Söğüt'te sıcak yakınlaşma

Güncelleme Tarihi:

Söğütte sıcak yakınlaşma
Oluşturulma Tarihi: Eylül 09, 2007 10:39

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve bazı bakanlar Ertuğrul Gazi'nin türbesini ziyaret ederek, dua ettiler.

Haberin Devamı

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN

Hükümet Konağı'nda başlayan tören yürüyüşünün ardından, kortejdekiler Ertuğrul Gazi'nin türbesi'ne geldiler.

Burada, törene katılan Erdoğan, Bahçeli, Yazıcıoğlu, Çiçek, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, AK PArti Genel Başkan Yardımcıları Şükrü Ayala ve Egemen Bağış türbeye gelerek dua ettiler.

Türbeden önce Bahçeli ayrıldı.

Başbakan Erdoğan ile Devlet Bahçeli, törenlerin gerçekleşeceği tören alanına ayrı ayrı gelirlerken, vatandaşlar da sevgi gösterisinde bulundular.

Bu arada, tören başlamadan önce yoğun ilgiden dolayı bir süre de izdiham yaşandı. Isparta Belediyesi'nce gönderilen gül suyu vatandaşlara tutuldu.

Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ve Türk Milleti'nin küçük düşünemeyeceğini, büyük düşünmeye mecbur olduğunu söyledi.

Çok zor bir coğrafyada, barış ve istikrar unsuru olan Türkiye Cumhuriyeti'nin, bu coğrafyanın toplumları için örnek bir vizyon ortaya koyduğunu belirten Başbakan Erdoğan, “Bize düşen bu zor coğrafyada birlik ve beraberlik ruhunu koruyarak, Türkiye Cumhuriyeti'ni muasır medeniyetler seviyesine üzerine, kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği şekilde ulaştırabilmektir” diye konuştu.

ERDOĞAN'DAN BİRLİK MESAJI

Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Söğüt Şenlikleri'nde, İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından, halk oyunları ekibi gösteri sundu. Atlı Yörük giysili kadın da tören alanında tur attı.

Başbakan Erdoğan, bu gösterilerin ardından bir konuşma yaptı.

Erdoğan, Türkiye'nin, bölgesinin ve daha geniş eski Osmanlı coğrafyasının en önemli ülkelerinden biri durumunda olduğunu söyledi.

Çok zor bir coğrafyada barış ve istikrar unsuru olan Türkiye Cumhuriyeti'nin, bu coğrafyanın toplumları için örnek bir vizyon ortaya koyduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, “Bize düşen bu zor coğrafyada birlik ve beraberlik ruhunu koruyarak, Türkiye Cumhuriyeti'ni muasır medeniyetler seviyesinin üzerine, kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği şekilde ulaştırabilmektir. İçerde birlik ve beraberliğimizi koruyabildiğimiz sürece Türkiye'nin aşamayacağı engel yoktur” dedi.

Erdoğan, şöyle konuştu:

Haberin Devamı

“Birlik ve beraberliğimiz güçlendirmenin yolu ise ortak değer ve hedefler etrafında kenetlenmeyi başarmaktan geçmektedir.

Şu anda, buradaki tablo, tüm siyasi partilerimizin genel başkanları olarak bir arada oluşumuz, aynı şekilde farklı siyasi görüşlerden olan tüm vatandaşlarımın bir arada oluşu, burada bir ortak paydayı ortaya koymaktadır. O da Türkiye Cumhuriyeti'nin muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmasıdır. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet anlayışıdır.

Türkiye ve Türk Milleti, küçük düşünemez, büyük düşünmeye mecburdur.

Biz sadece İstanbul'u, Ankara'yı, İzmir'i değil, Hakkari'den Konya'sına, Diyarbakır'dan Edirne'sine, Mersin'den Samsun'una 81 vilayeti aynı sevgiyle kucaklamalı, 780 bin kilometrekare vatan toprağımızı aynı ruhla sahiplenmeliyiz.

