Güncelleme Tarihi:
Çeşitli örnekler veren Erdoğan, "Batı Trakya’da bırakın bunları 'Türk' kelimesinin yazılmasını dahi hazmetmek mümkün değil. Bir okulun kapısında dernekte 'Türk' yazıyorsa hazmedemiyorlar. Batı Trakya halkının ortalama kişi başına milli geliri ise 2 bin 200 dolar civarındadır. Yatırım noktasında, atılması gereken adımlar noktasında gerekli olan destekler onlara verilmemektedir, bir ayrımcılık orada söz konusudur. Benim ‘güncellenmesi gerekir’ dediğim konu işte bunlardır. Ve tabi bir çok askeri konularda sıkıntılar yaşanıyor. E biz NATO’dan siz çıktınız tekrar NATO’ya girişinizi biz sağladık. Eğer biz engel olsaydık siz NATO’ya giremezdiniz. Biz komşu diye baktık. Ve bugün de öyle bakıyoruz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pavlopulos'ın sözlerine üzerine "Bunu cevapsız bırakmak da kendime saygısızlık olur. Bunun cevabını vermem lazım. Ben hukuk profesörü değilim ama siyasi hukuku iyi bilirim. Siyaset hukukunda da, bu belki hukukta yoktur. “Anlaşmanın güncelleşmesi” diye bir şart vardır ve bunu da biz yaparız. Yeter ki ülkeler bu konuda mutabık kalsınlar. Ve bunun dünyada çok örnekleri var.
KONUYU AÇMASANIZ ÇİPRAS'I KABÜLÜMDE BU KONULARA GİRERDİK
Ben tabi bugün sizler bu konuyu açtığınız için bunlara girdim. Sizler bu konuları açmamış olsaydınız sayın Çipras’ı kabulümde bu konulara girerdik. Ama öyle de olsa sizler Yunanistan ben de Türkiye adına bu konuları görüşmüş olduk.
Açıklamada ilk olarak Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos yaptı.
Pavlopulos şöyle konuştu: Biz Yunanistan olarak Türkiye'yi her zaman AB'de destekleyen bir ülkeyiz. Bu ziyaretinizin AB açısından da çok büyük bir öneme sahip olduğuna inanıyoruz. AB'ye Türkiye'nin tam katılımı, hem Türkiye halkına, Türkiye'ye yararlı bir olgu olacaktır.
Biz Yunanistan ve Türkiye olarak işbirliği köprüsünü inşa etme aşamasındayız. Ve bu inşa, bu köprü daha da güçlendirilmeli. Bu köprü var olan bir köprüdür, daha da güçlendirilecektir ziyaretiniz sayesinde.
Bu hedefe ulaşabilmek için Yunanistan açısından tüm ulusal hukuk noktalarını tam yerinde bir saygı göstererek ulaşabileceğimize inanıyorum. Bu tabi Avrupa müktesebatını da içeren yazılı sözleşmelerle belirlenen ulusal hukuka saygı bu ilişkilerin çok önemli bir hususu olduğuna inanıyorum.
Bildiğiniz gibi tarihi bir ziyaret mahiyeti taşıyan başka bir ziyaret Atatürk ve İnönü zamanında yapılmış bir anlaşmadan bahsetmek istiyorum ve bu da hepimizin bildiği gibi Lozan anlaşmasıdır.
Lozan anlaşması iki ulusun ulusal toprakların sınırlarını çizen bir anlaşma teşkil etmektedir. Bu ikili ilişkiler açısından hiçbir boşluk bırakmayan, tamamlanması gerekmeyen muğlak bölge sınırları taşımayan bir anlaşmadır Lozan anlaşması.
Bunun tartışılacak, reform edilecek bir sözleşme olduğuna inanmıyoruz. Ve bu anlaşma gereğince iki ülkede de yaşayan azınlıklar çok belirgin bir şekilde dile getirilmiştir. Ve azınlıklar Yunanistan açısından dini azınlık olarak tanınmıştır. Yunanistan'da Müslüman bir azınlık Lozan Anlaşması temelinde Yunanistan'da yaşamaktadır. Ve Yunanistan bu azınlığı bir hukuk devleti olarak tüm haklarını öngörüldüğü şekilde korumaktadır.
