Güncelleme Tarihi:
İşte Yıldırım'ın sözlerinden satır başları:
İstanbul tasarım şehri. UNESCO tarafından 2017 tarafından kabul edilmiş. Tasarlamak; her şey tasarlamakla başlıyor. Yani akıl teriyle başlıyor. Ondan sonraki aşama üretmek. O da alın teriyle oluyor. Akıl terinin sermayesi çok büyük değil, insan. İnsan aklı her şeyi planlıyor. İyi şeyleri de kötü şeyleri de hepsi insanın aklından çıkıyor.
İstanbul dünyada bir marka şehir olmak zorunda. Burada yaşayan milyonların bile farkında olamadığı bir unvanımız var. Burası bir tasarım şehri. Bunu UNESCO kararlaştırmış ve dünyada yaratıcı şehirler arasında 31 şehirden bir tanesi olarak belirlemiş. Bugün bu unvandan sonra ilk zirve yapılıyor. İstanbul dizayn zirvesi 31 şehir, tasarım temsilcisi, tasarım uzmanlarını bir araya getiriyor. Dünya çapında isimler bu zirveye katılıyor.
Tasarım şehri İstanbul’a yakışacak bir tasarım merkezinin müjdesini de vermek istiyorum. Az önce gördüğünüz görselde Haydarpaşa Limanı’nın ve Sultan Abdulhamid’in İstanbul – Bağdat tren yolunu yapmak için inşa ettiği garın da içinde olduğu bölgeyi İstanbul Tasarım Merkezi yapıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun.
Tasarım deyince bazılarının aklına sadece moda geliyor… Ama takısı var, mobilyası var, grafiği var. Üretilen her şey bir tasarımla vücut buluyor. Etrafımıza bir bakalım. Gördüğümüz her şey bir tasarımın ürünü. Artık yanımızdan ayırmadığımız neredeyse yatağa da birlikte girdiğimiz cep telefonları var. Arkasına çevirip bakın ne diyor? Design in California, France, Turkey… Orada tasarlanmış. Ama orada üretilmek zorunda değil. Nerede daha ucuzsa, nerede daha ekonomikse orada üretiliyor.
Yapmamız gereken Design in İstanbul markasını oraya vurmak. Bunu başardığımız zaman maksat hasıl olacak. Yapmak artık; herkes yapıyor. Yapmak bir şey değil, önemli olan tasarlamak. Katma değer tasarlamada imalatta değil, veriyorsunuz makinalar var, robot teknolojileri var, veriyorsunuz seri halde imalat yapılıyor. Ama onun imal edilecek hale gelinceye kadar orada işte akıl teri var. Orada insan var.
İstanbul 4.0 deyince aklınıza hemen tasarım gelsin. Yani Endüstri 4.0 5.0 GSM’de 5.0 dönemi başlıyor şimdi. Bu bir tasarımın ürünüdür. Yani İstanbul gelecekte artık akıl terini daha fazla kullanan, akıl teri ile alın terini birleştiren hem şehrimiz hem Türkiye için katma değer sağlayan bir merkez olacak. Altyapı halloldu.
Türkiye’de altyapı büyük oranda halloldu. Son 16 yılda ülkeyi bir baştan bir başa yollarla donattık. Havayolunu halkın yolu yaptık. Geniş bant hızlı internet ağlarıyla her tarafı donattık. Akıl terini alın teriyle birleştirerek bu ülkeye, bu şehre çok büyük katkılar sağlayacağız. İstanbul’un tabi tarihi, kültür tarafı, sanat tarafı bunların tarifi mümkün değil sözler yetmez. Bir de İstanbul’un ekonomik gücü var.
İstanbul’un ülkemiz açısından bir başka önemi ekonomi, İstanbul’un ekonomisi. İstanbul şu anda Türkiye’nin milli gelirinin üçte birini üreten bir şehir. Türkiye’nin ihracatının yüzde 45’ini neredeyse yarısını tek başına İstanbul yapıyor. İstanbul Türkiye’ye gelen turistin üçte birini kabul ediyor. İstanbul Türkiye’de üretilen vergilerin yarısını sağlıyor. İstanbul Türkiye’nin üretim kapasitesinin 100 büyük işletmenin yarısı İstanbul’da. İş gücüne katkısı 7 milyona yakın. Ayrıca İstanbul Türkiye nüfusunu yüzde 20’sini barındırıyor.
