Sokakta reklam

Güncelleme Tarihi:

Sokakta reklam
Oluşturulma Tarihi: Haziran 26, 1999 00:00

Haberin Devamı

Açıkhava reklamcılığı tabelacılıkla başladı ve hızla büyüyor

Yazılı basındaki reklamı görmek için para verip gazete, dergi satın almanız, televizyondaki reklamı izlemek için en azından televizyonunuzu açmanız gerekir. Hiçbir güç harcamadan maruz kalınan tek reklam mecrası açıkhava. Açıkhava reklamcılığı bu yönüyle diğerlerinden ayrılıyor.

Beylikdüzü'ndeki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde dört gündür devam eden ‘‘İstanbul Sign '99 Tabela, Görsel İletişim ve Outdoor Medya Uluslararası Fuarı’’ bugün sona eriyor. 11.00-20.00 saatleri arasında açık olan ve 95 firmanın yer aldığı fuara, yaklaşık 6 bin ziyaretçi katıldı. Fuarda açıkhava reklamcılığı konusundaki son teknolojik gelişmeler tanıtıldı.

İngilizce ‘‘açıkhava’’ anlamına gelen outdoor, aynı zamanda bir reklamcılık terimi; mecra olarak açıkhavanın kullanıldığı reklamları kapsıyor. Türkiye'de tabelacılıkla ve binaların üzerine boya ile yapılan dev reklamlarla başlayan açık hava reklamcılığı, son bir kaç yılda, özellikle yabancı reklam ajanslarının sektördeki ortaklıklarıyla çok hızlı bir gelişim gösterdi. Fuarı düzenleyen İFO Organizasyonun sahibi Selahattin Durak da aynı görüşte: ‘‘Dört yıldır, böyle bir fuara gerek olup olmadığı konusunda araştırma yapıyoruz. Geçen sene Intershop Fuarı'nın içinde bu konuya özel bir bölüm ayrılmıştı. Bu sene bağımsız bir fuar haline geldi.’’

Açıkhava reklamcılığı beraberinde bir yan sanayi de oluşturdu. Durak, ‘‘artık fırça boya dönemi bitti. Açık hava reklamlarında, billboardlarda gördüğümüz ilanlar gelişmiş baskı makineleriyle yapılıyor, fotoğraf netliğinde görüntüler elde ediliyor. Zemin olarak yine özel malzemeler kullanılıyor’’ diyor.

Sign '99'un kapsamındaki iç-dış mekan reklam uygulamaları ve imalatçıları, reklam uygulama malzemeleri, reklam uygulama ekipmanları, aydınlatma sistemleri, fuar konstrüksiyon sistemleri, elektronik göstergeler, bu gelişmelerin geldiği son nokta hakkında reklamcılara fikir veriyor.

AÇIK HAVANIN YERİ BAŞKA

Açık hava reklamlarını en çok kullananlar, dağıtım zinciri olan ve doğrudan tüketiciye ulaşmak isteyen firmalar. Türkiye'de tabelacılığın değil, ama modern anlamdaki açık hava reklamcılığının uzun yıllar ihmal edildiğini söyleyen Bozell Poyraz Ajans Başkanı Feridun Hürel, açık havanın mecra olarak özel bir yerinin olduğunu belirtiyor: ‘‘Aslında hiç bir mecra bir başka mecranın yerini tutmaz. Çünkü televizyonun, yazılı basının hepsinin farklı etkileri vardır. Ancak bütün mecralar bir bedel ödeyerek, bir efor harcayarak izlenir. Yani tüketicinin kendi iradesiyle izlediği reklamlardır. Yalnızca outdoor bunun dışındadır. Sokağa çıktığınız anda açık hava reklamlarıyla karşılaşırsınız.’’

Açık hava reklamlarının en çok tartışılan yanlarından biri de şehir estetiğine yaptığı olumlu ve olumsuz katkılar. Reklamlar doğru kullanılırsa, iyi denetlenirse şehrin süsü, kötü kullanılırsa kiri, pisliği olabiliyor. Açık hava reklamları belediyeler tarafından denetleniyor. İstanbul'da billboardların kiralama hakkı, belediye tarafından açılan ihaleyi kazanan Birlik Medya'nın elinde.

Reklam, uygun yerde kullanılmadığı taktirde şehir estetiğine olduğu kadar reklamı yapılan ürüne de zarar veriyor. Hürel seçilen yerin ürün ve marka imajına uygun olması gerektiğini söylüyor: ‘‘Lüks bir otomobil reklamı çevre düzeninin kötü olduğu, kirli bir yerde sunulursa markanın imajını zedeler. Defilede elbiseyi taşıyan mankendir. Burada da reklamı taşıyan billboard'dur, kuledir. Aydınlatma biçimi de önemlidir. Bunlar outdoor'un püf noktalaları.’’

17. yüzyılda Amerika'da eğlence yerlerine ve otel çevrelerine asılan basit tabelalarla başlayan açık hava reklamları, bugünün modern kent görüntüsü içinde vazgeçilmez bir unsur olarak karşımıza çıkıyor.

Açık hava reklamları şehrin süsü mü olacak kiri mi? İşte bütün mesele bu!

Üç boyutlu billboard

Açık hava reklamcılığındaki gelişmelerin izlerini artık Türkiye'de de görmek mümkün. Üç boyutlu Omomatik reklamı bunun en iyi örneklerinden biri. İlk kez Macaristan’da Algida ürünleri için kullanıldı. Esası 19. yüzyılda Hollanda'da yaşamış ressam Mauritis Cornelis Escher'in perspektif çizimlerinde kullandığı tekniğe dayanıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!