Güncelleme Tarihi:
TRAFOLAR SAĞLAM
Müvekkili hakkında suçlamaları aktaran avukat Gani Engin Ulusoy, bunlardan birinin elektrik malzemelerinin yangını riskine uygun olmadığı ve elektrik projesinin MİGEM onayına sunulmaması olduğunu söyledi. Ulusoy, şunları söyledi:
"Büyük bir ocak. Toplam 23 kuru trafo var. Bu trafolardan 3’ü kazanın meydana geldiği yerde bulunuyor. Olay yerindekiler dahil hepsi sağlam. İddianamede kabloların yandığı söyleniyor. Bu kablolar tutuşturmaz, alev sızdırmaz, yangını devam ettirmez. Ama bu yanmaz anlamına gelmez. Yangın olunca doğal olarak kablolar da yanmıştır. İddianamede ayrıca 4’üncü bant bölgesindeki kabloların gelişi güzel bakır telle ve normal bantla sarıldığı bilgisi vardır. Bu kurtarma çalışmaları sırasında işçilerini biran önce kömür taşınan bantlarda insan taşımak için yaptığı bir pratik yoldur. Yoksa normal zamanda bu bant böyle çalıştırılmamaktadır."
Ulusoy, ayrıca ocak açıldığı zaman elektrik porjesinin TKİ tarafından MİGEM’e onaylatıldığını, ondan sonra da müfettişlerin böyle bir proje talebinde bulunmadıklarını ileri sürdü.
BEŞ YIL SONRA BEKLENEN KAZA MEYDANA GELİYOR
Tutuklu sanıklardan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Genel Müdür Ramazan Doğru ile İşletme Müdürü Akın Çelik’in ifadelerinde kazanının oluş nedenini bilmedikleri yönündeki sözlerini de hatırlatan Avukat Gani Engin Ulusoy sözlerini şöle sürdürdü:
"Oysa Park Teknik şirketi, olayın nedenini 5 yıl öncesinden biliyordu. Bu nedenle 2006 yılında, ihaleyle aldığı ballı kaymaklı karlı işletmeyi, ihale süresi dolmamasına rağmen üç yıl sonra ’Ben burayı işletemeyeceğim, büyük teknik problemler var. Üretim çalışmaları sırasında yangınlar oluşuyor. Ayrıca çalışılan bölgelerdeki büyük miktardaki su birikimleri, şartnamede görünmeyen büyük atımlı faylar nedeniyle ileride telafisi olmayacak, problemlerle karşılaşabiliriz’ gerekçesiyle iade ediyor. Oysa ballı ihaleyi neden versin? İşte bu telafisi olmayan problemle karşılaşmamak için. Soma Kömürleri A.Ş. ise ’aynı şartlarda devam ederim’ diyor. İhaleyi onlar alıyor. 5 yıl sonra da beklenen kaza meydana geliyor."
