Güncelleme Tarihi:
Beyoğlu 75'inci Yıl Çocuk ve Gençlik Merkezi Müdürü Abdullah Karatay'ın araştırması sonuçlandı: Ya çetelere ya fuhuş sektörüne geçiyorlar.
Beylikdüzü’nde bir restoranda buzdolabına kapatılan çocuktan sonra gündeme gelen çalışan çocuklar, aslında hemen hepimizin kimi zaman gözgöze geldiği, kimi zaman acıyarak para verdiği, kimi zaman da otomobilimizin camını kapatarak kızdığımız çocuklar. Ancak, baktığımız, ama görmediğimiz bu 'öteki çocuklar'ın sayısı büyük kentlerin sokaklarında her geçen gün daha da artıyor.
Mendil satarken derin dondurucuya kapatılan 10 yaşındaki Leyla Alkış'ın yaşadıkları aslında sokakta çalışan çocukların dramı. Beyoğlu 75'nci Yıl Çocuk ve Gençlik Merkezi Müdürü Abdullah Karatay'ın geçtiğimiz Mayıs-Haziran ayları arasında yaptığı araştırma bu çocukların profilini ortaya çıkarıyor.
'İstanbul'un Sokakları ve Çalışan Çocuklar' konulu araştırmasında çalışan çocukların dramını ortaya koyan Karatay, bu çocukları 'sokağa aday' olarak niteliyor. Karatay, kentin belli başlı merkezlerinde sokakta çalışan çocukların sayısının 5 bin civarında olduğu tahminini yapıyor.
6-14 yaş arasındaki 11 milyonu aşkın çocuktan yaklaşık 3 milyon 848 bininin yani yüzde 32.4'ünün çalışan çocuk konumunda olduğunu vurgulayan Karatay, çalışan çocuk sayısında ciddi artış olduğunu, mevcut oranın çocukların eğitimlerini tehdit edecek boyutlarda olduğunu açıklıyor.
EN ÇOK AYAKKABI BOYACILIĞI YAPIYORLAR
Çalışan çocuklar 39 ayrı iş yapıyor. Sokaklarda çalışan çocukların beklenmedik oranlarda ayakkabı boyacılığı işinde çalıştıkları görülüyor. Bunun yanında Beyoğlu bölgesinde çocukların birinci iş olarak kağıt mendil sattığı bölgede de ayakkabı boyacılığı ikinci sıradaki yerini koruyor. Su satıcıları yüzde 4.1, midye satıcıları yüzde 3, cam silenler 2.9, tartıcı çocuklar yüzde 2.8 olarak sıralanıyor.
Çocuklar tartılarla kilo ölçümü yapıyor, otomobil camı siliyor, çanta, balon, elma şekeri, cüzdan, tespih, balık, pilav, çikolata, kart, CD, cep telefonu kılıfı, elektrik malzemesi, kağıt helva, çekirdek, Milli Piyango ve İETT bileti satıyor, tuvalet tamir ediyor, kağıt topluyor, yük taşıyor.
ÇALIŞIRLARKEN ONLARI KİMSE KOLLAMIYOR
Çalışan çocukların yarısından çoğu (yüzde 52) sokakta çalışırken bir yetişkinin gözetiminde olmadığını belirtiyor. Yüzde 35'i koruma olarak içinde bulunduğu arkadaş ve akraba grubunu gösteriyor. Yüzde 13'ü ise bir yetişkin tarafından korunuyor.
Çocukların yüzde 70'i sokakta çalışırken polis veya belediye zabıtasının kendilerini kovaladığını, başka yerlere gitmesi için zorladığını ya da doğrudan şiddet kullanarak kendisine müdahale ettiğini belirtiyor.
