Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde AK Parti genişletilmiş il başkanları toplantısına katıldı. Erdoğan gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:
Genel başkan olarak arkadaşlarımı dinlemeden, müzakere etmeden, karar almam mümkün değildir. Mesela erken seçim kararında o dar zamanda tüm bu istişare kanallarını harekete geçirdik.
15 VEKİL TEPKİSİ
Şayet siyaset tek kişilik bir oyun olsaydı o zaman ne partiye ne teşkilata ne bunca insana ve bunca emeğe ihtiyaç kalırdı. Genel başkan olarak görevim partimizin ve milletimizin ortak hissiyatına, beklentilerine, ortak çıkarlarına en uygun çözümleri bulmak ve formüle etmektir. Siz bakmayın bazılarının AK Parti'yi tek adamlıkla suçlamalarına. Bu ülkede diktatör görmek isteyen bir gecede 15 milletvekiline partisine hiçbir makul gerekçe göstermeden siyaset mühendisliği ürünü yöntemlerle zorla parti değiştirenlere bakmalıdır.
'AĞLATARAK EVİNDEN GÖNDERİYORSUN'
AK Parti’deki kendi teşkilatının ve milletimizin tercihlerine saygıya dayalı siyaset tarzının yanından bile geçemeyecek olanların, Allah göstermesin, bu ülkenin yönetimine gelmesi halinde neler yapabileceklerini düşünmek bile istemiyoruz. 15 milletvekili, bunları sen seçmedin. Kim seçti? Ve sen bunları ağlatarak kendi evinden gönderiyorsun. Böyle bir anlayış olabilir mi? Ama diktatörler bunu yapar.
İşte milletimiz bu durumu gördüğü için ülkeyi yönetme emanetini 15 yılı aşkın süredir AK Parti’den başka kimseye vermiyor. Sadece 7 Haziran seçimlerinde kısa bir belirsizlik yaşandı. Bunun faturasının ağırlığını da hep birlikte gördük. Henüz hükümeti kurmayı bile becerememiş olanların, ülkenin siyasi-sosyal dinamiklerine nasıl sinsice saldırdıklarını hep beraber takip ettik. Yaklaşık 4 ay sonra milletimiz bu haramzadelere dersini vermiştir.
‘24 HAZİRAN SEÇİMLERİ DURDUK YERE ORTAYA ÇIKMADI’
24 Haziran seçimleri durduk yere ortaya çıkmış değildir. Türkiye gerçekten hayati, tarihi hadiselerin ardından ulaşmıştır. 2014 yılı ağustos ayında yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde ortaya çıkan tablo, ülkemizde yönetim sistemi değişikliğinin kaçınılmaz hale geldiğini zaten göstermişti. 2015 yılında ardı ardına yaşadığımız iki seçim sistemin zafiyetlerini milletimizin önüne serdi. Terör olaylarının yoğunlaşması sebebiyle dikkatimizi milletimizin bekası mücadelesine verdiğimiz için bu sistem tartışmasını gündemimizin alt sıralarına itmek zorunda kaldık.
‘MHP İLE YAKIN BİR İŞBİRLİĞİ YAPMA İMKÂNI BULDUK’
Biz terör örgütleriyle mücadele ederken birilerinin de başka hesaplar içinde olduğunu 15 Temmuz darbe girişiminde hep birlikte müşahede ettik. Milletimiz darbe girişimini püskürtürken bize de çok önemli sorumluluklar yükledi. Bu süreçte MHP ile yakın ve verimli bir işbirliği yapma imkânı bulduk. 16 Nisan halkoylamasıyla cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçme kararımız milletimiz tarafından da onaylanmıştır. Hatta bununla kalmadık, seçim ittifaklarını hukuki zemine kavuşturarak milletimizin karşısına gizli kapaklı anlaşmalarla değil şeffaf bir şekilde çıkılabilmesine imkân da sağladık.
Anamuhalefet partisi ve artık onun tabii müttefiki haline gelmiş bölücü örgütün güdümündeki partiyle, sonradan eklenen partinin örtülü ittifakıyla karşılaştık. Onlar kapalı kapılar ardında yürüttükleri kirli pazarlıklarla bu süreci sürdürmeyi tercih ettiler.
‘İŞTE MEYDAN ÇIK…’
Anamuhalefetin kurusıkı efelenmelerini açıkçası biz ciddiye almıyorduk. Ancak MHP’nin yaptığı erken seçim çağrısı ülkede üzerinde önemle durmamız gereken farklı bir iklimin oluşmasına yol açtı. Esasen cumhurbaşkanı ve hükümet olarak bizim önümüzdeki veya önümüzde milletimizden aldığımız yetkiyle kullanabileceğimiz daha 1.5 yılımız vardı. 1.5 yıl daha koltuğumuzda oturabilirdik. Ama dert koltuk değil. Dert, tam aksine ülkede huzur refah nasıl olacak bu. Ha hodri meydan mı diyorsun? İşte meydan, çık.