KIBRIS KONUSU
Ve ikili ilişkilerden söz ederken, ikimizin de ilgi ve odak noktası olan Kıbrıs meselesine de değinmeden geçemeyeceğim. Bu konuda Yunanistan'ın bir çözüm aramasında olduğunu acil ve sürdürülebilir bir çözümü en kısa zamanda hayata geçirebileceğini umuyor ve bu konuda elinden geldiğince çaba sarf etmektedir.
GÖÇMEN SORUNU
İkili ilişkilere değinirken, temelini teşkil eden medeniyet ilkelerimize de değinmeden edemeyeceğim. Bu hususla ilgili olarak AB ile Türkiye anlaşmasına göç ve sığınmacı sorunuyla ilgili imzaladığı anlaşmanın her noktasının harfiyen yerine getirilmesini dile getirmek istiyorum. Bu konuda göç meselesinde iki ülkeye düşen maalesef zor, güç görev bu zavallı insanları göçmen ve sığınmacı statüsüne düşen insanları gösterdiğiniz şekilde ve bizim Yunanistan devleti olarak gösterdiğimiz üzere, insani medeniyet ilkelerimize saygılı bir şekilde davranmaya devam etme hususunda iki tarafın da çok büyük önemle bu meseleye eğildiğini ve bu meseleyi elinden geldiğince mükemmel bir şekilde bu sorumluluğu yerine getirdiğine inanıyorum. Ve sizin, olağanüstü olumlu ilginizi de biliyorum.
ERDOĞAN’DAN LOZAN CEVABI
65 yıl sonra Yunanistan’ı ilk defa ziyaret eden Cumhurbaşkanı olan Erdoğan açıklamasında şunları söyledi:
Bugün ülkelerimiz adına çok önemli bir gün. 65 yıl aradan sonra rahmetli Celal Bayar'ın ziyareti, ondan sonra ilk defa bir resmi ziyareti gerçekleştiriyoruz. Bunun bana nasip olması sebebiyle ayrıca mutluyum.
İki ülke arasında yeni bir dönemin başlangıcına vesile olmasını ayrıca diliyorum. Tabi bazı gerçekleri açık net sizler ortaya koydunuz. Ben de açık ve net olarak ortaya koyacağım.
“BATI TRAKYA'DA YAŞAYAN MÜSLÜMANLAR İNANDIKLARINI LOZAN'A GÖRE YAŞAYABİLİYORLAR MI?”
Türkiye ile Yunanistan arasında bir çok şeyler değişti, değişiyor. Mesela Lozan'da buradaki Türklerle ilgili 'Müslüman azınlık' ifadesinin geçtiğinden bahsediyorsunuz. Doğrudur ama aynı zamanda AİHM'de Türk ifadesi orada geçmektedir. Bu kararlarıyla da orada vardır.
Mesela bir başka özelliğe geleceğim. Oradaki insanların yaşam koşullarının ne durumda olduğunu değerlendirme noktasına buraya da iyice bir göz atmak lazım. Batı Trakya'da yaşayan Müslümanlar inandıklarını Lozan'a göre yaşayabiliyorlar mı? Batı Trakya'da yaşayan Müslümanlar bugün en yazık ki kendi seçtikleri baş müftü değil, atanan bir baş müftüyle yönetilme gayretleri var.
Türkiye’de mesela patrik atanan bir patrik değildir. Patrik, sensinod meclisinin seçmiş olduğu bir patriktir.
Lozan’a göre de malum belli bir sayıda sensinod Meclisi oluşur. Ve bunların da Türk vatandaşı olması lazım. Sensinod meclisindeki bu sayı azaldığı için, ben mesela patriğe demişimdir ki “Siz bize isimler verin, biz bunları Türk vatandaşlığına alalım ve Meclis’te bu sayıyı dolduralım.
