Güncelleme Tarihi:
İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
"Son bir yılda dördüncü defa Diyarbakır'dayım. Diyarbakır Türkiyedir, Türkiye de Diyarbakır'dır. Diyarbakır'ın üstüne terör örgütü belası kara bulut gibi çökmüştü. Terör örgütünün zulmünden kurtardıkça şehrimizin çehresinin nasıl değişmeye başladığını en iyi sizler biliyorsunuz.
Esnafımıza hayatı zehir ettiler. Biz ne yaptık? Teröristleri kazdıkları çukura gömdük. Bu ülkede tek bir devlet olduğunu gösterdik. İradelerini terör örgütüne teslim edenleri görevden aldık. Elinizi vicdanınıza koyarak cevap verin. Diyarbakır terör örgütü militanları döneminde mi hizmet gördü, kayyum döneminde mi hizmet gördü? Kimsenin kendi hevesleri, hırsları için koskoca bir şehrin geleceğiyle oynamaya hakkı yoktur.
31 Mart'ta size adam gibi belediye başkanları vadediyoruz. Bodrum katlarında teröristlerce sorguya çekilen, tokatlanan değil, emanetinize sahip çıkacak, karakterli belediye başkanları vadediyoruz. Diyarbakır artık Kandil yerine, kendi şehrine hizmet edecek namuslu belediye başkanlarıyla yönetilmeyi hak ediyor.
Bunların eline para geldiği zaman Kandil'e gönderirler. Biz ise milletin bu parasını Diyarbakır'a emniyete, adalete, yola, ulaşıma, tarıma... Diyarbakır'a 17 yılda 41 katrilyon lira yatırım yaptık. Diyarbakır'da iki şehir hastanesi birden yapıyoruz.
HDP'den bunlar olur mu? Bunların böyle bir derdi var mı? Onlar sadece bodrum katlarında maalesef dayakla, tehditle, insanları o şekilde tedavi ediyorlar. İşte 31 Mart'ta bu hesabı hep birlikte sormamız lazım. Bunların derdi çukur, çamur, çöp. Ya şu Diyarbakır'da yapılmış ne varsa biz yaptık biz... Biz de sağ olsun bu kayyum kardeşimizi Diyarbakır'a belediye başkan adayı yaptık. Bunlar çok acımasız, buraları bombaladılar. Canım canım, tarih kokan Osmanlı mirası Kurşunlu Camii'ni adeta yıkılacak duruma getirdiler.
Terör olaylarından zarar gören vatandaşlarımıza 120 milyon lira tutarında kira ve eşya yardımı yaptık. 1500 tarihi taş evi yeniden canlandırıyoruz. Sur'da 152 bin metrekarelik alana bir Millet Bahçesi kazandırdık. Dicle Vadisi Millet Bahçesi'nin inşaatı devam ediyor. Ulaşımda; burası çok önemli... 44 km olan bölünmüş yol uzunluğuna 380 kilometre daha ilave ederek toplamda 424 kilometreye çıkarttık.
Mardin'de konuşmamı yaptım. Akşam da baktım HDP'nin bir eş başkanı var... Konuşmasında diyor ki; Erdoğan diyor Mardin'e hızlı tren getirecekmiş diyor. Yahu Mardin'de hızlı trene ne gerek var diyor. Ben de zannettim ki havalimanıyla ilgili bir şey söyleyecek. Yani 'Mardin'e havalimanıyla ne işi var' diyecekler. Bunların CHP zihniyetiyle farkı yok. Ne demişti? "Birinci köprüye ne ihtiyaç var, ikinci köprüye ne ihtiyaç var, üçüncü köprüye ne ihtiyaç var' Bunlar yapmak için değil yıkmak için değil. Eğer Diyarbakır ile ilgili hızlı trenle ilgili böyle bir şey derlerse şaşmayın. Bunlar, benim Diyarbakırlı kardeşlerimin istifade etmelerini istemezler. İsteseler de istemeseler de biz yaparız. Havalimanını nasıl yaptık, aynı şekilde inşallah bunu da yapacağız. Diyarbakır Havalimanı yıllık olarak 5 milyon yolcu kapasiteli yeni bir terminal binasıyla burayı modernleştirdik. Yolcu trafiği 2003'te neydi? 2 bin 211 iken, bu rakam geçtiğimiz yıl 2 milyon 43 bini geçti.
Diyarbakır'ın çılgın projesi olarak da bilinen Dicle Nehri'nin üzerindeki Silvan Barajı bunlardan biridir... Maliyeti 1,5 katrilyon olan Silvan Barajı ile 2 milyon 350 bin dekar alan arazi sulanacak. İnşallah önümüzdeki yıl burada su tutmaya başlıyoruz.
