Güncelleme Tarihi:
Diyarbakır’ın Lice İlçesi Kayacık Köyü’nde karakol yapımını protesto etmek amacıyla yapılan ve 18 yaşındaki Medeni Yıldırım’ın silahla vurularak öldürülmesi ve 9 kişinin de yaralalandğı olayların ardından Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Ticaret ve Sanayi Odası, Mimarlar ve Mühendisler Odası ve Diyarbakır Tabip Odası yetkililerinden oluşan heyet olaya ilişkin rapor hazırladı.
Raporu açıklayan Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Nahit Eren, Kayacık Köyü’ne gittikleri sırada karakolun dış dünyayla bağlantısının kesildiğini tespit ettiklerini belirterek, şöyle dedi:
"Karakolun giriş kısmının geçici jiletli tel örgülerle kapatıldığı ve karakola girişin mümkün olmadığını tespit ettik. Bir müddet sonra savcı ve karakol komutanı dışarı çıkıp tel örgülerinin diğer tarafından bizimle görüşme yaptı."
Görüşme istemi ardından tel örgüler kesilerek savcının dışarı çıkıp heyetle görüştüğünü belirten Eren, "Savcı karakol içinde karakola verilen zarara ilişkin tespit yapıyordu. Biz ağır silahlarla taranan vatandaşlar olduğunu söyleyerek dışarıda delil tespit edilmesini istedik. Kan izlerinin olduğunu savcıya ilettik. Daha sonra hep beraber delil despitinde bulunduk ve kan örneklerini aldık" diye konuştu.
"KARAKOL SAHASI DIŞINDA MERMİ KOVANI BULUNAMADI"
Heyetin tespitlerini okuyan avukat Nahit Eren, şöyle devam etti: "Savcının sadece karakol bahçesinde delil topladığı gözlenmiştir. Heyetin talebi üzerine savcı karakol dışında ölüm ve yaralamaların meydana geldiği bölgede delil toplamaya başlamıştır. Karakol dışında yapılan incelemede birçok yerde kan izinin olduğu görülmüştür. Karakol sahası dışında herhangi bir silaha ait mermi kovanı tespit edilmemiş, bu konuda herhangi bir iddia da dile getirilmemiştir. Olaydan kitleden karakola yönelik ateş edildiği söyleniyordu. Gerçek olsaydı bu yönde delil çalışması yapılırdı. Bu yönde bir çalışma yapılmadı, temas kurduğumuz yetkililerden böyle bir beyan iletilmedi. Olay yerinden pet şişeler, sigara izmaritleri ve pankartlar delil olarak alınmıştır. Üzerinde ’Savaş değil, barış istiyoruz’ yazılı 2x3 metre ebatlarında bir pankartın bulunduğu, bu pankartın da olay yeri inceleme ekipleri tarafından el konulduğu görülmüştür."
"KARAKOL PROTESTOSU"
Heyetin olay yerinde olduğu saat 21.30 sıralarında karakolun arka kısmında yangın çıktığını belirten Eren, şöşye devam etti: "Yangının ormanlık alana sıçradığı, buna rağmen yangının olağan karşılandığı ve orman yangınının söndürülmesi konusunda bir girişimin olmadığı görülmüştür. Yangın bölgesinde bir patlama olmuş, askerler yangının mayınlı bölgeye ulaştığını ve mayının patladığını belirtmişlerdir. Protesto gösterisinin iddia edildiği gibi uyuşturucu operasyonlarına karşı olmadığı, yeni karakol yapımlarının barış sürecine zarar verebileceği kaygısıyla yapılan demokratik bir gösteri olduğu tespit edilmiştir.Yaralıların hastane raporları ile olayda hayatını kaybeden Medeni Yıldırıma ait otopsi raporuna göre; mermi çekirdeklerinin vücudun üst bölgelerinden giriş yapıp daha aşağıdaki bölgelerden çıkış yapmış olması, göstericilere sadece kendilerine göre daha yüksek konumda bulunan, yani gözetleme kulelerinden ateş açıldığı tespitini doğrulamaktadır."
