Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, Azerbaycan Meclis Binası'nda yaptığı konuşmasına, muzaffer Azerbaycan Milli Meclisi'nin üyelerini, 84 milyon Türk vatandaşı adına selamlayarak başladı.
Can Azerbaycan'da olduğu için bahtiyar olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bahtiyarım çünkü Karabağ'ı azat etmiş kardeş Azerbaycan'ın Milli Meclisi'nde sizlerle beraberim. Bahtiyarım, çünkü bağımsızlığının 30. yılına ulaşan Azerbaycan'dayım." diye konuştu.
Karabağ'ın azat edilmesinin Azerbaycan'ın bağımsız geçen 30 yılının en önemli hadisesi olduğunu dile getiren Erdoğan, bu zaferle Kafkaslar'da kanayan bir yaranın kapandığını, bölgede kalıcı barış ve huzur için büyük bir fırsatın doğduğunu söyledi.
Bölgenin topyekun kalkınması, refahın artması, huzurun kökleşmesi için üzerlerine düşenleri yapmaya tüm samimiyetleriyle hazır olduklarını vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Geçtiğimiz 30 yılda Karabağ'da yaşanan kriz döneminde kimlerin eline ne geçtiği, kimlerin bu işten kazançlı çıktığı, kimlerin de kaybettiği gayet iyi biliniyor. Canı yananlar, kanı dökülenler, acı çekenler, maddi ve manevi olarak kaybedenler sadece Karabağ'da yaşayan insanlardır. Kolay değil 30 yıl. Benim Azeri kardeşlerim 30 yıl kendi meskenlerinden ne yazık ki kaçkın hale geldiler ve oralar işgal halindeydi. 30 yılın sonunda hamdolsun tekrar işgal altında olan bu topraklar sahiplerine kavuştu. Karabağ'da 30 yıldır süren ihtilafın çözümsüz kalmasına seyirci olanlar, daha doğrusu krizin sürmesi yönünde gayret gösterenler ise hep kazanan tarafta olmuşlardır. Kalıcı barışa giden yolun, bölgedeki tüm halkların ve devletlerin karşılıklı güven temelinde geliştirecekleri iş birliklerinden geçtiğine inanıyoruz. Büyük bir liderlik göstererek Karabağ Zaferi'ni ve barışı Azerbaycan'a kazandıran Azerbaycan ordularının ali başkomutanı, Azerbaycan Cumhurbaşkanı hürmetli kardeşim İlham Aliyev'i bir kez daha tebrik ediyorum."
Erdoğan, liderlerin yanında, Karabağ'da zafere ulaşmak için tek yumruk, tek yürek olan, milli birlik ve beraberlik duygularını en yükseğe taşıyan Azerbaycan halkını ve gözlerini kırpmadan vatan için Karabağ'ın azatlığı için kahramanca mücadele eden Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri'ni tebrik etti.
Şehitlerin her birine Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyen Erdoğan, kutlu vatan savaşı döneminde Türkiye'nin hem devlet hem de millet olarak tüm kalbiyle Azerbaycan'ın yanında yer aldığını anımsattı.
"AZERBAYCAN'IN AYDINLIĞI AYDINLIĞIMIZ"
"Bugün bütün imkanlarımızla Azerbaycan'ın yanındayız. Bütün dünya bilsin ki inşallah yarın da yanında yer alacağız." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nasıl ki Balkan Savaşı sırasında Azerbaycan Milli Marşı'nın yazarı Ahmet Cevat, beraberindeki Azerbaycanlı gençlerle Osmanlı ordusunda savaşmışsa, nasıl ki Çanakkale'de Azerbaycan'dan gelen yiğitlerle, Anadolu'nun delikanlıları birlikte mücadele edip hep birlikte şehadete yürüyüp zafer kazanmışlarsa, nasıl ki Kafkas İslam Ordusu'nun aslanları, Nuri Paşa'nın askerleri, o gün Azerbaycanlı kardeşlerimizin yardımına koşmuşlarsa biz de bugün ve gelecekte bir ve beraber olacağız. Azerbaycan'ın aydınlığı aydınlığımız, sevinci sevincimiz, azatlığı azatlığımız, kaderi kaderimiz, kederi kederimizdir."
