Güncelleme Tarihi:
Gül, Hakimevi'nde bir araya geldiği gazetecilere yeni yargı paketine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin hukukun üstünlüğünü tam olarak egemen kılmaya çalışan bir hukuk devleti olduğuna işaret eden Gül, hukuk devletinin ayrılmaz en temel unsurunun bağımsız ve tarafsız yargının inşa edilmesi olduğunu söyledi. Adaletin devletin temeli olduğunu vurgulayan Gül, "Ülkemizde toplumun huzuru, sosyal barış, ekonominin daha güçlü olması, sosyal, kültürel gelişmenin sağlanmasında da temel unsur adaletin tecelli etmesidir." diye konuştu.
Vatandaşların adaletin oluştuğuna ilişkin kanaatlerinin pekişmesi için de iyi işleyen bir adalet sisteminde ihtiyaç olduğunu ve tüm çabalarını bu yönde sürdürdüklerini dile getiren Gül, "Etnik aidiyeti ne olursa olsun, sosyal statüsü, yaşı, düşüncesi ne olursa olsun herkesin kendini emin ve güvende hissettiği bir ortamı hep beraber inşa etmek temel hedefimizdir. Bu adli yıldaki yaklaşımımız da bu olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Vatandaşların yargıya güvenlerinin adaletin zamanında ve gecikmeksizin tecelli etmesiyle mümkün olacağını vurgulayan Gül, adliye kapısının adalet kapısı olduğuna inandıklarını ve bu kapıdan giren herkesin büyük bir memnuniyetle evlerine dönmesini amaçladıklarını dile getirdi.
Gül, güvenlik-özgürlük dengesinin korunarak gözetilmesi gerektiğini söyleyerek "Esasen terörle mücadelenin bir insan hakları mücadelesi olduğuna inanıyoruz. Türkiye FETÖ, PKK, YPG, DEAŞ gibi terör örgütleri ile eş zamanlı kararlı bir şekilde mücadelesini sürdürmektedir ve bu mücadelesini de bir hukuk çerçevesinde yürütmektedir." diye konuştu.
FETÖ ile mücadeledeki kararlılığın zafiyete düşürülmeden devam edeceğini vurgulayan Gül, "Demokratik düzeni ortadan kaldırmaya çaba gösterenlerle mücadele devam edecek. Bu mücadelede elbette suçluyla suçsuzun, masumla suçlunun, kuruyla yaşın ayırt edilmesi, milletimizin Türk yargısından beklentisidir. Bu konuda daha iyi gelişmelerin olacağına da inanıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Diyarbakır annesi 'Edi bese (artık yeter)' diyor"
Gül, Diyarbakır'da son zamanlarda annelerin çocuklarına sahip çıkmaya çalıştıklarına dikkati çeken Gül, şöyle devam etti:
"Türkiye Cumhuriyeti çocuklarına sahip çıkmaya devam edecektir. Diyarbakır'daki annenin çocuğu hepimizin çocuğudur. Haftaya okul başlıyor, koltuğunun altında kitap olması gereken çocuklara koltuğunun altına silah verenlerle mücadele de kararlı bir şekilde devam edecektir. Çocuklarımıza göz dikenlerle, onların geleceklerine göz dikenlerle, onları dağa çıkartarak geleceklerini söndüren, ömrünün en güzel anlarını dağda geçirmesine neden olan, terör örgütüyle buluşturan tüm bu kesimlerle ve bunlara destek verenlerle mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdüreceğiz, annelerin yanında yer almaya devam edeceğiz. Diyarbakır annesi 'Edi bese (artık yeter)' diyor. Artık bu terör son bulsun diye terör örgütüne ve araya mesafe koymayarak ona açık, örtülü destek veren partiye, o partinin önünde tepkisini ortaya koymaktadır. Kepenkleri kapatarak annelerin sesini ortadan kaldıramazsınız. Anneler 'Edi bese (artık yeter)' demeye devam ettikçe çocuklarımıza da daha güçlü bir şekilde sahip çıkacağımıza inanıyoruz. Çok onurlu bir sestir. Bu feryat, bu çığlık asla önlenemeyecek, asla kesilmeyecektir ve esasen Diyarbakır'daki, Batman'daki, Şırnak'taki evlatlar bizim evlatlarımızdır. Onların dağa değil okula gitmesi için her türlü desteği, her türlü kararlılığı göstereceğiz ve annelerinin yanında, o çocukların yanında olmaya devam edeceğiz. Diyarbakırlı, Şırnaklı, Vanlı genç, bizim gencimiz. Onları terör örgütünün kucağında değil, okullardaki öğretmenlerin müşfik kollarında, eğitim yuvalarında görmek istiyoruz. Bu konuda da kararlı bir şekilde yanlarında olacağız."