İstanbul, Türkiye’nin geleceği ve ekonomisi için vazgeçilmez bir şehir. O yüzden İstanbul’u bir yandan kültürle sanatla güzellikleriyle ortaya çıkarırken bir yandan da ekonomisi ve gençlerimize kadınlarımıza geleceğine onların iş hayatında daha fazla yer alması için yapmamız gereken işler var. Bakın Türk dizileri dünyada 300 milyon insan tarafından izleniyor. 300 milyon dolar da bir gelir elde ediyoruz. Bu daha bir başlangıç. Amerika’dan sonra dışarıda dizileri filmleri izlenen ikinci ülkeyiz. Bunu bizim sanatçılarımız, yapımcılarımız kendi imkanlarıyla yapıyorlar. Çok kıt imkanlarla bunu başarıyorlar. Biz onlara büyük bir plato kuracağız. Bu işi daha kapsamlı yapsınlar diye büyük bir film platosu kuracağız. Bu şekilde bu alanda sadece film satıp para kazanmak değil, satılan her film Türkiye’nin kumaşını, mobilyasını, takılarını gösteriyor. Yani turizmle ekonomisine de gelenek, göreneklerini anlatarak büyük bir katkı sağlıyor.
Bugün yapılan araştırmalar şunu gösterdi. Dünyada en fazla merak edilen ve görülmek istenen şehirler arasında İstanbul beşinci sıraya geldi. İstanbul’un hep olumsuzlukları yok. Trafik sıkışıklığına, otopark sorununa rağmen, yeşil alanda yeterince altyapısı olmamasına rağmen dünyanın koca koca şehirleri arasında en fazla görülmek istenen şehir. Bu bizim için muazzam bir imkan. Bunu biz sonuca dönüştürmemiz lazım. Tasarım; bazı şehirler var tasarımdan çok büyük para kazanıyorlar. Mesela Milan, muazzam bir kaynak… Şehrin bir başka işi yok. O markalar akıl teriyle üretiliyor, ürün haline Türkiye’de yapılıyor mesela… Türkiye’de tekstilciler yapıyorlar, veriyorlar üzerine 300-500 dolar etiket koyup satılıyor. Artık zenginlik marka oluşturmakta.
Mesela THY’yi ele alın. THY bugün bir marka olmuştur. Dünyanın yedinci, Avrupa’nın ikincisi. Ama 15 yıl önce böyle değildi, zarar eden küçülen bir şirketti. Geldik, önünü açtık, engelleri kaldırdık. Adeta büyüdü, büyüdü. Bugün dünyanın en fazla noktasına uçuş yapan havayolu şirketi. Bu sadece bir havayolu şirketi değil, bu bizim bayrağımızı taşıyor. Ama bir tane THY ile övünmemiz yetmez. Onlarca, yüzlerce markamızın olması lazım. Bunu da yapacak şansımız var, çünkü İstanbul nüfusunun yüzde 45’i genç. Gençler gelecektir, gelecekte bilişimle gelecektir. Onun için gençlere yatırım yapmaya devam edeceğiz.
Haydarpaşa Tasarım Merkezi ile hedeflerimizi büyük koyuyoruz. Tasarım ürünlerinden milyarlarca dolar gelir elde etme şansımız var. Tasarımda İstanbul dünya markası olacak, bu fırsat önümüzde. Biz böyle bir iddia, hedef koyuyoruz. Ülkemizin pırıl pırıl gençlerine güveniyoruz, inanıyoruz. İstanbul bunu mutlaka başaracak. Zihniniz açık, hayalleriniz gerçek olsun diyorum. Bu zirveyi düzenleyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na ve ekibine teşekkür ediyorum.