OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 15, 2003 00:00
AK Parti iktidarıyla birlikte İslamcı kesimde yeni bir tartışma başladı. İslamcı entelektüeller, 'Yeni İslamcılık' olarak adlandırdıkları bu yeni dönemi ve uygulamalarını sorguluyor. Tartışma İslami kesimin önde gelen yazar, akademisyen ve entelektüellerinin yazdığı Bilgi ve Düşünce dergisinin sayfalarında başladı ve hızla yayıldı. AKP'nin
seçim öncesi öne sürdüğü ‘‘dinin devlet talebi yok‘‘, Türban öncelikli sorunumuz deÄŸil‘‘ söylemiyle baÅŸlayan ve hükümet olarak uyguladığı politikalarla süren süreç kimi yazarlar tarafından ‘‘üçüncü yol’’ olarak görülürken, kimi yazarlarca da bir kaçış ve yenilgi ideolojisi olarak deÄŸerlendiriliyor. AKP'nin dine dayalı siyaset yapmayı düşünmediÄŸini açıklaması, Ä°slamiyet'in kamusal hayata iliÅŸkin talep ve iddialarını reddetmesi Ä°slami entelektüeller arasında yeni bir tartışma baÅŸlattı. Yayın hayatına dört ay önce baÅŸlayan Bilgi ve Düşünce dergisi, AKP iktidarının geliÅŸtirdiÄŸi söylemle ortaya çıkan birçok soruya cevap arıyor. Aralarında Ali Bulaç, Kadir Canatan, Ä°hsan Eliaçık, Dr. Yalçın AkdoÄŸan, Ãœmit AktaÅŸ, Hikmet Gök ve Bülent Aras gibi tanınmış yazar ve akademisyenlerin bulunduÄŸu aydınlar 'Modernite karşısında Ä°slamın tavrı ne olmalı?', 'Ä°slam ve demokrasi baÄŸdaşır mı?, 'Ä°slam’ın devlet olma talebi ortadan kalktı mı?' sorularını tartışıyor, içe kapanma ve uçlara savrulma arasında gidip gelen siyasal Ä°slam'ın macerasına projeksiyon tutuyorlar. Yazarların AKP'nin söylem ve pratiÄŸinde cisimleÅŸen Yeni Ä°slamcılık'ı tanımlamaları da farklı. Yeni Ä°slamcılığın bir uzlaÅŸma doktrini olduÄŸunu söyleyenlerin yanısıra Siyasal Ä°slamı ortadan kaldırmaya yönelik bir çaba olarak görenler de var.Kullandıkları isimler de birbirlerinden farklı. Kimi ‘‘Üçüncü‘‘ kimi ‘‘ara‘‘ bir model olarak isimlendiriyor kimi de ‘‘Üçüncü neslin siyaseti‘‘ ya da ‘‘üçüncü yol’’ olarak.PRAGMATÄ°K VE OLUMLUSiyaset Bilimci Dr. Yalçın AkdoÄŸan göre 'Yeni Ä°slamcılık' hayata ortak olmak çabası içindeki Ä°slami kesimlerin pragmatizminden ibaret. Tüm dünyada Ä°slami oluÅŸumların üslup, yöntem ve tarz açısından bir farklılaÅŸma içinde olduÄŸunu söyleyen AkdoÄŸan, Yeni Ä°slamcılık'ın teorik zemininin henüz oluÅŸmadığını belirtiyor. ‘‘Bugün için yaÅŸanılan durum tamamen pratikle iliÅŸkilidir. Temelini Ä°slamcı kesimde görülen ve yaÅŸama ortak olma kaygısıyla ÅŸekillenen pragmatizm oluÅŸturmaktadır. Devlet mi toplumu MüslümanlaÅŸtırmalı, Müslüman toplum mu devleti dinileÅŸtirmeli, yoksa her ikisi de mi birbirini ideolojik bir dönüşüme tabi tutmamalı seçenekleri tartışılmaktadır.’’AkdoÄŸan'a göre, Yeni Ä°slamcılık millet iradesi, toplumsal talepler ve hassasiyetleri hareketin temeli sayıyor. Buna göre dinin koruyucusu ve yaÅŸatıcısı devlet deÄŸil, ümmettir. Bugüne kadarki geleneksel algılamanın tersine devlet dinin mütemmim cüzü deÄŸil, toplumsal yaÅŸamın ve kimi uygulamaların gerektirdiÄŸi bir araçtır. AkdoÄŸan'a göre Yeni Ä°slamcılık, farklılıklara açık olma, çoÄŸulcu bir anlayışı geliÅŸtirme, toplumsal durumu ve tarihi olanı önemseme açısından olumlu bir dönüşümü temsil ediyor. 