Güncelleme Tarihi:
İzmir depremi sonrasında Türkiye’nin dört bir tarafından arama kurtarma ekipleri İzmir’e geldi. Bu ekipler enkazda son tuğla kalana kadar canlı aramaya devam edeceklerini söylüyor. Kendi canlarını dahi tehlikeye atmaktan çekinmeyen bu ekipler, günlerdir neredeyse hiç uyumadan çalışıyor. Her enkazın üzerinde farklı renklerde yelekler giymiş ama aynı amaç için çalışan insanlar var.
Soldan sağa: Melek Işık (ANDA) Erman Karademir (İzmir İtfaiyesi)
Kimi sivil toplum kuruluşu üyesi kimi ise gönüllü kurtarma görevlisi. Belediyelerin uzman ekipleri de burada, çeşitli şehirlerden gelen itfaiyeciler de var. Ormancılar da İzmir’e gelmiş, maden işçileri de... Sadece bunlarla da sınırlı değil. Doktorlar da var hemşireler de, askerler de.
Soldan sağa: Yakup Alaca (İHH) Sümeyra Karlı Özgan (JAK) Mehmet Emin Er (İHH)
Gönüllü ekiplerde her meslekten eğitim almış insanlar bulunuyor. Hatta orkestra şefliği yapan bir yardım gönüllüsü de enkazın üzerinde. Bir canlı daha çıkarmak için canla başla mücadele ediliyor.
‘BİZ ONLARIN UMUDUYUZ’
Bu kahramanların en büyük özelliği ise hepsi farklı yerden gelmiş olsa da birlikte hareket etmeleri. Yardım için gelenler uzmanlıklarına göre binanın belli bir kısmında çalışmalara başlıyor. Hepsinin dediği ortak şey ise şu cümlerler oldu: “Biz hem enkaz altındakilerin hem de dışarıda onları bekleyen yakınlarının umuduyuz. Burada son enkaz kaldırılana kadar çalışmaya devam edeceğiz.”
Solda sağa: Nuran Ergun (AKUT İzmir) Turgay Tutar (Muğla İtfaiyesi) Nevzat Tepe (AFAD Antalya)
Burada çalışan kahramanlarla konuşuyoruz. Büyük bir çoğunluğu gönüllülerden oluşan ekip üyeleri, farklı bir konuya dikkat çekiyor: “Ülke olarak deprem kuşağında yer alıyoruz. Belki de daha büyük felaketler kapıda. Bizim gibi birçok insanın gönüllü arama kurtarma görevlisi olmasına ihtiyacımız var. Eğer başka felaketler de yaşarsak herkese ihtiyaç olacak”
Soldan sağa: Memduh Bal (Diyarbakır İtfaiyesi) Nazan Yiğit (UMKE Manisa) Hakan Ongun (Bandırma 911)
DİYARBAKIR’IN CESUR İTFAİYECİLERİ
Türkiye’nin dört bir yanındaki arama kurtarma ekipleri İzmir’deki deprem sonrası bir araya geldi. En tehlikeli enkazlarda çalışan Diyarbakırlı itfaiyecilerle konuşma fırsatı bulduk. İşte Diyarbakırlı itfaiyecilerin ağzından İzmir’de yaşananlar...
İzmir’deki depremin ardından onlarca bina yıkıldı. Arama kurtarma çalışmalarının devam ettiği binalardan biri de Rızabey Apartmanı. Diyarbakır İtfaiyesi o bölgede yoğun olarak çalışıyor.
SEVİNÇ VE ÜZÜNTÜ
Ekibin amiri Mehmet Nedim Erik. O yorgunluğuna rağmen yaşadıklarını bize anlatıyor: “Binalarda çatırdama oldukça ara verdik, sonra yine devam ettik. Çünkü bizim görevimiz bu. O binada bir canlı bile varsa onu çıkarmak zorundayız. Yaralıları çıkarınca nasıl sevindiysek, hayatını kaybeden biriyle karşılaştığımızda o kadar üzülüyorduk. Buradaki halkın da hakkını ödeyemeyiz. Bir an olsun bölge halkı bizi yalnız bırakmadı. Sürekli gelip sarılıyor, ev yemekleri getiriyorlardı. O kadar ilgi gösterdiler ki mahcup olduk.
Önceki gün enkazda durmak bilmeden çalışıyorduk. Bir canlı olabileceğini fark ettik. Bir baktık ki kediymiş. Dünyalar bizim oldu. Durumu çok iyiydi. Biraz kiloluydu, kuzu gibi bir kediydi.”
Mehmet Nedim Erik anlatmaya devam ediyor. Söyledikleri belki de bu dönemde en çok ihtiyacımız olan şeyler: “Biz buraya geldiğimizde gördük ki Türkiye’nin her yerinden buraya can kurtarmaya gelmiş insanlar vardı. Bunu görünce çok daha umutlu olduk aslında. Çünkü Türkiye’nin bu birlik ve beraberliğe ihtiyacı var.”
Aynı ekipten Metin Alar ise “İlk geldiğimizde binanın altında güzellik salonu olduğunu söylediler. Enkazı kazarken saç teli gördüğümüz zaman heyecanlanıyorduk. Bizi hayata bağlayan şey bir saç teli olabiliyordu” dedi.