Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan Atatürk Kültür Merkezi'nde Şule Yüksel Şenler Vakfı'nın Şule Belgeseli 28 Şubat Özel Programı'na katıldı. Programa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra eşi Emine Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, Vakfın yetkilileri ve çok sayıda davetli katıldı.
Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
Sözlerimin hemen başında, maruz kaldıkları onca şantaja, baskıya rağmen milletin emanetine yiğitçe sahip çıkan ve daha sonraki yıllarda ebedî âleme uğurladığımız, 54. Hükûmet'in Başbakanı, Millî Görüş Hareketi'nin lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca'mıza, 'Namlusunu millete çeviren tanka selam durmam' diyen Muhsin Yazıcıoğlu kardeşime, 'Darbe olursa tankın üzerine çıkarım' diyen Hasan Celal Güzel Beyefendi'ye siyaset, medya, bürokrasi, fikir dünyamız içindeki namus ve karakter sahibi herkese bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum.
"MİLLETİMİZ, DARBEYE VE DARBECİLERE ALKIŞ TUTANLARI ASLA UNUTMAMIŞTIR"
Memleketin daha ağır bedeller ödememesi için gayret gösteren isimsiz kahramanlara teşekkür ediyorum. Ülkemizin bağımsızlığı milletimizin inancının korunması, medeniyet değerlerimizin ihyası yolunda emek veren, acı çeken, fedakarlık yapan tüm büyüklerimizi şükranla yad ediyorum. Milletimiz o meşum günlerde dik duranlarla, darbeye ve darbecilere alkış tutanları asla unutmamıştır. Unutmayacaktır. Bu millet, darbecileri ve darbecilere destek verenleri önce sandıkta, ardından da maşeri vicdanda mahkûm etmiştir.
DİĞER TARAFTA BAŞKALARI BAŞKA TÜR TOPLANTILAR YAPIYORLAR
Biz bugün burada fikrin, inancın, düşüncenin mücadelesini verenlerin ardından gidenlerle bu toplantıyı yaparken, bir diğer tarafta da başkaları başka türlü toplantılar yapıyorlar. Fakat bizler, siyaset kurumunun ne anlama geldiğini gösterdik ve göstermeye devam edeceğiz. Az önce Şule belgeselinde de izlediğimiz gibi bu ülkede demek ki bu bağımsızlık mücadelesini fikrin, düşüncenin, inancın verenler olduğu gibi maalesef bunun tam aksinin mücadelesini verenler var. Kıyamete kadar da olacak, bunu da bilelim. Fakat bunlar böyledir diye biz yolumuzdan hiçbir zaman geri duramayız. Ve aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz.
TARİHTE İLK KEZ HUKUK ÖNÜNDE DE HESAP VERDİLER
Unutmayalım, siyaset kurumu 12 Eylül ve 28 Şubat müdahalesinin aktörlerinin hak ettikleri cezalara çarpıtılması için bizim dönemimizde üzerine düşen sorumluluğu layıkıyla yerine getirmiştir. Millet iradesine kastedenler işledikleri suçların hesabını, milletin vicdanı yanında tarihte ilk kez hukuk önünde de vermek zorunda kalmışlardır. Böylece Türk demokrasisi rüştünü ispat ederken, siyaset müessesesi de 1960'tan beri süregelen bir burukluğundan kendini kurtarmıştır.
ŞULE YÜKSEL ŞENLER ESERLERİYLE, KONFERANSLARIYLA MİLYONLARCA GENCE CESARET VE UMUT AŞILADI
Ülkemizdeki hak ve adalet mücadelesinin anıt isimlerinden birisi hiç şüphesiz Şule Yüksel Şenler'dir. Merhum Şule Yüksel Hanım'ın şahsımın ve eşimin özel hayatında çok müstesna bir yeri bulunuyor. Evliliğimize vesile olmasının yanı sıra ülkemizin en karanlık döneminde kalemi ve kelamıyla verdiği mücadeleyle bizlere rehberlik etti. Çok genç yaşlarda tanıma ve yol yürüme bahtiyarlığına eriştiğimiz Şule Yüksel ablamızın aynı zamanda aile büyüklerimiz arasında da yeri vardır.
Fikir ve gönül dünyamızın yıldızlarından olan Şule Yüksel Hanım eserleriyle, konferanslarıyla, yazılarıyla kendini öz yurdunda garip, öz vatanında parya hisseden milyonlarca gence cesaret ve umut aşıladı. Onun tavizsiz dik duruşu, azimli ve kararlı yürüyüşü, kadını ve erkeğiyle yıllardır bu ülkede hor görülen Anadolu insanına, öz güven kazandırdı. Kendisi, ülkesi, milleti ve davası söz konusu olduğunda üstadın (Necip Fazıl Kısakürek) ifadesiyle, 'sağına soluna bakmadan ben varım' diyebilen bir cesaret timsaliydi.
