Güncelleme Tarihi:
Kaya (Güçmen) www.haberturk.com sitesinden nefis bir ayrıntı yakalamış.
Hani Michael Jackson küçük bir çocuğa tacizden tutuklandı, ağır bir kefaletle serbest bırakıldı ya, Haber Türk haberinde son derece sevimli bir hatayla (psikolojide buna lapsus derler) verildi.
Haber aynen şöyle (Bakalım hatayı bulabilecek misiniz?) :
MICHAEL JACKSON MÜSLÜMAN OLDU...
Amerikalı pop şarkıcısı Michael Jackson'un Müslüman olduğu bildirildi. New York Post gazetesi ve Fox News internet sitesi, Michael Jackson'ın kardeşi Jermaine'in 1989'da Müslüman olduğunu ve ''Michael'ı da İslamiyet'e kazandırmak için çaba harcadığını'' yazdılar.
Jermaine, bu bağlamda, ABD'deki İslam cemaatinin lideri Louis Farrakhan'ın özel kalem müdürü Leonard Muhammed'in Michael Jackson'a koruma olmasını sağladı. Bu gelişmenin, pop starının yakın çevresinde önemli değişikliklere yol açtığı ve Michael Jackson'ın İslam diniyle tanıştığı belirtildi.
Michael Jackson'ın İslam dinini kabul ettiği haberleri, California Savcılığı'nın, şarkıcı hakkında küçük çocuklara cinsel tacizde bulunduğu yolundaki iddiaları kamuoyuna açıklamaya hazırlandığı döneme denk geldi.
Ünlü popo şarkıcısı, halen iş seyahati nedeniyle İngiltere'de bulunuyor ve ABD'ye 6 Ocak'tan önce dönmesi beklenmiyor. Hakkındaki suçlamalar üzerine 20 Kasım'da polise teslim olan
Michael Jackson, çıkarıldığı mahkemede 3 milyon dolar kefaletle serbest bırakılmıştı.
Michael Jackson, çocuklara cinsel tacizde bulunduğunu kesin bir dille yalanlıyor.
Bulabildiniz mi?
4.paragrafın ilk cümlesine bakın: “Ünlü popo şarkıcısı...”
Lapsus, lapsus...
*
KARAMANIN KOYUNU YAPAR 70 ÇOCUĞU (Uysa da...)
Hani Almanya’da çalışan, ölmek üzere diye Türkiye’ye vatanına gönderilen, ama her ay düzenli olarak makbuza parmak basıp maaşını almaya devam eden bir işçiden bahsetmiştim. Sonunda, çoktan ölen hastanın baş parmağının kesip saklandığı gibi korkunç bir gerçek ortaya çıkmıştı. Ben de “inşallah bir şehir efsanesidir” diye yazmıştım.
İlk yazının sabihi e-dostum Yakup Karahan’dan cevap aldım:
Sevgili Serdar Bey, tabii ki tüyler ürperten bir hikaye. Ben de efsane olmasını dilerdim. Bana da Adanalı bir arkadaşım anlatmıştı. Aslında o kadar çok hikaye var ki böyle, esprili olmayanları anlatmıyorum.
Burada bir ara da bir aile gelinlerine çeşitli risk ve hayat sigortası yaptırıp ( Hollanda´da çok ceşidi vardır, kaza, ölüm durumunda aileye, geride kalanlara para ödenmesi gibi) daha sonra da Türkiye´ye götürüp uçurumdan atmışlardı. Genelde bu gibi konuları anlatmıyorum size.
Mesela Türkiye’den Van kedisi diye, Hollandalılar’a gözüne lens takılmış sokak kedisi anlatabilirim. Hollandalılar önce uyanamamışlar, derken kedinin gözü kızarmaya, akmaya başlamış, veterinere götürmüşler. Veterinez sormuş, “Kediye niye renkli lens takma ihtiyacı duydunuz?” diye.
(Bunu daha önce yazmıştım, bir mizah dergisi kullandı...)
Mesela, burada yaşayan bir Karamanlı’nın, Türkiye’deki köyünde ne kadar çocuk varsa nüfusuna geçirdiği, her biri için çocuk yardımı aldığı anlaşılmıştı. Tabii senelerce sonra. Yanılmıyorsam, adamın ya 60 ya 70 çocuğu vardı !!!
(Yakup Bey dostum, bu hikaye de Kemal Sunal’ın bir filmine konu olmuştur, biliyorsunuz. Demek ki gerçekler de en az komedi filmleri kadar gırgır...)