Erken seçim demek bu 1.5 yıldan vazgeçmek anlamına gelmiyordu. Seçimleri zamanında yapma taahhüdümüz vardı. Yapamama da nereden kaynaklanıyor? Gene bu sistemden kaynaklanıyor. Uzun süreli erken seçim havasının ülkemize çok ağır maliyetleri olacağı için bu gündemi Türkiye’nin önünden süratle kaldırmaya karar verdik. Böylece 17 Nisan’da yapılan çağrıya 18 Nisan’da cevabımızı tarihiyle birlikte vererek ülkemizi bu önemli tartışmadan çıkartmış olduk. Bir kez daha 24 Haziran seçimlerinin ülkemize ve milletimize hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum.
‘MİLLETİYLE BİR HEYECANI PAYLAŞAN BİR SİYASİ HAREKET, BİR DAVA’
AK Parti tarihinin hiçbir döneminde milletimize müracaat etmekten kaçınmamıştır. Üstelik AK Parti diğer partiler gibi seçimden seçime milleti hatırlayan bir parti de asla olmamıştır. Bizler teşkilatlarımızla, belediye başkanlarımızla, milletvekillerimizle, bakanlarımızla, bizzat şahsımla sürekli milletimizin içindeyiz. Sadece son 5 ayda il kongrelerimiz vesilesiyle şahsımın 49 ilimizi, Sayın Başbakan'ın da 29 ilimizi ziyaret etmiş olması bu durumun müşahhas örneğidir. Ve gittiğimiz her ilde birer miting ve yan tarafta da kapalı spor salonlarında kongrelerimizi yaptık. Yani bu ne demek? 79’u iki ile de çarpmamız lazım, bu bir şey gösteriyor. Milletiyle iç içe, milletiyle farklı bir heyecanı paylaşan bir siyasi hareket, bir dava.
Bunun için ne şekilde bu noktaya gelinmiş olursa olsun, erken seçimleri milletimizle bir kez daha hasbihal etme, yaptıklarımızı hatırlatma vesilesi olarak görüyoruz. Artık iki kongremiz var. Bir tanesi İzmir, bir tanesi de İstanbul. Ve bu arada tabii hepsiyle birlikte kadın kollarımız, gençlik kollarımız da yine kongrelerini tüm Türkiye’de gerçekleştirdiler.
Biz AK Parti’yi malum milletimizle birlikte kurduk. Nice badirelere göğüs gererek yine milletimizle birlikte getirdik. İnşallah yeni yönetim sistemimizi de milletimizle birlikte hayata geçireceğiz. Türkiye’de millet iradesinin üstünlüğüne en çok önem veren, bu kavramlara en çok vurgu yapan parti AK Parti’dir. Türk siyasetinde pek çoklarının demokrasiyi ve özgürlüklerini sadece ve sadece kendisi için istediğini biliyoruz. Biz ise milletimizin tüm kesimlerinin istiklali ve istikbali için mücadele ettik. Sağ olsun milletimiz de bizim bu samimiyetimizi karşılıksız bırakmadı, yanımızda olarak muhabbetini gösterdi.
‘BU DAVANIN ASLİ SAHİBİ MİLLETİMİZİN KENDİSİDİR’
24 Haziran seçimlerdeki stratejimizin esası da milletimize olan güven oluşturuyor. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diye ifade ettiğimiz temel değerlerini gerektiğinde cephede kanıyla, gerektiğinde sandıkta oyuyla korumasını bilmiştir. Menderes’in darağacında son nefesi verdiği, rahmetli Erbakan ve Türkeş’in kendi cephelerinde tarihi mücadeleler yürüttüğü bu davanın asli sahibi milletimizin kendisidir.
Sadece geçtiğimiz 7-8 günde yaşanan hadiseler dahi, milletimize kimlerin kendisi için çalıştığını, kimlerin kumpas, oyun peşinde koştuğunu göstermiştir.
‘BİZİM İÇİN KARŞIMIZDAKİNİN KİM OLDUĞU ÖNEMLİ DEĞİL’
Herhalde bunların isimlerini vesaire açıklamaya gerek yok. Her şey zaten meydanda. Bunun en güzel cevabını 24 Haziran’da benim halkım, benim milletim kimi görürse bu meydanda onlara gerekli dersi sandıkta demokratik bir şekilde verecektir. Hikmetini kendilerinden başka kimsenin çözemediği dalaverelerle güya siyaset yaptığını sananların durumunu milletim izliyor. Bizim için önemli olan karşımızda kimlerin olduğu değildir. Bunu sakın gündeminizde bile tutmayın. Kim olursa olsun hiç önemli değil. Asıl önemlisi bizim milletimize ne diyeceğimiz, nasıl kucaklaşacağımızdır.