Haberin Devamı

Türkiye'de Saraybosna'nın, Gümücine'nin, Mostar'ın, Üsküp'ün, Manastır'ın, Filibe'nin, Kırcaali'nin, Dobruca'nın, Sancak'ın, Priştine'nin emaneti var.

Türkiye, İskeçe'nin, Girne'nin, Gazimağusa'nın, Kerkük'ün, Kırım'ın, Hicaz'ın, Şam'ın, Bağdat'ın, Yemen'in, Trablus'un da emanetini, hatırasını yüreğinde hisseder. Burada, Bakü'nün kardeşliğini de hissederiz, Karadağ'ın acısını da yüreğimizde taşırız. Burada Bişkek'in de, Taşkent'in de Almatı'nın da kardeşliği yüreğimizde zenginleşir ve bizi zenginleştirir. Bu yüzden burada kimse küçük düşünemez, büyük düşünmeye, sorumluluk duygusuyla harekete mecburdur.

Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Söğüt Şenlikleri, medeniyet ufkumuzu bize bir kez daha hatırlatan bir vesile olarak değerlendiriyorum. Bu vesileyle diyorum ki, bir olalım, iri olalım, diri olalım.”

Haberin Devamı

Organizasyonun birlik ve beraberlik içinde oluşmasına katkısı olan herkese şahsı ve devlet adına teşekkür eden Başbakan Erdoğan, Ertuğrul Gazi ve millete önderlik etmiş, başta Atatürk olmak üzere bütün büyükleri rahmetle andığını belirtti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bu ulu çınar, bu köklü medeniyet bu dipdiri kültür birikimi arkamızda durdukça ve biz bu kutlu mirasa sadakatle sahip çıktıkça bu milletin sırtı yere gelmeyecektir” dedi.

Başbakan Erdoğan, Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Söğüt Şenlikleri kapsamında düzenlenen törende yaptığı konuşmada, “Alperenler serdarı Ertuğrul Gazi'nin tarihe istikamet veren aziz hatırasını yad etmek ve onun şahsında sembolleşen tarihi mirasa sahip çıkmak için Ertuğrul Gazi'nin manevi huzurunda olduklarını” söyledi.

Haberin Devamı

“Allah'a şükürler olsun ki Ertuğrul Gazi'nin yaktığı meşale ve onun etrafında şekillenen duygu birliği 726 yıldan bu yana hiç sönmedi” diyen Erdoğan, bu birlik, beraberlik, kardeşlik meşalesinin “sonsuza dek parlayacağını ve bu kandilden yayılan ışıkla gönüllerin aydınlanmaya devam edeceğini” belirtti.

Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bu ulu çınar, bu köklü medeniyet bu dipdiri kültür birikimi arkamızda durdukça ve biz bu kutlu mirasa sadakatle sahip çıktıkça bu milletin sırtı yere gelmeyecektir. İşte bugün kutlu bir Ramazan ayının eşiğinde hilali beklerken buradayız ve ecdadımızın manevi huzurundayız. 726 yıl önce bu topraklarda ihtilafa düşmüş, küçük beyliklerin ittifak edip bir cihan devletine dönüşmesinden bugün dahi almamız gereken ibretler, dersler, mesajlar var. Bu mesaj Hayme Ana'nın oğlu Ertuğrul Gazi'ye verdiği öğütte saklıdır.”

Erdoğan, devletin, birliğinin, dirliğinin, ancak adaletle sağlanacağından bahseden Hayme Ana'nın bilgece sözlerinin, asırlar sonra tekrar etmek istediğini belirterek, “Böylece bu gök kubbe altında bizlerde tıpkı Hayme Ana gibi bir hoş seda, bir tatlı name bırakabiliriz” dedi.

Erdoğan, daha sonra Hayme Ana'nın öğütlerini tekrarladı.