Erdoğan, Nuri Paşa'nın Kafkaslar'a geldiği dönemde Ermenilerin 12 binden fazla Türk'ü, Müslümanı katlettiğini, Kafkaslar'da tarihin kara sayfalarına yazılacak bir kıyımın yaşandığını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türk milletine olmadık iftiralarla çamur atanların önce buralara, Kafkaslara, Azerbaycan'a bakmaları gerekir. Hem de yalnız 100 yıl öncesine değil daha 30 yıl evvel Karabağ'da yaşananlara, Hocalı'da yaşananlara bakmalıdır. Sonra vicdanları el verirse bize yönelttikleri ithamları oturur kendileriyle ayrıca konuşuruz. Ama bunların gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpleri zaten nasır tutmuştur. Karabağ'ı ve işgal altındaki Azerbaycan topraklarını 30 yıl boyunca yakıp yıkanları, giderken de geride kalan her şeyi ateşe verenleri görmeyenler, azatlık mücadelesini engellemek için seferber oldular. Şimdi gelsinler Fuzuli'yi görsünler, buraların sağı solu nasıl yakılmış, yıkılmış, tarumar edilmiştir. Gelsinler Karabağ'ı görsünler. İşte dün, yol boyunca buraların halini gördük, Kelbecer'i gördük. Buraları ne hale getirmişler, nasıl bombalayıp, yakıp yıkmışlar. Bunlar gelirken işgalci, giderken ise tarumar ediciydi. Sadece bu davranış bile Karabağ'ın kimin vatanı olduğunu göstermeye yeter."
"AZERBAYCAN'IN YANINDA YER ALMAYI SÜRDÜRECEĞİZ"
Azerbaycanlıların, 30 yıl önce Karabağ'dan çıkmak mecburiyetinde kaldıklarında hiçbir yeri yıkmadıklarının ve hiçbir evi ateşe vermediklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çünkü insan kendi yuvasını yıkamaz, kendi vatanını ateşe veremez. Ama Karabağ onların vatanı olmadığı için her şeyi yakarak, yıkarak gittiler. Onların yaktıkları köyleri, yıktıkları şehirleri Azerbaycan şimdi tekrar yeniden inşa ediyor. Beraber, buraları inşa edeceğiz ve yeni bir Karabağ meydana getireceğiz. Medeniyet ile vandallık arasındaki farkı görmek isteyen, gelsin Karabağ'da iki dönem arasındaki farka baksın. Karabağ, coğrafya olarak dünyanın en güzel bölgelerinden biri olmanın yanında kültür ve medeniyet olarak da en birikimli yerlerinden biriydi. İnşallah yine öyle olacak. Türkiye olarak inşallah bu süreçte de kardeş Azerbaycan'ın yanında yer almayı sürdüreceğiz."
Erdoğan, Azerbaycan Meclis Binası'nda yaptığı konuşmada, dün Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Şuşa'da olduklarını hatırlatarak "Azad Karabağ topraklarında Azerbaycan bayrağının gururla dalgalandığını görmenin bahtiyarlığını bizzat yaşadık." ifadesini kullandı.
Şuşa'nın Karabağ Hanlığı'nın kurucusu Penahali Han devrinden beri adeta tabii bir sanat akademisi gibi müziğin, edebiyatın, sanatın en yüksek seviyede yaşadığı ve yaşatıldığı bir şehir olduğunu söyleyen Erdoğan, şiirleri bugün de sevilerek okunan Molla Penah Vagıf'tan başlayarak Şuşa'nın edebiyatın merkezi olma vasfını koruduğunu kaydetti. Erdoğan, "Kartal yuvası gibi kayalıkların üstünde semaya yakın kurulmasından olacak, Şuşa'ya kültürün, sanatın, edebiyatın ilhamları hep bolca gelmiştir." diye konuştu.
