Siyah deriler renkli yaşamlar

Güncelleme Tarihi:

Siyah deriler renkli yaşamlar
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 05, 1998 00:00

Haberin Devamı

Yalnızca Türkiye'de değil, dünyada da CD-kitap patentini alan Boyut Yayın Grubu, çıkardığı müzik dizileri ile inanılmaz satış rakamlarına ulaşıyor. 30 kitaplık Klasik müzik dizisi, aralarında Eşkiya, İstanbul Kanatlarımın Altında gibi filmlerin müziklerinin yer aldığı popüler seri ve son olarak 10 CD-kitaplık bir Jazz Koleksiyonu yayınladı. Bugüne kadar 200 milyon adet ile rekor sayılabilecek bir satış yapan Boyut Grubu, yeni koleksiyonların da hazırlığını yapıyor. Yayın Grubu Başkanı Bülent Özükan, batının kendi malını yeni bir anlayışla onlara satıyoruz diyor. Müzik serilerini yabancı dilde bastırarak yurt dışında da satışa sunuyorlar çünkü. Özükan ile Jazz Koleksiyonu ve yeni çalışmaları üzerine konuştuk.

Festivallerin caz burcuna girdiği sıcak yaz günlerinde birbirinden ünlü caz müzisyenlerini dinleme fırsatı buluyoruz. Peki, bu türün ustalarını hatırlamaya ne dersiniz? Boyut Yayınları'nın hazırladığı Jazz Koleksiyonu işte bu fırsatı veriyor.Caz müziğinin klasikleri sayılan adların, fotoğraflı hayat hikayeleri ile müziklerinden örnekler sunulan seride şu isimler yer alıyor: Louis Armstrong, Ella Fitzgerald,

Billie Holiday, Miles Davis, Charlie Parker, Stephane Grappelli, Count Basie, Sarah Vaughan, Duke Ellington ve Dizzy Gillespie.

Yeni bir sinerji yakaladık

CD-kitap serilerini yayınlama fikri nasıl oluştu? Bir örnekten mi yola çıktınız?

- Serileri hazırlarken temel hareket noktamız, insanlara, dinlerken bir şey okutmak, okurken de bir şeyler dinletmekti. Biz bu sinerjiden yola çıktık. Bu amaca yönelik bir yayın çizgisi sürdürdük ve o sabit tadları yemek sosları katarcasına daha da tadlandırarak sunduk. Mozart'ın hayatını anlatan birçok kitap zaten vardı, plakları ve CD'leri satılıyordu. Ama biz bu ikisini biraraya getirince daha fazla ilgi gördük. Şimdi klasik müzik serimizi üç ayda bir yeniden basıyoruz. Klasik müzikteki başarımızı popüler müziğe de taşıdık. Ondan caza geçtik ve şimdi Rock'ı hazırlıyoruz. Daha sonraları da özel konularda hazırlıklarımız var. Dünya yayıncılığında elektroniğe doğru hızlı bir gidiş var. Biz kağıttan kopmak istemiyoruz. İnternet’te bir gazeteyi okuyabilirsiniz ama sabah çayınızı içerken sayfalarını karıştırmak kadar zevk verebilir mi bu size? O yüzden en son gelişmeleri takip ederken bile kağıt tutkumuzu bir şekilde sürdürüyoruz.

Yurtdışından talep çok

Daha önce yapılmış bir şey değil o zaman.

- CD kitap formatı bizim patentimiz altında bulunuyor. Bunu ilk kez biz çıkarttık ve hem Türkiye'de hem dünyada patentini aldık. Biz CD ve kitabı biraraya getirerek bunu yurt dışına da satmaya başladık. Yani onların müziğini onlara sattık. Bu serilerin İngilizcesi ve Almancasını da bastık ve şimdi oralarda da satıyoruz.

Beklediğiniz ilgiyi gördünüz mü

- Klasik müzikte CD'li kitap olarak bu yıl içersinde iki milyon rakamını aşmış olacağız. Jazz serisinin de ilk olarak piyasaya verdiğimiz miktarı sattık. Bizim için önemli olan şey, bunu başka yayıncıların da takdir etmesi. Şimdiye kadar her yeniliği kopye eden bir ülkeydik. Oysa şimdi kopye edilir duruma geldik. Sürekli düşünen, araştıran bir ekibimiz var bizim. Yaklaşık bütün fuarları dolaşıyoruz ve yurt dışındaki yayın haraketlerini izliyoruz. Bundan da büyük keyif alıyoruz.