28 ÅžUBAT DEĞİŞİME ZORLADIPeki Yeni Ä°slamcılık salt bir pragmatizmden mi ibaret? AkdoÄŸan'ın yanıtı hayır. Bu geliÅŸim biraz da kaçınılmaz. AkdoÄŸan'a göre 28 Åžubat süreci Ä°slamcılığı deÄŸiÅŸime zorladı. Ä°slamcılık BatılılaÅŸmaya karşı bir tepki ve alternatif olarak ortaya çıkarken, Yeni Ä°slamcılık AB sürecinin katkısıyla sistem içinde tutunabilme mücadelesi veriyor. ‘‘Sorun marjinalize olmak, militanlaÅŸmak ve içe kapanmakla; tüm iddialarını yitirerek dünya sistemi içinde asimile olmak ve hatta baÅŸkalaÅŸarak verili yapıya hizmet eder hale gelmek arasında sıkıştı. Ä°slamcılığın geleceÄŸi, iki uçtan da kaçınarak orta yolu bulabilmekten geçiyor. Yeni Ä°slamcılığın hayata verdiÄŸi cevaplar 20. yüzyılın ideolojik hareketi olan Ä°slamcılıktan farklılaÅŸmaktadır.‘‘AkdoÄŸan'a göre bu yüzden Yeni Ä°slamcılık kendisini ideolojik bir direniÅŸ hareketi olarak çatışmacı ve kutuplaÅŸtırıcı deÄŸil, uzlaÅŸmacı bir temele oturtmaya çalışıyor.YENÄ° BÄ°R POZÄ°SYONDUR BUDerginin yazarlarından Kadir Canatan ise, Yeni Ä°slamcılığın, iktidar, devlet, küresel deÄŸerler karşısında alınan yeni pozisyon olduÄŸunu söylüyor. Geleneksel siyasal Ä°slamcılığın, yeni dönemde hem dünya algısını hem de stratejisini yeniden gözden geçirmek zorunda kaldığını savunan Canatan, AKP'yle ilgili ÅŸu tespiti yapıyor: ‘‘Bu süreç, Türkiye'yi ve dünyayı yeni bir okumaya tabi tutan yeni kadroları çıkarmıştır. AKP, Milli Görüş geleneÄŸinin evrim geçirerek, geliÅŸmiÅŸ ve yenilenmiÅŸ bir biçimidir. AKP, yeni dünya ÅŸartlarında eski söylemleri sürdürmenin anlamlı olmadığını anlayan bir grubun ortaya çıkmasıdır. Sadece Türk halkının desteÄŸini arkasına alarak iÅŸ başına gelmiÅŸ yeni bir kadro deÄŸil, aynı zamanda yeni bir siyasi kültür yaratmaya da aday bir siyasi oluÅŸumdur.‘‘AK Parti Genel BaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, her fırsatta partisinin Ä°slamcı bir parti olmadığını, referanslarını Ä°slamdan almadığını söylüyor. Ama ErdoÄŸan'ın bu sözlerine itibar etmeyenler de var. Ä°slamcı nitelemesini kabullenmeyen AK Partilillerin Müslüman demokratız iddiaları, Ä°slamcı entelektüeller tarafından Yeni Ä°slamcılığın yumuÅŸak karnı olarak görülüyor. Çünkü Ä°slamcı siyaset geleneÄŸinden gelen AKP, Ä°slamcılık kimliÄŸini reddetse de, partiyi kuÅŸatan ve iktidara taşıyan seçmenin Ä°slami talepleri yerinde duruyor.