Erdoğan, Şuşa'nın, bestekar Üzeyir Hacıbeyli'nin, Bülbül'ün, Hurşidbanu Natevan'ın, Reşit Behbudov'un ve daha nice sanatçıların, şairlerin yurdu olduğunu dile getirerek şöyle devam etti:
"Ahmet Ağaoğlu gibi yalnız Azerbaycan'da değil, Türkiye ve Türk dünyasında da fikirleriyle etkili olmuş aydınların yuvası Şuşa, bugün tekrar kültürle, medeniyetle, hiç endişe etmeyin ayağa kalkıyor. Şuşa'nın 'Azerbaycan Kültür Başkenti' ilan edilmesi ve geçtiğimiz günlerde Cıdır Düzü'nde düzenlenen Har-ı Bülbül Musiki Festivali, bu doğrultuda dünyaya verilen açık bir mesajdır. Vagıf Şiir Festivali'nin hazırlıklarının devam ettiğini memnuniyetle duyuyorum. Bu yıl Azerbaycan'ın kültür başkenti olan Şuşa'yı gelecek yıl da 'Türk Dünyası Kültür Başkenti' olarak görmekten memnuniyet duyarız. Türk dünyasının dört bir yanından gelecek kültür ve sanat ehlinin, bu güzel şehirde buluşması Şuşa'nın kadim tarihine verilen en güzel selam olacaktır."
"DEĞERLERİMİZİ HEM YENİ NESİLLERİMİZE HEM DE BÜTÜN DÜNYAYA ANLATMALIYIZ"
Sadece Şuşa veya Karabağ'ın değil, Azerbaycan'ın ve Türk dünyasının her köşesinin büyük şairler ve sanatçılar yetiştirdiğine işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yıl Nizami Gencevi'nin doğumunun 880'inci yıl dönümüdür. Asırlar boyunca şairler onunla yarışmayı ve ona ulaşmayı bir meziyet saymışlardır. 'Avni' mahlasıyla şiirler yazan Fatih Sultan Mehmet Han'ın şu eserinde de aynı hissiyata rastlanır, 'Bu kelam ile Nizami işidürse sözüni, ilteler sana hased Sa'di ve Selman bu gice'. Bu yıl ayrıca Ahi Evran'ın doğumunun 850'nci, Ali Şir Nevai'nin doğumunun 580'inci, Hacı Bektaşi Veli'nin vefatının 750'nci, Yunus Emre'nin vefatının 700'üncü yıl dönümüdür. Geçen yıl Farabi'nin doğumunun 1300'üncü yılıydı. Dünyada bu kadar zengin ve yüksek kültürel değerleri olan milletlerin sayısı çok azdır. Biz bu değerlerimizi hem yeni nesillerimize hem de bütün dünyaya anlatmalıyız."
Rahmetle yad ederek saydığı ve sayamadığı tüm isimlerin medeniyetlerinin direkleri olduğu gibi, dünya kültürünün de değerleri olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsanlık onların eserlerindeki hikmetlerin sırrına vakıf oldukça, dünyamızdaki meseleleri çözmek kolaylaşacaktır. Maziden atiye kuracağımız köprüyle medeniyetimizi yeniden yükseltmek, hak ettiği yere çıkarmak bizlerin elindedir. Birliğimizi, beraberliğimizi, dostluğumuzu, kardeşliğimizi ne kadar sıkı tutarsak, birbirimize ne kadar sıkı sarılırsak bu hedefe o kadar çabuk ulaşırız." dedi.