Kadına şiddette 375 bin 425 tedbir kararı
Adalet Bakanı Gül, son günlerde kadına şiddet konusunda çok acı olaylar yaşandığını hatırlatarak vahşi bir cinayetin kurbanı olan Emine Bulut'u ve hayatını kaybeden tüm diğer kadınları, mağdurları rahmetle andığını bildirdi.
Şiddetin her türlüsünü, özellikle kadına ve çocuğa yönelik şiddeti büyük bir tepkiyle kınadıklarını ve reddettiklerini dile getiren Gül, "Dünyanın ortak sorunu kadına yönelik şiddettir ve bu konuda ortak bir sorumlulukla mücadele etmek gereklidir. Bu tür olaylara sıfır toleransla yaklaşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Kadına karşı şiddetin önlenmesi için çok önemli düzenlemeler yapıldığına işaret eden Gül, "Savcılarımız, mülki amirlerimiz her türlü başvuruyu değerlendirmekte ve suçlular mevzuatımızla ilgili en ağır cezayı almaktadır. Bu konuda 2019 yılında verilen toplam tedbir kararı bugün itibarıyla 375 bin 425'dir. Yıl sonuna kadar daha bu rakamlar değişebilir." dedi.
"Bu yargı reformu belgesi Türk milletinin yargı reformu belgesidir"
Adalet Bakanı Gül, yeni Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni 30 Mayıs'ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kamuoyu ile paylaştıklarını hatırlatarak "2019 adli yılında bunun artık yargıya güvenin arttığı bir milat olarak uygulamaya geçmesini bekliyoruz, arzu ediyoruz. Yine yargı reformunun da tek tek uygulamaya başlandığı bir yıl olmasını diliyoruz." dedi.
Bu belgenin sadece bir paketle başlayıp bitecek bir belge olmadığına, 15 yıllık dönemi kapsayan bir reform süreci olduğuna dikkati çeken Gül, "Tüm paydaşlarla Adalet Bakanlığı olarak bizler, Türkiye'de bu konuda söz söylemek isteyen herkesi masamıza çağırdık, oturduk ve onların taleplerini belgeye yansıtmaya çalıştık. Bu yargı reformu belgesi, AK Parti'nin, Adalet Bakanlığının reform belgesi değildir. Bu yargı reformu belgesi, Türk milletinin, 82 milyonun, doğusuyla batısıyla bütün milletimizin yargı reformu belgesidir. Dolayısıyla bu hassasiyetle çalışmalarımızı hep sürdüreceğiz." şeklinde konuştu.
Yargının hiçbir şekilde, hiçbir zümreye, gruba, organize yapıya teslim edilemeyeceğinin altını çizen Gül, "Çünkü her vatandaş, yargıya güven anlamında hiçbir şekilde şüpheye maruz kalmamalıdır. Bu konudaki hassasiyetimizi çok net ve çok kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Dolayısıyla bu belgeler bir partinin ya da bir dönemin değil daha iyisini bulmak adına her zaman revize edilmesi gereken belgelerdir." dedi.
Bu süreçte çok olumlu tepkiler geldiğini belirten Gül, gelen eleştirilerin de kendileri için değerli olduğunu anlattı. Gül, "Eleştirileri hem Parlamento dikkate alacak hem uygulamalar gerektiren konularda bizler de reform belgemizin takibini yapacağız." dedi.
