Sizin fobiniz hangisi

Güncelleme Tarihi:

Sizin fobiniz hangisi
Oluşturulma Tarihi: Mart 01, 2006 15:33

Genellikle çocukluk yıllarında yaşananların etkisiyle ortaya çıkan yüzlerce ”fobi” çeşidi insanların hayatını olumsuz etkiliyor.

Haberin Devamı

Çoğu Latince olarak adlandırılmış bulunan ve bir kısmı toplumda daha sık bilinen yüzlerce fobi, çoğu kez literatürdeki adıyla bilinmese de insanlar tarafından yaşanıyor ve bunlar hayatı olumsuz etkiliyor.

Literatürdeki “fobi”ler arasında Aviofobi: uçuş korkusu, klostrofobi: kapalı yer korkusu, batofobi: derinlik ya da yüksek binaların yanından geçmekten korkusu, ailurofobi: kedilerden korkma gibi fobilerin yanı sıra pek duyulmamış arakibutirofobi: yerfıstığı ezmesini yerken damağa yapışmasından korkma, venüstrafobi: güzel kadınlardan korkma, politikofobi: politikacılardan korkma, peladofobi: kel insanlardan ya da kelleşmekten korkma ve fobofobi: korkmaktan korkma gibi ilginç fobiler de var.

Diğer dikkat çekici birkaç fobi ise şöyle sıralanıyor:

Haberin Devamı

Eisoptrofobi: aynalardan korkma,
Erotofobi: cinsellikten korkma,
Filofobi: aşık olmaktan korkma,
Agirofobi: caddelerden korkma,
Antropofobi: insanlardan korkma,
Araknofobi: örümceklerden korkma,
Tokofobi: gebe kalmaktan ya da çocuk doğurmaktan korkma,
Triskaidekefobi: 13 sayısından korkma,
Tripanofobi: iğne olmaktan korkma,
Musofobi: farelerden korkma,
Nekrofobi: cesetten korkma,
Ofidiyofobi: yılanlardan korkma,
Okofobi: taşıtlardan korkma,
Rantofobi: herşeyden korkma,
Gametofobi: evlenmekten korkma,
Ksenofobi: yabancıdan korkma”
  
Dicle Üniversitesi (D.Ü) Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aytekin Sır, korkunun, insanlığın varlığından beri var olan bir olgu olduğunu belirterek, genellikle çocukluk döneminde yaşanan olayın ileri yaşta benzer ya da farklı şekillerdeki korkular olarak ortaya çıkabildiğini bildirdi.

Hayatın belli dönemlerinde ve modern çağla birlikte korkuların da değişebildiğine değinen Prof. Dr. Sır, “Örneğin bebekler ilkin yüksek sesten korkarlar. Zamanla bunu aşar ve daha sonra başka korkuları başlar. Ayrıca modern çağla birlikte korkularda değişimler olabilir. Örneğin daha önceleri ay ve güneş tutulmasından korkulurken, artık sebepleri bilindiğinden bunların yerini UFO'lar (tanımlanamayan yabancı nesneler) ve uzaylıların dünyayı istila edeceği gibi korkular alabiliyor” dedi.

Haberin Devamı

Korkuların genellikle çocuklukta yaşanan bir olayın etkisiyle ortaya çıktığını ifade eden Sır, şunları söyledi: “İnsanlar kimi zaman bilmedikleri şeylerden korkarlar, kimi zaman da çocukluklarında yaşadıkları olaylar korkularını tetikleyebilir. Örneğin küçükken karanlık yere kapatılanlarda ileri yaşlarda karanlık ve kapalı yer korkusu ortaya çıkabilir. Ya da çocukluklarında ailesinden ayrı bırakılmış çocuklar ileride ailesinden ayrılacağı ve yalnız kalacağı kimsenin ona yardım etmeyeceği korkusuna kapılabilir. Korkular, çocuklukta yaşanan olaylar nedeniyle simgesel şekilde karşımıza çıkabilir. Örneğin iğdiş edilme korkusu farklı korkularla karşımıza çıkabilir. İğdiş edilmekle korkutulan çocuklar bu çözülmezse, kötülük göreceği, birilerinin gelip kendisini götüreceği, takip edildiği ya da yükseklik korkusu şeklinde ortaya çıkabilir. Bir çatışmaya şahit olan bir çocukta yüksek ses korkusu ve aynı ortamı tekrar yaşayabileceği korkusu gelişebilir. Belli bir yaştan sonra da korkular oluşabilir. Örneğin deprem yaşayan biri tekrar deprem olacağı, evinin üstüne yıkılacağı ve havasız kalacağı korkusunu yaşayabilir.”  

Haberin Devamı

Televizyonun da korkuları tetikleyebildiğini vurgulayan Sır, seyredilen bir korku filminin insanlarda korkuyu tetikleyebildiğini ve film senaristlerinin de bu korkulardan hareket ettiklerini ifade etti.

Son zamanlarda büyücülük ve sihirle ilgili filmlerin de yapıldığını ve bunların çocuklar üzerinde çok ciddi olumsuz etkiler bıraktığını anlatan Sır, korkuların gelişmemesi için en uygun yöntemin çocuklara hep güven telkin etmek ve korkularının üzerine gitmelerini sağlamak olduğunu bildirdi.

Sır, en yaygın psikiyatrik rahatsızlıkların korkular olduğunu ve yapılan çalışmalara göre bunların toplumdaki yaygınlığının yüzde 10 civarında olduğunu sözlerine ekledi.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!