Güncelleme Tarihi:
HEM TUTANAK YEDİM HEM KAFAMA VURDU
M.A.S.: “Osman Hancı başçavuş beni ve bölük yazıcısını çağırdı. Bize ‘Gökhan’ı nöbette telefonla konuşurken yakaladım. Tutanağını tutun’ dedi. Biz de tutanak düzenledik. Kontrole gittim. Gökhan’a, ‘Kardeşim, telefonu yakalatmışsın. Tutanağını hazırladık, haberin olsun’ dedim. Gökhan ‘Evet yakalattım. Hem tutanak yedim hem de Osman başçavuş kafama kompozit başlıkla (miğfer) vurdu’ dedi. ‘Ağrın var mı’ dedim. Eliyle kafasının ve yüzünün sol tarafını gösterdi. Bölüğe döndüm. Saat 19.30 sıralarında koğuşta Gökhan’ı gördüm. ‘Midem bulanıyor, kafamın sol tarafı ağrıyor’ dedi. Tuvalete götürüp yüzünü yıkadık. Çıktığımızda kendisini yere bıraktı. Kendinden geçmeye başladı. Bilincini kaybetmeye başladığını görünce ismini sordum, söyleyemedi.”
‘ÖLÜYORUM’ DİYE SESSİZCE KONUŞTU
G.A.: “Gökhan, ‘Osman başçavuş kompozit başlıkla kafama vurdu. Başım çok ağrıyor. Biraz yatacağım’ dedi. Bitkindi. Üç-beş dakika sonra doğrularak, “Beni lavaboya götürün” dedi. Lavaboya götürdük, yüzünü yıkadık. “Ölüyorum” diye sessizce konuştu. Lavabodan sonra birkaç adım attı ve yere yığıldı. Söylediğimiz sözlere cevap veremiyor, dili dolanıyordu. Bir ara eşinin ismini, ‘Berna’ diye fısıldadı.”
D.Y.: “Lavabodan çıktıktan sonra koridorda düştü. Tekrar koğuşa götürüp yatırmak istedik. Gökhan konuşamıyor, kekeliyordu.”
‘HANCI YATSIN UYUSUN DEDİ’
B.K: “Gökhan’ı yerde çökmüş ağlamaklı gördüm. “Başım çok kötü” dedi. Kısık sesle “Kafamı vurdum” veya “Kafama vurdu” dedi. Sözleri anlaşılmıyordu. Koluna girdim. Ambulansa bindirilene kadar kolumda yattı. Nöbetçi astsubay Hancı’ya haber verdik. İlk önce gelmedi. İkinci seferde geldi. “Yatsın uyusun, bir şeyi yok” dedi. Üçüncü sefer, Gökhan bayıldığında bayağı bir ses olunca geldi, yanına eğildi. “Neyin var” dedi. Gökhan konuşamıyordu. “Ambulansı arayın” dedi ve odasına gitti”
Er Gökhan Kılıç, 7 Ekim’de başına miğferle vurulduktan sonra komaya girmiş ve 29 Kasım’da hayatını kaybetmişti. Kılıç’ın ölümünden sonra Başçavuş Hancı tutuklanmıştı.