Bu belgeyi, "güven veren" ve "erişilebilir bir adalet" yaklaşımıyla hazırladıklarını aktaran Gül, "Yeni bir insan hakları eylem planı çalışmalarımızı başlattık. Tüm kurum ve kuruluşlar olarak insan hakları çerçevesinde hangi konularda daha iyi adımlar atılması gerektiğini büyük bir çerçeve ile hazırlayacağız ve devlet olarak 'Biz bu insan hakları konusunda şunları taahhüt ediyoruz.' diye ayrıca bir çalışmamızı Bakanlığın öncülüğünde yapacağız." bilgisini verdi.
Gül, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi aşamasında yine somut adımlar atacaklarını belirterek şöyle devam etti:
"2019 yılında da yine sürekli eğitim anlayışıyla hakim ve savcılarımızı meslek içi eğitime almaya devam edeceğiz. Hukuk mesleklerine giriş sınavı getiriyoruz. Böylece özellikle bugün avukatlarımız, hakim, savcı, noter bir hukuk mesleğine girmek için hukuk fakültesinden mezun olanlar, bir meslek sınavına girecekler, ondan sonra kendi sınavlarına ya da mesleğe kabul işlerine girmiş olacak. Bu da nitelikli hukukçu yetiştirilmesine çok katkı sağlayacak ve hukuk ve adalet hizmetlerinin kalitesini artıracak."
Özellikle "hakim ve savcı yardımcılığı" ve adli kollukta hukuk fakültesi mezunlarının istihdamı konularında da çalışmaları olacağını belirten Gül, "Yeni ihtisas mahkemeleri kuracağız. Bir bakıyorsunuz hukuk hakimi ağır ceza davalarına bakıyor. Böyle bir zorunluluktan kaynaklı bu uygulamaya son vereceğiz." dedi.
Gül, bazı işlemlerin dava konusu olmadan avukatlar aracılığıyla yapılabilmesini sağlayacaklarını da belirterek "Tutuklamayı infaz gibi gören uygulamalar asla kabul edebileceğimiz bir durum değil. Çünkü tutuklama istisnai bir tedbirdir, aslolan özgürlüktür. Bu çerçevede tutuklamayı soruşturma aşamasında bir şekilde azami süre olmadığı için uzaması, adeta infaz mahkumiyet gibi sonuçlar doğurmasını önlemek adına tutuklulukta azami sürelere ilişkin bir yasal düzenleme çalışıyoruz. Bu konuda Parlamentonun uygun görmesiyle bunun da kanunlaşmasını planlıyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Gül, yargıda hedef süre uygulamasını daha da geliştirmeyi planladıklarını da vurguladı.
"Bu adli yılda hakim ve savcıların önünden 9 milyon dosya geçti"
Bu adli yılda hakim ve savcıların önünden yaklaşık 9 milyon dosya geçtiğini bildiren Gül, bu dosyalar içinde yanlış kararlar ve eksikler olabileceğini, amaçlarının hiçbir şekilde bu konuda bir eksikliğin yaşanmaması olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunun altını çizen Gül, itiraz müesseseleri, bir üst mahkemeye müracaat yolu imkanın da bulunduğunu hatırlattı.
Mahkemede iki tarafın olduğuna ve bunlardan birinin memnun olmadan ayrıldığına işaret eden Gül, alternatif çözüm yollarının iki tarafın da memnun olacağı bir ortam sağlayacağını söyledi.
Ocak 2018'den itibaren zorunlu arabuluculukta 383 bin 728 dosyada anlaşmaya varıldığını açıklayan Gül, bunun 852 iş mahkemesinin bakacağı davaların anlaşma ile sonuçlanması anlamına geldiğini aktardı.
Arabuluculuk uygulamasını ticari davalarda da hayata geçirdiklerini kaydeden Gül, ticari davalarda da 40 bin 103 dosyada anlaşmaya varıldığını dile getirdi.