*
DİLEKÇE
Hürriyet’in İnsan Kaynakları’na gelen bir dilekçeyi de ben sunayım size:
“Merhaba! Ben Eskişehir Anadolu Üniversitesi işletme öğrencisiyim. Bu ilk dönemim ve aynı kampüs içindeki Yunus Emre Yurt'unda kalıyorum. Asıl söylemek istediğim konu şu:
Benim bir telefonum vardı markası ve modeli Nokia 6210. Bunu 120 milyona ikinci elden almak zorunda kaldım. Ve korktuğum gibi telefonum problemli çıktı. Malesef ikinci elin garantisi de olmuyor... Sizden bana bir telefon hediye etmenizi istiyorum! Markası önemli değil ama ufak bişey olursa "artı" sevineceğim. Bunula birlikte benim de size yapabileceğim varsa elimden geleni yapmaya hazırım.. Diyecekelrim bunlar. Cevabınızı bekleyeceğim.”
İsteyenin bir yüzü...
*
ADANASPOR NEREYE GİTTİ ?
Sevgili Serdar bey,
Hürriyet’in basılı olan ve olmayan sayılarında benim gözüme takılan hataları neden ve illa size yazdığımı sorarsanız; Bir nedeni yok. Belki alışkanlık.
Boşver diyorum, ama kendimi tutamıyorum. Hadi güzel bir örnek vereyim size. Ancak sizi de biraz yormak için tam anlatmadan vereceğim. Hani siz hep bulmacalar sorarsınız ya, bir tane de benden.
Hürriyet (gazete) spor sayfası 06.12.2003 Puan Durumu : (Beşiktaş bir gün once Adanaspor’u yenmişti) ancak puan cetvelinde Adanaspor takımı YOK!!!! Fakat 18 takım görünüyor…
Oysa bir gün sonraki (gazete) spor sayfası 07.12.2003 Puan durumu. Adanaspor 17. sırada listeye DAHİL edilmiş. Ve yine 18 takım görünüyor.
Soru: Adanaspor bir gün önce neredeydi? Hata nasıl oluştu?
Sevgiler,
Manuel AKCANBAZ
*
www.shockhaber.com'DAN GÜZEL BİR ESPRİ
Aliye Demiryürek de İnternet’ten alınma (Kaynağını sormuştum, Nurdan Tunay bilgilendirdi beni. Bu güzel espriler Shockhaber.com sitesinden alınmaymış, Saçmalama diye bir kitabı da çıkmış. ) “Asıl Oscar'lar Burada!” diye bir yazı göndermiş bize, diyor ki:
Biliyorsunuz Temiz İngilizce Komitesi, bu yılki Boş Konuşma Oscarını (Foot In Mouth) ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'e verdi... Neymiş Rumsfeld'in Oscar alan açıklaması? "Hiç yaşanmamış şeylerin bana ilginç geldiği söyleniyor. Çünkü bildiğimiz gibi, bazı bilindik bilinenler var. Bildiğimizi bildiğimiz bazı şeyler var. Bilinmeyen bazı bilinenler olduğunu da biliyoruz. Yani bazı şeyleri bilmediğimizi biliyoruz. Bunun yanısıra bilinmeyen bazı bilinmedik şeylerin olduğunu söylemeliyim. Kısaca bilmediğimiz şeyleri bilmiyoruz."
Eee ne var bu açıklamada? Son derece açık ne net!.. Asıl bizimkilerin Oscar'larını seçeceğiz bu sene. Fakat 9 bin küsur laf arasından seçim yapmak zor oluyor, yine de bir yerlerden başlamak lazım...
İşte ilk posta adaylarımız. Üstelik de kategori kategori...
Politikacı Dalında...
1) "Füzelerle savaş kazanabilirsiniz, ama füzelerin üzerine oturamazsınız..." => Deniz Baykal
2) "Afrikalı zombiler gibi..." => Bülent Arınç
3) "Sekiz yıl Özal'a verdiniz, onun iki yılını ananıza verin, o zaman Türkiye şahlanır..." => Tansu Çiller
4) "Powell'ın ziyareti daha önce yapılsaydı daha iyi olurdu, ancak bu ziyaret tam zamanında yapılmıştır..." => Abdullah Gül
5) "Ben 1960'larda çalışma bakanlığı yapmıştım. Yani tam hatırlamıyorum ama 1995'e kadar sürdü bu görevim..." => Bülent Ecevit
Kadın Sunucu Dalında...
1) "Evet, bugün perşembe, haftanın son günü, yani bugünü saymazsak..." => Pınar Altuğ (TRT'deki programında)
2) "Sıfır puan kazanırsanız toplam puanınıza sıfır puan ekleriz..." => Ebru Şallı ("Pazar Yıldızı" adlı yarışmada)
3) ''Siz ben olmuşum, ben siz olmuşsunuz..." => Esra Ceyhan (Huysuz Virjin'e rüyasını anlatıyor)
4) "Tuğba Özay'ı alkışlayan gruba bakıyorum. Büyük bir çoğunluğunu kadın ve erkekler oluşturuyor..." => Ece Erken (Passaparola'da)
5) "Bütün o elektronik şeyler aslında biraz mekanik kaçıyor..." => Gülben Ergen (SMS, e-card gibi yöntemlerden hoşlanmadığını belirtmek istiyor)
Erkek Sunucu Dalında...