“Boyundan, soyundan olsun olmasın insanlara adil davran. Adaletten ayrılma ki insanların dirlik ve birlik kazansın. Yurduna, obana herkes girsin. Ululuk isteyen töreden ayrılmasın. Bu dünya bir oturma yeri değildir. Yapacağın iyi ve doğru işlerle insanların hizmetinde bulunursan ancak iftihar edebilirsin” öğüdünü dile getiren Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Yüreğinden imanı, dilinden duayı, davranışından fazileti hiç eksik etme, bir de sabırlı ol ekşi koruk sabırla tatlı üzüm olur. Bu topraklarda 726 yıl önce, sadece dünyanın gördüğü en muhteşem devletlerden birini temeli atılmamıştır, bu topraklarda aynı zamanda dünyanın en muhteşem medeniyetlerinden birinin de temeli atılmıştır.”

OSMANLI'NIN FARKI

Osmanlı'nın, diğer birçok bakımdan olduğu gibi medeniyet ürütme bakımından da fevkalade verimli olan bu topraklarda vücut bulan en önemli medeniyetlerden biri olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Osmanlı'nın diğer medeniyetlerden en önemli farkı, kendi medeniyetini diğer medeniyetleri yok ederek değil, onları da içine alacak şekilde kurmuş olmasıdır. Bugün rahmetle andığımız, Ertuğrul Gazi'nin temellerini attığı Osman Bey'in devlet haline dönüştürdüğü Osmanlı'nın büyük isminin en önemli sebebi budur.

Bu medeniyet, bugün Batı Medeniyeti'nin temel ilkeleri olan birçok unsuru muhteva ediyordu. Farklı dinlere mensup, farklı diller konuşan, farklı kültürel donanıma sahip onlarca milyon insan Osmanlı medeniyetinin kuşatıcılığı içinde yüzlerce yıl barış ve huzur içinde yaşamışlardır. Batı, bu medeniyet düzeyine ancak karanlık bir orta çağ ile 2 büyük dünya savaşı yaşadıktan sonra ulaşabilmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde kurulan Türkiye Cumhuriyeti de bu topraklarda aynı barış, hoşgörü ve çokluk içinde birlik anlayışı ile dünyaya örnek bir devlet olarak yükselmiştir.

'Medeniyetler çatışması' tezini ortaya atanlar, bu medeniyet ile batı medeniyetini hep birbirinin karşıtı olarak düşünmüşlerdir. Oysa Osmanlı medeniyeti tecrübesi, bu iki medeniyetin birbirinin karşı olmadığını tam tersine birbirinin tamamlayıcı olduğunu ortaya koymuştur.

Medeniyet tasavvurumuzda Batının teknoloji alanında geldiği muazzam noktayı nasıl göz ardı edebiliriz? Medeniyet tasavvurumuzda, demokrasi, insan hakları ve özgürlükle üzerine kurulu modern devlet anlayışını nasıl yok sayabiliriz? Medeniyet tasavvurumuzda, sanat, edebiyat, kültür alanında dünyaya ortaya çıkmış birikimi nasıl elimizin tersiyle itebiliriz? Elbette bunların hepsi kim üretmiş olursa olsun aynı zamanda bizimdir ama bizim bunların ötesinde de değerlerimiz vardır. Yaşadığımız coğrafyadan kaynaklanan değerlerimiz vardır. Göç edip geldiğimiz, ata yurdumuzdan kalan, miras kalan değerlerimiz var. İman ve ahlak ile şekillenen köklü değerlerimiz var. Bütün bunlarla artık dünyanın ortak mirası haline dönüşen çağdaş kazanımları bir arada değerlendirecek medeniyet beklentisinin odağında, merkezinde Türkiye vardır.

Bunu gittiğimiz her yerde, Orta Asya'da, Ortadoğu'da, Balkanlar'da, Kuzey Afrika'da hatta Avrupa'da ve dünyanın hemen her yerinde görüyoruz. Dünyanın geldiği yer, muasır medeniyet idealinin sadece bir bölge ile sadece bir toplumla sınırlı olmasına imkan vermemektedir.”