Ä°slami kesimin önde gelen teorisyenlerinden Ali Bulaç'a göre, AKP'lilerin kendilerini, muhafazakar demokrat, ya da merkez saÄŸ olarak nitelemeleri önemli. Ancak, iç ve dış çevrelerin AKP'yi nasıl algıladıkları daha da önemli. Çünkü AKP'nin bu duruÅŸu AK Parti'nin Milli Görüş çizgisinin içinde geliÅŸtiÄŸi ve Ä°slami köklere sahip olduÄŸu gerçeÄŸini deÄŸiÅŸtirmiyor. AK Parti'nin, henüz kurulurken uzlaÅŸmacı bir doktrine sarıldığına dikkat çeken Bulaç, seçmenin partinin Ä°slamcı deÄŸiliz ısrarını bir redd-i miras olarak deÄŸil, bir tür savunma mekanizması olarak algıladığını söylüyor.AKP'ye oy veren yoksullar, Anadolu sermayesi ve kent esnafı üçlüsünün Demokratik Ä°slam çerçevesinde bir mutabakata vardıklarını belirten Bulaç, bunun 1856'dan bu yana süren Ä°slamcılığın yeni versiyonu, üçüncü nesil Ä°slamcılığın beÅŸeri-maddi zemini olduÄŸunu anlatıyor. Kendi içinde ciddi bir dönüşüm geçiren Siyasal Ä°slamcılığın, artan kentleÅŸme ve demokratikleÅŸme talepleriyle birlikte, yeni bir kentli sınıfı siyasi ÅŸemsiyesi altında toplayabildiÄŸini vurgulayan Bulaç, Ä°slamcılığın yeni macerası, kalıcı bir modele mi dönüşecek, yoksa nihai modele ara bir hazırlık mı olacağını yaÅŸayarak göreceÄŸiz diyor.Türkiye'nin önde gelen fıkıh otoritelerinden Yeni Åžafak yazarı Prof. Dr. Hayreddin Karaman'ın Yeni Ä°slamcılığa iliÅŸkin gözlemleri diÄŸerlerinden daha farklı ve eleÅŸtirel. Prof. Karaman'a göre toplumda devlet talebi olan siyasi-ideolojik yapılanmalar varsa din de zorunluluk nedeniyle devlet talebinden vazgeçemez. ‘‘Cumhuriyet paradigmasında dinin yeri tamamen bireyseldir. Bireyin, iman, ibadet ve ahlakının ötesine geçemez. Cumhuriyeti projelendirenler zannetmiÅŸlerdir ki, 'Yüzde 99'u Müslüman olan bir toplulukta Müslümanlar yalnızca inanç, ibadet ve ahlak itibariyla Kur'an'a tabi olabilirler. Onun dışında Kur'an'la iliÅŸkilerini kesebilirler ve Kur'an'la iliÅŸkisini kesmiÅŸ olan yöneticileri gönülden benimseyerek itaat ederler! Halbuki bu mümkün deÄŸildir.‘‘BU TARTIÅžMA GENÄ°ÅžLEMELÄ°Bilgi ve Düşünce dergisinin baÅŸlattığı Yeni Ä°slamcılık tartışması ÅŸimdilik sadece Ä°slami entelektüeller arasında sürüyor. Ancak Ali Bulaç gibi kimi yazarlar bundan rahatsız. ‘‘Bu bir dönüşüm tartışması. Tartışmanın konuları belli ancak taraftarları belli deÄŸil. BaÅŸka aktörlerin de bu tartışmaya katılması lazım. Laik, liberal hatta Kemalist aydınların da bu tartışmaya katkıda bulunması gerekiyor. Siyaset, demokrasi ve Ä°slam parametreleriyle yüzleÅŸmek gerekiyor. Bu yüzleÅŸme sadece Ä°slami kesimin ya da AK Parti camiasının sorunu deÄŸil. Türkiye'nin geliÅŸimine zihinsel katkı yapma çabasındaki herkesin sorunu.’’Bulaç'ın bu temennileri gerçekleÅŸir mi bilinmez ama, Yeni Ä°slamcılık tartışmasının siyasal Ä°slamın taleplerini ne kadar etkileyeceÄŸi, AKP'nin yeni bir model oluÅŸturmayı baÅŸarıp baÅŸaramayacağı sorularının zihinleri