Skandal içinde skandal

Güncelleme Tarihi:

Skandal içinde skandal
Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2000 00:00

Haberin Devamı

Devlet, suikastla ilgili belgeyi İpekçi davasına göndermedi.

2Duruşmaya katılan istihbaratçı, ‘‘ifadeyi unuttum’’ dedi.

3 Sanık Oral Çelik, delil yetersizliğinden beraat etti.

4Devletin ‘‘imha edildi’’ dediği belge, bu beraatten sonra, mahkemeye gönderildi.

5Belgenin saklama gerekçesinin Özbey'e verilen ‘‘basına açıklamama’’ sözü olduğu ortaya çıktı.

6 İfadede, İpekçi suikastının yalnızca Ağca'nın sorumluluğunda olduğu vurgulanıyor, suikastta ismi geçenler böylece aklanıyor.

GAZETECİ-yazar Abdi İpekçi suikastı davasında devlet mahkemeden delil sakladı. Mahkemenin aylar süren ısrarlı istemlerine rağmen MİT ve Emniyet'in 'imha edildi' yanıtı verip göndermediği Yalçın Özbey'in Almanya'daki sorgu metnini Hürriyet ele geçirdi.

Sanık Oral Çelik'in beraat kararının kesinleşmesinden sonra mahkemeye gönderilen, üst yazısız, imzasız skandal belgede, Almanya'daki sorguyu yapan Türk istihbarat elemanlarının Özbey'e İpekçi suikastıyla ilgili vereceği ifade için 'Basına yansıtılmayacak, devlet bilsin yeter' sözü verildiği ortaya çıktı.

Hakkındaki 6 tutuklama kararını kaldırtan Alman istihbaratına çalıştığını belirten Özbey'e Türk istihbaratının da işbirliği teklif edip kabul gördüğü anlaşıldı. Abdullah Çatlı-Oral Çelik-Mehmet Şener üçgeninden sözedilen İpekçi suikastiyle ilgili diyaloglarda birçok ilginç bilgi ilk kez ortaya çıktı.

Özel kurye ile

İstanbul 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde, Oral Çelik'in yargılanıp delil yetersizliğinden beraat ettiği davanın Emniyet ve MİT tarafından 'imha edildi' denilerek gönderilmeyen Yalçın Özbey sorgusunun bant çözümleri skandal içinde skandal niteliğinde bilgileri ortaya çıkardı.

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün İpekçi davasının görüldüğü mahkemeye beraat kararı verilip kesinleşmesinden sonra gönderdiği, saklanan ifadenin 32 sayfa olduğu kesinleşti. Üst yazısı ve imzası bulunmadığı için gayrıresmi nitelik taşıyan, fakat emniyetin kasasına bu şekilde nasıl girdiği ve bekletildiği anlaşılamayan sorguda Yalçın Özbey'in Y, sorguyu yapan istihbaratçının da Z diye kodlandığı görüldü.

Basına açıklamama koşulu

32 sayfalık belgenin İpekçi suikastıyla ilgili sorgu bölümünün 4-5 sayfa olduğu dikkat çekti. Skandal belgenin İpekçi davasının görüldüğü mahkemeye tüm ısrarlara rağmen gönderilmemesinin nedeni ise ifadede şöyle yeraldı:

Z: ‘‘Şu İpekçi konusunda net olarak bize söyleyebilir misin?'

Y: ‘‘Net olarak söyleyebilirim’’

Z: ‘‘Yani biz Ankara'ya gittiğimiz zaman oturup patronlarımıza, büyüklerimize, arkadaş, İpekçi konusu budur, diyebileceğimiz birşey. Bunun basına falan yansıması sözkonusu değil. Devlet bilsin yeter’’

Şener-Çatlı-Çelik üçgeni

Skandal belgenin İpekçi suikastıyla ilgili bölümü, sohbet havasında geçen görüşmede istihbaratçının Özbey'e, ‘‘İpekçi konusunda detaylı görüşelim’’ sözüyle başlıyor. Papa suikastı için Mehmet Ali Ağca'yı ‘‘Carlos gibi bir adam olmak, isim yapmak’’ iddiasını getiren Özbey, Ağca, Mehmet Şener, Oral Çelik ve Abdullah Çatlı'nın belli bir güç oluşturmak için biraraya geldiklerini öne sürdü. Sonra İpekçi suikastıyla ilgili şu diyaloglar kuruldu:

Y: ‘‘İpekçi konusunda da aslında o da birşey değil. Mesela orada Mehmet Şener'in ufak bir fonksiyonu oldu. Aslında normalde olur yani. Yavuz (Çaylan) arabayı kullandı, o ateş etti. O zamanlar biz beraberdik kendisiyle aslında, aynı evde oturuyorduk o zaman Oral, Mehmet Ali ile beraber oturuyorduk’’

Z: ‘‘Şu İpekçi konusunda net olarak bize söyleyebilir misin?’’

Y: ‘‘Net olarak söyleyebilirim........ Şimdi İpekçi meselesi çok ayrıntı. Ben ifade vermişim, o ifade vermiş, öbürü vermiş, herkes kafadan fantazi yaratıyor. Ben gerekirse Türkiye'ye gelirim.’’