MEDENİYETLER İTTİFAKI PROJESİ

AB'ye üyelik hedefi ve BM çerçevesinde hayata geçirilen Medeniyetler İttifakı Projesi'nin, Türkiye'nin sahip olduğu yüksek idealler, medeniyet değerleri ve muazzam potansiyel ile diğer medeniyetlerin işbirliğine güzel bir örnek olacağını anlatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

“Tasavvur ettiğimiz medeniyetin kökleri elbette bizde olacak ama tıpkı Osman Gazi'nin rüyasında olduğu gibi dalları bütün dünyayı içine alacaktır. Çünkü coğrafi sınırların değil, teknolojinin, kültürün, sanatın yani medeniyetin gücünün esas olduğu bir çağda yaşıyoruz.

Bugün burada Ertuğrul Gazi'yi anarken, bize düşen Osman Gazi'nin rüyasını medeniyet bağlamında yeniden hayata geçirmektir. Bugün, madem bu ülkeyi bize yurt edinen alperenlerin, Horasan erenlerinin topraklarına ayak bastık, bu dergaha konuk olduk... Öyleyse bu ulu erenlerin çağları aydınlatan mesajlarına hep birlikte kulak verelim. Gönüllerimizi, onların aydınlık gönüllerine ayna olarak tutalım ki, yolumuzu kaybetmeyelim.

Kulaklarımızı kendi sesimizle değil, atalarımızı hikmetli sözleriyle dolduralım. Bu sayede tarihi çınarın köklerinden, yapraklarına dek uzanan adaletin, merhametin, sabrın, aklıselimin, bir devlet geleneği olarak kuşaktan kuşağa nasıl aktarıldığını görelim.

ŞEYH EDEBALİ

Kadınlarımızın bilgeliğini, ferasetini sembolize eden Hayme Ana'nın oğlu Ertuğrul gazi'de, kendi oğlu Osman Gazi'ye aynı bilgelikte nasıl nasihat ettiğini görelim. Terazisi olan dirhem şaşmaz' dediği Şeyh Edebali'ye hürmet etmesini, onun sözünden çıkmamasını vasiyet etmişti.

Şeyh Edebali'nin, tarihin gördüğü en büyük imparatorluklardan birinin kurucu Osman Gazi'ye nasihati de Hayme Ana'nın nasihati gibi geçmişten günümüze yolumuzu aydınlatıyor.

Her vesileyle tekrarlıyoruz ve bu tekrardan büyük bir hoşnutluk duyuyoruz. Bugün burada da tekrarlandı. Ulu bir çınar gibi yükselen Osmanlı İmparatorluğu'nun manevi temelleri, Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye söylediği şu sözlerle atılmıştır:

'İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Daima sabırlı, sevaplı ve iradene sahip olasın. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir, bütün fethedilmeyen sırlar, bilinmeyenler, görünmeyenler ancak senin faziletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı, atanı say. Bil ki, bereket büyüklerle beraber. Bu dünyada, inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Daima açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma, gördün söyleme, bildin bilme, sevildiğin yere sık gidip gelme ki itibarın zedelenmesin. Şu üç kişiye acı; cahiller arasındaki alime, zenginken fakir düşene, hatırlıyken itibarını kaybedene. Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğunda mücadeleden korkma.'

İşte bu topraklar üzerinde büyük bir medeniyetin, köklü bir devlet geleneğinin oluşmasında bu derin sözlerin payı kadar, bu anlayışın muhafaza edilmesinin de payı çok büyüktür. Nitekim, Osman Gazi'den kendine sonra gelen Orhan Gazi'ye verdiği aynı manadaki, aynı güzellikteki, aynı derinlikteki mesajlarla, asırlar boyu sürecek barışın, esenliğin, kardeşlik ikliminin tohumlarını ekmiştir.”

GÜL'E ALKIŞ

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başbakanı Köksal Toptan ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın törene gönderdikleri kutlama mesajları okundu.

Vatandaşlar, Gül'ün mesajı okunurken uzun süre alkışladılar.

Konuşmaların ardından tören geçişi yapıldı. Bu sırada Başbakan Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve protokoldekiler geçişi ayakta izleyerek, alkışladılar.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Mehteran Bölüğü de bir gösteri sundu.


 

 

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!