Jazz Koleksiyonu için isimleri belirlerken kriteriniz ne oldu?

- Jazz Koleksiyonuyla ilgili çalışma epey zamanımızı aldı. Telif hakları ile ilgili problemlerden kaynaklanıyor bu zaman kaybı. Telif konusunda çok hassas davranıyoruz çünkü. Bu da zaman alıyor. Kitap metinlerini Türkiye'nin önde gelen caz yazarlarından Sadettin Davran ile Lale Kuyucu kaleme aldılar. Sanat yönetmeni arkadaşımız Murat Öneş ve bu konuya ilgi duyan yaratıcı bir ekibimiz var. Bu seri aslında çok profesyonel caz dinleyicisi için değil. Caza ilgi duyan bir insanın elinin altında bulunması gereken bir seri olarak düşündük. Bir tür caz antolojisi olarak nitelendirebilirsiniz. Biz müzisyenlerin sesini dinler ve kendilerini görürüz ama hayatlarını pek bilmeyiz. Cazcıların renkleri siyahtır ama çok renkli bir yaşamları vardır. Aslında cazcıların yaşamları çok iç içe geçmiş durumda. Bir yerlerde mutlaka beraber bir şeyler yapmışlardır. Doğrusu Jazz Koleksiyonu müzikleri ile olduğu kadar hayat hikayeleri ile de ilginç bir seri oldu.

Louis Armstrong

Yaşam sevinci

Louis Armstrong'un kadınlara ilgisi çok erken yaşta başladı. Onsekiz yaşında kendinden yaşça büyük fahişe Daisy Parker'a çılgınca aşık olmuş ve ilk evliliğini yapmıştı bile. Müzik ise gün geçtikçe yaşamına daha çok giriyordu. Büyük tromboncu Kid Ory ve kornetçi Joe (King) Oliver o sıralarda birlikte çalmaya başlamışlardı. Louis Armstrong, Kid Ory ile çalmaya başladığında onsekiz yaşındaydı. Armstrong 6 Temmuz 1971'de New York'ta öldü. Bir daha kimse onun gibi 'What A Wonderful World' diyemeyecek. O, cazın yanı sıra yaşama sevincinin de simgesiydi.

Ella FITZGERALD

Cazın anası

Büyük yeteneği, olağanüstü zengin-likteki sesi ve müziğe olan egemen-liğinin yanı sıra , kalender yaradılışı ve sürdürdüğü sade yaşamıyla caz sanatının adeta azizesiydi. Ella Fitzgerald herşeyden önce ve her zaman şarkıcı idi. Tüm yaşamında şarkıcı kaldı. Müzik onun yaşamında herşeyin önündeydi.

Billie HOLIDAY

Lady 'blues' söyledi

Caz tarihinde bilinen en hüzünlü yaşamdı Billie Holiday'in öyküsü. Kısa yaşamında çektiği acıların koyu bir gölgesi düşmüştü müziğine. Billie Holiday caz sanatının belki de en etkileyici şarkıcısı idi. Billie en çok gereksinimi olduğu yaşlarda sevgiden, şefkatten, ilgiden yoksun kaldı. Çok küçük yaşlarda şiddetle, aile içi cinsel tacizle tanıştı. Yaşam onun için hiç de iyi başlamadı. Gerisinde cazın en hüzün verici yaşam öykülerinden biri yanısıra, olağanüstü bir müzikal miras bırakmıştı. Bütün dünyevi mirası ise ölüm döşeğinde bacağına bantladığı on beş adet elli dolarlık banknottan ibaretti.

Miles DAVIS

Cazın Picasso'su

Karanlığın prensi, görünmeyen sanatın Picasso'su... Trompetçi, kompozitör, yaratıcı, ressam, efsane grupların lideri, yeniliğe tutkun bir adam. Miles Davis bunların hepsi ve belki de daha fazlasıydı. 1980'de Miles Davis, yeteneğini yeni bir alana odaklayarak müziğin yanı sıra sanatın başka bir dalı olan resimle de ilgilenmeye başladı. İlkel figürlerle başlayıp daha sonra büyük tuallerle çalışmaya devam etti. Ne ödül, ne para, ne şan, ne şöhret. Ne pahalı dünya nimetleri, ne güzel kadınlara olan tutkusu. Ne aldığı Legion d'honneur nişanı, ne de ustaca pişirdiği Akdeniz yemekleri. Hiç bir şey onun için müzik kadar yakıcı olmadı.