HER YERDE ÇALIŞIYORLAR
İstanbul'un birçok semtinde özellikle Taksim, Bakırköy, Eminönü, Aksaray, Kadıköy, Üsküdar, Bostancı semtlerinde çalışan çocuklar görülebiliyor. Çalışan çocukların büyük kısmı ise Beyoğlu bölgesinde bulunuyor. Bu çocukların yüzde 74'ü erkek çocuklardan oluşuyor. Ancak kız çocukların yüzde 26'lık bir oranla sokağa çalışmaya gönderilmesi yüksek bir oran olarak nitelendiriliyor.
4 YAŞINDA OLANI VAR
Sokakta çalışan çocukların yaş ortalamaları 13-15 arasında yoğunlaşıyor. Ancak, 4 yaşında çocuğa da rastlanıyor. 15 yaşından sonra sokakta çalışan çocuk sayısında hızlı düşüş görülüyor. Bunun nedeni çocuklar artık yetişkinliğe adım atıyor, iyi bir satıcı olma vasfını yitiriyor. Çocuklar, bu nedenle 15 yaşından sonra genellikle ya sokakta çalışan diğer kardeşlerin koruyucusu oluyor ya da marjinal sektörün diğer alanlarına kayıyor.
ÇOK KARDEŞLERİ VAR
Genel olarak bu çocuklar, kentin yeni göç etmiş ailelerinden ve bu ailelerin genel olarak düşük sosyo ekonomik seviyede bulunan kesiminden çıkıyorlar. Kırsal kültürü büyük oranda koruyan bu aileler, kentin eski bakımsız ve ucuz konutlarının bulunduğu yerleri tercih ediyorlar. Çok çocuklu ailelerde ortalama 3-7 çocuk bulunuyor. İstanbul'da çalışan çocukların yaklaşık yarısı sokakta tek başına çalışırken, sokakta çalışan başka kardeşi olanların oranı ise yüzde 52.
OKULA GİTMİYORLAR
Sokakta çalışan çocukların yüzde 29'u eğitim öğretim sürecini belli bir aşamada terk etmişken, yüzde 17 oranındaki yüksek bir kesimi okul yaşında olduğu halde hiç okula adım atmadı. İki oranın toplamının yüzde 46 olduğu gözönüne alınırsa, sokakta çalışan çocukların yaklaşık yarısı Türkiye'de zorunlu eğitim sürecine ya dahil olmamış, ya da belli aşamasında terketmek zorunda kalmış olarak görülüyor. Çocukların yaklaşık yarısının zaten dışında kaldığı eğitim öğretim sürecine devam edenlerin yüzde 14'ünün ise, en az bir kez olmak üzere sınıfta kaldığı belirleniyor. Çocukların yüzde 20'sinin arkadaşları kendisinin sokakta çalıştığını bilmiyor.
ÇOĞUNLUĞU DOĞULU
Çocuklar esas olarak halen yaşadıkları ilin dışında bir ilde doğmuş ve bulundukları yere göç etmek gibi insan hayatı için en sarsıcı süreçlerden birini yaşayarak gelmişler. Bu çocuklar, yabancısı oldukları bu atmosferde kendilerine hayat alanı yaratmaya çalışmışlar. İstanbul gibi, Türkiye ortalamasının üstünde bir yere, gelişmişlik göstergelerine göre en olumsuz koşulları yaşayan Doğu ve Güneydoğu'da dünyaya geldikten sonra göç etmişler. İstanbul sokaklarında marjinal çeşitli işlerde çalışan çocukların yüzde 69'u Türkiye'de genel yoksullukla özdeşleştirilen bu iki bölgeden geliyor. Bu durum dikkate alınırsa, sokakta çalışma ile yoksulluk ve göç arasında bir ilgi olduğu dikkat çekiyor. Çocukların il sıralamasında oranlar sırasıyla Ağrı, Mardin, Siirt, Diyarbakır, Bitlis ve Kars'a ait.