Olayın bozuk bir otomobilin alışverişine benzediğini söyleyen Avukat Gani Engin Ulusoy ilginç benzetmelerle şu savunmayı yaptı:
"Birisi biri otomobil alıyor. Freni bozuk, farları bozuk, egzozundan ses geliyor. Adam da ’ben kaza yaparım’ diye arabayı geri götürüp teslim ediyor. Burada bir kişi ortaya çıkıyor. ’Geri verme, aynı şartlarda bana ver, ben kullanırım diyor’ aracı satanlar da, ’bize verme onlara ver, kalan taksitleri o ödesin’ diyor. Arkadaş da alıyor arızalı otomobili, yolda başka bii araçla çarpışıyor. Hem kendi aracındakiler, hem de karşı araçtakiler ölüyor. Biz de olaydan sonra kusuru, otomobilin şoföründe, muavininde, karşı taraftan gelen otomobilin şoföründe, ya da yolun durumunda arıyoruz. Elbette bu etkenler, az da olsa kazanını olmasında katkıda bulunmuştur. Ancak asıl kusur, otomobilin arızalı olduğunu kendisine bildirilip iade edildiği halde o otomobili onarıp geri vermek yerine arızaları gidermeden başkasına satandadır. Yine asıl kusur o otomobili arızalı olduğunu bile bile satın alandadır. Tamir etmeden yola devam etmiştir. Yine asıl kusur trafikte bu aracın arızalı şekilde gittiğini görüp trafikten men etmeyen polistedir. Bu salonda ise otomobili satan, o tarihte satın alan kimse yoktur. O zaman burada adalet de yoktur. Davada genel olarak ya çok az kusurlu olan, ya da hiç kusuru bulunmayanlar yargılanıyor. Bu nedenle 2009 yılında Park Teknik’in fesih ve devir talebini kabul eden TKİ ihale komisyonu ile onay makamı kişiler, yine 2009 yılında ihaleyi devralan Soma Kömürleri A.Ş.’nin o tarihteki yöneticileri hakkında, 2009-2014 tarihleri arasında Park Teknik’in ileri sürdüğü sakıncaları dahi görmezden gelerek madeninin çalışmasına izin veren MİGEM ve Çalışma Bakanlığı müfettişleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz."
ELİ GÖREVLİLERİNİ DE TEK AVUKAT SAVUNDU
Tutuksuz yargılanan Ege Linyit İşletmeleri’nde çalışan görevlilerinin avukatı Mahmut Yılmaz ise müvekkillerinin üretimde hiç bir sorumluluklarının bulunmadığını, sadece çıkartılan kömürün kalitesine bakıp tasnifini yaptıklarını, bu nedenle de üzerlerine atılı olana kusurları kabul etmediklerini söyledi. Diğer savuma avukatları da müvekkillerinin suçsuz olduğunu söyledi.
MAĞDUR AİLELERİN AVUKATLARININ SÖZLERİ
Sanık savunmaları tamamlanınca Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı mağdur ailelerinin avukatlarına söz verdi. Avukatlar da "Bizce iddianamedeki gibi yüksek sensör değerleri, gaz oranları gerçektir. Saatler süren bu gaz yükseklikleri devam etmiştir. Kazadan günler öncesinden başlayan yoğun duman olduğu kriminal inceleleme sonuçları gerçektir. Gaz maskelerinin onlarca yıllık olduğu ve bakımlarının yapılmadığı gerçektir. Sanıklar temel itibarıyla hep Mehmet Efe’yi suçlamışlardır. Oysa Mehmet Efe kendisi sağ kurtulduktan sonra kurtarma çalışmalarına katılmış, bu sırada da vefat etmiştir. O yüzden bizce suçlanmak yerine saygıyı hakediyor" dedi.
Soruşturma sürecinin de sağlıklı ve hukuki olarak bittiğine inanmadıklarını kaydeden mağdur avukatları şunları söyledi:
"Şu anda tutuklu olan 3 sanık, kazadan 3 gün sonra televizyona çıkarak milyonlarca kişinin önünde kazayı anlatmaya, kılıf bulmaya çalıştılar. Oysa bunlar suçludur ve suç üstü işlemi yapılmalıydı. Soruşturma bunun için geciktirildi. Bu dava eksik bir davadır. Yargılama olarak dosyaya katılması gereken çok insan vardır. TKİ yöneticileri, MİGEM yöneticileri, Çalışma Bakanlığı müfettişleri, bunların hepsi hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. Ayrıca sanıkların tutukluluk halinin devam atmesini ve duruşmalardan muaf olmamalarını talep ediyoruz. Bundan sonraki duruşmalarda yapacağımız çarpraz sorgularda olayın aydınlatılması için, suçluların bulunması için sanıkların burada olmaları gerkmektedir."
Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı duruşmayı cuma gününe erteledi. Cuma günü mahkeme talepleri değerlendirip, bundan sonraki duruşma süreci için tarih belirleyecek. Duruşmaların ikinci etabının Haziran ayında yapılması bekleniyor.