Solcu kızla ülkücü gencin aşkı

ÜÇ YIL BOYUNCA İSTEMEYE GELDİLER

Sizi tanıyalım öncelikle. Kimdir Gülsün Oral?

Gülsün Oral: 1962 yılı, Bitlis Adilcevaz doğumluyum. İlkokulu Adilcevaz’da, orta okulu, liseyi Van’da okudum. Altı yılım Van’da geçti, Öğretmen Okulu mezunuyum. Eşimle de okul arkadaşıyız. Ben, Van Kız Öğretmen Okulu’nda yatılıydım, Halil ise aynı okulun gündüz öğrencisiydi.

Okul bitti Adilcevaz’a döndüm. Halil, evlenmek istediğini söyledi, aileler zaten birbirini tanıyordu. Başta ‘Hayır’ dedik. Fikir ayrılığımız nedeniyle olmaz diye düşünüyordum. Ben solcuydum, Halil ülkücü. Ailem de amcamın çocukları dahil hepsi aşırı solcuydu. Hatta çıldırıyorlardı, ‘Nasıl ülkücü biriyle evlenir’ diye. 3 sene geldi gitti istedi; her sene ablasını, eniştesini alır gelir isterler ve giderlerdi. ‘Yok’ derdi babam. O Ankara’da okuyor ben Adilcevaz’dayım. Bir süre sonra ben ‘Evet’ dedim.

Halil Oral: Bana çok çektirdiler. Yılmadım. Maceranın gerisi, turpun büyüğü arkada. O zaman ideolojik çatışmaların çok olduğu zamanlar. Ben lider pozisyonunda bir ülkücüyüm ama aksine hanımefendinin ailesi tamamen solcu. Ahlat’ta ideoloji ön plandaydı. Çevresel baskıyla bir takım zorluklar vardı. En sonunda başarılı olduk, hanımımızın da sayesinde. 3 yıl her yaz gittim istedim, yelkenleri hiç indirmedim. Necip Fazıl’ın çok güzel bir sözü var. Der ki, ‘Kader beyaz kağıt üzerine sütle yazılmış yazı. Elindeyse beyazdan gel de sıyır beyazı.’ Kaderimizde vardı. Ailelerimiz de istiyordu ama fikren ayrılıklar engel oluyordu. Aynı okuldan ayrıldıktan sonra mektuplaşmamız bile olmuştu.

Gülsün Oral: Neyse, onları açıklama (Gülüyor).

Aile nasıl ikna edildi?

Gülsün Oral: En büyük baskıyı ben yaptım sanırım. Yaşım geldi, istemeye gelenler oluyordu. Kimseye gitmiyorum, istemiyorum, Onu bekliyorum. Annem biliyordu, ister istemez babam da anladı. Halil Bey kaleyi içten fethetti. Önce ben ‘Tamam’ dedim, daha sonra aile büyüklerimiz devreye girdi. Evlilik hazırlıkları yapılırken solcu aileme sordum, ‘Şimdi MHP’ye nasıl oy vereceksiniz’ diye. ‘Gözlerimizi kapatıp MHP’ye değil, Halil İbrahim’e oy vereceğiz’ dediler. Ailemin en sevilen damadı oldu. Oy da verdiler, birlikte çalıştılar da.

OY VERDİM AMA GÖNLÜM HİÇ RAHAT DEĞİLDİ

Peki siz oy verdiniz mi?

Bu soru üzerine bir şey daha itiraf edeyim o zaman; MHP’den her iki adaylığında da oy verdim ama içim hiç rahat değildi. Hiçbir zaman gönül rahatlığıyla oy vermemiştim. Halil Bey’e evlendiğimizden bu yana ilk defa bu dönemde, İYİ Parti’de iç rahatlığıyla oy verdim.

Halil Oral: Sağolsun Gülsün hatunun bende gözü vardı, beni beklediğini biliyordum. İsteme, nişan derken de sonunda muradımıza erdik. Evlilik teklifi falan yok maalesef, o yıllarda o zevkten mahrum kaldık. 18 Ağustos 1984’te nişan, 19 Ağustos 1984’te de düğünümüz oldu.

Gülsün Oral: Tek taş, beş taş yok, nerede. Hatta düğün fotoğraflarımız bile yok, yandı. Filmler bayatmış, birkaç tane fotoğrafımız kaldı geriye.

ÇEKİRDEK ALA ALA TAVLADIM

Nasıl tanıştınız?

Halil Oral: Öğretmen okulunda gündüzcüydüm, Vakıflar Yurdu’nda kalıyordum. Evimiz Adilcevaz’da olduğu için yurtta kaldım.

Gülsün Oral: Biz yatılı olduğumuz için gündüz dışarı çıkamazdık. Halil bize çekirdek alırdı. Aylarca çekirdek taşıdı okula. 7-8 kız arkadaş sürekli Halil Bey’e sipariş verirdik. Sipariş verirken aklımda evlilik falan yoktu.

