Sivil toplumun 17 Ağustos bildirisi
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 13, 2001 13:00
17 AĞUSTOS GEÇTİ, YA YENİLERİ ?
17 Ağustos ve 12 Kasım Marmara depremlerinin üzerinden 2 yıl geçti. O-n-b-i-n-l-e-r-c-e insanımızı kaybettik. Bir o kadar hayat eksik sürükleniyor. Depremin neden olduğu büyük kayıplar ve yaşanan başka sorunlar karşısında bir farkındalık geliştirdik. Eskiden kanıksadığımız yanlışları, yolsuzlukları, bürokrasideki işlev ve işleyiş bozukluklarını açık açık telaffuz edebildik.
Devletin ve yerel yönetimlerin güçsüz ve işlevsiz kaldığı noktada bir araya gelen sivillerin ciddi bir güç oluşturabildiğini gördük. Seferberlik halinde ortaya çıkan bu potansiyel, şimdi işine gücüne, köşesine çekildi. Oysa yeni felaketler her an kapımızda. Hazırlıklı olmak zorunlu.
Peki kimin işi olacak bu hazırlık ? Yalnızca kamu yönetiminin, bu iş için tahsis edilen kaynakları kullanan araştırma kurumlarının ya da özel sektör kuruluşlarının mı ?
Felaketten sonra bir dolu araştırma yapıldı. Zemin özellikleri, fay hatları konusunda artık daha bilgiliyiz. Peki, bu bilgi yerleşimlerimize ne kadar yansıdı, olası bir afette bizi ne kadar koruyabilecek ?
Afete hazırlık ve yönetim planları yapmak, yalnızca yöneticilerin, uzmanların ve "afet sektörünün" işi mi ? Afet hazırlığı bu kesimlerin kapalı kapılar ardında sürdürdüğü kerameti kendinden menkul bir iş olabilir mi ? Bizler, hayır diyoruz, afet hazırlığı hiç bir kesimin tek başına altından kalkamayacağı kadar ciddi bir toplumsal katılım süreci ve hepimizi kapsayan bir sorumluluktur.
YENİ AFETLER KAPIDA: KOMŞUNA SAHİP ÇIK !
Afet hazırlığı ve yönetimi planlaması hemşehrileri, mahalli girişimleri ve sivil toplum kuruluşlarını kapsayacak şekilde örgütlenmelidir. Olası bir afetin mağdurlarını işin odağına almayan bir plan, afet anı gelip çattığında işlemeyecek, araştırmaya ve planlamaya ayrılan geniş kaynaklar heba edilmiş olacaktır. En iyi afet hazırlığı hemşehriler ile birlikte yapılandır: Afet öncesi, anı ve sonrasında toplumsal işlerlik, en iyi hemşehrilerin deneyimi, görüşleri, ilişki ve enerjileri temelinde oluşturulan afet yönetim planları ile sağlanır.
Afet hazırlığı ve yönetim planları üzerinde çalışan farklı kamu ve araştırma kuruluşları ve özel sektör birlikleri arasındaki çekişme ve dışlama eğilimleri İstanbul'un afet hazırlık sürecine zarar vermektedir. Başarılı bir afet hazırlığı ve yönetimi ancak ilgili tüm tarafların (kamu, akademi, uzman gruplar, özel sektör ve sivil toplum) ortak bir İstanbul Afet Gündemi üzerinde anlaşması ve hemşehrilerin etkin özneler olarak değerlendirilmesi ile mümkün olacaktır. Örneğin, bina stoku envanterinin çıkarılması, yerleşimlerin olası bir afet karşısındaki zaaflarının tespiti ve giderilmesinde uzman gruplar ile hemşehrilerin işbirliği etmesi zorunlu ve mümkündür.
HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ !
Yaşanan felaket sonrasında tüm toplumun, politikacı, bürokrat, yerel yönetici, uzman meslek erbabı, müteahhit, evsahibi ya da kiracı kimliklerimizle hesabımıza düşen dersleri doğru çıkarmamız önem kazanıyor.