“BU NASIL OLUYOR DA LOZAN ANLAŞMASININ UYGULAMADA OLDUĞUNU SÖYLÜYORUZ?”
Patriği kim seçiyor? Seçecekse bu 17 kişiyi seçecek. Yunanistan’da gerek başbakanlığım, gerek cumhurbaşkanlığım döneminde hala biz Batı Trakya’da baş müftüsünü oradaki imamlar, din adamları seçememiştir. Bu nasıl oluyor da Lozan anlaşmasının uygulamada olduğunu söylüyoruz? Demek ki Lozan uygulamada değil.
“BATI TRAKYA ORTALAMA KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİRİ 2 BİN 200 DOLAR CİVARINDADIR”
Bunu bugüne kadar tanıştığım dost olduğum, bir çok arkadaşımızla görüşmüşümdür. Sayın Karamanlis’te Papandreu ile görüşmüşüzdür, Sayın Çipras ile görüşmüşüzdür, görüşüyoruz. Ama netice alamadık. İşin ekonomik boyutuna baktığınız zaman bugün AB veyahut da Yunanistan’ın açıklanan milli gelirine baktığınız zaman 18 bin dolar civarındadır.
Batı Trakya ortalama kişi başına milli geliri 2 bin 200 dolar civarındadır. Yatırım noktasında atılması gereken adımlar noktasında gerekli destekler onlara verilmemektedir, ayrımcılık söz konusudur.
“BATI TRAKYA’DA BIRAKIN BUNLARI “TÜRK” KELİMESİNİN YAZILMASINI DAHİ HAZMETMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Türkiye’de benim Rum vatandaşlarıma yönelik böyle bir uygulama göremezsiniz. İbadethaneleri noktasında en ufak bir ayrımcılık göremezsiniz. Ama Batı Trakya’da bırakın bunları “Türk” kelimesinin yazılmasını dahi hazmetmek mümkün değil. Bir okulun kapısında dernekte “Türk” yazıyorsa hazmedemiyorlar.
“EĞER BİZ ENGEL OLSAYDIK SİZ NATO’YA GİREMEZDİNİZ”
Bence bunların bir defa aşmamız lazım. Benim ‘güncellenmesi gerekir’ dediğim konu işte bunlardır. Ve tabi bir çok askeri konularda sıkıntılar yaşanıyor. E biz NATO’dan siz çıktınız tekrar NATO’ya girişinizi biz sağladık. Eğer biz engel olsaydık siz NATO’ya giremezdiniz. Çünkü bir ülkenin muhalefeti NATO’ya girmenizi engelleyebilirdi. Ama biz öyle bakmadık. Biz komşu diye baktık. Ve bugün de öyle bakıyoruz.
Aynı şekilde yine Kıbrısla ilgili yaklaşımınız tabi o görüşmelerin içerisinde siz olmadınız, ben o görüşmelerin bizzat içindeydim. Yunanistan garantör ülke olduğu gibi Türkiye de garantör ülke. Bizzat o final görüşmelerinin içerisinde oldum. Ve Kofi Annan ile beraber o süreci birlikte yürüttük.
Ve oradaki görüşmeler neticesinde aslında işin çözüme kavuşması gerekirken ne yazık ki orada alınan kararlar uygulamaya girmedi. Kıbrıs’taki Türkler yapılacak olan referandumda yüzde 60’ın üzerinde evet oyu verdiler, ama güneyde Rumlar tam tersine hayır oyu verdiler.
“94 YILDA BİR ÇOK ŞEY DEĞİŞTİ”
Ve AB’nin verdiği sözler de yerine gelmedi. Mali noktada vereceği desteklerin hiçbirini uygulamaya sokmadılar. Bugün bile hala bunlar yerine gelmiş değil. Ve bizler bu noktadaki sadakatimizi aynen sürdürüyoruz. Tabi bizim hedefimiz şu, Kıbrıs’ta kalıcı adil bir çözüm bulalım. Aynı şeyi Ege’de bulalım. Ve bunlar Lozan’da şöyle olmuş böyle olmuş tamam eyvallah. Ama o zaman biz olması gerekenleri bir an önce yapalım.