Charlie Parker

Bird yaşıyor

Caz kimi zaman köpürerek, kimi zaman sakin akıp gidiyor. Charlie Parker'dan daha iyi çalanlar her zaman olmuştur. Bundan sonra da olacak. Ama bir daha hiç kimse onun gibi çalamayacak. Charlie Parker için yaşamında olsun, öldükten sonra olsun çok şey yazıldı. Ama galiba iki sözcük... Öldükten hemen sonra, dünyanın pek çok kentinde hemen hemen aynı anda duvarlara yazılmaya başlanan iki sözcük. Onunla ilgili en anlamlı saptama idi: Bird Lives.

Stephane GRAPPELLI

Renkli gömlekli dede

Stephane Grappelli, ilk olmamakla birlikte caz severlerin kalbini en çok çalan kemancıdır. Hani çok lezzetli bir şarap içersiniz de, kekri tadını hiç unutamazsınız ya, bizim caz dedemizin müziği de böyle bir tattır işte. Dinlediğimiz günün keyfidir, dinlemediğimiz gün tanımlayamadığımız bir eksiklik gibi çöker içimize. Tıpkı yaşı büyüyen bedeninin içinde yaşlanmadan yaşamını sürdüren ruhu gibi, onun müziği de hep baharın coşkusu ya da bilemediniz sonbaharın minörlü hüzünlerini taşır.

Count BASIE

Efsane orkestra

Count Basie, cazın görüp görebileceği en olgun başarı tablolarından birini tüm ömrü boyunca yansıttı. Daha 30'lu yıllarda topluluk yorumlarında swing ve blues ritimlerini ve vurgularını en rafine yorumlara ulaştıran müzisyen olarak bilinmesi de bundandır. Count Basie orkestrası bir geleneğin yaşayan anıtı olarak ölümünden sonra da varlığını ve kayıtlarını sürdürebilmiştir.

Sarah VAUGHAN

Sesin şaşırtıcı gücü

Sarah Vaughan'ı diğer caz şarkıcılarından farklı kılan en önemli özelliği, şarkıların akor yapısına güçlü sesiyle yoğunlaşması ve bir enstrüman sanatçısının yaptığı gibi yorumlamasıdır. Bu yönelimin temeli, Dizzy Gillespie ve Charlie Parker'la birlikte edinilen birikimde yatar. Caz şarkıcılığı Sarah Vaughan'la eş anlamlı gibidir. Derin ve koyu bir kontralto sese, olağanüstü bir vurgulama yeteneğine sahiptir.

Duke ELLINGTON

Cazın tarihini yazdı

Edward Kennedy Ellington'ın öyküsü 1899'da Washington D.C.'de başlar. 1974'e kadar yeryüzünü bizimle paylaşan Duke Ellington caz tarihini yazanlardan biridir. Piyano çalmaya çocukken başlar ama, kendini tabelacılık yaparken bulur. Daha 20 yaşına ulaşmadan, armoni bilen ve kendi besteleri olan bir piyanisttir. Duke Ellington'ın az bilinen yönlerinden biri de inancıdır. Aileden gelen alışkanlıkların da etkisiyle, müzisyenin dindar yönü özellikle yaşamının son dönemlerinde öne çıkar.

Dizzy GILLESPIE

Trompete sığan dünya

Dizzy Gillespie büyük Charlie Parker için yüreğimin yarısıydı diyordu. Gillespie'nin yüreğinin diğer yarısı ise herkesti. Bütün müzisyenler, bütün insanlar, bütün dünya. Dizzy dünyayı ucu yukarı kıvrık trompetine sığdırdı. Herkesi mutlu etti. Görenleri hayrete düşürecek kadar şişirdiği yanakları ile üfledi, üfledi... Caz tarihinin en güzel anılarını trompet kutusuna koydu, usulcacık kapattı ve gitti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!