Şimdi size bir müjde veriyorum. Silvan Barajı'ndan alınan suyu, Silvan'ın eteğinden oluşan suyu alıp, Mardin'e kadar aktaracak Silvan Tüneli'nin temelini inşallah bugünlerde atıyoruz. Böylece barajda su tutma işi bittiğinde, tünellerimiz de hazır olacak.
Diyarbakır'ın tek ihtiyacı bölücü terör örgütünün gölgesinin şehrin üzerinden kalkmasıdır. Tarihte Kürtlere en çok zulmeden örgüt PKK olmuştur. Bölücü örgütün Kürt kardeşlerimizin veya bölgemizdeki herhangi bir kesimin hakkını, hukukunu savunmak gibi bir derdi asla olmamıştır. Bu örgüt sadece kendi sapkın, ideolojik amaçları için Kürt kardeşlerimizi kullanmıştır.
Şimdi burada Diyarbakır'da soruyorum. Türkiye'nin Kürdistan diye bir bölgesi var mı? Bu adam var ya Kürt de değil, sahtekara bak sahtekara. Kürdistan'da da diyor HDP alacak...
Ne diyor? Biz sırtımızı YPG'ye PKK'ya dayadık diyor. Ben de diyorum ki, biz sırtımızı Diyarbakırlı kardeşlerimize ve Allah'a dayadık. Bu yola böyle çıktık. Bizim arkamızda terör örgütleri yok. Bizim arkamızda millet var millet. Bunlarda zillet.
"BUNUN HESABINI SORMAYACAK MIYIZ"
Ne oldu? 1 Temmuzlar geçti? Ne oldu? Ne yaptınız? Tam aksine biz Cudi'de bunları inlerine gömdük mü? Gabar'da bunları inlerine gömdük mü? Kandil'de de gömeceğiz. Onlar kaçacak biz kovalayacağız. Ya bu alçaklar değil mi 13-14-15 yaşındaki kızlarımızı, çocuklarımızı dağlara kaçıranlar bunlar değil mi? Öyleyse benim Diyarbakır'da kardeşlerim aylarca Diyarbakır Belediyesi'nin önünde oturma eylemi yapmadılar mı? Peki o annelerin ahı ne olacak? Bunun hesabını sormayacak mıyız? Öyleyse 31 Mart bir fırsat. Bunun hesabını sormamız lazım. Hep beraber biz Kürt kardeşlerimizin, ne Irak'ta ne Suriye'de emperyalistlerin planlarına alet olmamaları için mücadele ediyoruz. Onlar, Kürt kardeşlerimizi pazarlık aracı olarak kullanıyor.
"BU SEÇİM EN ÇOK DA KÜRT KARDEŞLERİMİZ İÇİN BİR BEKA MESELESİDİR"
Bu seçim en çok da Kürt kardeşlerimiz için bir beka meselesidir. Peki Kürt kardeşlerimizin eskiden beri birçok sıkıntıları yok muydu? Ama Türkiye'de her etnik unsurun kendine göre sorunu vardı. Hepsini aştık aşıyoruz. Daha güzel olacak, daha iyi günler var önümüzde.
Hemen kolları sıvadık, eğitimde, sağlıkta, adalette, bütün enerjide tarımda yeni yeni adımlar attık. Bütün bunları da terör örgütünün saldırılarına, döktüğü kanlara rağmen başardık. Şimdi milliyetçiyim diye geçinen Meral hanım bunlarla beraber değil mi? Saadet beraber değil mi? CHP beraber değil mi? Omuz omuza beraber yürümüyorlar mı? Gelin bunların topuna 31 Mart'ta bir ders verelim. Nerede? Sandıkta.
Hak ve özgürlük diyorlar değil mi? AK Parti iktidarında kazanılan hak ve özgürlükler hiçbir dönemde oldu mu? Bu ülkede Kürt kardeşlerim, hakkını, hukukunu, onurunu korumak için devrim niteliğinde işler yapan, risk alan varsa biz olduk.
Biz hep ne dedik? Yaradılanı severiz, yaradandan ötürü dedik. Biz böyle yürüdük, bugün de böyle yürüyoruz, yürüyeceğiz. Aynı topraklarda yaşadığımız, aynı sıkıntıları çektiğimiz herkes bu ülkenin eşit haklarına sahip vatandaşıdır.
Kobani'den gelenler nereye geldi? Türkiye'ye, şu anda 200 bin Kürt kardeşimiz nerede? Türkiye'de. Biz buyuz. Öyleyse 31 Mart'a hazır mıyız? Mazlum ve mağdurların yegane sığınağı her zaman burasıdır, bu topraklardır. Niçin biliyor musunuz? Aslında bu bölgenin tek gerçek devleti Türkiye'dir de ondan..."