Kolay değil 94 yıl geçti bu arada. 94 yılda bir çok şey değişti. Ve eğer bunlar gözden geçirilirse bir çok şeyin olması gerektiğini inanıyorum ki taraflar da kabul edecektir.
“65 YIL ARADAN SONRA BİZ BUGÜN BURAYA ÇOK FARKLI BİR HEYECANLA GELDİK”
Ve yine bizim özellikle arzu ettiğimiz şeylerin başında Batı Trakya’daki soydaşlarımızın oradaki haklarının korunması meselesidir. Bakın 65 yıl aradan sonra biz bugün buraya çok farklı bir heyecanla geldik. Tabi Batı Trakya’ya bir ziyaret yapmayı arzu ettim.
“BİRİLERİ DE MAALESEF BU ZİYARETİ PROVOKE EDİYOR”
Ama birileri de maalesef bu ziyareti provoke ediyor. Dağıtılan broşürlerden tutunuz, binaların kapılarına çizilen işaretlere varıncaya kadar. Her toplumun içerisinde artılar eksiler vardır, o ayrı bir konu. Ama bunların 65 yıl aradan sonra böyle bir cesareti ortaya koyarak, buraya eğer bir cumhurbaşkanı geliyorsa bunun çok kontrol altında tutulması gerekir diye düşünüyorum.
Ve tabi bunları ayrıca aramızda belki çok daha detay görüşme şansımız da imkanımız da olabilir. Ve bu ziyaretimizin ben istiyorum ki çok çok farklı, çok daha zengin, çok daha barışa yönelik şekilde yürümesi tarafların özel gayretleriyle önem arz ediyor.
“ARAMIZDAKİ ÖZELLİKLE YÜKSEK DÜZEYLİ STRATEJİK KONSEYİ GÜÇLENDİREREK DEVAM ETMEMİZ LAZIM”
Aramızdaki siyasi, askeri, kültürel ilişkileri süratle güçlendirmemiz lazım. Turizmdeki gelişmelere baktığımız zaman, ülkemizden buraya, sizden bize gelenler hatırı sayılır oranda yükseliyor. Öyleye bunu zenginleştirmemiz lazım. Aramızdaki özellikle yüksek düzeyli stratejik konseyi güçlendirerek devam etmemiz lazım.
Benim Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak arzum şudur. Biz bardağın boş tarafıyla uğraşmayalım. Bardağın dolu tarafına bakalım ve münasebetlerimizi güçlendirelim. Bu ziyaretimizin de inanıyorum ki 65 yılı bir kenara koyup artık ileriye bakacak olması temennisindeyim.
PAVLOPULOS: TÜRKİYE’DE SİZİN SAHİP OLDUĞUNUZ YETKİLERE SAHİP DEĞİLİM
Sayın Cumhurbaşkanı, bana Kıbrıs konusunda cumhurbaşkanı mahiyetiyle bir karşılaştırma yaptınız. Ancak Yunanistan’da anayasa gereğince cumhurbaşkanı statüsü Türkiye’de sizin sahip olduğunuz yetkilere sahip değildir. O yüzden ben de bu sözünü ettiğiniz görüşmelerine katılma şerefine sahip değildim. Bu karşılaştırmayı yaptığınız için şeref duydum.
Ancak sizi ilk kez İstanbul’da tanıdığımdan beri sizinle açıkça konuşabilecek biri olduğunuza kanaat getirdim. Buna hala inanıyorum ve güçlenerek derinleşiyor diyebilirim.