1) "Yani şimdi sizin annenizin bütün evliliklerinden elde ettiği toplam çocuk sayısı kaç?" => Sinan Çetin ("Film Gibi" programında konuğa)
2) "Süreyya Ayhan sizin cinsiniz bilirsiniz..." => Tarık Tarcan (En Büyük Yarışma'da kadın yarışmacıya)
3) "Makul ağla!.." => Savaş Ay'dan (A Takımı'nda sinir krizi geçirttiği Niran Ünsal'a)
4) "Ben, aşkı iki kişinin yaşamasından yanayım..." => Vatan Şaşmaz
5) "Bu çocuk üçünüzden!.." => Erman Toroğlu ("Karar Anı" adlı programda, karı-koca ve sevgiliye söylüyor)
Erkek Şarkıcı Dalında...
1) "Siz düşük yapma halini, her şeyi olan Richard Gere'in mutluluğu Hindistan'da aramasına da benzetebilirsiniz. Düşünsenize, her şeyiniz var ama mutlu değilsiniz..." => Çelik Erişçi
2) "Müzikte tek eksiğim opera..." => Doğuş
3) "İlham kaynağım şu gördüğünüz Boğaz. Bu deniz, öküze bile ilham verir..." => Serdar Ortaç
4) "Her sene bir sene daha geçiyor..." => Tarkan
5) "Ben, yıllardır süregelen ve gitgide gerileyen arabesk türkücü imajını roketlemek istiyorum. Arabaların torpidolarında en arkada duran
kasetleri önlere çıkartmak istiyorum..." => Özcan Deniz
Kadın Şarkıcı Dalında...
1) "Estetik haramsa bütün hastaneleri kapatsınlar..." => Petek Dinçöz
2) "Ses, bedende en geç yaşlanan organdır..." => Nükhet Duru
3) "Yıllardır olmamıştı, uzun zamandan beri ilk defa tek partili koalisyon oluyor..."=> Nil Karaibrahimgil (Kendisi Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur!)
4) "Afrika'dan yamyam getireceğiz..." => Ebru Gündeş (Balayına giderken)
5) "Benim o kültürsüz insanlarla işim olmaz, zaten şimdi ultrasyondan çıktım çok mutluyum..." => Ceylan
Manken Dalında...
1) "Kel miyim, topal mıyım gidip de yasak bir ilişki yaşayayım..." => Didem Taslan
2) ''Birçok arkadaşımın içime girmesine izin verdim, ve ben öyle her arkadaşımı içime alan biri değilimdir...'' => Deniz Akkaya
3) "Şimdiye kadar beraber olduğum erkek arkadaşlarım beni darmadağın etti..." => Gizem Özdilli
4) "Bu tür şeyler gerçek hayatta da, normal hayatta da yanına yaklaşmam artı sevmem..." => Tuğba Özay
5) "Erkeğimi asla kahvaltısız bırakmam!.." => Şenay Akay
Dizi Oyuncusu Dalında...
1) "Tangoya başlarken kadınlar sağ ön, erkekler sol arka ayaklarıyla başlar..." => İpek Tuzcuoğlu
2) "Laf olsun diye bir şey söyleyecek bir kadın değil O, mutlaka altını doldurur!.." => Tamer Karadağlı (Hülya Avşar için)
3) "Şimdi ben gitsem Amerika'yı ikna etmeye çalışsam beni iplemeyecektir..." => Mehmet Ali Alabora
4) "Atatürk yaşasaydı, magazin gazetecileri onun da bir frikiğini yakalardı..." => Nurseli İdiz
5) "Filmin finalini soran anketler internetlerde yayınlandı..." => Özcan Deniz
Spor Yorumcusu Dalında
1) "Ağzınla kuş tutsan... ne kuşu?! Ejderha tutsan bunlara yaranamazsınız..." => Ahmet Çakar
2) "Hayırlı vilayetler..." => Ziya Şengül (İstanbul Valisi ile konuşurken)
3) "İyi püskürtmüş!.." => Şansal Büyüka (Hakeme tüküren oyuncu için)
4) "İkinci gol de Boer'un ayağının şeyinden oldu, üçüncü gol gene de Boer'un şeyinden oldu..." => Turgay Şeren
5) "Bakirelik yalnız bayanda mı olur? Mesela hakemin bakiresi olmaz mı? Yani bozulmamış bir hakem..." => Erman Toroğlu
Haber Spikeri Dalında...