uzunca bir süre meÅŸgul edeceÄŸi kesin gibi.ABDURRAHMAN ARSLAN(AraÅŸtırmacı-yazar)Budist ve Taocu felsefeciler bu tartışmayı 20 yıldan fazladır yapıyorMasum bir çaba deÄŸil bu. Tartışılan ÅŸey Ä°slam. Ama Ä°slam’ın deÄŸiÅŸmez hakikatları vardır. Müslümanlar, ABD'nin neo liberalist deÄŸerlerine inanmak zorunda deÄŸiller. Yeni bir medeniyet tasavvurundan, yeni bir medeniyet inÅŸasından bahsediyorlar. Müslümanlar, bu medeniyet tasavvurunu kendilerine ait olmayan kavramlarla mı yapacaklar? Ä°slam, neo liberalizm kalıbına sokulmak isteniyor. Ä°slam, meÅŸruiyetini toplumun talepleri üzerinden almaz. Farklı olana açılma Batılı paradigmanın sorunudur. Bir buçuk asırlık Ä°slam tarihinin farklılık diye bir sorunu olmamıştır.Yeni Ä°slamcılık tartışmasının Siyasal Ä°slam eksenindeki tartışmalara da bir katkı saÄŸlayacağını düşünmüyorum. AK Parti tecrübesi umulan neticeyi vermeyecek. Küresel güçler bir dönüşüm istiyor. Neo liberalizmin her ÅŸeyi göreceleÅŸtiren sürecinden Türkiye'deki siyaset de etkilenecek. EÄŸer, AK Parti iktidarından olumlu bir sonuç alınacaksa bu sonuç Müslümanlardan çok dönüşüm isteyenlerin iÅŸine yarayacak.Küresellikle gelen bir tartışma bu. Maalesef, bu tartışmayı baÅŸlatanlar yeni bir ÅŸey yaptıklarını sanıyorlar. Budist ve Taocu felsefeciler bu tartışmayı yirmi yıldan fazladır yapıyorlar. Neo liberalizmin her ÅŸeyi savurduÄŸu bir dünyada farklı dinlere mensup insanlar köklerine inerek, gelenekleriyle yüzleÅŸerek ciddi tartışmalar yapıyorlar. Budist ve Taocu felsefeciler bizimkiler gibi sığ bir alanda yapmıyorlar bu tartışmayı. Bizimkiler, üçüncü dünya ülkesi kompleksiyle hareket ediyorlar. YUSUF KAPLAN (Yeni Åžafak yazarı)Ä°slamı ProtestanlaÅŸtırma çabasıYeni-Ä°slámcılık söylemi, tıpkı Batıcılık söylemi gibi pergelini ÅŸaşırmış ve bizi bir kez daha yeni zihinsel travmalar yaÅŸamaya mahkum edecek absürd bir söylemdir. Ä°thal bir söylemdir ve Ä°slám'ın toplumsal, ekonomik ve siyásî taleplerini en asgárî düzeye indirgemeyi; Amerikalıların Ä°slám dünyası üzerindeki kontrolünü ve yeni-sömürü biçimlerini kolaylaÅŸtırmayı, meÅŸrulaÅŸtırmayı amaçlamaktadır.Bu söylem, Amerikalıların ÅŸu an Ä°slám dünyasında uygulamaya koydukları Ä°slám'ı protestanlaÅŸtırma projesinin bir baÅŸka adı veya versiyonudur. Bu proje, Ä°slám'ın kamusal hayattan uzaklaÅŸtırılıp, Ä°slám'ı Tanrı ile insan arasında olup biten bireysel bir inanç meselesine indirgemeyi amaçlıyor. Yeni-Ä°slámcılık söylemi, bu projeyi hayata geçirmek için geliÅŸtirilmiÅŸ konjonktürel ve dolayısıyla yenilgi psikolojisi üzerine icat edilen bir söylemdir. Önceden bir garpzedeler sınıfı vardı. Åžimdi de ÅŸarkzedeler sınıfı türemeye baÅŸladı. Garpzedelerin ve ÅŸarkzedelerin zihin yapısını belirleyen ÅŸey, yenilgi psikolojisi ve özgüven kaybıdır. Amerikalıların