Bizler hemşehriler, kentin ve binalarımızın kullanıcıları olarak imar kurallarının sıkıcı ve gereksiz bürokrasi değil, hayatta kalmamızla ilgili canalıcı bir mesele olduğunu bizzat yaşayarak, canlarımız pahasına öğrendik.
Afet anı ve sonrasında hayatta kalmamız ve yaşamımızı yeniden örgütlememiz için komşularımıza ihtiyacımız olduğunu keşfettik, olası bir afette kendimize yardım için mahalli düzeyde örgütlenmenin önemini kavradık.
Olası bir afet anında kent içi ve çevresinde kalan son yeşil ve kamu alanlarımızın üzerine daha çok titrememiz gerektiğini farkettik.
Bizler STKlar olarak kamudan, afet bağlamında yerel yönetimlerden, uzman kuruluşlardan ve özel sektörden beklediğimiz şeffaflık ve hesap verebilirliğin bizler için de geçerli olduğunu anladık.
Bizler, uzmanlar ve meslek erbabı olarak bilgi ve kaygılarımızı toplumla paylaşmamızın olası afetlerin önlenmesi için vazgeçilmez değerde olduğunu öğrendik.
17 Ağustos'u ikinci kez derin acılarla anarken, olası bir afet için hazırlık sürecinin toplumun tüm kesimleri arasındaki yeni bir ortaklık anlayışının, şeffaflık ve katılım ilkelerinin hayata geçirilmesi için bir köşe taşı olmasını talep ediyoruz.
Bizler bu bildiride imzası olan hemşehriler, depremzede dernek ve oluşumları, mahalli girişimler ve sivil toplum kuruluşları olarak söz konusu ilkelerin hayata geçmesi için yapıcı işbirliği sergilemeye hazır olduğumuzu beyan ediyoruz.
Taleplerimiz:
1. İstanbul'un yapı stoğu, mahalli katılım ile ve toplumsal farkındalığı geliştirecek şekilde, elden geçirilsin. Bu amaçla mahalli girişimlerin insan kaynakları ve potansiyeli değerlendirilsin.
2. Kamu arazilerinin satışına ilişkin kanun yürürlükten kaldırılsın. Bu araziler afet risklerini ön planda tutacak şekilde yeniden planlansın.
3. Mevcut yapı kapitalinin ve yerleşimlerin afete dayanıklı biçimde dönüşümünü kolaylaştıracak planlama ve finansman modelleri geliştirilsin, bu amaca yönelik olarak hemşehrilerin katkıları sağlansın.
4. Kamu ve araştırma kurumlarının bugüne dek hazırladıkları afet senaryoları açıklansın, hemşehrilerin tam bilgilenmesi sağlansın.
5. Afet hazırlığı ve yönetiminin planlanması, afet öncesini, yapısal dönüşümü ve mahalli katılımı odağına alacak şekilde, tüm kesimleri içeren ortak bir afet gündemi çalışmasına dönüştürülsün.
İmzacılar
Mahalli Girişimler
Cihangir Güzelleştirme Derneği
Petrol İş Mahallesi Depreme Karşı Dayanışma Birliği
Küçükçekmece Deprem ve Dayanışma Buirliği
Uğur Mumcu Çevre Koruma ve Güzelleştirme Derneği
Gayrettepe Mahallesi Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi
Mustafa Kemal Paşa Mahallesi Güzelleştirme Derneği
İdealtepe Çevre Gönüllüleri Derneği
Karlıktepe Afet Dayanışma Derneği
Maltepe Feyzullah Mahallesi Girişimi
Alt Kaynarca Gönüllüleri
Rahmanlar Girişimi
Kartal Kordonboyu Gönüllüleri
Bahçelievler Çevre Koruma Derneği
Zeytinburnu Gönüllüleri
Muhtarlar
Gayrettepe Muhtarı Özden Gönül
Alemdar Merkez Mahallesi Muhtarı İskender Yurttutan
Sivil Toplum Kuruluşları
Telsiz ve Radyo Amatörleri Cemiyeti
İnsan Yerleşimleri Derneği
Dayanışma Gönüllüleri
Odalar ve Meslek Kuruluşları
Ve Bireyler
17 Ağustos ve 12 Kasım Marmara depremlerinin üzerinden 2 yıl geçti. O-n-b-i-n-l-e-r-c-e insanımızı kaybettik. Bir o kadar hayat eksik sürükleniyor. Depremin neden olduğu büyük kayıplar ve yaşanan başka sorunlar karşısında bir farkındalık geliştirdik. Eskiden kanıksadığımız yanlışları, yolsuzlukları, bürokrasideki işlev ve işleyiş bozukluklarını açık açık telaffuz edebildik.