Devlet ‘Seni saklarız’ sözü verdi

İpekçi davasına gönderilmeyen Yalçın Özbey ifadesinin saklanmasının gerekçesi, yeni bir skandal daha ortaya çıkardı. Özbey, kendisini sorgulamaya gelen Türk istihbaratçılarının ‘Basına açıklamama sözü’yle daha da rahatladı ve önce Alman istihbaratıyla ilişki içinde olduğunu itiraf etti. Alman istihbaratının kendisiyle cezaevinde temasa geçtiğini anlatan Özbey, hakkında bu ülke adaleti tarafından verilen tam 6 ayrı tutuklama kararının nasıl kaldırıldığını şu ilginç ifadelerle anlattı:

‘‘...60-70 yaşlarında bir adam geldi, ‘Seninle dost olmak istiyoruz' dedi. Ne istiyorsunuz karşılığında, öyle ya benden. 'Ben gizli servisten' dedi. Karşılığında birşey bekliyorsun benden, ben pire için yorgan yakan bir adamım. Yok dedi, dost olmak istiyoruz ve nitekim çıktım. Allem ettiler, kallem ettiler, birşeyler yaptılar çıktım...'

Türkiye ile 16 yıl bağlantısı olmadığını belirten Özbey bu noktada Türk istihbaratının işbirliği teklifiyle karşılaşıyor ve kabul ediyor. İstihbaratçı, ‘‘Yalçın bak, mertçe soralım. Burada kaldığın sürede Türkiye için ne yapabilirsin?’ teklifine Özbey ‘‘Sizin aktif bir görevliniz gibi üzerime düşen herşeyi yapmaya hazırım. Bana verilen görevi, benim yapabileceğim herşeyi yaparım’’ yanıtını veriyor.

Amaçları, güç oluşturmaktı

Ağca, cezaevinden rüşvetle kaçırıldı

Z: ‘‘Şimdi Yalçın tamam bizim bir takım bilgilerimiz var elimizde. Arabayı senin satın aldığın yolunda falin filan, verdiği ifadeler önümde’’

Y: ‘‘Şimdi araba tamam, araba benim arabamdı. Ağca kaçırıldığında fakat ben arabayı Mehmet Şener'e borçlanmıştım. O beni tezgáha getirdi, arabayı ona verdim. Arabayı bu hadiselerde kullandı. Bir de tesadüfen ben Almanya'ya geldikten sonra tekrar Türkiye'ye gittim. MC hükümetleri af çıkarttı. Eğitim enstitüsündeydim. O zaman bizi okuldan çıkarmışlardı. Kırşehir'de imtihana girdim, o esnada da Ağca kaçırıldı. Kaçarken de benim arabam kullanıldı. Onun kaçırılmasında nasıl bir hadise oldu bilmiyorum. Rüşvetle yapılan birşeydi. Doğu Perinçek vardı o dönemde. Ondan sonra Uğur Mumcu vardı hedefte, daha sivri mesela, Mihri Belli vardı, Ahmet Kaçmaz vardı, ama bunlar çok uyanık insanlardı. Tehlikenin her an geleceğini bildikleri için kendilerini koruyorlardı, tedbirli geziyorlardı. İpekçi onu düşünmemişti. İpekçi tesadüfünü burdan aldı yani belli bir hedef değildi.’’

Z: ‘‘Organize değildi yani.

Y: ‘‘Organize değildi.

SUİKAST AĞCA’YA AİT

Z: ‘‘Yani belirli bir taraftan talimat alınıp da..’’

Y: ‘‘Yok o dönem talimat diye birşey yoktu. Mesela Malatyalılar grubu var, kendi başlarına ferdi hareketli’’

Z: ‘‘Peki bu İpekçi olayında işin keysingini yapan, geliş gidişi kontrol eden bilgiyi alan istihbaratı yapan kim mesela?

Y: ‘‘Onu Ağca kendisi yaptı.’’

Z: ‘‘Kendisi mi belirledi?’’

Y: ‘‘Kendisi belirledi.’’

Z: ‘‘Eylemde kimler vardı?’’

Y: ‘‘Eylemde yalnız kendisi vardı’’

Z: ‘‘Bir tek’’

Y: ‘‘Tek o kesin ve Yavuz da arabayı kullanmıştı’’

Z: ‘‘İki kişi var ama.’’

Y: ‘‘Yok’’

Z: ‘‘İki ayrı camdan ateş var.’’

Y: ‘‘Yok, önce camdan ateş ediyor ondan sonra yürüyor tekrar öbür taraftan tekrar ateş ediyor, aynı silahla, ayrı ayrı silahlarla değil meseleyi ben iyi biliyorum. Hatta o silahı da biliyorum.’

Eylemlerin yüzde 25'ini Mehmet yaptı

Y: Mehmet Ali ilk yakalandığında ilk Mehmet Şener'i söyledi. Biz anlaşmalıydık, onu da ekstra söyledi. Mehmet Şener tip bir insandır. Mehmet Ali'nin yapmış olduğu eylemden faydalanıp kariyer yapmak istiyordu. Böyle çok ihtiraslı bir oğlandı. Hatta bir gün oturduk, yav dedik, bizim başımıza bir iş gelirse bunun çırasını yakalım. Hakkaten Mehmet Ali yakalandı ve ilk olarak onun adı verdi. Ekstra verdi onun ismini de söylemedi ilk yakalandığında hiçbirşey söylemedi.’’

Z: ‘‘Tam psikopat bir tip o zaman’’

Y: ‘‘Tam psikopat, Türkiye'de onun yaptığı eylemleri ben söylesem aklın durur. Yani Türkiye'deki o dönemde yapılan eylemlerin yüzde 25'ini yalnız kendisi ferdi olarak gerçekleştirdi.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!