Nuran ÇAKMAKÇI
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 2009 00:00
“Öğretmenevinde kahvaltı ettik, zehirlenip cinsel tacize uğradık” diyerek şikâyette bulunan ilköğretim okulu öğretmeninin yapılan incelemede şizofren hastası olduğu ortaya çıktı. Görevine devam eden öğretmenin durumu bir sorunu daha gündeme getirdi. Ruhsal durumu ne kadar ağır olursa olsun milli eğitim müdürlükleri, öğretmeni devlet memuru olduğu için görevden alamıyor.
ÜSKÜDAR’da bir ilköğretim okulunda Fen ve Teknoloji Öğretmenliği yapan L.P. eşi ve iki çocuğuyla geçtiğimiz Mayıs ayında Ataşehir’deki bir öğretmenevinde kalmak için başvurdu. Ancak, İstanbul’da yaşadıkları için bu istekleri geri çevrildi. Öğretmen bu cevabı duyunca Savcılığa giderek, “Öğretmenevinde kahvaltı ettik, zehirlenip cinsel tacize uğradık” diye şikâyette bulundu. Savcılık durumu öğretmenevine bildirdi. Gerekli araştırmaların sonucunda takipsizlik kararı verdi. Gerekçesi de şu oldu. Öğretmenin ağır ruhsal bozukluğu var.
Oysa, ilköğretim müfettişleri bu öğretmen için daha önce “akıl hastalığı ve akıl zayıflığı nedeniyle vesayet altına alınmasını” teklif etmişti. Öğretmen L.P. daha önce de görev yaptığı Ordu’da aile yakınları tarafından okul dışında, meslektaşları tarafından da evinde bayıltıldığını iddia etmişti. İstanbul’a gelir gelmez de tayin edildiği okulun kadın müdürüne de benzer suçlamalar yaparak, “Müdürüm çayıma ilaç katıp beni satıyor” diye şikâyet etmeye başladı.
Öğretmen daha önce görev yaptığı Ordu’dan da ruhsal durumu nedeniyle tayine ikna edilmişti. Çünkü, ruhsal durumu ne kadar ağır olursa olsun eğitim yöneticileri o öğretmeni devlet memuru olduğu için görevden alamıyor, hastaneye gönderse de ağır derecede hasta raporu olmadıkça öğrencilerin karşısına çıkarmaya devam ediyor.
Ailesiyle minibüste yaşıyor
L.P. 1996 yılında göreve başlıyor. 13 yılda 10 ayrı okulda görev yapıyor.35 yaşında iki çocuk sahibi olan öğretmen bir işsiz tekstil işçisi olan E.P. ile evli. Bir ikamet adresi bulunmuyor. Okulun bahçesinde bir minibüste yaşıyor.
Ancak savcılık gönderebilir
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer: “Bu öğretmen normal tayinle Ordu’dan bize geldi, sonra öğretmenin hasta olduğunu gördük. Bu öğretmen, herkesten şüpheleniyor, hiç kimseye güvenmiyor. Müfettişlerin yazdığı rapora göre Bakırköy Devlet Hastanesi’ne sevk ediliyor. Ancak, hastane ‘Okul müdürü değil, sizi savcılık sevk etmeli’ diyerek öğretmeni geri çeviriyor. Müdür de savcılığa başvuruyor. Hâlâ savcılığın sevk etmesini bekliyoruz. Ruhsal sorunları olanları sevk yetkisi okul müdürlerinin ya da İl Milli Eğitim Müdürleri’nin elinde olmalı.”
? MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Ömer Balıbey: “Genel Müdürlüğümüz üniversite, YÖK ve Bakanlıkla bir proje hazırladık. Öğretmenlerin bireysel performanslarını ölçeceğiz. Öğretmenlik başladığı gibi bitmeyecek. Yöneticileri, aile birlikleri, meslektaşları, velileri, öğretmenleri değerlendirecek. Öğretmenin iletişimi, ruhsal durumu da gözlenecek.”