"Aile arabuluculuğu hayata geçecek"
Adalet Bakanı Gül, şöyle devam etti:
"Mahkeme temelli aile arabuluculuğunun da bu dönemde hayata geçmesini arzu ediyoruz. Böylece tarafların, özellikle kadın ve çocuğun daha fazla örselenmemesi adına bu sürecin daha hızlı bir şekilde, daha rasyonel bir şekilde yönetilmesini amaçlıyoruz. Uzlaştırmada kapsamı genişledikten sonra çok önemli gelişmeler yaşandı. 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren 582 bin 410 dosya yine uzlaşma ile sonuçlandı. Bu çerçevede 722 asliye ceza mahkemesinin 1 yılda bakacağı iş anlamına gelmektedir. Bu dönemde yine kamunun kamu ile olan anlaşmazlıkları ya da vatandaşın kamu ile anlaşmazlığının da sulh yoluyla çözülmesini sağlayacağız. Özellikle adliyelerde neredeyse yüzde 40 duruşmalar Karayollarıyla, Demiryollarının birbiriyle, devletin devletle mahkemesi. Vatandaşın devletle olan davası mahkemelerin neredeyse yarısını meşgul ediyor. Burada da vatandaş, devletle mahkemelik olmayacak, devlet devletle mahkemelik olmayacak. Önce oturacaklar, hukuk çerçevesinde meseleleri konuşacaklar. Eğer burada bir çözüm bulamazlarsa tabii yol mahkemedir."
"7 bin 650 yetişkin ağacın kesilmekten kurtuldu"
Gül, 6 Nisan'da başlayan nöbetçi noterlik uygulaması kapsamında 204 bin 554 adet işlem yapıldığını belirterek 1 Ocak'tan bugüne 10 milyon 79 bin 541 elektronik tebligat uygulandığını, bu uygulamayla 7 bin 650 yetişkin ağacın kesilmekten kurtulduğunu açıkladı.
Tüm vatandaşların elektronik tebligat uygulamasını kullanmaları için çağrıda bulunan Gül, "Elektronik tebligat sayısı 10 milyonu geçti. Bu da 125 milyon lira tasarruf anlamına geliyor." dedi.
Savcılığa yapılan şikayetleri savcılık makamının araştırdığını ve genel soyut ifadeler, temelsiz isnatlar varsa şahsın şüpheli bile yapılmadığını anlatan Gül, "203 bin 113 ihbar dosyası oluşturmuş. Bunların 111 bin 230'u soruşturma açılmasına yer olmadığına dair kararla sonuçlanmış. Yani 111 bin 230 kişi hakkında soruşturma dahi açılmamış." bilgisini verdi.
Bu vatandaşların şikayetlerden haberi dahi olmadığını kaydeden Gül,
"Devlet onlar adına, 'Biz sizi lekelemiyoruz, size iftira atanlara, sizi lekelemeye çalışanlara karşı biz sizi koruyoruz' diyor. Bu da Türk yargı sisteminde ilk olan bir uygulama. Böylece vatandaşlarımızı bu lekelenmeye karşı koruyor." değerlendirmesinde bulundu.
Yeni adli yılın hayırlı olmasını dileyen Gül, "Ülkemiz için yargıya güvenin daha da artmasını, 'Bu kapıdan girerken adalete güvenerek giriyorum, çıkarken daha fazla güvenerek çıkıyorum' inancını sağlamak hepimizin temel görevi. Biz de Türk yargısından, hakim ve savcılarımızdan daha güzel sonuçlar çıkacağına, bu yıl daha başarılı yargılamaların olacağına inanıyoruz." ifadelerini kullandı.
SORULARI YANITLADI
Gül, yargı muhabirleriyle bir araya geldiği toplantıda soruları da yanıtladı.
Bir gazetecinin "Açıklamanızda Diyarbakır'daki annelerden bahsederken, 'artık yeter' anlamına gelen 'edi bese' dediniz. Bu ortak dil devam edecek mi?" sorusu üzerine Gül, tüm dillerin insalığın ortak tarihine emanet olduğunu söyledi.
Devletin Kürtçe yayın yapan kanalının bulunduğunu hatırlatan Gül, annesinin Diyarbakırlı olduğunu, Kürtçe ninnilerle büyüdüğünü aktardı. Bakan Gül, Türkiye'de etnik anlamda çatışma, ayrım bekleyenlerin hüsrana uğrayacağını vurguladı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün yargıda hakim olduğu dönemde Kürtçe savunmaların "tanınmayan dil" şeklinde ifade edildiğini anlatan Gül, şimdi ise Kürtçe konusunda gerekli imkanların AK Parti tarafından oluşturulduğunu dile getirdi.
Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde annelerin yaptığı protestonun hatırlatılması üzerine Gül, şöyle devam etti:
"Adeta militan devşirme, toplama merkezi gibi olmuş ki herkes, anneler orada toplanıyor. Burada adli anlamda soruşturma, gelişme yargı makamlarının takdirindedir. Herkes terörle mesafesini korumak zorunda. Türkiye demokratik bir ülke, siyasi partiler de buna uymak zorunda. 'Terörle mesafe koy' yaklaşımını yüksek sesle dillendiriyor. Kepenk kapatarak, kulak tıkayarak olmaz, bu sese, talebe cevap vermek zorundasınız."
Yargı paketi
Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında hazırlanan yargı paketine yönelik Gül, "belgedekilerin hepsinin bir pakette yer alacağı" algısının bulunduğunu belirtti.
Gül, "Yargı reformunda birinci paketimiz düşünce ve ifade özgürlüğünü daha da güvenceye alıcı, tutuklamadaki keyfiliği, uygulamadaki farklılığı ortadan kaldıran düzenlemeler içeriyor." bilgisini paylaştı.
İcra işlemlerine, alternatif çözüm yollarına yönelik paketlerin de gündeme geleceğini bildiren Gül, belgedekilerin paketler halinde ortaya konacağını söyledi.
İnfaz sistemiyle ilgili düzenlemelerin yargı paketinde olup olmayacağının sorulması üzerine Gül, bu konuda alternatifleri içeren teknik çalışma yapıldığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da sunum gerçekleştirildiğini hatırlattı.
"İnfazın ertelenmesi konusu af değil. İnfaz sürelerini masaya yatırdık, alternatifler var. Meclis alternatifler üzerinden en doğrusunu seçecektir." diyen Gül, bu konudaki çerçeveyi, içeriği parlamentonun şekillendireceğini, Meclis'in gündeminde ilk sıralarda olacağını düşündüğünü kaydetti.
"Bir taslak çalışıldı"
Adalet Bakanı Gül, soruşturma safhasındaki tutuklulukta azami süreye ilişkin ise "İlk pakette, birinci pakette olmasını bekliyoruz. Asliye cezada, ağır cezada, terör, örgütlü suçlarda ne olacak diye bir taslak çalışıldı." ifadesini kullandı.
Kadına yönelik şiddete de değinen Gül, bu konuda gelen talepleri değerlendirdiklerini, çalışma yaptıklarını, kanun anlamında da önerilerinin olacağını bildirdi.
Adalet Bakanı Gül, Kırıkkale'deki Emine Bulut cinayetini hatırlatarak, şu açıklamalarda bulundu:
"Video çekmeyi biliyorsunuz da o adama engel olmayı bilmiyor musunuz? Bir kişinin bile kurtulmasına vesile olacaksa, bir çocuğun, bir kadının ölmesini, şiddete maruz kalmasını önleyecekse değil kanun Anayasa'yı bile değiştiririz. 'Her şeyi yaptık, bir şey yapmayacağız' doğru değil. Bu konuda bir cümle, virgül bile varsa çalışacağız."
Bir gazetecinin, "Kamuoyunda idam beklentisi vardı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da yasa gelirse onaylayacağını söyledi, değerlendirmeniz nedir" sorusu üzerine Gül, "Bu konu parlamentonun takdirinde. Anayasa değişikliği gerekiyor. Cumhurbaşkanımız orada tutumunu ortaya koydu." dedi.
"Süresiz nafakaya" ilişkin bir soru üzerine de Gül, "Bir sürenin olmasının doğru olduğunu düşünüyoruz, elbette parlamentonun takdiri. Farklı düşünenler de olabilir." diye konuştu. Avrupa'da bu konuda bir süre bulunduğunu, nafaka işi uzadıkça sorunların artabileceğini dile getiren
Bakan Gül, çalışmalarda temel kriterlerinin kadının mağduriyetini engellemek olduğunu vurguladı.