81 yıllık ömrü boyunca defalarca tehdit edildi, evi kundaklanarak hayatına kastedildi, konferanslarına bomba ihbarı yapıldı, kimi sözde kadın kuruluşları tarafından alenen hedef gösterildi, pek çok kez tahkikata uğradı, mahkeme kararıyla susturulmak istendi, 'çarşafçı konferansçı' denilerek medya organları eliyle itibar suikastına maruz bırakıldı. Ama o asla geri adım atmadı. Zorluklara göğüs gerdi, inancı uğruna bedel ödemekten çekinmedi. Şule Yüksel hanımı aldığı ölüm tehditlerine rağmen Türkiye'yi bir uçtan diğer uca üç kez dolaştıran inanç buydu.
O sadece seçkin bir münevver değil aynı zamanda örnek bir davetçi, samimi bir mürşid idi. Merhum şule Yüksel Şenler, güçlü kalemi ve güçlü hitabetiyle milyonlarca gencin hayatına damga vurmuştur. Merhum Şenler, yaşantısıyla, şahsiyetiyle, asaletiyle, nezaketiyle, eserleriyle, gözünü budaktan esirgemeyen dik duruşuyla güçlü kalemi ve güçlü hitabetiyle milyonlarca insanın gönlünde taht kurdu, milyonlarca gencin hayatına damga vurdu
Bizim kuşağımız başta olmak üzere bugün asli kimlikleriyle sosyal hayatta var olan herkesin Şule Yüksel Hanım'a minnet ve şükran borcu vardır. Şayet onun gayreti, emeği ve cesareti olmasaydı, Türkiye'de başörtü mücadelesi, bugünkü seviyesine gelemezdi. Aynı şekilde bugün kadınlarımız, akademiden siyasete, sivil toplumdan iş dünyasına, medyadan kültür ve sanata kadar her yerde özgürce varsa bu başarıda da Şule Yüksel Hanım'ın katkısı büyüktür.
Her canlı fanidir, vakti, saati gelince mutlaka ölümü tadacak. Fani dünyadan ukba âlemine göç edecektir. Fakat geride hayırla yâd edilecek eserler bırakan insanlar vefatlarının üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin, yaşamaya devam edecektir. Merhum Şule Yüksel Şenler ablamız da hayatına dokunduğu, yetişmesine vesile olduğu insanlarla, geride bıraktığı pek çok kitapla inşallah daha nice seneler boyunca gönül dünyamızda kandiller yakmaya devam edecektir. Biz, Peygamber Efendimiz’in müjdesine uygun şekilde onun amel defterinin inşallah kıyamete kadar kapanmayacağına yürekten inanıyoruz. Bu süreçte bizim gibi onu bizzat tanımakla şerefyap olanlara düşen görev Şule Yüksel Şenler'in aziz hatırasına sahip çıkmak, gençlerimizin, evlatlarımızın, onun örnek hayatından nasiplenmesini sağlamaktır.
YAŞADIĞIMIZ ACILARIN TEKRARININ ÖNÜNE GEÇMEK ANCAK ONLARDAN DERS ÇIKARMAKLA MÜMKÜNDÜR
Tek parti zihniyetinin gerçek yüzünü, darbelerin bu milletin gönlünde açtığı yaraları, vesayetçilerin ülkemiz ekonomisine ve demokrasisine verdiği zararları yeni nesillere bıkmadan, usanmadan anlatmalıyız. Diğer türlü yaşananların hafızalarda silinip gitmesine mani olamayız. Zira unutmayın hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Bunu bilerek her an bu bilinenler unutulur, bu gerçekten hareketle dikkatle yolumuza devam etmeliyiz. Kıssadan hisse kapmak. Yaşadığımız acıların tekrarının önüne geçmek ancak onlardan ders çıkarmakla mümkündür.
Nitelikli, titiz, kapsamlı bir çalışmanın ürünü olan bu belgesel, Şule Yüksel Hanım'ın örnek hayatıyla beraber, ülkemizin karanlık dönemlerine de bu noktada ayna tutuyor. 'Şule' belgeselinin ayrıca onun çok yönlü kişiliğinin, davasına olan sadakatinin, Türkiye’nin hak ve özgürlükler mücadelesine yaptığı eşsiz katkıların da daha iyi anlaşılmasına vesile olacağına inanıyorum.