Devletin ve yerel yönetimlerin güçsüz ve işlevsiz kaldığı noktada bir araya gelen sivillerin ciddi bir güç oluşturabildiğini gördük. Seferberlik halinde ortaya çıkan bu potansiyel, şimdi işine gücüne, köşesine çekildi. Oysa yeni felaketler her an kapımızda. Hazırlıklı olmak zorunlu.
Peki kimin işi olacak bu hazırlık ? Yalnızca kamu yönetiminin, bu iş için tahsis edilen kaynakları kullanan araştırma kurumlarının ya da özel sektör kuruluşlarının mı ?
Felaketten sonra bir dolu araştırma yapıldı. Zemin özellikleri, fay hatları konusunda artık daha bilgiliyiz. Peki, bu bilgi yerleşimlerimize ne kadar yansıdı, olası bir afette bizi ne kadar koruyabilecek ?
Afete hazırlık ve yönetim planları yapmak, yalnızca yöneticilerin, uzmanların ve "afet sektörünün" işi mi ? Afet hazırlığı bu kesimlerin kapalı kapılar ardında sürdürdüğü kerameti kendinden menkul bir iş olabilir mi ? Bizler, hayır diyoruz, afet hazırlığı hiç bir kesimin tek başına altından kalkamayacağı kadar ciddi bir toplumsal katılım süreci ve hepimizi kapsayan bir sorumluluktur.
YENİ AFETLER KAPIDA: KOMŞUNA SAHİP ÇIK !
Afet hazırlığı ve yönetimi planlaması hemşehrileri, mahalli girişimleri ve sivil toplum kuruluşlarını kapsayacak şekilde örgütlenmelidir. Olası bir afetin mağdurlarını işin odağına almayan bir plan, afet anı gelip çattığında işlemeyecek, araştırmaya ve planlamaya ayrılan geniş kaynaklar heba edilmiş olacaktır. En iyi afet hazırlığı hemşehriler ile birlikte yapılandır: Afet öncesi, anı ve sonrasında toplumsal işlerlik, en iyi hemşehrilerin deneyimi, görüşleri, ilişki ve enerjileri temelinde oluşturulan afet yönetim planları ile sağlanır.
Afet hazırlığı ve yönetim planları üzerinde çalışan farklı kamu ve araştırma kuruluşları ve özel sektör birlikleri arasındaki çekişme ve dışlama eğilimleri İstanbul'un afet hazırlık sürecine zarar vermektedir. Başarılı bir afet hazırlığı ve yönetimi ancak ilgili tüm tarafların (kamu, akademi, uzman gruplar, özel sektör ve sivil toplum) ortak bir İstanbul Afet Gündemi üzerinde anlaşması ve hemşehrilerin etkin özneler olarak değerlendirilmesi ile mümkün olacaktır. Örneğin, bina stoku envanterinin çıkarılması, yerleşimlerin olası bir afet karşısındaki zaaflarının tespiti ve giderilmesinde uzman gruplar ile hemşehrilerin işbirliği etmesi zorunlu ve mümkündür.
HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ !
Yaşanan felaket sonrasında tüm toplumun, politikacı, bürokrat, yerel yönetici, uzman meslek erbabı, müteahhit, evsahibi ya da kiracı kimliklerimizle hesabımıza düşen dersleri doğru çıkarmamız önem kazanıyor.