Halil Oral: Gülsün Hanım bütün sırlarımızı ele verecek (Gülüyor). Çekirdek ala ala tavladım hanımefendiyi. Yatılı okuyanların dışarı çıkması yasaktı. Biz istediğimiz zaman giriyor, istediğimiz zaman çıkıyorduk. Gülsün Hanım ile akraba da olduğumuz için o zamanki parayla 25 kuruşluk, 30 kuruşluk çekirdek siparişi verirlerdi. Gülsün’ün torpilini kullanır, 7-8 arkadaşı daha sipariş verirdi.

‘35 kuruşluk Ayşe’ye çekirdek, 25 kuruşluk leblebi...’ Liste böyle uzar giderdi. Baş göz üstüne tüm siparişlere yetiştim. Çekirdek, leblebi derken de tavladık hanımı.

OKULDAN MECLİS’E

Okul koridorlarından parlamentoya nasıl bir yolculuktu?

Halil Oral: Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü Müdür Yardımcısı, Ankara Deneme Lisesi Müdür Yardımcısı, Ankara Merkez İmam Hatip Lisesi ve Cumhuriyet Lisesi Okul Müdürü olarak görev yaptım. Eğitimci hayatım 99 yılında MHP’den Bitlis Milletvekili olarak parlamentoya girince sona erdi.

Gülsün Oral: Ahmet Eren henüz iki yaşındaydı. Üç çocuk, memuriyet hayatının sakinliği derken aslında ilk önce milletvekili olmasını istemedim ama çok kararlıydı. Eğitimciyken de Bitlis’ten gelen herkesin her derdine koşardı. Kazandığı sene seçim çalışmasına katılamadım. Okullar açıktı, çocuk küçüktü. Hatta küçük çocuk Halil yokken Cumhuriyet Lisesi’ne gidiyor, yemekhanede babayı arıyor. Babayı bulamayınca başlıyor ağlamaya. Oğlan ağlayınca, oradaki kimse yemek yiyemiyor. ‘Yenge oğlanı gönderme. İçimiz parçalanıyor ağlayınca. Hep babasını arıyor okulda’ dediler. Neyse ki kazandı geldi.

SANA NE ŞİİRLER OKUDUM

Gülsün Oral, eşinin hem duygusal hem de çok romantik olduğunu anlatıyor; sık sık elinde çiçekle gelirmiş eve. Halil Oral, bakışlarını eşine çeviriyor: “Senin yüzüne bakıp romantik olmamak mümkün mü? Sana ne şiirler okudum düşünsene.”

“Şiir okuyor musunuz gerçekten” diye soruyorum, hemen kendi yazdığı bir dörtlüğü okuyor, evlilik yolculuklarının başlangıcındaki zorluklara da atıf yaparak: “Sana gelmek sonsuzlukta bir umut. Sen gönlümde paha biçilmez yakut. Buyruk gelse anma, sevme ve unut. Unutamam dosdoğru sevgini.” Uzun evliliğin sırrını soruyorum, Halil Bey veriyor yanıtını: “Evlilikte üç kelime vardır, sihirlidir. Sevgi, sadakat ve sabır.”

ÇORBA YAPMASINI HALİL ÖĞRETTİ

Gülsün Oral: Evlendiğimizde 22 yaşındaydım. Düğün oldu, yaz tatiliydi, 1 ay Ahlat’ta kaldık. Yeni gelinim, kayınvalidemlerin işleri vardı. ‘Gülsün, bir çorba yap’ dediler. Hemen mutfağa gittim ama çorba yapmasını bilmiyorum. Kimse anlamadan Halil’i çağırdım mutfağa. ‘Nasıl yapılır bana göster’ dedim. İlk çorbayı eşimle yaptık, herkes de afiyetle yedi. Bekarken evde her işi yapardım da yemek yapmazdım. Nişanlıyken annem ‘Gel kızım öğren’ derdi, istemezdim; ‘Yaparız, boşver’ derdim. Annem, ‘Eşin içliköfte isteyecek belki’ derdi; ‘İçliköfte de yapmayıveririm’ derdim. Şimdilerde tabii her yemeği yapıyorum. Hatta size de içliköfte yaptım (Gülüyor).

Halil Oral: Eli çok lezzetlidir. İçliköfteyi çok güzel yapar. Ancak kuru fasulye ve pilavının üzerine lezzet tanımayız. 

KRAL KAHVALTISI

Halil Bey’in mutfak macerası çorbayla kaldı mı?

Gülsün Oral: Evliliğimizin ilk yıllarında daha sık girerdi mutfağa, şimdilerde epey azaldı. Hatta zeytinyağlı yaprak sarmasını birlikte yapardık.  Pazarları kahvaltıları Halil Bey hazırlar. Hatta biz ona ‘Kral kahvaltısı’ deriz. Çocuklar arar, ‘Kral kahvaltısına gelelim mi’ diye sorarlar.

NAKIŞ İŞLERKEN ÇAY SERVİSİ

İki çocuğunu evlendiren, en küçüğünü nişanlayan Gülsün Hanım yeni yeni kendisine vakit ayırmaya başlamış. Salondaki el nakışları dikkatimi çekiyor. Yaklaşık 18 senedir nakış yapıyormuş. Belediyenin açtığı resim, boyama, çiçek gibi kurslara da giden Gülsün Oral evde kasnağın başına geçip işleme yapmaya başladığında çaylar eşinden geliyor.