Güncelleme Tarihi:
KESK Başkanı Sami Evren, Mazlum-Der Başkanı Ayhan Bilgen, Helsinki Yurttaşlar Derneği Bülent Atamer, İnsan Hakları Vakfı Başkanı Sedat Aslantaş, Uluslararası Af örgütü Türkiye Şubesi Başkanı Levent Korkut ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Yusuf Alataş, Trabzon’da meydana gelen linç girişimiyle ilgili ortak basın toplantısı düzenledi.
  Â
ERDOĞAN VE GÜL'ÜN AÇIKLAMASI MEMNUNİYET VERİCİ
Katılımcılar adına ortak basın açıklaması yapan Alataş, Mersin’deki olaylar sonrası Dışişleri Bakanı Abdullah Gül bir görüşme yaptıklarını ve toplumdaki gerilimi düşürmeleri yönünde telkinde bulunduklarını hatırlattı. Alataş, Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın konuyla ilgili yaptıkları açıklamaları ise memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi.
Ancak bir bütün olarak hükümetin kararlı bir tavır ve söylem geliştiremediğini belirten Alataş, "Bilerek ya da bilmeyerek kamu görevlilerinin, özellikle de ülkenin asayiş ve güvenlikten sorumlu olanların destekleyici söylem ve davranışları, ülkemizin değişik yörelerinde vahim olayların meydana gelmesine yol açmıştır" diye konuştu.
Yusuf Alataş, Trabzon’daki olaya katılanlar ve olayın gelişimine dikkat çekerek, "Önceden planlandığı kuşkusu yaratan saldırılar sonrasındaki söylem ve uygulamaları hayretle ve üzüntüyle izliyoruz" dedi.
"ÜLKE İKİYE BÖLÜNMEK İSTENİYOR"
Â
KESK Başkanı Evren, ortak açıklamanın ardından söz alarak, "Türkiye’nin ana gündemini oluşturan mesele demokrasiye sahip çıkma meselesidir" diyerek 1 Mart tezkeresi sonrasında yurttaşlar arasında kin ve nefretin ekilmeye çalışıldığını öne sürdü. Evren sözlerini şöyle sürdürdü:
  Â
"Başbakan, acaba bu oluşan toplumsal hassasiyet ve duyarlılık denilen olayın, gerçekten toplumun duyarlılığı mı yoksa bu ülkedeki demokratik süreçleri rafa kaldırmak isteyen demokrasiye bir kez daha engellemek isteyen demokratik sürece müdahale etmek isteyen çok daha derin güçler mi?
"OLAY BASİT DEĞİL"
Bu ülkenin demokratik tepkilerini ortaya koyması anlaşılabilir bir şeydir, bunun bir ölçüsü vardır. Ancak yaşadığımız olayda açık bir şekilde toplum ikiye bölünmek isteniyor. Bu tehlikeli bir durumdur, farklı kimlik ve kültürden kendini ifade eden insanlar sokaklarda gezemez hale geliyorsa, gençler, demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler kendilerini ifade edemez hale geliyorsa, insanlar dövülüyor hırpalanıyorsa, kimliğinden dolayı bu toplum içinde yaşaması engellerle karşılaşıyorsa toplum ikiye bölünmüş demektir."
  Â
"Olay basitçe duyarlı vatandaşların bir başka yurttaşlara saldırı olayı değildir" diyen Evren, "Sistemli, planlı ve Türkiye’nin dört bir yanına yayılmak istenen bir olaydır. Bu saldırı özünde bütün 70 milyonadır, bu saldırı özünde demokrasiyedir, insan haklarınadır" diye konuştu.
"ÃœLKÃœCÃœLER KULLANILIYOR"
Â
Sami Evren, "Ülkü Ocakları burada kullanılıyor, Ülkücü gençler yine 80 öncesi gibi yeniden bu girdap içerisinde kullanılıyor" iddiasında bulundu. Evren konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
  Â
"Onlara da sesleniyorum, bu ülkede yaşadığımız, birlikte yaşadığımız, tanımadığınız, bilmediğiniz bu insanlara hangi duyguyla saldırıyorsunuz? Bu duygu nedir, bu kin bu nefrete sizi hangi duygu tetikliyor? İnsanlık açısından bunu kabul edebilir misiniz, yoksa birileri size görev mi veriyor?
