Siyaseten yanlış yaptım

Güncelleme Tarihi:

Siyaseten yanlış yaptım
Oluşturulma Tarihi: Şubat 15, 1999 00:00

Haberin Devamı

Neden ANAP'ı tercih ettiniz?

Siyaset, kişisel tercihim. Türkiye'de değişim sürecinin yaşandığına, nitelikli ve eğitimli kişilerin de bu sürece katılmalarının gereğine inanıyorum. Bu değişimi oluşturacak partinin de ANAP olduğuna inandım. İlke ve inançlarıma uygun olduğu için. Türkiye'ye bu parti vasıtasıyla katkıda bulunacağımı düşünüyorum.

MKYK'da tek kadın olmanın yalnızlığını yaşıyor musunuz?

Siyasete, erkeğin egemen olduğu topluma giriyormuş gibi girmedim. Siyasette cinsiyet ayırımına inanmıyorum, bunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Siyaset, bugüne kadar erkeğinmiş gibi göründü. Dolayısıyla her partide kadın, azınlıkta. Ama ben, hiçbir şekilde 'kadın istemezük' gibi bir davranışla karşılaşmadım. Ben bu kongrede kadın olduğum için seçilmedim. Kongre öncesi iki ayda 73 il dolaştım. Birebir ilişki kurdum, sorunları yerinde saptadım.

MKYK'ya tepeden inmediğinizi söylüyorsunuz?

38 kadın aday vardı. Yedi senedir bu partinin tabanında bilfiil çalıştım. Bugüne kadar ilkelerimden taviz vermedim. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Güvene dayalı bir iletişim kurduğuma inanıyorum. Kadının vitrin süsü olarak kullanılmasına karşıyım. Kadın siyasetin geldiği şu noktada vitrinden çıkıyor. Tabandan gelerek basamakları bir bir çıkıp hak ederek belli konuma geliyorsanız, vitrinlikten çıkıyorsunuz demektir. Benim bu durumum, tabandaki kadınlara güzel bir örnek oldu.

Meclise girerseniz neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Bir anne olarak en önemli sorunlardan birinin eğitim olduğunu, bir yere oturtulmadığını görüyorum. Eğitime katkılarım olacağını düşünüyorum. Aile ve Çevre Bakanlığı'nın da çok önemli olduğunu biliyorum. İlk etapta bir bakanlık hedefi söz konusu değil.Önce Meclis'in içinde hükümetlerin nasıl çalıştığını öğrenmem gerekiyor.

Siyasetteki bunca kirliliğe rağmen eğitim gibi ideallerinizi nasıl gerçekleştireceksiniz?

Siyasete bir birey, bir kadın, bir Çarmıklı olarak girdim. Çığ gibi büyüyen siyasi kirliliğe karşı, temiz siyaset özlemini yaşayanların en başında yer aldığımı düşünüyorum. 'Meclis kötü, siyaset tıkandı, sistem gidiyor' gibi düşüncelerin yanlış olduğunu, böyle kavramlarla demokrasiye zarar verildiğini düşünüyorum. Temize çıkarmanın yollarını bulmamız lazım. Bunun için önce dokunulmazlıkların kaldırılması gerekiyor. 83. madde'nin de kaldırılması gerek. Yani benim milletvekili ya da Başbakan olarak soruşturulmam lazımsa bunun yargı tarafından yapılmalı. 2000 yılına girmeden önce bu meselenin çözümleneceğine inanıyorum.

Bu seçimden doğacak Meclis, söylediğiniz değişiklikleri yapacak kadar yeni mi olacak?

Meclis'in yüzde 50-60'ının yenileneceğine inanıyorum. Bugünkü Meclis, bugüne kadar eğitim seviyesi en yüksek olan, yaş grubu da en genç Meclis. Ama bütün bu kirliliklerin, son yıllarda yaşadığımız çarpıklıkların içinde kaldıkları için, ister istemez kurum olarak da birey olarak da lekelenmiş hale geldiler. Yeni Meclis'in, 21. Yüzyıl vizyonunu çok daha iyi koyabilecek bir yapıya sahip olacağını ümit ediyorum.

Birçok yasanın çıkmayışı, Meclis'teki devamsızlık yüzünden. Devamlı vekil mi olacaksınız?

Annelik vasıflarım dışında, milletvekilliğimden başka bir işim yok. Çocuklarımla konuştum. Ankara'da oturmama ailemden bir tepki yok. Haftasonları geleceğim İstanbul'a. Seçmenlerimle birlikte olacağım. Ama kesinlikle devam eden, üreten, ülkeye bir şeyler veren milletvekili olarak gitmek istiyorum. Aynen Adnan Kahveci modeli gibi. Kendisini tanımadım ama gözlemlerim, arzularım, onun gibi bir milletvekili olmak.

MKYK'ya sizi seçmeleri için 120 delegeye, size 144 milyar liraya mal olan Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV)'nın platin madalyalarını ve sertifikalarını dağıttığınız yolunda haberler çıktı?