Bu anlamda değindiğiniz konuları Yunanistan hükümetinin üyeleriyle görüşme imkanınız olacak. İlişkilerimizin de bu samimiyet ilkesi üzerine
“BEN KENDİM HUKUK FAKÜLTESİ HOCASIYDIM”
Ben eski üniversite olan ve meslektaş olan Dışişleri Bakanı’nın söyleyeceği gibi ben kendim hukuk fakültesi hocasıydım. O açıdan kendisiyle de şu açıdan hem fikiriz. Hem profesör hem devlet adamı olarak, biz anlaşmanın veya hukukun, hukuk ilkelerinin güncelleşmesi, reformu mümkün değildir. Biz hukukta, bir hukuk ilkesinin anlamını tekrar yeni bir anlam kazandırmak anlamında varolan sözleşmeye yeni bir metin ekleyebiliriz, yeni anlam ekleyen bir metin ekleyebiliriz.
Fakat izin verirseniz anlaşmayı güncelleştirme, gözden geçirme, reform etme gibi bir kavramı kullanmıyoruz genellikle. Bu konuda samimiyetinize inanarak, ben de bunun altını çizmeyi arzu ediyorum.
Tabi ki bu ziyaretinizin tarihi önemini tekrar altını çizmeden de edemeyeceğim. Çok uzun süren bir görüşme oldu bu aşama. Bunda da bana şeref verdiniz. Bu kadar zaman ayırdığınız için size tekrar teşekkür ederiz.
ERDOĞAN: BUNU CEVAPSIZ BIRAKMAK DA KENDİME SAYGISIZLIK OLUR
Bunu cevapsız bırakmak da kendime saygısızlık olur. Bunun cevabını vermem lazım. Ben hukuk profesörü değilim ama siyasi hukuku iyi bilirim. Siyaset hukukunda da, bu belki hukukta yoktur. “Anlaşmanın güncelleşmesi” diye bir şart vardır ve bunu da biz yaparız. Yeter ki ülkeler bu konuda mutabık kalsınlar. Ve bunun dünyada çok örnekleri var.
Ben tabi bugün sizler bu konuyu açtığınız için bunlara girdim. Sizler bu konuları açmamış olsaydınız sayın Çipras’ı kabulümde bu konulara girerdik. Ama öyle de olsa sizler Yunanistan ben de Türkiye adına bu konuları görüşmüş olduk. Sizlerin de bu denli zaman ayırmanızdan dolayı ben de sizlere özellikle teşekkür ediyorum.
Biz de çok sıkıntılar yaşadık onun için sistem değişikliğine gidiyoruz. 2019’da nasip olursa biliyorsunuz yapılacak “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle” bir sistem değişikliğine gideceğiz. Bu da işte seçim hukukuyla ilgili yanlışlar sebebiyle yeni bir sürece girmenin adımıdır.
LOZAN HAKKINDA CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
Yunanistan'ın Skai TV kanalına açıklamalarda bulunan Erdoğan, Lozan Antlaşması'nın güncellenmesine ilişkin soru üzerine bu antlaşmanın sadece Yunanistan'ı değil, bütün bölgeyi kapsadığını vurgulamıştı.
Erdoğan şunları söylemişti
"Aslında, dünyada tüm yapılan anlaşmaların zamanın akışı içerisinde güncellenmesi gerekir. Lozan'ın da bu şekilde tüm bu gelişmeler karşısında bir güncellenmeye ihtiyacı var. Bu güncellenme, sadece Türkiye için değil Yunanistan için de faydalı olabilir. Bu konuya hakim olmayanlar, 'Bunu Erdoğan söylediğine göre acaba bunun altından farklı bir şey mi çıkar?' diyor. İşin aslı, bu güncellemeyle iki ülke dostluğumuzu, güvenliğimizi nasıl daha güçlü hale getirebiliriz; bunun üzerinde durmamız lazım. Zaman zaman bakıyorsunuz bir adadan dolayı hemen ortalığı karıştırıyorlar. Bunların aşılması lazım diye düşünüyorum. Güncelleme derken, A'dan Z'ye bir değerlendirmeye tabi tutulabilir. Yunanistan'ın da rahatsız olduğu bazı madde başlıkları olabilir. Bunlar oturulup konuşulur. Bir Kardak Krizi var, hala çözülemiyor. Tüm bu krizlerin aşılabilmesi için bir araya gelinip bunların tekrar görüşülmesinde fayda var. Konuşa konuşa halledeceğiz bunları.
.