Biz AK Parti olarak kendi takvimimizi belirledik. Şu anda bütün birimlerimiz yoğun çalışmayla yolumuza devam ediyoruz. Yaşanan gelişmeler 24 Haziran seçimlerin de ülkemizde her hadisede kendisini gösteren bir mücadeleyle geçeceğine işaret ediyor. Bu yerli ve milli anlayışla ülkemizin ve milletimizin tüm çıkarlarına karşı olmayı siyasette varlık gayeleri haline getirmiş olanlar arasındaki mücadeledir.
‘İBRETLİK SAHNELERLE DOLU…’
Geçtiğimiz 5 yıl çok ibretlik sahnelerle doludur. Sosyal fay hatlarını değiştirmek için çabaladılar, başaramadılar. Türkiye’yi çukurlara mahkum etmeye çalıştılar, başaramadılar. FETÖ ihanet çetesiyle teslim almak istediler, başarısızlığa uğradılar.
Türkiye’yi güney sınırları boyunca bir terör koridoruyla kuşatmaya çalıştılar. Yaptığımız hamlelerle bu oyunu da kökünden kazıyarak bozduk. Türkiye’yi her fırsatta ekonomi üzerinden vurmak için uğraştılar. Milletimizle ve iş dünyamızla bir olup buna fırsat vermedik. Ellerinin ayaklarının birbirine dolaşmasından anladığımız kadarıyla şimdi tüm umutlarını 24 Haziran’a bağladılar.
‘MUHALEFETİN BU ÜLKEDE SOROSLARI ÇOKTUR’
Şunu unutmayın, muhalefetin bu ülkede Soros'ları çoktur. Bunlar sadece içeriden değil, dışarıdan destekli Soros'lardır. Bunların kim olduğunu, hangi kaynaklardan beslendiğini gayet iyi biliyoruz. Gün ola harman ola.
Tüm güçlerini Türkiye’yi yönetmeye talip olmaya değil, şahsıma ve AK Parti’ye karşı seferber ettiler. Buradan ilan ediyorum, yine başaramayacaksınız. En büyük tezgâh Rabbimin onlar üzerindeki oyunudur. Bunların hiçbirinin milletime söyleyecek söz yok.
KILIÇDAROĞLU’NA SESLENDİ: ‘SENDEN DAHA İYİSİ OLUR MU?’
Anamuhalefetin başındaki zat kendine göre cumhurbaşkanı tanımı yapıyor. Ya sen bu tanıma en uyan insansın ya. Niye olmadın? Senden daha iyisi olur mu? Sen bu tanımın ta kendisisin. Yumuşaksın, ekonomiyi iyi biliyorsun. Gel aday ol. Niye olmadın? Hâlâ arayıştasın. Ya bulamadın mı bir tane? Ya bulamazsın, çünkü senden daha iyisi yok. Sen de her numara var. Akşam başkasın, sabah başkasın. SSK’yı ne hale getirdiğini bilmeyen yok. Asabiyet, sinirlenmek buysa sende var. Rahatlık da grup toplantından bütün partililerini kovup dışarı atabiliyorsun. Çok yumuşaksın. Herhalde bir tane bulacaktır. Bunların ne projeleri var, ne renkleri var. Yaptıkları mesainin yarısını bu kişi milletin karşısına çıktığında ne söyleyecek? Cumhurbaşkanı olduğunda ne yapacak sorularının cevaplarını haşretseler belki daha çok mesafe kat edecekler.
‘PEKİ SENİN ÇIKARACAĞIN ADAY NEYİ KONUŞACAK’
AK Parti iktidarlarına biz Türkiye’yi 3.5 kat büyüttük. Senin ortaya çıkaracağın aday ne diyecek? “Biz şu kadar büyüttük” mü diyecek? Bu işler yaşanmadan olacak şeyler değil. Ama bir taraftan milletim yaşadıklarını görüyor. Cumhurbaşkanlığı dönemimizde inşallah ülkemizi şu anda geldiği noktanın iki kat daha üzerine koyacağız. AK Parti iktidarlarında milli gelirimizi 3400 dolardan 11 bin dolar seviyesine çıkardık. Biz yaptığımızı konuşuyoruz. Peki senin çıkaracağın aday neyi konuşacak? Sadece senin yaptığın gibi kuru kuru vaatler yapacaksın. Millet belki kanar diyeceksin. Ama artık benim milletim bu dümenlere gelmiyor.