Tüm siyasi partilerin kongrelerinde kalem, çanta, cep telefonu gibi milyarlar tutan şeyler dağıtılıyor. Ben yapmak istemedim. İstanbul ANAP'tan kendimi tanıtmam istedi. Bunun üzerine farklı bir broşür bastırdım. Böyle bir para harcayacaksam, hayırlı bir vesileyle olsun dedim. ÇEV'na gittim, durumu anlattım. Hem vicdanım rahat etsin hem de insanlar, çocuklarımızın eğitimine verdiğimiz önemi görsünler, bunun adresini öğrensinler dedim. ÇEV'na 1 milyar lira bağışta bulundum. ÇEV'da bana, sertifikamız var, bundan bin tane hazırlayıp verelim, dedi. Jest madalyonları varmış. Ellerinde altın madalyon kalmadığı için platin verdiler. 1 milyar ve bir söz verdim; Yılbaşı geliyor, çevremdeki promosyon yapacak şirketler size katkıda bulunacaklar, diye.

ÇEV'in sertifikalarını siz mi çoğalttınız yoksa ÇEV mi?

Hayır, onlar verdi.

1200 sertifikanın maliyeti milyarları bulur. Bir milyarlık bağış için ÇEV bunu neden yapsın?

1050 tane yolladı. 144 milyar nereden çıktı? Delegeye şunu yazdım: Senin adına çocuk eğitimine katkıda bulundum. Bu madalyonla, plaketle anlaşıldı ki herkes bir çocuk okuttu... Ben 1100 çocuk okutuyorum, ayda iki milyona.

ÇEV'in neden size 1050 madalyon hazırladığını h*al*a anlayamadım? Bunun maliyeti, sizin bağışınızı on kat geçiyor?

Ama onlar böyle bir yaklaşımı çok çağdaş buldular. Kendilerine gelecek katkıyı gördüler. Bunu alan delegeler, nereye bağış yapacaklarının adresini gördüler. Ben bunda bir yanlışlık görmüyorum. Bu konunun çok fazla çarpıtıldığını düşünüyorum. İyi niyetle yola çıktım, ama siyasi ortamda yanlış yaptım, diye düşünüyorum. Burada belki bir atlamam oldu. Bu da benim iyi niyetimden. Çıkış noktam da buydu. Eğitime katkıyı üstlensinler istemiştim. Bir çocuğun iki milyon gibi miktarla bir aylık eğitimini üstlenmek doğru olur diye düşünmüştüm.

Meclis yolsuzluğunda adı geçen firmalardan Nurol'un sahibi, eşinizin amcası? Mecliste tekrar gündeme gelirse tavrınız ne olacak?

Eşimin amcasının çocukları. Siyasete önce birey olarak giriyorum. Siyasete gireceğimi, eşimden başka hiçbir yakınıma da söylemedim. Çarmıklı, geniş bir aile. Aile olarak da eskiden beri, devletin alt yapısına yönelik büyük ve iyi işler yapmış firmaların sahipleri. Rahmetli kayınpederim, 1940'lardan beri devlete işler yaptı. Meclis yolsuzluğu olayında işin içyüzünü tam manasıyla bilmiyorum. Ama Nurol firmasıyla tartıştım. Ticari bağlantım olmasa da bir soyadı, akrabalık var. Bu konuda Nurol, kendisiyle ilgili ataklarda bulunmakta. Ben, mahkemenin sonucunun beklenmesinden yanayım. Tartışmalar var ama yargı sonuçlanmadan konuşmamalıyız. Yargıya baskı olmasın. Bu konunun Meclis gündemine tekrar geleceğine inanmıyorum. Gelirse, en derin şekilde inceleyip, hangi taraf haklıysa tavrımı o tarafa koyacağım.

1958 İstanbul doğumlu. Amerika'da İş İdaresi ve Ekonomi eğitimi aldı. 1980'de Ali Çarmıklı'yla evlendi. Üç çocuklu. 1992'de ANAP'a katıldı. Siyasete sade bir üye olarak başladığını söylüyor. Kısa sürede Beşiktaş İlçesi Yönetim Kurulu Üyesi, ardından İl Yönetim Kurulu Üyesi, Basın Medya ve Gençlikten Sorumlu İl Başkan Yardımcısı oldu. 1995'te İstanbul birinci bölgede 13. sıradan milletvekili adayıydı. Seçilmese de güzel deneyimleri olduğunu söylüyor. 1996'da ANAP 5. Olağan Kongresi'nde Mesut Yılmaz'ın listesinden Merkez Karar Kurulu'na aday gösterildi ve seçildi. 1998'deki kongrede de Merkez Karar Yürütme Kurulu'ndaki tek kadın oldu. Ama seçilişinde delegelere dağıttığı 144 milyarın büyük rol oynadığı söylendi. Sibel Çarmıklı, ANAP'ın İstanbul'da yaptığı ön seçimi dördüncü sırada bitirerek İstanbul 1. Bölgeden ANAP milletvekili adayı olmayı garantiledi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!