Güncelleme Tarihi:
"Ayın 19'unda listeler kesinleşmiş olacak. Ondan sonra kampanyanın hızlı bir şekilde kampanyanın artacağını görüyoruz. Bir tarafta cumhur ittifakı, diğer tarafta karşı tarafın oluşturduğu ittifak; nerelerde işbirliği yapılacak? Zaten 19'una kadar seçimin hazırlığının bitirilmesi süreci olacak. 19'undan sonra partiler sahaya inecek. Biz üç ay önceden seçim çalışmalarına başladık. Biz çok erken başladık çalışmalara. Her saatini planladığımız bir kampanya sürecini tespit ettik. Sayın cumhurbaşkanımız da şehir mitinglerine başladı. Biz sahadayız. Bizim açımızdan her şey vaktinde oluyor.
Soru: Erdoğan ve Bahçeli'nin birlikte mitingi olacak mı?
Prensip olarak az sayıda da olsa ortak mitinglerin, toplantıların yapılması konuşuldu, İstanbul, Ankara başta olmak üzere. Her parti kendi kampanyasını yürütecek ama ortak bürolar da açılabilir.
Soru: Vekil seçiminden daha büyük mücadele var sanki aday bakımından... Yüksek arzunun nedeni nedir sizce?
Belediye başkanlıkları o ilde bire bir tabiri caizse şehremini.. Her şeyin kendisine emanet edildiği bir kişi. Bir şehirde, ilçede halkla iç içe olan bir siyasetçi profili olması lazım. Belediye başkanlıklarında da bir teveccüh oluyor.
Soru: Seçim ittifakları… Siyasi partilerin konumunu nasıl belirleyecek? Türk siyasi hayatı nasıl etkileniyor?
Yeni bir sisteme geçtik. Sabahtan akşama tüm unsurlarıyla kurulması mümkün değil. Bazı kurum ve kuruluşların yeniden dizayn edilmesi lazım. Bürokrasinin de uyum sağlaması lazım. En zor alan da siyasetin buna uyum sağlaması lazım. İki akslı, belki bugünden yarına iki parti olmayacak. İki partinin olduğu bir sistem olacak. Şu anda çok sayıda siyasi parti var. Bu partilerin oy oranı en düşük olanlarının bile Türkiye'nin her yerinde teşkilatları var. Belki önümüzdeki dönemde iki aksın etrafındaki sistemden daha ileri gidip iki partili bir sisteme dönecek. ABD’de çok sayıda parti var. Bilinen iki parti var. Bizim böyle bir sisteme geçmesi belki uzun zaman alabilir.
Soru: Tarif ettiğiniz model Türkiye’nin ihtiyaçlarına daha mı uygun?
Bu yapı Türkiye siyasi tarihinin doğasında olan bir şey. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi gereği seçilecek kişi yüzde 50+1 oy almalı. Türkiye’nin siyasi konuları da partiler arasında dirsek temasını mümkün kılıyor. Cumhur ittifakı sadece masa başında yapılan bir seçim ittifakı değil. Partilerin kendi kimlikşlerini koruyarak, ortak noktalarda nasıl işbirlikleri yapacaklarını ortaya koyması…
Soru: Bazı siyasi partilerin erimeleri olacak mı?
İttifaklar sistemi oy oranı düşük olan partilerin kendilerini koruma sistemidir aynı zamanda. Partiler kendi kimliklerini koruyor ama belli bir ittifakı şemsiyesi altında seçime giriyor. Bunun siyasi temsil olarak da doğru olduğunu düşünüyorum.
Soru: Seçmenler hangi parametrelere göre değerlendirme yaparlar?
Ağırlıklı olarak parti ve parti liderinin performansı belirleyici oluyor. Seçim kampanyası belirleyici oluyor. Türkiye gibi ağır siyasi gündemleri olan bir ülkede yerle seçim olsa bile genel seçim konuları gündeme gelmeden olması mümkün değil. Bütün adaylarımız projeleriyle ortaya çıkıyor. Hem genel konular tartışılacak, her seçim çevresinin kendisine özel projeleri tartışılacak.
Soru: Ekonomik tablo seçime girerken nasıl?
Türkiye’de son dönemdeki ekonomik sıkışıklığının nedeni Türkiye ekonomisinin kendi dengelerinden kaynaklanmamıştır. Kurban Bayramı’ndan önceki hafta dolar 8 lira seviyesine çıkmıştı neredeyse. Kritik bir süreçti. Ekonomi yönetimi sakin, Türkiye’de önemli olanın tezgahı kapattırmamak olduğunu göz önüne alarak dengeleme dönemine girdik. Kısa sürede o dönem başarıyla sonuçlandı. Türkiye’de ekonomik dengelerin daha sakin bir döneme gireceğini görüyorum. Bir daha 7.4 seviyelerinde bir büyüme olmayacak. Önümüzdeki dönemde yüzde 3,5-4 seviyelerinde bir büyüme olacak. Bu süreçte fiyatlarda hiç beklemediğimiz şeyler oldu. Bazı fırsatçıların içerde fiyatları yukarıya çektiğini gördük. Bunu zorlayıcı tedbirlerle bastırmak mümkün olmayabilir. Tanzim satışları başladı. Ekonomiyi sıkı takip altında tutuyoruz. İyileştirme dönemi başladı. Türkiye ekonomisi daha iyi bir noktaya gidecek.
"BU BİR EKONOMİK SAVAŞTIR"
Benim şahsi kanaatim şu. Yıllar evvel söylüyorduk. Dünyada artık, şimdiye kadar adı konmamıştı. Ticaret savaşlarından sonra artık dünya yeni bir döneme geldi. Dünya üçüncü büyük bir savaşın içine girdi, bu bir ekonomi savaştır.