Artık bu girdabın içinden, bu rolün içinde sade vatandaşlarımızın rol almaması gerekiyor. Bu senaryo yeni bir senaryo değil, yazanları bellidir, oynayanları da bellidir. Bütün vatandaşlarımızın ülkenin gerçek gündemiyle ilgilenmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu yaratılan suni gündem toplumu gerer, toplumun gerçek gündeminden uzaklaştırır."
"'SÖZDE VATANDAŞ VE VATANDAŞ MÜDAHALESİ' SORUMSUZCA AÇIKLAMA"
Â
Mazlum-Der Başkanı Ayhan Bilgen ise, "Mersin’deki olaylardan sonra biz insan hakları savunucuları yeni bir kavramla tanıştık, ’sözde vatandaş’ kavramıyla, bu seferde Trabzon’daki Mülki İdare Amiri ’Vatandaş müdahalesi’ diye bir kavramı ortaya sürdü. Bu kitle psikolojisinin şiddete dayanan, fanatizme dayanan refleksinin meşrulaştırılmasıdır ve sorumsuzca bir açıklamadır" diye konuştu. Bilgen şunları söyledi:
  Â
"Devletin görevi sadece ihlal yapmamak değil, ama toplumun bireysel özgürlüklerin kullanımını engelleyen davranışlarını da engellemektir. Biz burada farklı toplum kesimlerinin birbirine düşman edilmesi ve birilerinin hakem rolüne, kurtarıcı rolüne soyunması oyunuyla karşı karşıyayız. Biz bu eylemleri sadece toplumun örgütlü muhalif çevrelerine karşı değil, ama seçilmiş meşru sivil siyasetine de karşı bir operasyon olarak görüyoruz."
DEHAP: TRABZON’DAKİ LİNÇ GİRİŞİMİ KAYGI VERİCİ
DEHAP PM ve İl Başkanları Ortak Genişletilmiş Toplantısı Sonuç Bildirgesi’nde, Trabzon’daki linç girişiminin kaygı verici bir gelişme olduğu vurgulandı.
  Â
DEHAP Parti Meclisi ve İl Başkanları Ortak Genişletilmiş Toplantısı 6 Nisan’da yapıldı. Toplantının ardından Sonuç Bildirgesi yayınlandı.
MERSİN’DEKİ BAYRAK OLAYI
Â
2005 Nevruz bayramında geliştirilen bayrak provokasyonunun tamamen halkların barış kardeşlik taleplerini manipüle etme ve değişime karşı yapay, üstten dayatılan bir milliyetçi şoven dalga ile toplumcu değişimin önünün kapatılmak istendiği kaydedildi.
TRABZON’DAKİ LİNÇ GİRİŞİMİ KAYGI VERİCİ
Â
Bildirgede, bölgede askeri operasyonların yoğunlaşması, başta Hazro ve İdil olmak üzere DEHAP’lı belediyelere karşı saldırıların gelişmesi, Trabzon’da bildiri dağıtan TAYAD’lı bir gruba karşı yapılan linç girişimi, Orhan Pamuk’un eserlerinin toplatılmak ve yakılmak istenmesinin kaygı verici bir gelişme olduğu kaydedildi.
ÖDP: TUTUKLAMA TOPLUMSAL TAHRİBATI DERİNLEŞTİRECEK
ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Kahraman, Trabzon’da linç girişiminde bulunanların değil de linç edilmek istenen beş kişinin tutuklandığına dikkat çekerek, bu uygulamanın "toplumsal tahribatı derinleştireceğini" savundu.
  Â
Kahraman yaptığı yazılı açıklamada, "Trabzon’da gerçek suçlular değil, iki gün önce linç edilmek istenen gençler tutuklandı" dedi. Abdullah Kahraman, bu tutuklamanın "Gelişen milliyetçi terörü engellemek yerine mazur gösteren, bu ayıbı aklayan ve siyaseten de Türkiye’nin ağır aksak ilerleyen demokratikleşme sürecini derinden etkileyecek ve toplumsal tahribatı derinleştirecek bir uygulama" olduğunu ileri sürdü.
  Â
Kahraman, hükümetin olayları "büyük bir acizlik" içinde izlediğini belirterek, "AKP seyirci tavrıyla kendisinin de içine düşeceği kuyuyu kazmakta olduğunun farkında olamayacak kadar aymaz bir tutum sergilemektedir" dedi.