"KANIN DEĞİL KALBİN ZAFERİ"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Karabağ Zaferi'nin Azerbaycan'a, Kafkaslara ve dünyaya getireceği yararların kıymetinin zaman geçtikçe daha iyi anlaşılacağını belirterek "Bu zaferden kimse rahatsız olmasın çünkü bu, yıkımın değil inşanın, zulmün değil adaletin, nobranlığın değil zarafetin, savaşın değil barışın, kanın değil kalbin zaferidir. Nitekim, bu zaferin ardından yapılanlara ve yapılacaklara baktığımızda, çizdiğimiz tablonun nasıl ete kemiğe büründüğü görülecektir." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karabağ'ın her köşesine huzur, sükun ve umudun hakim olduğunu ifade ederek "Evlerinden, yurtlarından 30 yıldır ayrı olan Azerbaycanlı kardeşlerimize yuvalarına dönme yolu açılmıştır. İnşallah, bir sonraki gelişimizde bu toprakların insanlarının evlerine yerleştiğini görmenin de bahtiyarlığını yaşayacağız. Onlara da şimdiden bu çağrıyı Azerbaycan Parlamentosu'ndan ben de yapıyorum, bir an önce inşallah evleriniz yapılıyor, yapılacak ve oralara yerleşmenizi bizler de hasretle bekliyoruz." dedi.
İşgalin sebep olduğu sürekli çatışma halinden kaynaklanan yorucu gerginliğin ortadan kalktığına işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Şu anda yollar süratle yapılıyor, viyadükler yapılıyor, elektrik santralleri bir taraftan kuruluyor bir taraftan açılıyor. Bunları gözlerimle gördüm, onun için söylüyorum. Bir taraftan inşallah yine altyapı tesisleri yapılıyor ve bizler de İnşallah TOKİ'mizle bölgede okul, hastane ve buna benzer birçok eserleri inşa etmenin gayreti içerisinde olacağız. Nahçıvan'la Bakü'yü birbirine bağlayacak Zengezur koridorunun bölgemize getireceği rahatlamanın ve zenginliğin tarifi mümkün değildir. Bölgemizde ve tüm dünyada zalimin zulmünün ebedi olmadığı, bir gün mutlaka hakkın, hakkaniyetin, adaletin tecelli edeceği herkes tarafından görülmüştür."
"SÜKUNET MEYDANA GELSİN, DÜŞMANLIKLAR ORTADAN KALKSIN"
"Karabağ aynı zamanda, dünyayı kendi siyasi ve ekonomik hırslarının arenası olarak görenlerin hesaplarının bozulduğu yerdir." diyen Erdoğan, üstelik tüm bu gelişmelerin, Azerbaycan ile birlikte Ermenistan için de yeni bir dönemin başlangıcı olacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Mesela Zengezur koridorunda çalışmaya başlayacak demiryoluyla Ermeniler de kolayca Moskova'ya ve tüm dünyaya ulaşabilecekler. Böylece kendi kendilerine uyguladıkları ablukadan kurtulabileceklerdir. Kardeşimle birlikte teklifimizi yaptık. Neydi teklifimiz? Gelin 6 ülke bir platform oluşturalım, Rusya, Türkiye, Azerbaycan, İran, Ermenistan ve Gürcistan. Bu platformla birlikte artık bölgede bir sükunet meydana gelsin, düşmanlıklar ortadan kalksın. Burada Gürcistan'ın bazı kendine has sualleri vardı. Son Türkiye ziyaretinde tekrar bunu kendisiyle Sayın Başbakan'la da konuştum. Dedim, 'Bu, Gürcistan'ın da lehine olacaktır. Bu adımı atalım. Bak Ermenistan ile aramızdaki sıkıntıları biliyorsun, ama biz bütün bunlara rağmen Azerbaycanlı kardeşlerimin sıkıntılarının da giderilmesini istiyoruz. Aynı şekilde sizin de Rusya ile olan sıkıntıları aşmanıza bu platform vesile olacaktır.' 'Çalışayım.' dedi. 'İyi olur.' dedik."