Türkiye'nin doğuya ya da batıya bağlı olmak gibi bir tercihi asla olamaz. Türkiye kendi eksenini tayin etmek zorunda. Türkiye kadar büyük bir imkana sahip olan ülke de yok. Avrupa’nın kapısındasınız, Çin ile ilişkiniz var, gelişmekte olan ülkeler arasında öne çıkan bir ülkesiniz. Türkiye’nin titizlikle koruyacağı bir tek eksen var. Türkiye herhangi bir pakta mahkum ve mecbur değildir. Türkiye’nin esas sorunu kendisinden uzaklaşması olur. Makul, hamasi olmayan… Somut sorunlara baktığınız zaman bunun cevabını da görüyorsunuz. Fırat’ın doğusu Türkiye için beka meselesi. Fırat’ın doğusu da batısı da bizim. Kürt de Arap da Türkmen de bizim kardeşimiz. Bizi ilgilendiren bir güvenlik sorunu ile karşıyayız.
Soru: Suriye vatandaşı Kürtler de geldi Türkiye’ye… Türkiye sanki Kürtlerle meselesi varmış gibi bir algı yaratılmaya çalışıldı. Türkiye böyle bir algıyı düzeltmek için ne yapmalı?
Bir şey yapmamıza gerek yok. Yaptıklarımızı iyi bir şekilde anlatmak zorundayız. Kobani’de 3 günde 283 bin Kürt kardeşimizi sınırları açarak ülkemize aldık. Sayın Trump’ın danışmanı söylüyor ya Meksika’dan gelen 3 bin kişiyi görünce elleri ayakları titriyor. Her gelene bunu anlatıyoruz.
Bu biraz da zihniyet meselesi. Anadolu toprakları dediğimiz bu coğrafya 20 milyon karelik Osmanlı coğrafyasının da özetidir. Bu coğrafyada Hristiyan zulmünden kaçarak sığınanlar var. Biz kimin yardım eline ihtiyacı varsa ona elimizi uzatıyoruz. Göçmen politikaları bir çok ülke için siyasetteki trivela hareketlerinden biridir. Bunu söyleyenler Türkiye2nin nasıl bir insani politika izlediğini biliyor. İkili toplantılarda övgüyle bahsediyorlar. BM aynı şeyi söylüyor. Ama gel gelelim siyaset olarak laf söylenmeye başlanınca Türkiye bu konu üzerinden istismar edilmeye başlıyor. Senin için bir tek Kürdün değeri var mı?
Türkiye’yi uluslar arası alanda sıkıştıracakları Ermeni soykırımı gibi bir şey olduğunu zannediyorlar.
Soru: Esad’ın geleceğine dair okumalarda yanlışlar mı yapıldı acaba?
Siyasette ağır bir faturanın ödendiği konu etrafında keşke denmez ama esas eksiklik şurada. Suriye dediğiniz köklü bir ülke. Daha iç savaş haline dönmeden, bölgede barışı getirebilecek şeyler yapılabilirdi. Bu ders çok ağır bir ders. Kendi sorunlarımızı kendi içimizde çözecek mekanizmaları geliştirmek zorundayız. Terör örgütler üzerinden sürdürülen çatışmalarla dünya dizayn edilmeye çalışılıyor. Hakikat bu iken bölge ülkeleri olarak sorunları çözecek mekanizmaları geliştirmemiz lazım Müzakereye dayalı siyaset süreçlerinin oluşması lazım. Suriye’deki tüm tarafların kendilerini temsil edebildiği bir Suriye’nin inşası için dünya seferber olmalı.
Soru: Kim seçilirse seçilsin Türkiye açısından bu kişi Suriye’nin lideri midir?
Bugün seçim olsa silah zoruyla alacak olan Esad’dır. İç savaşın tarafları var, uluslararası gözlemle güvenli alanların oluşturulduğu bir Suriye’nin oluşması.
Serbest seçim ortamı ve sonucunda karar verecek olan Suriye halkı…
Ortadoğu’dkai bu diktatörleri kim destekledi? Batı ülkeleri var her birinin arkasında. Saddam’ın arkasında kimlerin olduğu açık.
Soru: Türkiye gerektiğinde Mısır’la da Esad’la Sisi’yle de belli düzeyde normalleşme sağlamalı mı?
Ortadoğu halklarının demokratik rejime geçme konusunda tereddüdü yok. Halkın istediği yöne doğru bir siyaset yapılanması olacaktır. Halklar arasında Türkiye’nin çok büyük olumlu etkisi vardır. Türkiye ekonomik olarak başarılarını ortaya koydukça İslam dünyasının gözünde Türkiye bir örnek ülke halinde varlığını koruyor. Biz bu yapımızı daha da geliştireceğiz. Böylece rejimler ne olursa olsun, sonunda halkın dedidği istikamette değişir. Halklarla gönül bağımızı kuvvetlendirerek yolumuza devam edeceğiz
Soru: Suriyelilerin ülkelerine döneceğini düşünüyor musunuz?
Milletimizin bu kadar büyük bir hoşgörüsü olmasaydı Türkiye 4 milyona yakın göçmeni kabul edemezdi. Bazı şehirlerimiz var ki kendi nüfusları kadar komşuları geldi. Suriyeli kardeşlerimiz için de hangi insan kendi doğduğu topraklardan göçmek ister. Bu insanlar güvenli bölgeler oluşturulup yaşadıkları yerlere dönmeleri…
Soru: Ne kadarlık bir bölümün döneceğini düşünüyorsunuz?
Bir şey söyleyemeyiz. Suriye’de oluşturulan atmosfere bağlı. Bir miktarı ne yaparsak yapalım kalacaktır. Ama önemli bir bölümünün döneceğini düşünüyorum. Rakam vermiyorum