Güncelleme Tarihi:
Soma’da geçen yıl 13 Mayıs’ta meydana gelen faciada, 301 madencinin yaşamını yitirmesi ardından başlatılan adli soruşturmada, haklarında, ’Olası kastla öldürme’, ’Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma’, ’Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçlarından 301 kez, 2 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan toplam 46 sanığın yargılanmasına, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde kaldığı yerden devam edildi.
İşletmede üretimden sorumlu olduğunu söyleyen İsmail Adalı, kesinlikle kendisine sözlü ya da yazılı olarak işletme müdür yardımcılığı görevinin verilmediğini ileri sürdü. Bununu üzerine, duruşma savcısının kendisine olaydan üç gün sonra imzaladığı tutanakta, müdür yardımcısı olarak yazılmasını sorması üzerine "O zaman farkında değildim" yanıtını verdi.
’GÖRMEDİM’ YANITI
Duruşma savcısının, olayda hayatını kaybeden bazı madencilerin halen eğitim döneminde olduğunu sorması üzerine İsmail Adalı, "Eğitimden sorumlu değilim. Ancak 5 günlük bir teorik ve pratik eğitim aldığını biliyorum. İş güvenliği birimi bana bağlı değil. Havalandırma birimi de bana bağlı değil. İçeride yaşanan havayla ilgili sıkıntıları ise, olaydan sonra öğrendim" dedi.
Bu sırada araya giren Mahkeme başkanı Aytaç Ballı, hem başkanı olduğu acil durum eylem planında, hem de işleri organizasyon şemasında işletme müdürü yardımcısı sıfatının bulunduğunun yazılı olduğunu sordu. İsmail Adalı, mahkeme başkanının sorusuna da, "Acil durum eylem planını görmedim. Bana bilgi verilmedi. Sadece Mehmet Efe, sözlü olarak anlattı. Organizasyon şemasını ise, ilk kez olaydan sonra savcılık sorgusu sırasında gördüm. Orada da bunu kabul etmedim" dedi.
Olay gününü de anlatan İsmail Adalı, tek bir sensör değerinden yola çıkıp ocak için boşaltma kararı verdiğini, ocak içerisine kimsenin girmemesi için kapıya işçi bıraktığını, olayda hayatını kaybeden madencilerin ise, önceden giren malzemeciler olabileceğini önesürdü.
"NEYİ DUYUYORSUN SEN"
Avukatların, 7 Mayıs 2014 tarihinde ocakta zehirlenen ve hastaneye kaldırılıp tedavisi yapılan, faciada da hayatını kaybeden işçilerden Dursun Demircan’ı sorması üzerine İsmail Adalı, "Ben bu olayı duymadım. Olayın ne olduğunu, nasıl olduğunu, bilmiyorum. Bu olay bana bildirilmedi" yanıtını verdi. Bunun üzerine salonda bulunan işçi yakınları, "Neyi duyuyorsun sen? Tiyatrocu olmuşsun sen" diye seslendi.
YEVMİYE KESME CEZASI VARDI AMA UYGULANMADI
ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın, işletme müdürü yardımcılığı görevini reddettiğine yönelik sorusuna, ünvanını reddetmediğini, görevlerinin arkasında olduğunu söyleyen İsmail Adalı, ocakta metan gazı yükselmelerinde sistemin otomatik olarak durduğunu ama sıcaklık ya da karbonmonoksit gazı yükselmelerinde, böyle bir durumun olmadığını da anlattı.
Çok kömür çıkarmalarının önünde bir engel olmadığını, ne kadar kömür çıkartılması gerektiğini bilmediğini sadece üretim organizasyonunu yaptığını ileri süren İsmail Adalı, "Bazı kişilere, teşvik ya da takdir primi vermedim. Dayak yoktu, küfür ve hakaret yoktu. Ancak bir işyerinde belli kurullar vardır. Herkesin uyması lazım. Kurallar her yerde olur. Uyarı cezası vardı, iş aktinin feshedilmesi cezası vardı. Yevmiye kesme cezası da vardı. Ama bu hiç uygulanmadı. Yani yevmiye kesme cezası verilirdi ama maaşlarda bu tahsil edilmezdi. İşyeri politikasıydı, uyarı amaçlı kullanılırdı bu ceza" dedi.
İŞÇİYİ ZORLAMAKLA ÜRETİM ARTMAZ
Avukatlardan gelen işçilere üretim baskısı yapıldığı yönündeki suçlamaları kabul etmeyen İsmail Adalı, işçiyi zorlamakla üretimin artmayacağını, sorunun üzerine gidip çözmek gerektiğini; üretimin artmasının ise, tamamiyle kullandıkları mekanize sistemlerden kaynaklandığını, bu konuda bilgi kirliliği olduğunu öne sürdü.
ALKIŞLI PROTESTO
Madencilerden birisinin iddianamede yeralan ifadesindeki, ’hakaret’ iddiasının hatırlatılması üzerine İsmail Adalı, o maden mühendisini kesinlikle, azarlamadığını, aksine kutladığını ve sorun olduğunda kendisini araması gerektiğini söylediğini anlattı. Bununu üzerine salondaki işçi yakınları, alkışlarla Adalı’yı protesto etti, "Halk kahramanı" sözleriyle tepkisini gösterdi.
Diğer sanıklar gibi sık sık bilirkişinin hazırladığı raporu yanıtlarında eleştiren İsmail Adalı, "Olayın ne olduğunu en iyi bilmesi gereken kişiler bizleriz. Ama ben 1.5 yıldır nedeni çözemedim. Ben günde olaydan önce en az iki günde bir olay yerinden geçerdim. Bilirkişinin raporundaki gibi, yangın, sıcaklık, hiçbir iz, emare yoktu. Kazadan sonrada kurtarma çalışmaları sırasında iki kez olay yerinden geçtim. O zaman da hiçbir şey görmedim. Rapordaki gibi bir olay olmadı, eminim" dedi.
Adalı, bir soru üzerine, ocakta 5 bant bulunduğunu, bunlardan 3’üyle işçi, 2’siyle kömür taşındığını, vardiya başlarında ise, kömür için kullanılanlardan, işçilerin yukarı çıkmasında yararlanıldığını anlattı. Zaman zaman, vardiyaların ürettikleri kömürleri yazıp, "ayın elemanı" uygulamasına gittiklerini söyleyen İsmail Adalı, ekipbaşı olarak isimlendirilen dayıbaşlarının ise, ne kadar maaş aldıklarını bilmediğini, prim aldıklarını, ilk kez duyduğunu ileri sürdü. Ekipbaşlarının ocağa işçi alımında, aracılık yapabildiklerini söyleyen İsmail Adalı, müfettişlerle yemeğe gitmediklerini, sendika yöneticileriyle de sadece disiplin kurullarında görüştüklerini anlatı.
MADENCİ AİLELERİ DE SORU SORSUN TALEBİ
İsmail Adalı’nın çapraz sorgusu sürdüğü sırada mağdur avukatları, salondaki, ölen madenci aileleri ile yakınlarının da sorgu yapmasını talep etti. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, bunu değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi. CHP Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer, duruşma sonrasındaki açıklamasında, dayıbaşılık sistemini eleştirdi ve madende kölelik düzeninin bulunduğunu söyledi.