AKP'ye bu gözle baktıkları anlaşılıyor: AKP'nin, Ä°slámî söylemlerin Amerika'nın hegemonyasına ve yeni-sömürü biçimlerine göz yumacağı bekleniyor. Ama pratiÄŸin hiç de böyle tezahür etmediÄŸi, AKP hükümetinin Amerika'nın Irak savaşını önlemek için yoÄŸun çaba göstermesinden anlaşılıyor.TAHA AKYOL (Milliyet Gazetesi yazarı)Bu tartışmalar deÄŸiÅŸim çabasının bir tezahürüdür ve çok olumludurBu tartışmaları Türkiye'nin toplumsal yapısında ve din alanında yaÅŸanan bir deÄŸiÅŸim olarak görüyorum. Osmanlıdan bu yana halkın üzerinde bir bürokrasi hakimiyeti egemendi. Türkiye, 1950'den sonra ÅŸehirleÅŸmeye baÅŸladı. EÄŸitim düzeyi arttı. Yeni bir burjuvazi oluÅŸmaya baÅŸladı. Orta sınıf Anadolu burjuvazisi, egemen bürokrasinin taleplerini reddetmeye baÅŸladı. Sesini yükseltip, itiraz edebilme baÅŸarısını gösterdi. Türkiye'deki bütün kesimler gibi Ä°slami kesim de orta sınıflaÅŸma, bireyleÅŸme ve rasyonelleÅŸme noktasına geldi. Bu kavramlar Türkiye'deki tüm kesimlerde yaÅŸanan deÄŸiÅŸimi ifade eder. Ä°slami kesimde de bu deÄŸiÅŸim yaÅŸanıyor. Bu tartışmaları, deÄŸiÅŸim çabasının bir tezahürü olarak deÄŸerlendiriyorum ve çok olumlu buluyorum. Orta sınıf kentlere gelirken yanında hem türbanı hem de cemevlerini taşıdı. Ä°rtica kaygısı, bürokrat egemenlerin bir korkusuydu. Türbanın yasaklanması bu korkunun doÄŸurduÄŸu bir sonuçtur. Bana göre yanlıştır. Türban, Ä°slami modernleÅŸmenin en önemli simgesidir.Yeni Ä°slamcılık tartışmalarına tereddütlü yaklaÅŸmak doÄŸru deÄŸil. Ä°slamcı kesimde rasyonel görüşler ağırlık kazanmaya baÅŸladı. Bu çabayı 'bir ara yol' ya da takiyye olarak yorumlamak yanlış olur. CÃœNEYT ÃœLSEVER (Hürriyet Gazetesi yazarı)Benim umut baÄŸladığım bir harekettir, bu kapitalizmin baÅŸarıyla uygulanmasıdırTürkiye'de muhafazakarlık gericilik deÄŸil, egemen sınıfa ve ceberrut elite karşı bir muhalefet hareketidir. AK Parti iktidarı, bu hareketin iktidarıdır. Muhafazakar deÄŸerlerle Anadolu burjuvazinini birleÅŸtirme ÅŸansına en yakın parti ÅŸu an için AKP'dir. AK Parti, Ä°slamın demokratik versiyonunu geliÅŸtirebilir. Çok benzer söylemlere YDH ve LDP sahip olduÄŸu halde Anadolu'yla muhafazakarlık bazında kültürel ortaklığı kuramadıkları için bu söylemler havada kaldı. YDH ve LDP Türk insanına hazır ceket giydirmeye kalktı. Tutmadı. AKP hareketi, vücuda uygun özel terzilik yapmaya çalışıyor. Hazır ceket giydirmeye kalkmıyor. AKP'nin ortaya koymaya çalıştığı bu yeni yaklaşım, partiyi yakından gözlemleyen Ä°slami çevrelerce yanlış algılanıyor. 'Üçüncü yol', ya da 'Yeni bir Ä°slamcılık' falan deÄŸil bu. Bu kapitalizmin Türkiye'ye baÅŸarıyla uygulanma versiyonudur. Benim umut baÄŸladığım bir harekettir. Ancak AKP'yi bu noktada baÅŸarılı bulmuyorum. Tayyip ErdoÄŸan'ın kuracağı hükümetin bunu baÅŸaracağını umuyorum.Â
button