Bizler hemşehriler, kentin ve binalarımızın kullanıcıları olarak imar kurallarının sıkıcı ve gereksiz bürokrasi değil, hayatta kalmamızla ilgili canalıcı bir mesele olduğunu bizzat yaşayarak, canlarımız pahasına öğrendik.
Afet anı ve sonrasında hayatta kalmamız ve yaşamımızı yeniden örgütlememiz için komşularımıza ihtiyacımız olduğunu keşfettik, olası bir afette kendimize yardım için mahalli düzeyde örgütlenmenin önemini kavradık.
Olası bir afet anında kent içi ve çevresinde kalan son yeşil ve kamu alanlarımızın üzerine daha çok titrememiz gerektiğini farkettik.
Bizler STKlar olarak kamudan, afet bağlamında yerel yönetimlerden, uzman kuruluşlardan ve özel sektörden beklediğimiz şeffaflık ve hesap verebilirliğin bizler için de geçerli olduğunu anladık.
Bizler, uzmanlar ve meslek erbabı olarak bilgi ve kaygılarımızı toplumla paylaşmamızın olası afetlerin önlenmesi için vazgeçilmez değerde olduğunu öğrendik.
17 Ağustos'u ikinci kez derin acılarla anarken, olası bir afet için hazırlık sürecinin toplumun tüm kesimleri arasındaki yeni bir ortaklık anlayışının, şeffaflık ve katılım ilkelerinin hayata geçirilmesi için bir köşe taşı olmasını talep ediyoruz.
Bizler bu bildiride imzası olan hemşehriler, depremzede dernek ve oluşumları, mahalli girişimler ve sivil toplum kuruluşları olarak söz konusu ilkelerin hayata geçmesi için yapıcı işbirliği sergilemeye hazır olduğumuzu beyan ediyoruz.
Taleplerimiz:
1. İstanbul'un yapı stoğu, mahalli katılım ile ve toplumsal farkındalığı geliştirecek şekilde, elden geçirilsin. Bu amaçla mahalli girişimlerin insan kaynakları ve potansiyeli değerlendirilsin.
2. Kamu arazilerinin satışına ilişkin kanun yürürlükten kaldırılsın. Bu araziler afet risklerini ön planda tutacak şekilde yeniden planlansın.
3. Mevcut yapı kapitalinin ve yerleşimlerin afete dayanıklı biçimde dönüşümünü kolaylaştıracak planlama ve finansman modelleri geliştirilsin, bu amaca yönelik olarak hemşehrilerin katkıları sağlansın.
4. Kamu ve araştırma kurumlarının bugüne dek hazırladıkları afet senaryoları açıklansın, hemşehrilerin tam bilgilenmesi sağlansın.
5. Afet hazırlığı ve yönetiminin planlanması, afet öncesini, yapısal dönüşümü ve mahalli katılımı odağına alacak şekilde, tüm kesimleri içeren ortak bir afet gündemi çalışmasına dönüştürülsün.
İmzacılar
Mahalli Girişimler
Cihangir Güzelleştirme Derneği
Petrol İş Mahallesi Depreme Karşı Dayanışma Birliği
Küçükçekmece Deprem ve Dayanışma Buirliği
Uğur Mumcu Çevre Koruma ve Güzelleştirme Derneği
Gayrettepe Mahallesi Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi
Mustafa Kemal Paşa Mahallesi Güzelleştirme Derneği
İdealtepe Çevre Gönüllüleri Derneği
Karlıktepe Afet Dayanışma Derneği
Maltepe Feyzullah Mahallesi Girişimi
Alt Kaynarca Gönüllüleri
Rahmanlar Girişimi
Kartal Kordonboyu Gönüllüleri
Bahçelievler Çevre Koruma Derneği
Zeytinburnu Gönüllüleri
Muhtarlar
Gayrettepe Muhtarı Özden Gönül
Alemdar Merkez Mahallesi Muhtarı İskender Yurttutan
Sivil Toplum Kuruluşları
Telsiz ve Radyo Amatörleri Cemiyeti
İnsan Yerleşimleri Derneği
Dayanışma Gönüllüleri
Odalar ve Meslek Kuruluşları
Ve Bireyler