"GÜVENLİK GÜÇLERİ ATEŞ AÇINCA MOLOTOF ATILDI"
Raporun sonuç bölümünde protestodan karakol yetkililerin haberdar olduklarını belirten Nahit Eren, grubun dağılması yönünde bir uyarı yapılmadan üzerlerine yakıcı ve rahatsız edici bir etkisi olmayan maddelerin atıldığını savunarak şöyle konuştu:
"Görgü tanıklarıyla yaptığımız temasta göz yanması olmadığı ortaya çıkıyor. Burada olası sis bombası atıldığı kanaati oluşuyor. Bazı kişilerin patlamayan aynı maddeleri karakol dış sahası içinde bulunan çadırlara doğru geri attığı, kitlenin askerlerin bulunduğu karakol sahasına yönelik bir müdahalesi olmadığı, müdahalenin yeni karakolun inşaat sahasına yönelik olduğu anlaşılıyor. Güvenlik güçlerinin öncelikle havaya doğru ateş açtığı,ateş açma sonucu göstericilerden bir kısmının inşaat sahasındaki çadırlara tel örgünün dışından yanıcı madde attığı, heyetimizce olay mahallinde kırık şişe parçaları görmüştür. Bu sebeple Molotof olduğu düşünülmektedir. Çadırların yanması ile birlikte kitlenin kaçmaya başladığı, ancak karakolun üst kısmında bulunan kesimden göstericiler üzerine ateş açıldığı, ölüm ve yaralanmaların buradan açılan ateş sonucu olduğu, silah kullanma şartlarının oluşmadığı, halkın üzerine bilinçli şekilde ateş açıldığı kanaati oluşmuştur."
KARAKOL İNŞAATLARI DUDRDURULMALI
Avukat Nahit Eren, olayla ilgili talepleri de söyleyerek, "Olaya ilişkin soruşturma son derece şeffaf, hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmeli, olayın tüm taraflarının soruşturmaya etkin bir şekilde katılmaları sağlanmalı, gizlilik kararı kaldırılmalıdır. Göstericilere karşı ölümcül güç kullanıldığı da dikkate alındığında soruşturmanın etkin bir şekilde yürütülmesi, delillerin karartılmaması için karakol komutanı ve komuta kademesindeki diğer jandarma görevlileri ve olayda silah kullanan muvazzaf personel açığa alınmalıdır. Olayı gerçek mecrasından saptırmaya dönük dezenformasyona son verilmeli, olayı gerçekleştiren faillere odaklanmalıdır. Karakol inşaatları barış sürecine ilişkin kaygıları güçlendirdiği gerçeğinden hareketle, yapımlarına son verilmeli ya da en azından barış sürecine ilişkin kaygıların giderilmesine kadar ertelenmelidir" dedi. Avukat Nahit Eren, göstericilerin güvenlik güçlerine molotof atmadığını belirterek, "Yanıcı madde boş çadıra atılmıştır. Yanıcı maddeler yeni karakol sahasına ve çadırlara yönelik atılmıştır. Karakola veya güvenlik güçlerine atılmamış" dedi.
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ise molotof kullanımını doğru bulmadıklarını belirterek, şöyle konuştu:"Demokratik bir hakkın kullanımının tümü bir kaç kişinin doğru olmayan davranışından ibaret değildir. Güvenlik görevlileri yurttaşların demokratik hak kullanmaları için önlemini almalıdır. Bu olayla uyuşturucu arasında bağlantı kurmak olayı saptırmaktır. Bu doğru bir uslup değil. Karakol yapımına ilişkin tepki zaten vardı. Barışın konuşulduğu, silahın sustuğu dönemde daha fazla karakol yapımı doğru değildir. Karakolun karşısında bir tepede askeri birlik var. Oradan ateş açılmış. Karakoldaki görevliler havaya ateş açmışsa bile, öldürme ve yaralama eyleminden o tepede olan görevliler sorumludur. Onların hedef gözeterek doğrudan ateş açtığı bilgisi var. Kimse bu saatten sonra suç işleyen kamu görevlilerini korumasın, kollamasın. Soruşturma ile ilgili kısıtlama kararını şaşkınlıkla karşıladığımızı, doğru bulmadığımızı ifade ediyoruz. Soruşturma şeffaf, objektif bir biçimde sürdürülmeli."