Erdoğan, bu bölgenin barışa ihtiyacı olduğunu belirterek "Bunu başarmamız lazım ve Ermenistan, Azerbaycan ile problemlerini çözdükçe Türkiye olarak biz de gereken adımları atacağız. Türkiye sınırlarının açılmasının Ermenistan'a sağlayacağı faydalar saymakla bitmez. Velhasıl bu zaferi herkesin ortak zaferi haline getirmek bizlerin elindedir. Bir daha Kafkasya'nın boynuna kimsenin esaret zinciri vuramaması için önümüze çıkan fırsatları hep birlikte en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Biz bu mücadeleyi kendimiz ve dostlarımızla birlikte 'Dünya beşten büyüktür.' diyerek küresel düzeyde de veriyoruz." diye konuştu.
NATO Zirvesi'nde de bunları konuştuklarını ve bunların değerlendirmesini yaptıklarını kaydeden Erdoğan, "Hamdolsun olumlu görüşmelerle buraya döndük. Ama dünyanın sorunları bitmiyor, dünyada çözülecek daha çok sorunlarımız var. Ama dik durursak, sağlam durursak bir olur, beraber olursak Allah'ın izniyle bunları çözeriz. Medeniyet güneşimizi yeniden en tepeye çıkartarak, barışı ve adaleti bölgemizde ve dünyada hakim kılacağımız günler yakındır." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, konuşmasının sonunda, Şair Bahtiyar Vahapzade'nin "Azerbaycan-Türkiye" şiirinin "Bir ananın iki oğlu, Bir emelin iki kolu, O da ulu bu da ulu, Azerbaycan-Türkiye. Dinimiz bir, dilimiz bir, ayımız bir, yılımız bir, aşkımız bir, yolumuz bir, Azerbaycan-Türkiye." mısralarını okudu.
Erdoğan, Azerbaycan Meclis Binası'nda yaptığı konuşmada, dün Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Şuşa'da olduklarını hatırlatarak "Azad Karabağ topraklarında Azerbaycan bayrağının gururla dalgalandığını görmenin bahtiyarlığını bizzat yaşadık." ifadesini kullandı.
Şuşa'nın Karabağ Hanlığı'nın kurucusu Penahali Han devrinden beri adeta tabii bir sanat akademisi gibi müziğin, edebiyatın, sanatın en yüksek seviyede yaşadığı ve yaşatıldığı bir şehir olduğunu söyleyen Erdoğan, şiirleri bugün de sevilerek okunan Molla Penah Vagıf'tan başlayarak Şuşa'nın edebiyatın merkezi olma vasfını koruduğunu kaydetti. Erdoğan, "Kartal yuvası gibi kayalıkların üstünde semaya yakın kurulmasından olacak, Şuşa'ya kültürün, sanatın, edebiyatın ilhamları hep bolca gelmiştir." diye konuştu.
Erdoğan, Şuşa'nın, bestekar Üzeyir Hacıbeyli'nin, Bülbül'ün, Hurşidbanu Natevan'ın, Reşit Behbudov'un ve daha nice sanatçıların, şairlerin yurdu olduğunu dile getirerek şöyle devam etti:
"Ahmet Ağaoğlu gibi yalnız Azerbaycan'da değil, Türkiye ve Türk dünyasında da fikirleriyle etkili olmuş aydınların yuvası Şuşa, bugün tekrar kültürle, medeniyetle, hiç endişe etmeyin ayağa kalkıyor. Şuşa'nın 'Azerbaycan Kültür Başkenti' ilan edilmesi ve geçtiğimiz günlerde Cıdır Düzü'nde düzenlenen Har-ı Bülbül Musiki Festivali, bu doğrultuda dünyaya verilen açık bir mesajdır. Vagıf Şiir Festivali'nin hazırlıklarının devam ettiğini memnuniyetle duyuyorum. Bu yıl Azerbaycan'ın kültür başkenti olan Şuşa'yı gelecek yıl da 'Türk Dünyası Kültür Başkenti' olarak görmekten memnuniyet duyarız. Türk dünyasının dört bir yanından gelecek kültür ve sanat ehlinin, bu güzel şehirde buluşması Şuşa'nın kadim tarihine verilen en güzel selam olacaktır."