OTURDUKLARI SEMTLER
Üsküdar, Tarlabaşı, Eminönü son derece eski bölgeler olmalarına rağmen önemli oranda bu tür ailelerin ikamet ettiği semtler olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, Esenyurt, Sarıyer, Samandıra, Şişli, Kartal, Şirinevler, Kuştepe, Bağcılar ve Kaynarca da bu semtlerden bazıları. Bu sıralamada görüldüğü gibi gecekondu semti olarak algılanmayacak Beyoğlu, Tarlabaşı ve Üsküdar gibi semtler yoksul aileler için cazip yerleşim yerleri olarak tercih edilmiş. Ancak, yine de son dönem gecekondu merkezleri olarak kabul edilebilecek Esenyurt, Sultanbeyli ve Samandıra gibi birçok semtte de bu aileler oturuyor.
ÇOK ÇALIŞIYORLAR
En fazla Taksim ve Kadıköy'de çalışıyorlar. Genellikle 21.00 sıralarında eve dönüyorlar. Yüzde 3'ü ise geceleri çalıştığı için sabaha doğru eve geliyor. Yüzde 66'sı günde 8 saat çalışıyor, yüzde 31'i bir yıldır bu işi yapıyor.
DURUMDAN VAZİFE
Çocukların niçin çalıştığı sorusunun cevabı aslında bilinmiyor. Çocuklar ailelerinin yoksulluğu nedeniyle çalışıyor. Bazı durumlarda ailelerin isteği olmaksızın, ‘Durumdan vazife çıkararak’ bizzat kendi kararlarıyla çalışıyorlar. Ancak, çocukların yüzde 77'si 'ekmek parası' için çalıştıklarını söylüyor.
HASILAT 2-3 MİLYON
Günde 1 milyon kazananların oranı yüzde 16 iken, esas yoğunlaşma 2-3 milyon liralık günlük kazançlarda. Günlük kazançları aslında ayda fazla tutmuyor. Çünkü, günlük kazancı 6 milyon ve üstü çocukların toplam içindeki oranı sadece yüzde 10. Ancak, sokakta çalışma, diğer işlere göre daha fazla para kazandırıyor. Bu nedenle çocuklar çırak olmaktan ya da lokantalarda bulaşıkçı olmaktansa sokaklarda çalışmayı tercih ediyorlar.
PARA ANNELERE
Çocuklar parayı annelerine veriyor. Anne şehirde ev işlerinin düzenlenmesinde oldukça önemli bir rol üstleniyor ve ailenin sorumluluğunu üzerine almış görünüyor. Beyoğlu Bölgesi'nde yapılan araştırmada kadınlar gündelik hayatın düzenlenmesinde, resmi kurumlarla ilişkiler ve çocukların ev-okul sorumluluklarını üstlenmede babaya göre daha öndeler. Çocukların sadece yüzde 17'si kazandığı parayı babasına veriyor. Yüzde 8'i ağabeye veriyor, yüzde 11'i aileye göndermiyor, yüzde 8'i ise kimseye vermiyor.
İNSANLAR MERHAMETLİ
Çocukların yarısından çoğuna göre insanlar sokaklardaki satıcı çocuklara iyi davranıyor ve sadece yüzde 12'si doğrudan kötü davranıyor. Çocukların yüzde 30'u ise hem iyi, hem de kötü davranıldığını söylüyor.
ÇALIŞMAZLARSA DAYAK
Az oranda olmakla birlikte bir kısım çocuk çalışmadığı zaman aile üyelerinden şiddet gördüğünü söylüyor. Polis ve zabıta şiddetine uğrayanlar da düşünülürse çocuklar ev ve sokak arasında bir açmazda kalıyor.
ANNE EVDE, BABA İŞSİZ
Babaların yüzde 38'i işsiz, yüzde 26'sı ise inşaat işçisiyken, annelerin yüzde 89'u ev kadını. Annelerin yüzde 72'si okuma yazma bilmiyor, babaların ise yüzde 14'ü. Ailelerin sadece yüzde 13'ünün sürekli hasta olduğu belirtiliyor. Sokakta oturanların çoğu apartman katında oturuyor. Sadece çocukların yüzde 22'si oturduğu evin tipini gecekondu olarak niteliyor.