‘KILIÇDAROĞLU’NUN ÇÖKERTTİĞİ O SSK’YI MI ANLATACAKLAR?’
Önümüzdeki dönemde bunu 25 bin dolara kadar ulaştırmayı hedefliyoruz. AK Parti iktidarları döneminde eğitimde sağlıkta ulaşımda toplu konutta enerjide sosyal yardımda iş hayatında Türkiye’ye çağ atlatarak ülkemizi muassır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkartıyoruz. Peki, senin çıkartacağın adayı veya anamuhalefet… Bunlar eğitimle ilgili ne diyecekler? Sağlıkla ilgili ne diyecekler? Kılıçdaroğlu’nun o çökerttiği o SSK’yı mı anlatacaklar?
Benim halkımı o SSK’nın kapılarının önünde hatta hatta ölülerimizi bile rehin aldığı dönemi mi anlatacak? Peki bunlar ulaşımda ne yaptık diyecekler? Tarımda ne yaptık diyecekler? Yaptıkları hiçbir şey yok ki, yapacakları olsun.
‘PEKİ YA O ZAMAN HATAY’A NİYE GİTTİN?’
AK Parti iktidarlarında Türkiye’yi dünyada sözü dinlenen, itibarlı, kendi siyasetini sahada uygulayan bir devlet haline getirdik. Anamuhalefetin başındakine kalsa, Cudi’ye gitme Kandil’e gitme… Orada ne işin var? Ankara’da otur. Fırat Kalkanı, ne işin var orada? Afrin, ne işin var orada? Peki ya o zaman Hatay’a niye gittin? Çünkü biz Hatay’a gittik.
Şimdi yeni bir şey geldi aklıma. Yürüyeceksin, Kemal yürüyecek arkandan… Hamdolsun böyle bir durumun içindeyiz. Plan, proje her şey bizde. O da sağ olsun kırmıyor bizi, geliyor arkamızdan. Ama Reyhanlı’ya değil, daha beri. Oraya geliyor, oraya gelmesinde bile fayda var. Eksiği var, spor sanat o camia yanında değildi. Olur ya bir şeyler fark edilebilir.
Önümüzdeki dönemde dünya 5’ten büyüktür iddiamızı da hayata geçireceğiz.
Bay Kemal ülkemize gelen Suriyelilere burayı dar etti. “Biz gelir gelmez bunları geri göndereceğiz” dedi. Bunlarda vicdan yok, o ensar anlayışı yok. Niye? Bunların karakterlerinde de bu var.
İşte bunun için önümüzdeki dönemde daha çok demokrasi diyoruz, daha çok özgürlük diyoruz, daha geniş haklar diyoruz. Daha fazla refah diyoruz, daha fazla zenginlik diyoruz. İşte bunun için önümüzdeki dönemde daha çok huzur, güven, yatırım diyoruz. Türkiye’nin yeni dönemini yürütmenin daha etkin, yasamanın bu noktada daha itibarlı çalıştığı bir dönem olacağını hatırlatmak isterim.
Yeni dönemi, kadınlarımızla gençlerimizle beraber inşa edeceğiz. Yeni dönemde Trakya’dan Doğu’ya Ege’den Güneydoğu’ya Marmara’dan Karadeniz’e kadar Türkiye’mizi büyütecek, kalkındıracak, geliştireceğiz. Milletimize söz verdiğimi şekilde 2023 hedeflerimize birer birer ulaşacağız.
‘MAHARETLERİ BU, VAR OLANI TÜKETMEK’
Peki diğerleri milletimize ne vaat ediyorlar? Ecdadımıza hakaret ederek mi milletimize hizmet edecekler? Her türlü karanlık oyunun başrolüne talip olarak mı devletimizin önünü açacaklar? Birbirlerine milletvekili ikram ederek mi milli iradeyi yürütecekler? Bütün bunlarla beraber inşallah hep söylüyorum, bunlara kalsa İstanbul Boğazı'nda bir inci gibi dizili köprüleri yıkarlar, inşallah bunlara yine Allah göstermesin kalsa Marmaray’ı Avrasya’yı imha ederler. Bunların dikili ağacı yok. Dikili olanı da yıkarlar. Ekonomimizi IMF’ye yeniden teslim ederler. Döviz rezervlerini yeniden sıfırlarlar. Maharetleri bu, var olanı tüketmek.
Ben milletime inanıyorum, milletime güveniyorum. Ve 24 Haziran bizler için yeni bir milat olacaktır hiç endişe etmeyin.
Günün Yorumu..