"DEĞERLERİMİZİ HEM YENİ NESİLLERİMİZE HEM DE BÜTÜN DÜNYAYA ANLATMALIYIZ"
Sadece Şuşa veya Karabağ'ın değil, Azerbaycan'ın ve Türk dünyasının her köşesinin büyük şairler ve sanatçılar yetiştirdiğine işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yıl Nizami Gencevi'nin doğumunun 880'inci yıl dönümüdür. Asırlar boyunca şairler onunla yarışmayı ve ona ulaşmayı bir meziyet saymışlardır. 'Avni' mahlasıyla şiirler yazan Fatih Sultan Mehmet Han'ın şu eserinde de aynı hissiyata rastlanır, 'Bu kelam ile Nizami işidürse sözüni, ilteler sana hased Sa'di ve Selman bu gice'. Bu yıl ayrıca Ahi Evran'ın doğumunun 850'nci, Ali Şir Nevai'nin doğumunun 580'inci, Hacı Bektaşi Veli'nin vefatının 750'nci, Yunus Emre'nin vefatının 700'üncü yıl dönümüdür. Geçen yıl Farabi'nin doğumunun 1300'üncü yılıydı. Dünyada bu kadar zengin ve yüksek kültürel değerleri olan milletlerin sayısı çok azdır. Biz bu değerlerimizi hem yeni nesillerimize hem de bütün dünyaya anlatmalıyız."
Rahmetle yad ederek saydığı ve sayamadığı tüm isimlerin medeniyetlerinin direkleri olduğu gibi, dünya kültürünün de değerleri olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsanlık onların eserlerindeki hikmetlerin sırrına vakıf oldukça, dünyamızdaki meseleleri çözmek kolaylaşacaktır. Maziden atiye kuracağımız köprüyle medeniyetimizi yeniden yükseltmek, hak ettiği yere çıkarmak bizlerin elindedir. Birliğimizi, beraberliğimizi, dostluğumuzu, kardeşliğimizi ne kadar sıkı tutarsak, birbirimize ne kadar sıkı sarılırsak bu hedefe o kadar çabuk ulaşırız." dedi.
"KANIN DEĞİL KALBİN ZAFERİ"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Karabağ Zaferi'nin Azerbaycan'a, Kafkaslara ve dünyaya getireceği yararların kıymetinin zaman geçtikçe daha iyi anlaşılacağını belirterek "Bu zaferden kimse rahatsız olmasın çünkü bu, yıkımın değil inşanın, zulmün değil adaletin, nobranlığın değil zarafetin, savaşın değil barışın, kanın değil kalbin zaferidir. Nitekim, bu zaferin ardından yapılanlara ve yapılacaklara baktığımızda, çizdiğimiz tablonun nasıl ete kemiğe büründüğü görülecektir." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karabağ'ın her köşesine huzur, sükun ve umudun hakim olduğunu ifade ederek "Evlerinden, yurtlarından 30 yıldır ayrı olan Azerbaycanlı kardeşlerimize yuvalarına dönme yolu açılmıştır. İnşallah, bir sonraki gelişimizde bu toprakların insanlarının evlerine yerleştiğini görmenin de bahtiyarlığını yaşayacağız. Onlara da şimdiden bu çağrıyı Azerbaycan Parlamentosu'ndan ben de yapıyorum, bir an önce inşallah evleriniz yapılıyor, yapılacak ve oralara yerleşmenizi bizler de hasretle bekliyoruz." dedi.
İşgalin sebep olduğu sürekli çatışma halinden kaynaklanan yorucu gerginliğin ortadan kalktığına işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Şu anda yollar süratle yapılıyor, viyadükler yapılıyor, elektrik santralleri bir taraftan kuruluyor bir taraftan açılıyor. Bunları gözlerimle gördüm, onun için söylüyorum. Bir taraftan inşallah yine altyapı tesisleri yapılıyor ve bizler de İnşallah TOKİ'mizle bölgede okul, hastane ve buna benzer birçok eserleri inşa etmenin gayreti içerisinde olacağız. Nahçıvan'la Bakü'yü birbirine bağlayacak Zengezur koridorunun bölgemize getireceği rahatlamanın ve zenginliğin tarifi mümkün değildir. Bölgemizde ve tüm dünyada zalimin zulmünün ebedi olmadığı, bir gün mutlaka hakkın, hakkaniyetin, adaletin tecelli edeceği herkes tarafından görülmüştür."