Bir başka soru üzerine Bakan Gül, adli yıl açılış törenine katılmayan baroları eleştirdi. Gül, şöyle konuştu:
"Yeni adli yılda mesleğin sorunlarının konuşulması anlamında her platformu önemsemek gerekirken, mekan meselesini bir sistem krizine taşımak gerçekten kabul edilebilecek bir şey değil. Bugün asgari ücretle çalışan avukatlarımız var, mesleğin hali gerçekten kabul edilebilir noktada değil. Biz orada avukatlık mesleği için giriş sınavı çalışmışız, Cumhurbaşkanı buna destek olmuş. Bu gibi meseleler konuşuluyor, memnun olmak gerekirken, 'yok yeridir, mekanıdır', bu konuları başta avukatlarımızın çalışma koşullarının daha iyileştirilmesi için yapılacak çalışmalara hiçbir katkı vermez. Anlamsız bir direnç. Anlamakta zorlanıyoruz. Oysa biz her platformda, avukatların vergi yükünün azaltılması, kamuda çalışan avukatların ücretlerinin artırılması konularını ilgili bakanlarla hep konuşuyoruz, bunları Cumhurbaşkanımız sahiplenmiş. Bunu kalkıp bu konudaki bir mekan krizine dönüştürmek gerçekten bir meslek örgütünün, meslektaşlarının sorunlarının konuşulduğu bir yerde bulunmaması anlaşılır bir şey değil. Elbette kendi takdirleridir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, adli yıl açılış törenindeki konuşmasında, "Baroların seçim sisteminin değiştirilmesi gerektiği" yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine de Adalet Bakanı Gül, "Avukatlık Kanunu ile ilgili bir çalışma, demokratik temsil ve temsilde adalet anlamında bir çalışmanın elbette yapılması doğrudur. Bu konuda kararı Meclis takdir edecektir. Ama ben de baro seçimlerinde oy kullanmış bir avukat olarak, benim oy verdiğim liste 10 bin oy alıyor, diğer liste 11 bin oy alıyor. 10 bin oy veren kişi olarak ben 10 tane değil, bir tane bile yönetime temsilci seçemiyorum. Benim oyum çöpe gidiyor. Ama bu nasıl olur, yapılır mı, Meclisin takdirinde." dedi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun, "Hakimler ve Savcılar Kurulunun yapısının değiştirilmesi" ile ilgili önerisini de bir soru üzerine değerlendiren Bakan Gül, "Bunlar anayasada daha milletin evet oylarının mürekkebi kurumamış konular. 'Cumhurbaşkanı üye seçmesin' demek milletin iradesiyle gelmiş Cumhurbaşkanı makamını tahfif etmektir." ifadesini kullandı.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "FETÖ ile iltisaklı hakim ve savcılarla ilgili yeni ihraçların olup olmayacağı" sorusuna karşılık, FETÖ başta olmak üzere tüm terör örgütleriyle ilgili büyük bir titizlikle çalışmaların yapıldığını belirtti. Bakan Gül, "Bunlar kripto olduğu için 'Şu kadar kişiyi attık, artık dükkanı kapattık ya da şu kadar kişi daha atılacak' diyemeyiz ama çalışmalar devam ediyor. Her ihbar, her çalışma büyük titizlikle değerlendiriliyor. Adliye, silahlı kuvvetler ve mülkiye bunların ana nüfuz alanları olduğu için çalışmaları titizlikle sürdürmemiz gerekiyor." diye konuştu.
"Yıl sonunda bin 300 hakim savcı alacağız"
Gül, bu yıl sonunda avukatlıktan 200, idari yargıdan 100, bin de mezunlardan olmak üzere toplam bin 300 hakim ve savcı alımı yapacaklarını açıkladı.
"Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in iadesi"ne ilişkin soru üzerine de Bakan Gül, ABD Adalet Bakanı ile görüştüklerinde son belgeleri de verdiklerini, birebir konuyu anlattıklarını söyledi. Gül, "En yetkili seviyede ifade edilmiş oldu ancak bir gelişme yok. Bu konuda ciddi, meseleyi anlama ya da sorun çözme anlamında bir adım atılmadı." değerlendirmesini yaptı.
Adalet Bakanı Gül, yeni Ankara Adalet Sarayı'nın, yeni yerine taşınan Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığının Yenimahalle'deki yerleşkesinde yapılacağını belirterek, "Devraldık. Yakında yapım ihalesine çıkacağız. Şu anki adliyelerin tüm kullandığı alanın iki katı kadar bir adliye yapacağız." dedi.