatırımların hiçbirisinde muhalefetten destek görmediklerini ve teşekkür almadıklarını dile getiren Erdoğan, "Aka kara, karaya ak demek dışında bir düşüncesi, fikri, projesi, feraseti, mesaisi olmayanların şu anda bulunduğumuz İzmir'i nasıl sersefil bıraktıklarını görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Havalimanından kent merkezine gelişi sırasında İzmir'in Karabağlar ilçesinin durumunu gördüğünü belirten Erdoğan, buradaki yapılanmanın İzmir'e yakışmadığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Siz ne işe yarıyorsunuz, ne iş yaparsınız? Bu gecekonduları, bu kaçak yapıları niçin ele alıp da düzenlemiyorsunuz? Eliniz bir de oralara değsin. Yapmazlar, yapamazlar. Çünkü bunlar bizim gibi dertli değil, biz dertliyiz, dertli. Türkiye'nin en güzel şehri belediye hizmetlerinde ilk 10'a bile giremiyorsa durup bir düşünmek gerekir. Hükümet kendi sorumluluğundaki tüm temel hizmet altyapılarını en güzel şekilde yaptığı halde belediye sorumluluk alanındaki hususlarda manzara birden tersine dönüyorsa durup bir düşünmek lazım."
Başka kentlerde birkaç ayda tamamlanan altyapı çalışmalarının İzmir'de yıllarca sürmesinin sebebinin kaynak, araç ya da başka bir şey olmadığını aktaran Erdoğan, "Tek sebep, kendi içindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık dalgasıyla hesaplaşmayı reddeden zihniyettir." ifadesini kullandı.
Erdoğan, İzmir'de yaşanan sel felaketini hatırlatarak, "Bir hanımefendi Bay Kemal'e ne diyor? '35 yıldır burayı siz yönetiyorsunuz, 35 yıldır İzmir'i siz yönettiğiniz halde bu altyapı niçin yapılmadı, yapılmıyor?' diye soruyor. Doğru, çünkü esnafın hepsinin dükkanlarını sular bastı. Aynı şeyi depremde yaşamadık mı, yaşadık. İnşallah 6 ay sonradan itibaren teslimata başlıyoruz, yıl sonuna kadar deprem konutlarımızı bitireceğiz. Bu söz, Bay Kemal sözü değildir." diye konuştu.
Şehrine ve millete hizmet etmek yerine kaynak ve zaman önceliğini asli vazifesi olmayan işlere ayıranların, İzmir'e yazık ettiğini söyleyen Erdoğan, geçen yıl yaşanan depremin ardından gerekli tespitlerin yapılmasıyla 5 bin konut inşası için kolları sıvadıklarını aktardı.
Konutların yapılacağı yerlerin belirlendiğini, hazırlıkların tamamlandığını anlatan Erdoğan, yıl başından önce inşaatlara başlandığını hatırlattı.
"DERT YOKSA İŞ DE YOK"
Erdoğan, "Şayet bu konutları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız değil de buradaki mahalli idare yapacak olsaydı şu anda bırakın temeli ve hatta projeyi, henüz tespitler bile bitirilememişti. Yapamazlar, dertli olacaksın, dertli. Dert yoksa iş de yok. Daha açık söyleyecek olursak içerideki rant kavgasından yatırımın kendisine sıra gelmezdi." değerlendirmesinde bulundu.
Aynı durumun Hakkari'de de söz konusu olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Devletin şehrimize hizmet verilsin diye gönderdiği kaynağı terör örgütüne peşkeş çekerek Hakkarili kardeşlerimi mağdur edenlere göz mü yumacaktık? 'Kayyum, kayyum' diye ortalığı inletenlerin bir günden bir güne bu çarpıklığa karşı tek laf ettiklerini duydunuz mu, duyamazsınız. Çünkü bunların işi milletimizin hakkını, hukukunu, menfaatini savunmak değil, kendi karanlık günlerine malzeme üretmektir. Üretimin durduğu, Kandil'e devletin verdiği paranın gönderildiği, hizmetin olmadığı bu yerlere biz bugün de yarın da kayyum atamaya devam edeceğiz. PKK'lı teröristlerin hakkını savunmak için dünyayı ayağa kaldırmayı bilirler. FETÖ'cülere destek vermek için yollara dökülmeyi de bilirler. Ankara'dan İstanbul'a teröristlerle yürümeyi de bilir bu Bay Kemal. Türkiye düşmanlarının verdikleri her malzemenin üzerine atlamayı da iyi bilirler. İş ülkenin ve milletin hakkını savunmaya geldiğinde 'Bizim işimiz karşı çıkmak' aynen bunu söylüyor. 'Bizim işimiz karşı çıkmak, asla iyiye iyi demeyiz' beyanıyla birden muhalefet oldukları akıllarına gelir."
Dünyanın her yerinde, terör, uluslararası ilişkiler, sağlık krizleri gibi milli konularda siyasetin, iktidarıyla, muhalefetiyle tek yürek, tek bilek olarak hareket ettiğinin altını çizen Erdoğan, muhalefetin her halde ve şart altında kendi ülkesinin, halkının çıkarlarına saldırdığı görüntüye Türkiye'den başka yerde rastlanamayacağını dile getirdi.
Erdoğan, 2023'ün yeni müjdelerin yanı sıra köhne muhalefet anlayışının da tasfiye edildiği yıl olacağını belirtti.
"HER YERDE TÜRKİYE'Yİ ZİRVEYE ÇIKARTALIM"
Bunun için 84 milyonun her birini tarihi bir görevin beklediğini ifade eden Erdoğan, "Yeni anayasamızla, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimizle, bölgesel ve küresel güç merkezi olma iddiamızla, büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasına hep birlikte dört elle sarılalım. Gelin denizlerden uzaya kadar ülkelerin rekabet içerisinde olduğu her yerde Türkiye'yi zirveye çıkartalım." çağrısında bulundu.
Erdoğan, Türkiye'yi güçlü, milleti müreffeh yapma hedefini hayata geçirene kadar durmayacaklarını vurguladı.
İzmir'de yapılacak yatırımların temel atma törenine ve göç konferansına katılacağını anımsatan Erdoğan, İzmir'in göçün ne demek olduğunu, hangi acılara sebebiyet verdiğini, hangi yeni ufukların açılışına vesile teşkil ettiğini iyi bildiğini kaydetti.
Bir asır önce İzmir'in yaşadıklarını son 7-8 yıldır bölgede milyonlarca insanın tecrübe ettiğini belirten Erdoğan, konferansın göç konusunun sağlıklı tartışılması bakımından önemli olduğuna işaret etti.
Erdoğan, AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları'nın 15 Mart'ta yapılacak 6. Olağan Büyük Kongresi'nde başkanlığa İzmir AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Eyüp Kadri İnan'ı aday gösterdiklerini bildirdi.
NOTLAR
Kongreye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, AK Parti Genel Başkan yardımcıları Mahir Ünal ve Hamza Dağ, AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve partililer katıldı.
Erdoğan'ın konuşmasını yaptığı platformun karşısında "Aşk biterse yorulur insan, yorulmayacağız toprağa kadar." yazılı pankart yer aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmaya başladığı sırada ise "Gençlik yeni anayasa istiyor" yazılı döviz açıldı.
Kongrenin yapıldığı salonda, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde şehit olanların fotoğrafları da yer aldı.