"SÜKUNET MEYDANA GELSİN, DÜŞMANLIKLAR ORTADAN KALKSIN"
"Karabağ aynı zamanda, dünyayı kendi siyasi ve ekonomik hırslarının arenası olarak görenlerin hesaplarının bozulduğu yerdir." diyen Erdoğan, üstelik tüm bu gelişmelerin, Azerbaycan ile birlikte Ermenistan için de yeni bir dönemin başlangıcı olacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Mesela Zengezur koridorunda çalışmaya başlayacak demiryoluyla Ermeniler de kolayca Moskova'ya ve tüm dünyaya ulaşabilecekler. Böylece kendi kendilerine uyguladıkları ablukadan kurtulabileceklerdir. Kardeşimle birlikte teklifimizi yaptık. Neydi teklifimiz? Gelin 6 ülke bir platform oluşturalım, Rusya, Türkiye, Azerbaycan, İran, Ermenistan ve Gürcistan. Bu platformla birlikte artık bölgede bir sükunet meydana gelsin, düşmanlıklar ortadan kalksın. Burada Gürcistan'ın bazı kendine has sualleri vardı. Son Türkiye ziyaretinde tekrar bunu kendisiyle Sayın Başbakan'la da konuştum. Dedim, 'Bu, Gürcistan'ın da lehine olacaktır. Bu adımı atalım. Bak Ermenistan ile aramızdaki sıkıntıları biliyorsun, ama biz bütün bunlara rağmen Azerbaycanlı kardeşlerimin sıkıntılarının da giderilmesini istiyoruz. Aynı şekilde sizin de Rusya ile olan sıkıntıları aşmanıza bu platform vesile olacaktır.' 'Çalışayım.' dedi. 'İyi olur.' dedik."
Erdoğan, bu bölgenin barışa ihtiyacı olduğunu belirterek "Bunu başarmamız lazım ve Ermenistan, Azerbaycan ile problemlerini çözdükçe Türkiye olarak biz de gereken adımları atacağız. Türkiye sınırlarının açılmasının Ermenistan'a sağlayacağı faydalar saymakla bitmez. Velhasıl bu zaferi herkesin ortak zaferi haline getirmek bizlerin elindedir. Bir daha Kafkasya'nın boynuna kimsenin esaret zinciri vuramaması için önümüze çıkan fırsatları hep birlikte en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Biz bu mücadeleyi kendimiz ve dostlarımızla birlikte 'Dünya beşten büyüktür.' diyerek küresel düzeyde de veriyoruz." diye konuştu.
NATO Zirvesi'nde de bunları konuştuklarını ve bunların değerlendirmesini yaptıklarını kaydeden Erdoğan, "Hamdolsun olumlu görüşmelerle buraya döndük. Ama dünyanın sorunları bitmiyor, dünyada çözülecek daha çok sorunlarımız var. Ama dik durursak, sağlam durursak bir olur, beraber olursak Allah'ın izniyle bunları çözeriz. Medeniyet güneşimizi yeniden en tepeye çıkartarak, barışı ve adaleti bölgemizde ve dünyada hakim kılacağımız günler yakındır." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, konuşmasının sonunda, Şair Bahtiyar Vahapzade'nin "Azerbaycan-Türkiye" şiirinin "Bir ananın iki oğlu, Bir emelin iki kolu, O da ulu bu da ulu, Azerbaycan-Türkiye. Dinimiz bir, dilimiz bir, ayımız bir, yılımız bir, aşkımız bir, yolumuz bir, Azerbaycan-Türkiye." mısralarını okudu.
ALİYEV'İN KABRİNE ZİYARET
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in kabrini ziyaret etti.