Güncelleme Tarihi:
Neden hiçbir şey eskisi gibi olmayacak?
- Çünkü eskinin miadı doldu. Gezi Parkı direnişinin simgesi haline gelen “Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak” sloganı da kendilerini Türkiye’nin değişmez hâkimi olarak görmeye başlayanlara meydan okuyarak bunu hatırlattığı için önemliydi.
Siz burada ‘eski’ derken şimdiki iktidarı mı kastediyorsunuz?
- Evet. Bence, Türkiye’yi kendi kafasındaki modele göre bir kalıba dökmek isteyen Başbakan Erdoğan artık eskiyi temsil ediyor. Gezi direnişinin ötesinde, Erdoğan’ın kafasındaki kalıplara sığmayacak bir çeşitlilik, Başbakan’ın hayal gücünü çok aşan bir değişim talebi var. İşte bu nedenle artık Erdoğan’dan sonrasını düşünmek gerektiğini iddia ediyorum.
İktidarın Gezi eylemleri karşısında paniğe kapıldığını söylüyorsunuz…
- Onlar “Bu meydan, bu şehir, bu ülke artık bizim” yanılsaması içindeydi. Gezi’de başlayıp ülke çapına yayılan eylemler, rehavet içindeki iktidarı şaşkına çevirdi. Paniğe kapılan iktidar hayali suçlular aramaya, komplo teorileri üretmeye başladı. Bu nedenle de dış dünyada itibar kaybına uğradı.
Erdoğan büyük bir siyasetçi mi?
- Bence önemli bir siyasetçi. Önüne çıkan fırsatları çok iyi kullanarak bu noktalara gelebildi ama ülkenin tek hâkimi haline gelince kendisini dev aynasında görmeye başladı ve çıkmaza sürüklendi. Küresel gelişmeleri doğru okuyamadığı için Batı’nın kalıcı biçimde inişe geçtiğini varsayarak davrandı. Türkiye, Erdoğan’ın hayal ettiği gibi inanca odaklı bir ülke haline gelirse küresel iddiasını tamamen kaybeder.
LİBERALLERLE MEŞRUİYET KAZANDI
Peki içeride neyle karşılaşır?
- Kendisine karşı tanımladığı hasım cephesini genişletmesi çok aleyhinde oldu. O nedenle de değişik dönemlerde Ak Parti’ye destek vermiş olan liberal-demokrat dediğimiz, demokratikleşme açılımını destekleyen ve askeri vesayetin kaldırılmasını destekleyen kesimler bir anda dışlandıklarını hissettiler. Bütün bunları tamir edip, ona meşruiyet kazandıran tabanı tekrar kazanabilir mi bilmiyorum. AK Parti’nin il başkanı Aziz Babuşcu’nun çok çarpıcı bir açıklaması var. Yeni Türkiye’yi inşa süreciyle ilgili çok net tanımlar yapıyor. Ve diyor ki, “Belli bir dönemde bizimle birlikte olanlar, bunlar bundan sonraki inşa sürecinde biliyoruz ki bizimle beraber olmayacaklar. Çünkü artık farklı bir dünya görüşü var.” Liberal-demokrat aydınların da paylaşamayacağı çok farklı bir açılım söz konusu.
Bu, planlı mıydı?
- Şu anlamda planlıydı. Tayyip Erdoğan hayatının her döneminde bir iktidar oyunu oynuyor. O dönemde daha yeni iktidara gelmiş bir parti var. Meşruiyet cephesini ne kadar genişletirse kendi iktidarını ele geçirme çabası o kadar kolaylaşır diye düşündü ve doğruydu da. Liberal-demokratlar sınırlı bir kesim ama çok etkili. AB açılımı epey destek gördü. Şimdi bu havayı bu noktadan sonra yaratması zor. Bir yandan da kendi tabanının özlediği adımları atmak zorunda. Henüz farkında değiliz ama biraz dünyayı da izleyen bir ekonomist olarak söyleyebilirim ki Türkiye’nin ekonomik geleceği de önümüzdeki yıllarda kritik aşamalardan geçecek.
İKİ ÜÇ ADIM ÖTEYE BAKAMIYORLAR
Hiçbir dönemde liberal-demokrat aydınları ileriyi görememekle eleştirdiniz mi?
- Evet eleştirdim. Hem de hayli önce. O dönemde, onların bir kısmı -ki benim yakın arkadaşlarım- “Biz Türkiye’de bu demokratikleşme adımının atılmasını istiyoruz, askeri vesayetin kalkmasını istiyoruz. Şimdi de böyle siyasi bir hareket bulduk, buna destek verelim ve Kürt sorunu gibi çözülemeyen sorunların çözülmesi yolunda destek verelim” diye düşündüler. Bunu yaparken benim eleştirdiğim şuydu: Erdoğan’ın asıl niyetini hiç sorgulamadan destek verdiler. Gezi olayları sırasında bir arada bulunamama koşulları daha çok ortaya çıktı. Bizim sol ve laik kesimin aydınlarında maalesef bir siyasi bilinç eksikliği var. İki-üç adım öteye bakmadan analiz yapıyorlar.
YALNIZ HİSSEDİYORUM
Siz ‘Beyaz Türk’ müsünüz?
- Ben bu deyimi sevmiyorum.
Kendinizi yalnız hissediyor musunuz?
- Sizin birlikte olmaktan keyif aldığınız çevrenin giderek daraldığını hissediyorsunuz tabii. Ben o, laik kesimde ya da Atatürkçü çevrede gözlenen, kendi cemaati içinde kenetlenme durumundan da haz etmiyorum. Onu da biraz yapay, ritüel, ayin yapar gibi görüyorum. Tabii ki bugün gelinen noktada yalnız hissediyorum.
Başbakan’ın sorduğunu sorayım, kim sizin özel hayatınıza müdahale etti ki?
- Başbakan’ın bir söylemi yüzünden köşe yazarlığını bıraktım. 30 yıldır yaptığım bir işi bırakmak zorunda hissettim kendimi. 3.5 senedir hiçbir yerden teklif almadım.
Bir önceki kitabınızın adıyla sormak istiyorum. Türkiye kime kalacak?
- Değişim özlemini karşılayacak olanlara, yeniyi temsil edenlere kalacak. Bizim kuşağın yapamadığını yapacak olanlara kalacak.