1) "İnsan, hayvan... her canlının yavrusu ne güzel, öyle değil mi sevgili seyirciler?" => Defne Samyeli (Show Haber)
2) "Bu akşam oynanacak olan Beşiktaş-Galatasaray derbisinin sonucu henüz belli değil..." => Zeynep Kasımlıoğlu
3) "Bugün çok şey oldu sayın seyirciler..." => Can Ataklı (Ana haberi açış cümlesi)
4) "Babayı buldunuz mu?" => Reha Muhtar (Babasıyla buluşturduğu kıza, haber sunduğu günlerde)
5) "Bize nasıl kullanıldığını gösterebilir misiniz lütfen?" => Gülgün Feyman (Kadınlar için üretilmiş prezervatifi tutarak, üretici firma yetkilisine)
*
ŞİİR İÇİN TEŞEKKÜRLER
Deniz Özakar diyor ki, sağolsun:
Yine, yeniden merhaba Serdar Bey,
Gidişiniz ile bize yeni ufuklar, dünyalar taşıyacağınızdan emin olduğumuz için yazılarınızdan mahrum kalmayı kabullenebiliriz sanırım.
Ayrıca Kars-Kar falan deyince hemen şu mısralar geldi aklıma size gönderiyorum ama
Selda’nın yorumuyla:
Geçici ayrılık benimkisi...
İlk yaz çiçeğine gebeyim,
Ağıtlar yakmayın adıma,
Ben ölmedim ölmeyeceğim...
Sıcak saklayın gecelerimi
Karlar altından çıkıp geleceğim,
Düşlerinizin ateşinden
Ilık bir rüzgar gibi eseceğim...
*
BU SEFER DE GÖNDERENİN KİM OLDUĞUNU UNUTTUM
Bana bunu kim gönderdi? Not etmemişim, özür diliyorum...
311 NUMARALI ODA
Güney Afrika'nın Cape Town şehrindeki bir hastanede devamlı esrarengiz ölümler oluyordu. Hemşireler haftalardır üst üste her cuma günü 311 numaralı yoğun bakım odasına yatırılan hastaları ölü bulmaktaydılar. Bu sır dolu ölümlere uzun süre açıklama getirilemedi. Herkes meselenin çözülmesi için seferber oldu. Uzmanlar odanın havasını bakteriyolojik bakımdan kontrol ettiler. Güney Afrika'nın önde gelen bilimadamları ölenlerin aileleriyle üç hafta boyunca görüşmeler yaptılar. Hatta işin içine polis girdi ve akla gelen her ihtimal tek tek
değerlendirildi, ancak onların araştırmaları da sonuçsuz kaldı. Ve tabii bu arada 311 numaralı odadakı hastalar sebepsiz ölmeye devam ediyorlardı. Son çare olarak 311 numaralı yoğun bakım odası devamlı gözetim altına alındı ve nihayet odadaki ölümlerin sebebi ortaya çıktı. Sonuç trajikomikti. Cuma sabahı saat 6'da odaları temizleyen temizlikçi kadının, hastanın bağli bulunduğu solunum cihazının fişni çekerek elektrik süpürgesinin fişini taktığı, temizlik bittikten sonra solunum cihazının fişini yeniden takıp, odadan çıktığı görüldü.
*
HESAP TUTMİİ...
Ayşe Genç göndermiş, 9 Aralık tarihli Milliyet’ten bir haber:
Yaşadığı acı şansını açtı
Zeynep Gülmez, babasının ölümüne üzülünce altı kilo verdi ve 'Kınalı Kar'a alındı
Kanal D'nin reyting rekortmeni dizisi "Kınalı Kar"ın oyuncularından Zeynep Gülmez, hayatında yaşadığı en büyük acı sayesinde şansının açıldığını söyledi.
"Kınalı Kar"da "Zehra"yı oynayan Gülmez, "Daha önce birçok dizi için iş görüşmesine gittim. Ancak o sıralar 66 kilo olduğum için teklif edilen rolleri kaçırdım" dedi.
"Kınalı Kar" için iş görüşmesine gittiği gün babası İbrahim Gülmez'in ölüm haberini aldığını söyleyen Gülmez, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Teklif Ege Üniversitesi'nden arkadaşım olan dizinin yönetmeni Taner Akvar'dan gelmişti. Onlar da bana biraz zayıflamam gerektiğini söyledi. Babamı kaybetmenin acısıyla bir haftada tam altı kilo zayıfladım. 55 kiloya düşünce dizi kadrosuna alındım. Keşke babam yaşasaydı da, dizide oynadığımı görseydi."
Ayşe soruyor: 66 kilo iken 6 kilo veren Zeynep Gülmez nasıl 55 kiloya düştü?